Hava Durumu

Akşener'den sert mesajı: Mikrofon delikanlılığını artık bırakın ve gereğini yapın

Partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuşan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, "5 Mehmedimizi daha şehit verdik. Artık tahammülümüz kalmadı. Ülkemizi soktuğunuz Suriye bataklığında Mehmedim can veriyor. Mikrofon delikanlılığını artık bırakın ve gereğini yapın" dedi.

Haber Giriş Tarihi: 11.02.2020 10:17
Haber Güncellenme Tarihi: 11.02.2020 10:17
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.yenidonem.com.tr/
Akşener'den sert mesajı: Mikrofon delikanlılığını artık bırakın ve gereğini yapın

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM'deki grup toplantısında konuştu.

Akşener, FETÖ'nün siyasi ayağının araştırılması için çağrıda bulunarak şunları söyledi: "Geçtiğimiz hafta sayın (Cumhurbaşkanı Recep Tayyip) Erdoğan ile sayın (eski Genelkurmay Başkanı İlker) Başbuğ arasında yaşanan tartışmayı biliyorsunuz. Bu tartışma FETÖ ile mücadele edenlere mi, yoksa FETÖ'ye mi yarıyor bunun peşindeyiz. Meclis'e verdiğimiz önergelerimizle FETÖ'nün siyasi ayağının araştırılmasını istedik. Eski Genelkurmay Başkanı askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasının önünü açan düzenlemeyi FETÖ'nün istediğini söyledi. Sayın Erdoğan 'Kandırıldık' demişti. Türkiye'yi 15 Temmuz'a götüren sürecin gerekçeleri ortadayken kurumları yıpratacak sözlere dikkat etmeliyiz. İhtiyacımız olan, FETÖ'nün siyasi ayağını ortaya çıkarmak. Bu samimiyet, kararlılık ister. Biz buna varız. Bir kez daha çağrı yapıyorum. Siz bir önerge verin, biz sizin önergenize destek verelim. Türkiye'nin bu hesabı kapatması lazım."  

Akşener'in diğer açıklamaları şu şekilde:

'Mikrofon delikanlılığını bırakın ve gereğini yapın'
- (İdlib'de hayatını kaybeden askerler) Maalesef yeni haftaya yeni bir acıyla girdik. İdlib'deki saldırıda 5 Mehmedimizi şehit verdik. Şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Bu olayın ardından yapılan açıklama ise geçen haftaki açıklamanın aynısıydı. Saldırı noktaları ateş destek vasıtalarıyla ateş altına alınmış ve gerekli cevap verilmiş. Devletin sözüne inanmak zorundayız ancak bu inancımız tahammül sınırlarını zorlayan bir noktaya geldiğimiz gerçeğini ortadan kaldırmıyor. Evet, artık tahammülüz kalmadı. Bu iş öyle açıklamayla falan olmaz, ülkemizi soktuğunuz Suriye bataklığında Mehmedimiz can veriyor. Siz nasıl daha neyi bekliyorsunuz? Diplomasi seçeneği elbette kıyıda durmalı ama Mehmedim toprağa düşerken ve bunu bir devletin askeri yaparken lafı uzatmanın anlamı yok. Mikrofon delikanlılığını artık bırakın ve gereğini yapın.

'Ölümcül virüslere karşı dut pekmezi yemek tedbir değildir'

"Dünya Çin'den yayılan bir virüse karşı ayakta. SARS virüsü, domuz gribi, kuş gribi, Corona virüsü... Olası bir salgında hastanelerimiz, doktorlarımız, hemşirelerimiz ne yapacaklarını biliyor mu? ABD, Rusya aşı geliştiriyor. Türkiye'de bir durum bu senaryoya karşı bir önlem alıyor mu? 'Termal kameralarla tarıyoruz' dediler. Bugün turp gibi sağlam biri 10 günde sonra bir anda hastalanıyor. Karantina merkezimiz var mı? Maske, serum ve ilaç stoğu yapılıyor mu? Hangi bölgelere çadır hastaneler kurulacak planları var mı? Tedbir almak felaket başa gelmeden çalışmak, en kötü senaryoya göre hazırlanmaktır"  

"Kanal İstanbul için seferber olacağınıza Kentsel dönüşüm projelerini konuşalım. Önce şehirlerimizi deprem felaketine karşı koruyalım ondan sonra ne kadar fantastik projen var tartışalım."  

"Van'daki çığ felaketi sırasında televizyon ekranları ikiye bölünmüş, bir yanda arama kurtarma çalışmaları bir yanda sayın Erdoğan'ın Kırıkkale'de yaptığı miting vardı. 'Çığdan yeni bir haber geldi. Altında kalan sayısı 33 oldu. Allah rahmet eylesin. Biz bugüne kadar Van'da şu kadar konut inşa ettik' dedi. TOKİ'den inşaattan bahsediyor."

'Biz ne zaman bu kadar ciddiyetsiz bir ülke haline geldik?'

- (Van'daki çığ ve Sabiha Gökçen Havalimanı'ndaki uçak kazası) Kazalar elbette hayatmızın gerçeği. Ancak işin uzmanları her iki kaza için de özveri ile yürütüldüğünden şüphe etmediğimiz hatalara dikkati çekiyor. Gösterilmesi gereken dikkatin gösterilmediğinden bahsediyorlar. Henüz aydınlığa ulaşmamış gerçekler var. Sabiha Gökçen'de yıllardır bitirilemeyen ikinci pistte ve bunun sonucunda kullanılmaya devam eden, Sayın Bakan'ın tabiriyle yorgun piste dikkat çekiliyor. Biliyorsunuz o inmeye çalışan fakat inemeyen diğer uçağın yolcularından biri bendim. Aynı şartlarda güvenlik gerekçesiyle pisti pas geçen uçaklar varken, diğer bir uçağın inişine izin verilmesinin ya da pilotların inme kararının verebiliyor olması hakkında detaylı bir inceleme yapılması gerekir ama yapılmıyor.

Düşünsenize uçak pist dışına çıkıyor, yardım için gelen özel hareket mensupları havaalanı yanındaki çukura düşüyor ve yaralanıyor. Kazazedeler havaalanı ortasında ambulans bekliyor. Yeteri sayıda ambulans gelmiyor, yaralılar yolcu otobüslerinde taşınıyor. Tüm bunlar olurken güvenlik elemanları internete video yükleme peşinde. İktidara soruyorum: Allah aşkına biz ne zaman bu kadar ciddiyetsiz bir ülke haline geldik? Bu beceriksizlik benim uykularımı kaçıyor, siz nasıl oluyor da her şey yolundaymış gibi davranabiliyorsunuz? Partime ve bana karşı tehditlerinizden korkmadım ama bu vurdum duymazlık beni korkutuyor.

"Siz bir önerge verin 'FETÖ'nün siyasi ayağını araştıralım' biz kabul edelim"

"Sayın Erdoğan ile sayın Başbuğ arasında yaşanan tartışmayı biliyorsunuz. Bu tratışma FETÖ ile mücadele denlere mi yoksa bizzat FETÖ'ye mi yarıyor bu sorunun cevabının peşindeyiz biz. Kendileri dışında FETÖ'cü ilan eden AK Parti ve Küçük ortak bütün önergelerimizi reddetti. İlker Başbuğ, askerlerin sivil mahkemede yargılanması kararının bizzat FETÖ tarafından talep edildiğini söyledi. O sözler bir yorum değil bir durum tespitiydi. Sayın Erdoğan, 'Kandırıldık. Önce Allah sonra milletim bizi affetsin' demişti. İhtiyacımız olan FETÖ'yi sevindirecek kavgalar değil siyasi ayağını ortaya çıkarıp temizlemektir. Bir kere daha çağrı yapıyorum, siz bir önerge verin 'FETÖ'nün siyasi ayağını araştıralım' biz kabul edelim." 

"Bir baba, 'çocuklarım aç diyip' kendini ateşe verdi. Çıkıp dediler ki 'Açlıktan kimse kendisini yakmaz. Yoksa Afrika'da insan kalmazdı'. Ar damarı çatlamışların artık Türkiye'ye verecek birşeyi kalmadı" 

"KKTC'deki beyefendi o kutlu sözleri beğenmiyormuş, bugüne uygun değilmiş. Hayırdur Mustafa bey bayrak indi de bizim mi haberimiz yok. O sözler o bayrak oraya dikildiği gün koca bir miletin yüreğinden sökülüp söylendi" 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.