Hava Durumu

Bursa'dan çok çarpıcı güvenli bölge analizi: ABD oyalarsa Türkiye sabretmez

Geçtiğimiz hafta ABD ile yapılan mutabakatla Suriye'de kurulması planlanan güvenli bölgenin detayları hakkında konuşan Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ferhat Pirinççi, Türkiye'nin hala bölgeye operasyon yapma ihtimalini masada tuttuğunu belirterek "ABD eğer Türkiye'yi oyalarsa, Türk askeri Fırat'ın Doğusu'na girer" dedi

Haber Giriş Tarihi: 12.08.2019 06:04
Haber Güncellenme Tarihi: 12.08.2019 06:04
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.yenidonem.com.tr/
Bursa'dan çok çarpıcı güvenli bölge analizi: ABD oyalarsa Türkiye sabretmez

M. Fatih DİL

Türkiye'nin ABD ile Kuzey Suriye'de terör örgütü PYD'ya karşı oluşturulması planlanan güvenli bölge konusunda uzlaşıya varması geçen haftanın en önemli gündem maddelerindendi. Gerek ABD'den gerekse Milli Savunma Bakanlığı'ndan  yapılan açıklamalarda, hafta başında başlayan görüşmelerde üç nokta üzerinde anlaşma sağlandığı belirtildi ancak iki taraf da, söz konusu  bu bölgenin nasıl ne şartlar altında kurulacağı gibi, pek çok konuda detay vermedi. Biz de Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ferhat Pirinççi'ye konuyla ilgili görüşlerine başvurup, cevaplarını sizin için derledik.

Türkiye ile ABD arasında Suriye'nin kuzeyinde bir güvenli bölge kurulması hakkında kurulan mutabakat daha önce Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bahsettiği Fırat'ın batısına düzenlenecek operasyonun ihtimalini ortadan kaldırdı mı?

Operasyon ihtimalinin ortadan kalktığını söylemek için henüz erken. Türkiye'nin önceliği bölgeden gelen güvenlik tehdidinin ortadan kaldırılması. Bu tehdidi ortadan kaldırmak için öncelikli tercih ittifak ilişkisi içinde bulunduğumuz ABD ile süreci yönetmek. Çünkü tek başına süreci yönetmenin de belli bir maliyeti var. Türkiye bu süreci yönetmenin bedelini göze almış durumda. Türkiye net bir şekilde eğer ABD ile anlaşamazsa, operasyon yapacağının sinyalini vermişti. Zaten bu yüzden ABD biraz daha müzakere yanlısı oldu ve bu noktaya gelindi. Dolayısıyla operasyon ihtimali şu anda göz ardı etmeyelim. Operasyon ihtimali hala var ama bu, sürecin gidişatına bağlı. Eğer ABD yakın tarihte olduğu gibi oyalama taktiğine girerse, ve bunun hem PYD'yi hem de Türkiye'yi tatmin etmeye çalışırsa o zaman Türkiye tek başına harekete geçecektir. O yüzden operasyon ihtimali hala masada diyebiliriz.

ABD ile yapılan mutabakatın önemli bir unsuru da kurulması planlanan ortak harekat merkezi. Sizce bu harekat merkezinin tam olarak fonksiyonu ne olacak, ve bunu ne zaman görmeye başlayacağız?

Türkiye'nin bölgedeki terör unsurlarının bertarafı konusunda çok fazla zamanı yok. Çünkü bir güvenlik tehdidi var. Bu anlamda Türkiye hareket merkezinin bir an önce oluşturulması ve harekete geçirilmesini isteyecektir. Harekat merkezinin ilk gündeminde Türkiye'nin istekleri olan, terör örgütüyle sınır komşusu olmak istememesi, bunların elinde olan ağır silahların menzili içerinde bulunmamak ve ABD'nin bölgede dağıttığı silahların ortadan kaldırılması gibi konular olacaktır. Ondan sonra sıra bölgedeki yerel güçlerin nasıl şekilleneceği, asayişin nasıl sağlanacağı ve bunu kimlerin sağlayacağı gibi konulara sıra gelecek. Eğer ABD'nin aklında PYD'nin asayişi sağlayacağı düşüncesi varsa o da anlamlı olmayacaktır. Ayrıca bölgede nasıl ve hangi koşullarda  bir ortam sağlanacak ki, Suriyeli mülteciler tekrar göç ettikleri yerlere yerleşecekler...Ana gündemler bunlar olacaktır.Bu soruların cevaplarını da önümüzdeki bir iki ay içerisinde cevaplarının geleceğini düşünüyorum.

Peki ABD ile kurulan bu yakın iş birliği, bölgedeki diğer partnerimiz Rusya'yı küstürür mü?

Eskiden net bir şekilde devletler arasında kalıcı ittifaklar ya da uzun süreli ittifaklar söz konusuydu. Şu anda, özellikle Suriye üzerinden söylüyorum, dengeler her an değiştiği için kalıcı bir uzlaşma yok. Şartlar sürekli olarak değişiyor. Mesela Türkiye Fırat Kalkanı Harekatı'nda daha çok Rusya'yla uzlaştı ama Zeytindalı Harekatı'nda ABD ile yakın çalıştı. Bu daha çok sahanın gerçekleriyle alakalı bir şey.

Rusya tabi ki Suriye krizinde dikkate alınması gereken bir aktör ama, buradaki ilişki, 'yerel işbirlikleri' diye ifade edilebilir. Dolayısıyla ABD ile de yeri geldiğinde işbirliği yapılabilir.Dolayısıyla konunun özelliğine göre 'flörtleşmeler' değişebilir. Bu yüzden hiçbir ülke bir diğerine bu konuda alınması gücenmesi pozisyonuna girmeyecektir.

Türkiye'nin Kuzey Suriye'deki en önemli şartı terör örgütüyle arasında kurulacak güvenli bölgenin 30 km olması. Sizce ABD söz konusu mesafenin 15 km olması konusunda ısrarcı olan YPG'nin bu kadar çekilmesini sağlayabilecek mi?

ABD'nin güvenli bölgeden anladığı olay tampon bölge oluşturmak. Yani 'Aman Türkiye, YPG'ye zarar vermesin'. Çünkü YPG Suriye'deki ortağı ABD'nin. Ama aynı zamanda Türkiye'yi de gücendirmek istemiyor. Bu yüzden tampon bölgeyi destekliyor olası bir çatışmayı önlemek için. Türkiye ise sınır hattını tamamen terör örgütlerinden temizlemek istiyor ve kontrolün kendisinde olmasını istiyor. Bakın burası çok önemli. Türkiye  kontrolün kendinde olmasını istiyor. Türkiye karşısında herhangi bir terör unsuru çıkarsa onu etkisiz hale getirmekten çekinmeyecektir. Bunu Fırat Kalkanı'nda da Zeytin Dalı'nda da gördük. Bu noktada ABD tampon bölge konusunda Türkiye'nin tezine biraz daha yaklaştı, ancak tamamen bizim yanımızda durduğunu söyleyemeyiz. Dolayısıyla ABD burada bir denge politikası gütmeye çalışacaktır kendince ama, zaten Türkiye'nin bir terör örgütüyle aynı kefeye konulup, denge politikasına gidilmesi başlı başına sakıncalı bir durum. YPG'ye ilk dönemler sadece Suriye'nin Kuzey hattında olması görevi verilirken, hatta 'Kuzey Suriye Federasyonu' diye laflar edilirken, şimdi o olan aşağıya, Arapların olduğu bölgelere kadar genişledi. Dolayısıyla benim düşüncem, YPG'nin oradaki kazanımlarının korunacağı garanti edilerek, ABD bir şekilde onları ikna etmeye çalışacaktır. Ama işin özü itibariyle Türkiye oradaki YPG kuvvetleri ortadan kalkmadıkça işin peşini bırakmayacak.

ABD'nin YPG'ye dağıttığı tırlarca silah da ayrı bir ihtilaf konusu. Sizce ABD bu kadar karışık bir coğrafyadan bu silahları toplayabilecek mi?

Eğer kamuoyuna yansıdığı gibi 20 ya da 30 kilometrelik bir güvenli bölge konusunda anlaşma sağlanırsa, oradaki ağır silahların gideceğini ön görebiliriz. Yani o alanda ağır silah kalmayacaktır ama bu silahların da ABD tarafından teslim alınacağı konusunda ben olaya şüpheyle yaklaşıyorum. ABD bunları teslim almayacaktır ama o güvenli bölgede de o silahlar olmayacaktır. Ben  ABD'nin bu silahları, Türkiye'nin olası bir harekatına engel olmak için  aşağı bölgelere kaydırtacağını düşünüyorum

Zaten asıl mesele YPG'nin bu silahlara sahip olması değil, terör örgütünün bunları kullanıp hem Suriye'deki demografik dengeleri değiştirmesi hem de ,daha önemlisi, bu silahların Kandil'e sızdırılması orada da  Türkiye'ye karşı kullanılma ihtimali.O yüzden bu çok riskli bir konu. ABD'nin hep vaat ettiği hep bu silahların DEAŞ'la mücadele bitmesinin ardından geri alacağıydı ama Ortadoğu gibi bir coğrafyada bir kere dağıtılınca bunlar geri gelmez.

Geçtiğimiz hafta Pentagon'un ABD Kongresi'ne sunduğu raporda,ABD askerinin bölgeden çekildikçe DEAŞ'ın güçlendiği belirtilip ,bölgeden çekilmenin sorunlara sebebiyet vereceği  savunuluyor. Bu konuyu değerlendirir misiniz?

Bu tür raporlar sürekli olarak düzenli aralıklarla kongre sunuluyor. Söz konusu raporun orijinalini inceleme fırsatım oldu. Şunu söyleyebilirim ki, bunlar bu  da ABD'nin bu tarz konularda yazmış olduğu klasik raporlardan bir tanesi. Biz daha önce de bu filmi görmüştük. Bundan 16 sene geriye gittiğimizde ABD'nin Irak'ı işgali sonrasında da onlarca rapor yazılarak, tespitlerde bulunuldu. Mesela işgal sonrası

ABD 20 milyar dolardan fazla para harcadı Irak ordusuna. Bakın  bir devletten bahsediyorum bir terör örgütünden bahsetmiyorum. Yeni bir ordu, yeni istihbarat örgütleri, yeni güvenlik kuvvetleri, yeni polis birimleri oluşturuldu. Ama karşısına çıkan ilk ciddi sınavda, Irak'ın büyük bölümünün, DEAŞ tarafından işgalini hatırlayın, bu birimler tamamen ortadan kalkma noktasına geldi.Dolayısıyla hani ABD bu raporlari yazar yayınlar, hatta silah verir, eğitim verir. Ama filmin sonuna gelindiğinde ABD'nin çok da başarılı bir karnesinin olduğunu söyleyemeyiz Dolayısıyla ben raporun çok da önemsenmemesi gerektiğini düşünüyorum.

Türkiye son yıllarda Suriye'de, terörle mücadele alanında  önemli kazanımlar elde ediyor. Bu başarı Irak topraklarındaki Kandil'in tamamen bertaraf edilmesine kadar gider mi?

Zaten Türkiye daha önce eş zamanlı olarak bunu başlattı. Şu anda biz Pençe-I,Pençe-II operasyonlarını konuşuyoruz.2016 yılından beri Türk askeri Kuzey Irak'ın içlerinde başarılı operasyonlar icra ediyor. Aynı zamanda yerelde yapılan işbirlikleri ile, Bağdat yönetimi ile yapılan anlaşmalarla son zamanlarda siyaseten Türkiye'ye karşı bir karşıtlık olmadığını görüyoruz. Ne Bağdat'tan ne de Erbil'den. Terörün beslendiği ana kaynaklardan biri Kandil. Aslında O'nun yok olduğu bir süreci yaşıyoruz şu sıralar.Ama orası için de çok erken konuşmamak lazım. Biraz daha zaman alacağını düşünüyorum.

Zira orada  Suriye'deki gibi bir coğrafya ile karşılaşmıyoruz. Suriye'de PYD daha düz bir arazide ve daha çok şehir yönelik bir savunma ve saldırı stratejisi yapıyor. Ama Irak coğrafyası bambaşka. Dağlık alanlar var. B alanların kontrolü çok kolay değil. Mesela Irak Merkezi yönetimi bile 1950'li yıllardan beri Kuzey Irak üzerinde tam hakim olamamıştır. Dolayısıyla Türkiye'nin de bir ay içerisinde 2 ay içerisinde kısa vadede buralarda kontrol oluşturabileceğini beklememek lazım.

Ama şunu belirtmek gerekir ki Türkiye bölgede  daha önce hiç olmadığı kadar etkili. Hem insan, hem teknolojik istihbaratı alanında yoğun takipler söz konusu. Ayrıca SİHA'lar ve askerlerle de başarılı operasyonlar gerçekleştiriliyor. Erbil Başkonsolosluğu görevlisinin şehit edilmesi sonrasında yapılan misilleme ve harekatlar bunun en önemli göstergesi. Sözün özü Kandil'e giden operasyon süreci şimdi değil 2016 yılında başlamıştı ve bu sürecin daha da devam edeceğini ön görebiliriz.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.