Hava Durumu

Ali'nin hikayesi

Mahallede oyuna almadıklarında Ali, o masum, sessiz çocuk, bir isyan küpüne dönüşürdü. Elinde topuyla gittiği zaman onu oyuna alan arkadaşları, topu olmadığını görünce almazlardı.

Haber Giriş Tarihi: 05.06.2017 13:21
Haber Güncellenme Tarihi: 05.06.2017 13:21
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.yenidonem.com.tr/
Ali'nin hikayesi

Yeşil gözlerinden damlamak üzere olan yaşları boğazında engellemeye çalışıyordu. Çocuklar sinirlenmez diye düşünmenin yanılgısını ispatlıyordu adeta Ali. Çocuk yüreği, göz yaşını tanıyordu ama onu tutacak kadar, içine atacak kadar güçlü değildi. İçindeki isyan artık gün yüzüne çıkmıştı. Önce "bir daha bu mahallede top oynamayacağım, hepimiz abime söyleyeceğim!" diye bağırdı. Bağırmanın ardından yaşanan duygu yoğunluğuyla hüngür hüngür ağlamaya başladı. İçi acımıştı, çocuklar bir araya gelmiş top oynuyorlardı ama Ali dışarda kalmıştı. Boyu biraz ufak diye onu almıyorlar, oynatmıyorlardı.

Mahallede oyuna almadıklarında Ali, o masum, sessiz çocuk, bir isyan küpüne dönüşürdü. Elinde topuyla gittiği zaman onu oyuna alan arkadaşları, topu olmadığını görünce almazlardı. Akranları arasında böyle horlansa da Ali büyüklerin adeta göz bebeğiydi. Yemyeşil, boncuk gözleri, cana yakınlığı ve insan severliğiyle mahalledeki Bakkal Amca'dan Ayşe Teyze'ye herkesin sevgi ve ilgisini üstüne çekiyordu. Ali'nin hüngür hüngür hıçkırarak ağladığını gören Ayşe Teyze,

"Nen var benim Ali yavrum, bu hergeleler yine mi oyuna almadı seni" diye söylenerek Ali'nin yanına geldi. Ali minik gögüsünü sarsıntılar içerisinde bırakan bir ağlama nöbeti geçiyordu. Ayşe Teyze ise onu teselli etmek derdine düştü bir anda. "Ağlama oğlum, ağlama kuzum, bak şimdi alacaklar seni oyuna" dese de nafile, diğer çocuklar hiç istiflerini bozmadan oynamaya devam ediyorlardı.

Ali ağladı, ağladı... En sonunda sustu. Bu mahalleye geldiklerinden beri hep çifte standarda maruz kalıyor, bir gün neşeli olsa öbür gün ağlamaktan adeta çatlıyordu. Mahalle'nin çocukları için küçük Ali'nin tek vasfı, elindeki toptu. Bereket ki Ali, babasından ne zaman top istese babası onu kırmaz alırdı. Ama mahallenin çocukları top patlatma konusunda da ustalaşmışlardı.

Ali'nin sakinleştiğini gören Ayşe Teyze, evinde ocakta pişen yemeği düşünerek aceleyle uzaklaştı. Şimdi Ali kaldırımın üstüne oturmuş derin düşüncelere dalmıştı. İçinde tam olarak anlayamadığı bir intikam ateşi yanmıştı neredeyse, bir oynadıkları topa bakıyor, bir taşlardan yapılmış kaleye göz atıyor. İçinden şu taşları alsam koşarak kaçsam oyunlarını bozsam diye geçiriyor ama bunun zor olacağını anlayıp tekrar çocukların büyük bir konsantrasyonla peşinden koştuları topa bakıyordu. Neden sonra bu topun nereden geldiğini kimin olduğunu düşündü. Ali'nin aklına bir hinlik gelmişti. Çocukların oyun bittikten sonra topu nereye koyduklarını bildiğini hatırladı. Ali şimdi karar vermişti. Topu alacak başka bir yere saklayacak, kendi topuyla gidecek çocuklar da kendi toplarının kaybolduğunu zannedip Ali'yi oyuna alacaklardı.

Bu düşüncelerle Ali, evine gitti, mışıl mışıl uyudu, hava kararınca gidip mahallenin çocuklarının oynadığı topu buldu. Eski bir ardiyenin içerisindeydi Ali'nin ulaşmayı hedeflediği top. Ali, bu eski ardiyeye girmekten ilk başta korktuysa da cesaretini topladı yürüdü ve içeriye girdi. İçeri girer girmez topu aramaya başladı. Topu buldu eline aldı fakat bir de ne görsün top patlamış! Ali top elindeyken ardiyenin arkasında bir tıkırtı duydu. Oraya yöneldi. Mahalleden bir çocuk Ali'ye bakıyordu. "Seni gidi bücür Ali demek topumuzu patlattın he!" demesiyle Ali'nin kaçması bir oldu.

Hızla uzaklaştı Ali, bu sefer hınç veya öfke değil korku yüreğini kaplamıştı. İşte insan böyle karşılaşıyordu değişik duygularla.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.