Hava Durumu

Bursa'da coşkusunu Pir Sultan Abdal'dan alan bir şair: Kemal Yüksel

Üretim toplumuyla insanlığın fazla ilerleyemeyeceğini belirten Şair Kemal Yüksel, "Ütopyalar gerçekleşmedikçe bir menzile varılmaz" dedi.

Haber Giriş Tarihi: 15.01.2018 08:26
Haber Güncellenme Tarihi: 15.01.2018 08:26
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.yenidonem.com.tr/
Bursa'da coşkusunu Pir Sultan Abdal'dan alan bir şair: Kemal Yüksel

-Ensar Tekin-

Sizleri; gözlerinin rengini Veysel'den, duru aşkını Yunus'tan, coşkusunu Pir Sultan Abdal'dan, evrensel sevgisini Mevlânâ'dan alan bir şairle tanıştırmak istiyorum. Her şeyin eşit bir şekilde iç içe geçtiği bu kentte, haftanın yedi günü sabahın altısında uyanan bundan da mutluluk duyan, fırsat buldukça yazan bir insanın hikâyesinden fazlası değil aslında anlatmak istediğim. Dört şiir kitabı ve sürdürdüğü aydınlanma kavgasıyla yaşadığı kentin değişimini, kültürünü, değişen dünyada kültür kavramı ve kentlerdeki yansımaları üzerine Şair Kemal Yüksel ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.

Kemal Bey, yayımlanmış dört şiir kitabınız var ve hayatınızı Bursa'da sürdürüyorsunuz. Sizi biraz tanıyabilir miyiz?

Aslında 1975 yılından beri kent hayatıyla iç içeyim. Emek yoğun iş kolunda uzun yıllar çalıştım. Şu an emekliyim. Kendimi tanımlarken ütopyaları en yüksek bir gelenekten geliyorum. Ütopyalar yüksek hayallerdir, biliyorsunuz. Ütopyalar gerçekleşmedikçe bir menzile varılmaz.

 "Ütopyalar gerçekleşmedikçe bir menzile varılmaz" sözüyle ne anlatmak istiyorsunuz? Biraz daha açar mısınız?

Üretim toplumuyla ancak bir yere varılabilir. Yitirdiğimiz bağımsızlığımız da buna bağlı süregelmektedir. Günümüz kent toplumunda insanlık eriyip biterken, hem insanı hem bağımsızlığı kazanabilmek için ütopyaları pratiğe dönüştürebilmenin tek yolu; sistemli, bir yanı ağır sanayinin bir yanı tarımsal üretimin var olduğu kentler oluşturabilmekten geçer.

Günümüzde kentler küreselleşme ile birlikte önemli değişimlere uğruyor. Siz bu düşünceye katılır mısınız?

Kent, toplumsal ve siyasal aşamaları şekillendiren önemli bir faktördür. Sanayileşmenin etkisiyle kentte yaşanan nüfus artışı beraberinde ciddi sorunları da getirmektedir. Artan sorunlar kentleri şekillendirmekte ve çözümler de yetersiz kalmaktadır.

Geçmişin ahşap ve kerpiç evleri yerine şimdi onlarca katlı betonarme binalar var. Kırsal yaşam mı, kent yaşamı mı hiç düşündünüz mü?

Göç akını durdurulmuş, toprakları doyuran-yaşatan köylerin yerini gitgide büyüyen bu kirlenmişliğe bırakmasına duyduğum üzüntümü bir şiirimde şöyle betimlemeye çalışıyorum:

 

"Şapkaları kıymetine ekilip biçilirken

Efendilik mazbatası vatan sevdası tarlaları.

Sefaletle kırıldı altın umutlu şehirlerde köylülük,

Sülün yağmurlarıyla ekildi ancak onlara aydınlık

Ana sılası yolunda sokakta rotatif, grizu madenler"

Kentlerde sokaklar insanlarla dolup taşıyor. Hiç bitmek bilmeyen araç ve korna sesleri her taraf dev binalarla sarılmış, trafik vs...

Bu kent yaşamı bir yerden sonra üretim toplumundan uzaklaştıkça, tüketim toplumuna dönüştükçe insanlar insanlığını kaybetmektedir. Şu soruyu lütfen herkes kendine sorsun!

"Mademki insan olarak yaratılmışız niye insan olamıyoruz, nasıl insan olabiliriz?" İnsan bilinci bence yaşamın maestrosudur.

Bilinç, kent toplumu ve insan ilişkisinin neresinde yer almaktadır?

İnsanlar ürettikçe neyi nasıl ürettiğini, kimin için ürettiğini bilirse aynı zamanda yarattığı artı değeri de irdeleyebilirse kendi varlığıyla birlikte insan olma bilincine varabilecektir.

Kentlerde şöyle bir durum var; işe git-gel stres düzeyi, onu oluşturan birçok faktör insanlar üzerinde baskı kuruyor. Buna rağmen insanlar neden kentlere göç etmeye devam ediyor?

Köylerde biten üretimin sonuçlarıdır bütün bu olanlar. İş alanlarının insanlara güzel imkânlar sunamaması köyden kente göçü hızlandırarak kentlerde varoşları yaratıyor. Eğitim kısırlığı devam etmektedir. Üretimsizlik içinde hızla tüketim toplumu oluşmakta. İçinde bulunduğumuz şartlar insanı insan olmaktan uzaklaştırıyor.

Uludağ'ın yamaçlarından ovaya doğru baktığınızda ne düşünüyorsunuz merak ediyorum.

Bursa'da tarımsal alanların yüzde 90'ı yok olmuş durumda.

Kaybolan tarımsal alanları geri kazanabilme imkânımız maalesef yok. Keşke dönüştürebilsek... Aslında bir ütopyadan bahsediyoruz. Hayaller gerçekleşmedikçe hiçbir yere varılamıyor. Bundan 10 yıl öncesine kadar Tophane'den kente kuşbakışı bakabiliyordun, şu an Doğanbey Mahallesi'ne yapılan gökdelenler şehrin görüntüsünü alıp götürdüğü gibi şehre bir güzellik yerine bir kirlilik katmış durumda.

Bir kitabınızda "Nadasa bırakılmış, ayrıksı otları sarmış insanlık tarlasını ekiyorum yeniden" diyorsunuz. İnsanlar kent yaşamına ayak uydurmakta zorlanıyor mu sizce?

'İnsanlar şehir hayatı içerisinde tüketim toplumuna doğru itildikçe insanlık bitiyor' diyoruz ya aslında!

İnsanların ne evlerinde ne de kentin sokaklarında, caddelerinde ya da herhangi bir site içerisinde komşuluk ilişkileri epey zayıflamış durumda. İnsanlar bir araya gelip de herhangi bir sorununu tartışabilmekten çok uzaklaşmış haldeler.

Kapital uydusu insanlar yaratıldığı için ne ütopyalarını ne de pratiklerini paylaşabiliyorlar.

Etkili imgeler şairin hayal edebilme, soyut düşünebilme, bunu ifade edebilme ve şiir oluşturabilme gücünün göstergesidir. Sizde şiirlerinizde etkili imgeler kullanmayı seviyorsunuz. Bize kent hayatını imgeleme yaparak nasıl anlatmak istersiniz?

Ey sevgisi vurulmuş uçurum sokaklar

Ne zaman yüreğimin güzellik kapılarını

Bir sevgi aralasam

Yumuşak dilimin merdivenlerinden

Koşturarak doluşurlar

Yüzsüz dalkavuk çirkinler.

Nasıl bir kent hayal ediyorsunuz? Nasıl bir kentte yaşamak istersiniz? Şu andaki kentler hayallerinizdeki kentlere uyuyor mu?

Bir kere kentte insanların hayatına engel olmayan düzenli caddeleri, sokakları, altüst olmayan trafiği toplu taşıma bilinci gelişmiş olmalı. Şatafatlı binalarla bir yenilik olmaz!

Kentlerde katılımcılık olmalı, yerel yönetimlerin kapsamı genişletilmeli, burada katılımcılık çok önemli.

İnsanların zihni, yaşam tarzı değişmeli, insanın insana bakış açısı değişmedikçe yaşamak istediğimiz kentler hayallerimizde kalacaktır!..

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.