Hava Durumu

Bursa'da yaptığı ameliyatla 'Dünya tıp literatürüne' girdi! Prof. Dr. Biçer'den özel açıklamalar

Bugüne kadar 3 bin ameliyat gerçekleştiren, normal seviyenin 5 katı genişliğine ulaşan aort damarını başarılı bir şekilde ameliyat ederek 'dünya tıp literatürüne' giren Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Murat Biçer, YeniDönem'e konuştu.

Haber Giriş Tarihi: 23.01.2020 09:23
Haber Güncellenme Tarihi: 23.01.2020 09:23
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.yenidonem.com.tr/
Bursa'da yaptığı ameliyatla 'Dünya tıp literatürüne' girdi! Prof. Dr. Biçer'den özel açıklamalar

Röportaj: İsmail ARSLAN

Kalp doktoruyla tamirci arasında geçen ilginç diyaloğu bilirsiniz. Bilmeyenler için anlatalım:

Dünyanın en ünlü kalp cerrahı bozulan arabasını tamire götürmüş. Tamirci arabanın kaputunu açmış ve doktora dönerek, "Neredeyse ben ve siz aynı işleri yapıyoruz. Mesela ben şimdi itina ile kaputu açacağım, bir bakışta problemin nerede olduğunu anlayacağım, kapakçıkları temizleyeceğim, motor yağını değiştireceğim, hatta çok gerekli ise motoru çıkarıp yerine yenisini takacağım. Söylesenize nasıl oluyor da ben meteliğe kurşun atıyorum?" diye sormuş.

Bunun üzerine de doktor tamircinin kulağına eğilmiş ve şöyle demiş:

"Bunların hepsini motor çalışıyorken yapmayı denesene!"

Her mesleğin kendine göre zorlukları vardır. Ama doktorluk hepsini geride bırakıyor.

Ölümle yaşam arasındaki o ince çizgide, hayatlarını hastalarına adayan kahramanlardan, Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Murat Biçer'le, dünya tıp literatürüne giren ameliyatını, anılarını, operasyon sonrası yaşadığı duyguları yanı sıra sağlığın ve eğitimin önemini konuştuk.

Murat Bey, öncelikle sizi tanımak ve bu mesleği seçme hikâyenizi öğrenmek istiyoruz.

Bu mesleği seçmemi ben kaderle ilişkilendiriyorum. Uzun bir eğitim dönemi olması nedeniyle ilk tercih olarak pek düşünmediğim bir bölümdü. Ama çok sevdiğim bir arkadaşımın 'Birlikte İstanbul'da okuruz' söylemi üzerine hikâye başladı. 1988 yılında Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ne girdim, 1994 yılında mezun oldum. 1997 yılında Uludağ Üniversitesi Kalp ve Damar Kliniği'nde asistan olarak göreve başladım. 2003'te aynı üniversitede uzman olarak görevime devam ettim. 2008'de Türkiye'de eksik olan kapak tamir yöntemlerini öğrenmek için 3 ay boyunca Cenevre Üniversitesi'nde eğitim aldım. Ardından tekrar yurda dönerek üniversitede çalışmaya devam ettim. 2015'te profesörlük unvanını kazanarak üniversite bünyesinde çalışma hayatımı sürdürüyorum.

Bugüne kadar kaç ameliyata girdiniz?

2001 yılında hocalarımızın uygun gördüğü vakaları ameliyat etmeye başladım. Uzman olduktan sonra bu işin sorumlusu olarak ameliyatlarıma devam ettim. Sayı olarak baktığımızda 3 bini geçen açık kalp cerrahisi deneyimim oldu. Genelde 'Hocam alıştınız mı?' sorusuna tanık oluyorum. Sanki ilk defa yapıyormuş gibi her ameliyatınız ayrı bir heyecan. Bahsettiğiniz gibi ameliyatlar rüyalarımıza da giriyor. Biz cerrahlar ameliyatı önce kafamızda yaparız, tüm senaryoları, tüm ihtimalleri göz önünde tutarak planlama yaparız. Ameliyat sadece belirli bir saat o işi yapmak değil. Başarının temelinde olan ve hastaya en iyi faydayı sağlayacak 3 farklı mekanizma; ameliyat öncesi, ameliyat ve ameliyat sonrası. Tüm bunları iyi değerlendirmek gerekir.

Bazı doktorların 'riskli' diyerek hastaları geri gönderme durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz, size göre risk nedir?

Bu çok güzel bir soru. Günümüzde bazı hekim arkadaşlarımızın korktuğu, çekindiği anlar olabiliyor. Tabİi bu çevresel faktörlerden de kaynaklanabilir. Halk arasında bir tabir vardır, 'İyi olursa Allah'tan, kötü olursa doktordan!' Ben hekim arkadaşlarımız ve toplum adına çok üzülüyorum. Mesela bir hasta geldiğinde hastalığını sormak yerine ilk 'Burada doktor hatası var mıdır?' diye soruyor. Bu da hekim arkadaşlarımızı tedirginliğe itiyor. Hiçbir hekim hastasının kötülüğünü istemez. Hekim arkadaşlarımız, bu suçlayıcı yaklaşımdan dolayı zor ameliyatlara girmek istemiyor. 'Risk nedir?' diye sormuştunuz. Benim bu noktada yaklaşımım, öğrencilerime ve asistanlarıma anlattığım ameliyatın hastaya faydası. Hastanın başka seçeneği yoksa ve fayda-zarar oranı hasta lehineyse ameliyat etmekte bir sakınca ya da risk görmüyorum.

Dünya tıp literatürüne giren bir ameliyatınız var. Onun hikâyesini anlatır mısınız?

Tabii bu hastamızı ameliyat edeli üzerinden epey zaman geçti. Yayınımızın kabul edilmesiyle literatüre girdi ve paylaşma ihtiyacı hissedildi. Hastamız birkaç merkeze gitmiş, sonuç alamamış, pek çok hekimin 'Bu yaştaki hastaya dokunulur mu?' diyeceği 77 yaşında ileri yaş hasta grubundaydı. Normal erişkin bireylerde 3 cm genişliğinde olan kalpten çıkan aort damarı, bu hastada 14.2 cm genişliğe ulaşmıştı. Ölümcül olabileceği ihtimali nedeniyle ameliyattan vazgeçirilmişti. Böyle bir damarın her an yırtılma riski var ve yırtıldığı anda da çoğunlukla ölümle sonuçlanıyor. Hazırlıklarımızı yaptık, ameliyatını gerçekleştirdik. Aort kısmını tamamıyla çıkartarak yerine greft dediğimiz yapay damar koyduk. Herhangi bir problem olmadan hastayı taburcu ettik.

Sizin ameliyatınızdan önce literatürdeki son durum nasıldı ve önemi nedir?

Dünya literatüründe 10 santimi geçen aort anevrizmalara 'dev anevrizma' deniliyor. Literatürde 12 santimetreye kadar vardı. Biz, en geniş çaplı kalpten çıkan aort damarındaki anevrizma(damar genişleme) ameliyatını gerçekleştirdik. Burada yaptığınız her yayın, başka ülkeler tarafından referans alınabiliyor. Ya da herhangi biri yazı yazarken sizin yayınınıza atıfta bulunulabiliyor. Bu da üniversitemizin ve ülkemizin reklamı oluyor.  Yayın kısımları gerçekten çok önemli. Biz bahsettiğim ameliyatı sorunsuz gerçekleştirmenin yanında literatüre girmenin de ayrı mutluluğunu yaşadık.

Anevrizma (damar genişleme hastalığı) nedir, nasıl anlaşılır, tanıdan sonra nelere dikkat edilmeli?

Bu çok sinsi bir hastalık! Birçok hastalığın belirtileri vardır. Örneğin hastanın ağrısı olur, bir hayat kısıtlılığı olur. Maalesef damar genişlemesi dediğimiz anevrizma, çok büyük boyuta ulaşmadığı sürece belirti vermez, hastada şikâyet oluşturmaz! Sadece bulunduğu bölgede bası belirtisi çıkar. Bu hastada nefes darlığı, üst boyun kısmında şişlikler görülebilir. Bazen de sağlık taramalarında ya da akciğer filminde de tesadüfen karşımıza çıkar.  Ailede varsa mutlaka aile fertlerinin takipte olması, belli dönemler tetkik edilmesi gerekiyor. Tanı konulduktan sonra en önemlisi tansiyon. Tansiyonu yüksek olanlarda yırtılma riski de yüksek oluyor. Genç hastalarda eğer yapıyorsa aktif sporu özellikle yarışa dayalı ve ağırlık kaldırmaya yönelik sporları maalesef yasaklıyoruz. İleri yaş grubundaki hastalarda ise kabızlık önleyici ilaçlar vermemiz gerekiyor.

Sağlıkta şiddet konusu! Kimi zaman hasta ve hasta yakınlarının öfkesine maruz kalabiliyorsunuz. Bu konuda neler söylemek istersiniz?

Bu konuda bir farkındalık oluşturmak için sizlere büyük görev düşüyor. Ben hayatımda 1 defa böyle bir öfkeyle karşılaştım. Bazı meslektaşlarımız bırakın hakareti hayatına mal olan birtakım şeyler yaşıyor, bu asla kabul edilemez! Dünya tarihi boyunca toplumda şifacı olarak görülen, saygı duyulan bir meslek grubundayız. Hekim arkadaşlarımızın da hataları olabilir. Ancak bunun çözümü şiddet değildir. Meselelerin yasal zeminde çözülmesi gerekir, kaba kuvveti asla tasvip etmiyorum!..

Unutamadığınız bir anınız var mı?

Bizim mesleğin en güzel tarafı örneğin bir hasta ameliyat ediyorsunuz ve çıkıyorsunuz. Ameliyathanenin kapısında 13-14 yaşlarında bir çocuğun 'Babam kurtuldu mu?' sorusu insanı çok etkiliyor. Açıkçası her ameliyatın sonunda hasta yakınlarının yüzündeki o mutluluğu görmem, benim için unutulmaz anlar. Yoksa bu meslek bu kadar zorluklara rağmen yapılacak gibi değil! Ama insanlara fayda sağlamanız, insanların hayatta kalmasına vesile olmanız, o mucizeyi yaşamanız çok müthiş bir duygu. Biz kalp-damar cerrahları ölümle yaşam arasındaki ince çizgideyiz. Her anımız heyecan dolu. Bacağı kesilmiş, damarı kesilmiş, kurşunlanmış bir hastayı hayatta tutmak apayrı bir duygu. Bu duyguyu anlatmak, tarif etmek gerçekten zor. Tüm bunlar da her ameliyatı unutulmaz kılıyor.

Peki, en uzun ameliyatınız ne kadar sürdü?

10 saati bulan ameliyatlarımız oldu. İnsanlar hep merak eder, 'mola veriyor musunuz?' diye. Gidip yemek yiyeyim gibi bir durum söz konusu değil. Bazen zamanla yarışıyorsunuz. Her ameliyatı kontrollü, seri bir şekilde ve ekip halinde yapmalısınız.

Son olarak sağlıkçı olmanızın yanında aynı zamanda eğitimcisiniz. Eğitimle ilgili neler söylemek istersiniz?

Eğitim, sağlık, adalet, güvenlik bir ülkeyi ayakta tutan özelliklerdir! Konumum itibarıyla gelen öğrencilere eğitim veriyorum. Farklı teklifleri reddederek mesleğimi üniversitede sürdürmemin bir sebebi de aslında eğitim vermek. Evet, ben ameliyat yapabiliyorum, hastanın hayatına dokunabiliyorum. Aynı zamanda bir öğrencinin de hayatına dokunma, ufkunu geliştirme, ülkesine ve mesleğine bakış açısı kazandırma şansım var. Bu da beni mutlu eden diğer bir faktör. Bugün gününüzü kurtarabilirsiniz. Yarın ne olacak? O çocuklar ülkemize ne katacak? Bu yüzden eğitim her şeyden bağımsız ele alınmalı, ideale ulaşma noktasında neler yapılmalı düşüncesinde olunmalı. Üzülerek söylemeliyim ki bunu göremiyorum! Ülkemizin güçlü olması, eğitimin güçlü olmasından geçiyor. Eğitimin doruk noktası olan üniversitelerdeki tüm akademik kadroların liyakat sahibi olması gerekiyor ki geleceğimiz aydınlık olsun!..

Değerli vaktinizi ayırdığınız için çok teşekkür ediyorum.

Murat Biçer kimdir? 

1971 yılında Elazığ'da doğdu. 1988 yılında kazandığı Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nden 1994 yılında mezun oldu. 1997 yılında asistan olarak başladığı Bursa Uludağ Üniversitesi Kalp ve Damar Kliniği'nde, 2003 yılında uzman olarak görevini sürdürdü. 2008'de kalp kapak tamir teknikleri konusunda bilgi ve becerilerini artırmak için İsviçre Cenevre Üniversitesi'nde eğitim aldı. 2015 yılında 'profesör' unvanını kazandı. Bursa Uludağ Üniversitesi'nde Kalp kapak cerrahisinde tamir teknikleri, çalışan kalpte koroner Bypass, küçük kesilerle kalp ameliyatları ve pulmoner endarterektomi konusunda çalışmalarını sürdürmekte, bu konularda eğitim vermeye devam etmektedir.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.