Hava Durumu

'Biz oyları yeniden saymaya uğraşırken, Çin 115 binden fazla patent başvurusu yaptı'

İstanbul Sanayi Odası Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay Türkiye'nin bir an önce ekonomisini toparlaması gerektiğine vurgu yaparak, "Biz bir aydır İstanbul'da yerel seçim oylarını yeniden saymaya uğraşırken Çin 115 binden fazla patent başvurusunda bulundu" diye konuştu.

Haber Giriş Tarihi: 02.05.2019 15:43
Haber Güncellenme Tarihi: 02.05.2019 15:43
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.yenidonem.com.tr/
'Biz oyları yeniden saymaya uğraşırken, Çin 115 binden fazla patent başvurusu yaptı'

İstanbul'da küresel rekabetteki gelişmeler ve oluşan yeni fırsatlar konusunda tüm sanayicilere yol gösterme vizyonuyla ve 'yerlilik' temasıyla İSO 14. Sanayi Kongresi düzenlendi. Açılışta konuşan İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, 80'li yılların sonunda iki kutuplu dünya düzeninin sona ermesinden, 2008'deki küresel ekonomik krize kadar uzun süren çarpık bir küreselleşme sürecine hep birlikte tanıklık edildiğini, finansın öne çıktığı, üretimin geri plana itildiği bu dönemde küreselcilik kavramının yükselen değer olduğunu dile getirdi. Bununla birlikte gölgesinde "yerelin" ve "yerliliğin" yeşeremediği globalizmin artık sorgulanmaya başladığına dikkati çeken Bahçıvan, "Bir Afrika atasözü, 'Yolunuzu bulmak için bazen kaybolmanız gerekir' diyor. Bugün artık üretimin dünya genelinde ve Türkiye'de yeniden önemsenmeye başladığı, doğru yola yeniden girildiği bir süreçteyiz." diye konuştu.

YERLİSİ VARKEN, NEDEN İTHAL EDELİM?

İSO olarak üretime dayalı ekonomiye önem verirken, çalışmaları ve projeleri Türkiye'nin güçlü bir endüstri ülkesi olması hedefiyle sürdürdüklerini aktaran Bahçıvan, "Bu çalışmalarımız kapsamında, 'Yerlisi varken, neden ithal edelim?' diyerek, yerli üretimi ve yerli ürün kullanımını desteklemek en öncelikli hedeflerimiz arasında yer alıyor. Türkiye'de bir zamanlar Yerli Malı Haftası ile yerli üretim ve yerli malı kullanımı teşvik edilirdi. Bu anlayış çarpık küreselleşme sürecinde maalesef unutuldu. Dünyada rüzgar bugünlerde korumacılık ve ticaret savaşlarından yana eserken, unutulan bu anlayışın ülkemizde de yeniden hatırlanmasından daha doğal bir şey olamaz." ifadelerini kullandı.

ELBETTE Kİ SADECE ÜRETMEK YETMİYOR

Erdal Bahçıvan, kamu ve özel sektör projelerinin alımlarında yerli ürünlerin tercih edilmesinin ve yerli sanayinin desteklenmesinin, birçok sektörde dışa bağımlılığı azaltacağına işaret etti.

Bu yaklaşımın milli gelir, istihdam, ödemeler dengesi ve Türkiye'nin uluslararası rekabet gücü üzerinde de olumlu etkiler yapacağını belirten Bahçıvan, " 'Ne kadar üretirsen o kadar güçlüsün.' Bu güç tanımlaması, dünyanın en önemli gerçeklerinin başında geliyor. Elbette ki sadece üretmek yetmiyor. 'Nasıl bir üretim?' sorusuna vereceğimiz yanıt da günümüzün acımasız rekabetçi dünyasında büyük bir önem taşıyor. 21. yüzyılın dünyasında ihtiyaç duyduğumuz üretim; yüksek katma değerli, ileri teknolojiye dayalı, kaliteli, verimli, güvenli, çevreye duyarlı, dışa bağımlılığı azaltan, dünya standartlarına uygun bir üretimdir." dedi.

Dünya pazarlarında rekabet edebilen güçlü bir Türkiye'nin sadece sanayicilerin değil bu topraklarda yaşayan herkesin ortak hayali olması gerektiğini vurgulayan Bahçıvan, şöyle devam etti:

"Bunun için, üretimde yapısal bir dönüşüm ve sıçramayı başta siyasi otoritenin desteği ve teşviki olmak üzere tüm paydaşlarımızla birlikte gerçekleştirmemiz gerekiyor. Geliştireceğimiz Ar-Ge kapasitesi, patent sayımız, bilgi ve enformasyonu etkili kullanabilmemiz, sosyal sermayemiz ve insanımızın niteliği; üreteceğimiz ürünün kalitesini de belirleyecektir.

İnsanı odağına alan, bütünsel kalkınmaya dayalı, temelden ve kapsamlı bir dönüşümü hedeflememiz gerekiyor. Böylesi bir üretim anlayışı, İSO olarak savunduğumuz yerli üretimin tanımını da ortaya koymaktadır. Bu tanım aynı zamanda ithal ürün hayranlığı ile yerli üretim fetişizmi arasında yaşadığımız sıkışmayı aşmaya yönelik yöntemi göstermesi açısından da çok önemlidir."

İSO olarak yerli üretimi ve yerli ürün alımını "yerel" ile "evrensel" arasındaki denge ve uyumu gözeterek savunduklarına da değinen Bahçıvan, "Bir başka ifadeyle, milli olanın içe kapanmaya doğru dönüşmesi, evrensel olanın da yereli yutmaya doğru dönüşmesi gibi bir risk ve tehlike karşısında her ikisini de içeren 'Küyerel' veya 'Glokal' şeklinde bir yaklaşımı savunuyoruz. Hepimizin malumu olduğu üzere, dansta müziğe uymayanın ayağına basarlar. Yerli üretim bir dans ise evrensel standart ve kalite ölçüleri de bu dansın müziğidir. Uzun sözün kısası; yerli üretim dansını, evrensel standart ve kalite ölçülerini içeren müzik eşliğinde yapmak günümüzün dünyasında artık hepimiz için artık bir zorunluluk." dedi.

KÜRESEL BOYUTTA YENİ BİR 'İŞLETİM SİSTEMİNE' İHTİYACIMIZ VAR

İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay ise dünyada ve Türkiye'de bütün paradigmaların hızla değiştiği bir dönemde, iş dünyası olarak tüm bu gelişmelerden kendi paylarına düşeni aldıklarını söyledi.

Gelinen noktada şartların değiştiğine işaret eden Okyay, "Bizi bugüne getiren alışkanlıklar, iş yapış biçimleri ve yetkinlikler ile artık fark yaratan sonuçlara ulaşmanın ve rekabet edebilmenin mümkün olmadığını gösteriyor. Gelinen noktada üretimin, ticaretin ve küreselleşmenin dinamiklerinin ve ekonominin yapısının da radikal bir biçimde değişmesiyle, küresel güç dengesinin de yeniden tesis edildiği bir dönemden geçiyoruz. Tam da bu nedenle, küresel boyutta yeni bir 'işletim sistemine' ihtiyacımız var." ifadelerini kullandı.

SEÇİMLERLE UĞRAŞIRKEN...

Okyay, küreselleşme ile birlikte gelen karşılıklı bağımlılığın, dijitalleşme ile artan bir bağlantısallığa dönüştüğünü ve ekosistemin tüm ilişkilerinde paydaşlar arasında güven oluşturmanın ve bunu sürdürebilmeyi başarmanın kritik önem taşıdığını dile getirdi. Türkiye'nin dördüncü sanayi devrimini kaçırmamak için büyük çaba göstermesi gerektiğine dikkati çeken Okyay, şunları kaydetti: "Harvard Business School'dan Ted Levitt'in dediği gibi 'Gelecek, imkanlar görünür hale gelmeden onları fark edenlere aittir'. Peki, gelecek Türkiye'nin midir? Neden olmasın? Bunun da yolu Türkiye'nin bugün karşı karşıya kaldığı tehditleri toplumsal motivasyona dönüştürebilmesi, toplumsal fay hatlarını ortadan kaldırabilmesinden geçiyor. Bakınız, biz bir aydır İstanbul'da yerel seçim oylarını yeniden saymaya uğraşırken Çin 115 binden fazla patent başvurusunda bulundu. Bugün dünya dördüncü sanayi devrimi veya dijital dönüşüm sürecinden geçerken biz, bu endüstri devrimini de kaçırmamak için ve zor rekabet koşullarında ayakta kalabilmek için tabiri caizse 'kediye kanat takmak' zorundayız."

"SANAYİDEKİ EN BÜYÜK SORUNUMUZ TEKNOLOJİ AÇIĞI"

Okyay, bu teknoloji açığını kapatabilmenin tek anahtarının insan olduğunu belirterek,  Önümüzdeki dönemde, sahip olduğumuz en kıymetli kaynak 'sermaye' değil, 'yetenek' olacak. Beşeri sermayenin en iyi şekilde gelişmesi ve sanayinin geleceğini inşa etmesi için de uygun ekosistemin oluşturulması şart. Hiç şüphesiz, bu ekosistemin temelini iyi bir yatırım ortamı ve iş yapma kolaylığı oluşturuyor. Ancak bunlar tek başına yeterli değil. Böyle bir ortamda, sanayinin ihtiyaç duyduğu yenilikçi fikirlerin gelişmesi ve esas sorunun 'yetenek' oluşturma gerçeği gün gibi önümüzde dururken eğitimin de bugünün ve daha da önemlisi yarının ihtiyaçlarına göre dönüşmesi, sürekli öğrenmenin önceliklendirilmesi gerekiyor." dedi.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.