Hava Durumu

Bursa emeğin başkenti olsun...

Özgün, güvenilir, objektif haber anlayışı ile Bursa'da çığır açan YeniDönem gazetesi 10'uncu yaşında.... Reklam, Yazı İşleri ve teknik kadrodaki gazetemizin değerli çalışanları, hayallerindeki Bursa'yı anlattı.

Haber Giriş Tarihi: 27.05.2019 11:58
Haber Güncellenme Tarihi: 27.05.2019 11:58
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.yenidonem.com.tr/
Bursa emeğin başkenti olsun...

Mutlu insanlar şehri

-Sibel BARUTÇU-

Bursa'da Ahmetpaşa Mahallesi'nde doğdum. Bursa'nın en eski mahallelerinden biridir. Hani eski Emniyet Müdürlüğü' nün arkasında Ahmetpaşa mezarlığına bitişik olan mahalle. Bakmayın siz şimdiki haline... Yapılaşmanın kapkaççısı yapsatçılar tarafından yapılan o şekilsiz beton yığınlarına... Eskiden tek ya da iki katlı evlerimiz vardı.

 Kapının ipi hep üstündeydi, çeken komşu içeri girerdi. Komşu annelerimiz, ahret annelerimiz vardı. Bursa'ya dair hayal kurmaya başlayınca ilk aklıma o yıllar geliyor... Bizler şanslı kuşağız ki, mahalle kültürü içinde, dostluğu, komşuluğu, kardeşliği yaşayarak, sokakta oynayarak büyüdük. Şimdi çocuklarımıza bakıyoruz, hepsi odasında bilgisayar başında.  Anlatsak da çocuklarımız bizi anlayamıyor.

Zaten bizim de onlara çıkın sokakta oynayın deme şansımız yok. Ne oynayacak sokak var, ne de güvenilecek komşular...
Dünya değişti artık. Eşlerimiz, ağabeylerimiz, sapık diye yaftalanmaktan çekindikleri için küçük çocukları sevemez oldu. Artık kapılarımız aile dışındaki kişiler için "Çatkapı" olmaktan çıktı...

Dünya değişti, Türkiye değişti, Bursa da değişti. Artık çocuklarımıza "Bilgisayarı bırak"diyebilme şansımız yok.
Ne yazık ki, gelecek hayallerimde Bursa yok! Emekliliğimde yaşamak adına  Ege'yi düşlüyorum... Hayalimdeki Bursa'ya gelince...  

Bursa'ya dair hayallerimin onda biri gerçekleşirse, doğduğum, okuduğum, doyduğum şehirde emekliliğimi de geçiririm...

Belki Bursa'nın o hızlı büyümesi ve beraberindeki hızlı yok oluşa tanıklık beni bu şehirden kaçma hayallerine sürüklemiştir...

Öte yandan...  Uzmanlar hayal kurmanın iyi ve doğru bir şey olduğunu savunuyor ve diyorlar ki;

"Kurduğunuz hayallerin gerçekleşme olasılığı her zaman vardır..." Ama yine de gerçekçi hayaller kurulması yönünde de uyarıda bulunuyorlar. Misal, "Emekliliğimi Satürn'de geçireceğim" derseniz, ömrünüz boyunca ağzınız açık havaya bakar durursunuz...

Hayaller gerçeğe uygun olmalı... Gerçekleşen her hayal de bizi ileriye taşıyacak yeni hayallerin oluşmasına olanak sağlar...

Hayaller insanı öylesine motive eder ki, belli bir süre sonunda siz hayalin peşini bıraksanız da hayaller sizin peşinizi bırakmaz. Zaten bizi hayata bağlayan biraz da gerçekleşmemiş hayaller değil midir?

Hayalinizdeki evi ya da arabayı hemen tarif edebilirsiniz...

 Ama söz konusu koca bir şehir olursa orada durur ve düşünürüz.
Bursa için kurduğum hayaller ancak rüyalara sığar...

Bu şehirde çok mutlu günlerim oldu. Ama artık, ulaştırmayan trafiği, çarpık yapılaşma ve yok olan yeşili  gibi onlarca nedenden dolayı Bursa'nın son hali, beni mutlu etmiyor.
Bu yüzden de Bursa için öncelikli hayalimi sorarsanız "Mutlu insanlar şehri olsun" derim. 

Sanırım bu başlık tüm şehre dair parçalı hayallerin ortak paydasıdır.

Bursa'nın Mutlu İnsanlar Şehri olabilmesi için neler gerektiğini şöyle sıralayabiliriz:

Ulaşım, trafik sorununun bitmesi ...

Şehirdeki toprak, su, hava başta olmak üzere her türlü çevresel kirliliğin önlenmesi...

Artı insanların nefes alabilecekleri yeşil alan ve parkların olması...

Yeterli okullaşmanın sağlanması ve  okuma yazma bilmeyen insan kalmaması...

İstihdam sorunu yaşanmaması;  ileri teknolojili kirletici olmayan sanayinin gelişmesi...

 Şehrin sporda, kültürde, sanatta ön alması...

Tarımın gelişmesi, kendi kendine yeten bir şehre dönüşmesi.

Hadi, üstüne sizi şaşırtacak bir hayali sizinle paylaşayım;  Avrupa kupalarında her yıl final oynayan bir Bursaspor...

Hayallerden bahsetmişken insan iş yerinde çalışırken de çalıştığı işyeriyle ilgili hayaller kurar... Kuruluşundan beri, 10 yıldır YeniDönem'deyim. Hayallerimin gerçekleşmesinde bana desteklerini esirgemeyen başta Genel  Müdürüm İbrahim Öge Bey'e, Müessese Müdürüm Asuman Kurt Öge'ye ve tüm çalışma arkadaşlarıma sonsuz teşekkürler...

Evet YeniDönem  ailesi olarak kuruluşundan bugüne 10.yılına girmenin gururunu yaşarken, bizi destekleyen  tüm okurlarımıza ve dostlarımıza da hep birlikte nice yıllar dilerim...

Sevgiyle kalın!

/////////

'Bursa emeğin başkenti olsun'

-Kadriye ÖNCÜ PAKTEN-

Çocukluğum Şükraniye Mahallesi Çamlık sitesinde geçti. Bakmayın site dediğime... Bahçeli, iki katlı, şeker kutusu gibi evlerdi...

Merinos denilince günümüz gençlerinin aklına Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi geliyor...

Oysa biz Eski Bursalılar için Merinos'un anlamı çok farklıydı..

Babalarımıza işti, evimize aştı.

Ama çok daha fazlası vardı....

Genç Cumhuriyet'in onca yokluk arasında sanayileşme adına kurduğu ve açılışını da büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün yaptığı fabrikaydı...

Aynı zamanda bir kültürdü, yaşam biçimiydi...

Tiyatrosuyla, kütüphanesiyle, sosyal etkinlikleriyle şehrin sosyal gelişimine katkısı çok büyüktü...

Bünyesine çalışan olarak kattığı insanları; üretime dâhil ederken, kültürel olarak geliştiriyor; genç Cumhuriyet'in yurttaşlarına dönüştürüyordu.  Bir okul gibiydi gerçekten.

Eski Merinos işçilerinin kız- erkek ayrı yapmadan tüm evlatlarını meslek liselerinde, üniversitede okutarak meslek sahibi yapması bu kültürün sonucudur.

Merinos'taki düğün salonunda binlerce Bursalı genç dünya evine ilk adımını atmıştı.

On binlerce Bursalı oradan emekli oldu. Hala eski çalışanlar bir araya gelirler, hatta dayanışmak adına Merinos Emeklileri Derneği bile kurdular;  Merinos kültürünü yaşatmaya çalışıyorlar. 

Başta da dediğim gibi Merinos sadece bir fabrika değildi.

Aynı zamanda çalışanlar arasında muazzam bir dayanışma söz konusuydu.

Önce bugün Çarşamba olarak bilinen yerde iki katlı bahçeli işçi evleri yapıldı... Bursalılar Merinos Evleri dediler. Yöredeki Merinos İlkokulu da o günlerden kalmadır. Sonrasında yeni bina eklemeleri yapılmıştır.

Ne yazık ki, o güzelim Merinos Evleri, 1970'li yıllardan sonra gelişen inşaat baskısıyla bugünkü haline dönüştü. Şimdi  Suriyeli Sığınmacıların yoğun yaşadığı bir merkeze dönüştü ve Suriye Mahallesi olarak anılmaya başlandı.

Merinos Fabrikasıı Türkiye'deki özelleştirme fırtınasından payını aldı. Kapandı. Neyse ki, Bursa'daki fabrika yeri şehre büyük bir park ve Kültür, kongre merkezi olarak kazandırıldı. Atatürk'ün ve Merinos'un adı bu merkezde yaşıyor...

Babam da Merinos'ta ustabaşıydı, sendika baş temsilcisiydi. Her kuşak Merinoslular başlarını sokacak bir ev sahibi olmak istiyordu.

 Çarşamba olarak bilinen Merinos Evleri'nden sonra yeniden bir kooperatif kurdular.

Sonraki yıllarda babamın da aralarında olduğu Merinos işçileri hayallerini gerçekleştirmek üzere yola çıktılar. Yeşillik içinde, nohut oda bakla sofa da olsa bahçeli bir evleri olsundu...

Hayallerini kooperatif çatısı altında dayanışarak hayata geçirdiler.  Gerçekten de bahçesinde meyve ağaçları, çiçekler, sarmaşıklar, hanımelileri, ortancaların olduğu o bahçeli evlerden birinde büyüdüm.

Merinos'un dayanışma kültürü, Bursa'da zaten var olan mahalle kültürüne eklenmişti. Komşular annemiz gibiydi.

Sokakta oynayarak büyüdük. Kızlar evlenirken, herkes çeyizin bir ucundan tutardı. Komşunun yatılı misafiri fazla olunca, diğer komşuda konaklardı.

Çok iç içe olan ama insanların birbirini de rahatsız etmediği; saygı ve sevgiye dayalı bir ilişki vardı.

Şükraniye'deki o bahçeli  evlerin olduğu Çamlık Sitesi hala duruyor. Daha ne kadar bu halini korur, kentteki rant baskısına ne kadar dayanır hiç kestiremiyorum. Kentsel dönüşümde olacağı konuşuluyor.

Hayalim aslına uygun dönüşmesi. Ama ben de biliyorum ki, hiç gerçekçi bir hayal değil...

O günleri özlemle anılarımda yaşatıyorum. Eskiden emeklilerin yaşamak için tercih ettiği Bursa'da şimdilerde nefes alacak yer kalmadı.

Trafik,  nüfusu kalabalığı, çarpık kentleşme gibi sorunların yaşandığı Bursa, insanlarında sevgi ve saygının, güvenin azaldığı bir şehir oldu.

Bursa'da yeni kurulan İhtisas OSB'ler ile birlikte 23 Organize Sanayi Bölgesi'nin yanı sıra Küçük Sanayi, Otosansit, Vişne Caddesi gibi OSB'leşememiş çok sayıda atölyeler;  OSB dışı fabrikalar ve on binlerce küçük esnaf işletmesi var...

Bursa'nın hep sanayi, turizm, tarım, tarih, kültür şehri kimliği öne çıkartılıyor ya... Bursa aynı zamanda yüz binlerce işçinin alın terini akıttığı bir emek şehridir...

Bursa'nın geleceğine dair hayallerimde, insanların yoksulluk çekmediği, çalışanların insanca yaşayabildiği, yeşile, eğitime, sağlığa, temiz bir çevreye erişebildiği, huzur ve güven içinde hayatını sürdürdüğü "Emeğin başkenti olmayı" hak etmiş bir şehir var...

Neden olmasın ki!

Öte yandan... YeniDönem Gazetesi olarak 10. yaşımızı kutluyoruz... Gazetemizde bir aile gibiyiz.

Bize bu ortamı sağlayan gazetemiz sahibi Kutlucan Holding yöneticilerine, Genel Müdürümüz İbrahim Öge'ye, Müessese Müdürümüz Asuman Kurt Öge'ye ve tüm çalışma arkadaşlarıma teşekkür ederim...

Biz gerçekten de bir aileyiz. Tüm çalışma arkadaşlarıma başarılar diliyorum...

Her zaman yanımızda olan ve çalışmalarımızda bizleri destekleyen tüm kurum, kuruluş ve dostlarımıza da yürekten teşekkürler...

/////////

HAYALLER PARİS GERÇEKLER BURSA

-Mehmet Fatih DİL-

Yanlış anlaşılmasın burada Paris'i övme gibi bir derdimiz yok. Ben henüz gidip görmedim ama giden arkadaşlarım Paris'in çok da matah, güzel bir şehir olmadığını söylüyorlar. Zaten bir katedralleri vardı, ona da sahip çıkamadılar. Büyük kısmı yandı. Ama diyorlar ki düzenli, tarihine sahip çıkılmış, çevre korunabilmiş, marka bir şehir olabilmiş.

Bursa da en az Paris kadar tarihi geçmişe sahip bir şehir. Ama maalesef yanlış politikalarla zaman içinde güzelliği talan edilmiş. Yanlış anlaşılmasın bu son yirmi yılın eseri değil. Bu süreci belki 50'li-60'lı yıllara yayabiliriz.

Evet, Bursa bir sanayi şehri ama aynı zamanda bir tarım şehri(ydi).Eskiden o dillere destan olan şeftali bahçeleri yavaş yavaş yerini betona bıraktı. Hatta inanabiliyor musunuz şehrin en meşhur yiyeceği olan kestane şekerinin, kestanesini bile başka şehirlerden alıyoruz. Çünkü artık doğru düzgün kestane ağacımız kalmadı.

Sanayi lazım tabi ki. Üretelim. Ekonomimiz gelişsin. Refahımız artsın. Ancak bu sanayi tesislerini aynı bölgeye, düzensiz kurmak... İşte bu hiç akıl karı değil. Bursa da bu akılsızlığın cezasını çekiyor işte. Çok mu gerekliydi o kadar tesisi buraya kurarak şehri bozmak. Çok mu gerekliydi son 20-30 yılda şehrin nüfusunu 1 milyondan 3 milyona çıkarmak!

Göç... Bursa'nın belki de en büyük sorunu bu. Her sorunun başı dönüyor dolaşıyor göçe geliyor. Betonlaşma da bunun sorunu, pahalılık da... Doğa katliamı da fazla nüfusun sonucu, trafik de... Sormak lazım Bursa'daki bir Erzurumluya, Artvinliye, Diyarbakırlıya. Doğduğun şehirde karnını doyurabilseydin buraya gelir miydin? İşte bu insanlara 'hayır' dedirttiğimiz gün, birçok sıkıntıyı çözmüşüz demektir.

Benim de hayallerim var tabi bir Bursalı olarak doğup büyüdüğüm bu şehirle ilgili. Benim, ailemin sevdiklerimin mutlu olabileceği bir şehir düşünüyorum. Karmaşadan uzak, huzurlu bir şehir. Yanı başında Karacabey gibi bir tarım ilçesi varken, domatese 6 lira, taze fasulyeye 10 lira vermediğim bir şehir. Bir hafta sonu hadi denize gidelim bir hava alalım derken, aklıma hemen 'ya Mudanya da betona gömüldü. Yazık oldu zeytin bahçelerine' düşüncesi gelmeyen bir şehir. Evimden arabamla bir yere gitmeye çalışırken, trafikte boğulmadığım bir şehir. Oğlumla dışarıya uçurtma uçurmaya niyetlendiğimde kilometrelerce yol gitmeyeceğim bir şehir. Gece dışarıya çıktığım zaman kendimi güvende hissedebileceğim bir şehir. Bu liste uzar gider.

Ulaşamaz mıyız bu hayallere? Bu kafayla gidersek belki de hiç. O yüzden hayaller Paris gerçekler Bursa...

KUTLU OLSUN

Demokrasinin olmazsa olmazlarıdır özgür medya. Hatta dördüncü kuvvet denir, halkın sesi denir medyaya. Dijitalleşmenin yükseldiği son dönemlerde her ne kadar yazılı basın zor günler geçirse de, görevini yapmaya devam ediyor. Sorguluyor, araştırıyor, halkı aydınlatmaya devam ediyor. İşte Yenidönem gazetesi de bu görevini tam 10 yıldır sürdürüyor. O yüzden çok yaşa Yenidönem. İyi ki varsın, İyi ki doğmuşsun...

/////////

Gerçeğin çok ötesinde...

-Onuralp ÖZALP-

Yapım gereği her zaman muhalif bir bakış açısına sahip olduğum için hiçbir zaman iyi şeyler yazamıyorum. Kara gözlüklerimi o kadar güzel takmışım ki, etrafından ışık bile sızmıyor. Ben de hep aydınlık günü umut ediyorum.

Aslında bu yazının ana sorusu: 'Nasıl bir Bursa hayal ediyorsun?'

Birkaç ay önce sosyal medya ve haber sitelerinde dolaşırken karşıma bir yarışma ilanı çıktı. Nilüfer Belediyesi Mektup yarışması.

Yarışmanın amacını şu ifadelerle açıklamışlardı: "Köklü tarihi ve doğal güzellikleriyle tüm zamanların güzel şehri Bursa'mıza dair farkındalığı, unutulmaya yüz tutmuş bir yazın türü olan mektup aracılığıyla sağlamak."

Ben bu amacın sadece, 'Bursa, farkındalık, unutulmaya yüz tutmuş' kelimelerini kendime görev bilerek benim yüzümden ölmüş yakın bir arkadaşıma yazıyor gibi yazdım mektubu. Evet belki benden istenen güzel şeyler yazmam olabilirdi ama ben farkındalık oluşturmak istedim.

Ne mi yazdım?

Bursa'nın uyuşturucu satan mahallelerini yazdım. Deniz kokan sahilin, katledildiğini yazdım. Diziler sayesinde meşhur olan köylerinin, kasabalarının nasıl da turistleri kazıkladığını yazdım. Tarihin altüst edildiğini yazdım. Gecelerin güvensizliğini yazdım...

'Nasıl bir Bursa hayal ediyorum?' defalarca sordum kendime, hep aynı cevabı verdim: "Gerçeğin çok ötesinde bir Bursa..."

Size bahsettiğim mektubu burada yayınlamak isterdim. Fakat çok fazla yerimiz olmadığı için bazı kesitlerini yayımlıyorum. Mektubun tamamını okumak için http://oonuralpozalp.blogspot.com/ adresinden yayınlayacağım.

****

Sevgili kardeşim merhaba;

Sana bu mektubu her gün on binlerce çekik gözlünün ırzına geçer gibi içinden geçtiği bir caddenin, beton binaların arasına kasten sıkıştırılmış birkaç ağacın olduğu parkta kaleme alıyorum.

Sevgili kardeşim; her şey ben İstanbul'dan döndüğüm anda başladı. Feribottan indikten sonra beni karşılamış ve Mudanya'nın o muhteşem iyot kokan deniz havasını ciğerlerimiz patlarcasına içimize çekmiştik.

O gün sana sadece kalbimde hasret, aklımda şiirlerim ve çantamda kitaplarımla değil, tüm pisliğimle gelmiştim.

Hatırlar mısın, hani bir dizi sayesinde beş Kızık köyünden sadece biri olan Cumalıkızık köyünün nasıl da CumalıKAZIK'a dönüştüğünü anlatmaya çalışmıştık hiç tanımadığımız, turistlere...

Tophaneye çıkan merdivenlerin kuytu köşelerinde liseli aşıkların sevişmeleri, surların içerisinde harabeye dönmüş tarihi binalardaki yanık izleri, restore ediyoruz diyerek tarihi yok etmelerini izlemek... 

Uludağ'a Teleferikle çıkmak için 15 kere otobüse binmiş kadar bilet ücreti verirdik. Neyse ki yabancı turist değilmişiz, yoksa tam 45 kere otobüse binmiş kadar ücret vermek zorunda kalırdık karda yürümek için.

... Lakin İznik yaşayan bir tarihti adeta, asfaltla kaplanmış yolların altı tam bir antik şehir... Mozaikler, çiniler, binlerce yıllık kalıntılar. Özellikle çıkarılmayı bekliyor gibi. Gün geceye döndüğünde ise kazma küreklerle bozuluyordu karanlığın sessizliği. Amaç neydi, tarih aşkıyla yanıp tutuşanların tarihi kurtarması mı?

Ne şehrimiz ihaneti hak etti ne de sen!

  Yavuzselim'de kanlar içerisinde seni bırakıp kaçtıktan sonra ilk defa bir umut yeşerdi içimde...

Beni affedebilecek misin kardeşim?

****

Yarışmanın sonucu ne mi oldu...

Yine hüsraaaaaaannnn...

/////////
 

YEŞİLLİ MAVİLİ BURSA

-Tuğba ÖZ-

Bundan tam 100 yıl önce Samsun'a ilk adım attığında, işgal altındaki memlekete ve savaştan yorgun millete aşıladığı milli mücadele ruhuyla Mustafa Kemal Atatürk öğretti bizlere hayal kurmayı.

Hayal ettikten sonra gerçek olacağı mesajıyla büyüyen bizler için hayal etmenin ilk durağı kendi şehrimiz oldu. Büyüdüğümüz şehrin eksikleri ve fazlasıyla birlikte hayallerimiz şekillenirken, bir yandan da doğduğumuz kent için hayal kurmaya başladık. Eski Santral Garaj'ın alt mahallerinde dünyaya gözünü açan ben, hep Bursa'nın yeşilini hayal ettim.

Xxxxxxxxxx

Babaannemin 'Biz buraya geldiğimizde yeşillikler boylarımızı geçerdi' sözleriyle büyüyen biri olduğum için belki, hep o yeşile hasret kaldım. Bir yandan yeşillenmeye çalışan, ancak filizlendikçe betonun basıldığı bir Bursa... Büyüdükçe yeşil alanların fazlalığını görsem de hâlâ eskilerin dediği Yeşil Bursa'nın hayalini kuruyorum...

xxxxxxxxx

Benim içine doğduğum Bursa, Türkiye'nin doğusu ve batısı gibiydi. Batıya nazaran az gelişmiş bir doğu... Doğuda 'Akşam ezanına kadar eve gel' öğütleri dinlenirken, batıda 'Tamam kızım, dikkat et' denilen bir Bursa... Bunun için benim hayalimdeki Bursa'nın profilinde Doğu ve Batı'nın uzlaşması var. Batıda sağlanan güvenliğin şehrin doğusunda da sağlanması önem arz etmiyor mu sizce de? Gece işlerinden gelen 'kadınların' rahat rahat eve gideceği bir Bursa herkes için hayal edilesi değil mi?

Xxxxxxx

Uzun lafın kısası her şeye rağmen yeşilin maviyle buluştuğu Bursa hayal ediyorum ben. Osman Gazi ve Orhan Gazi'nin bize her gün selam verdiği Bursa, ilk önce yeşil günlerine dönecek. Tertemiz mavisiyle insanlara huzur verecek. Ulaşılamayan Bursa görüntüsü silinecek hafızalarımızdan. Sonrasında Doğu-Batı barışacak. Ve benim için en önemlisi de bir İstanbul gibi sanatın başkenti olacak.

Xxxxxx

Belki bir gün bir yanımızda mavi bir yanımızda ise yeşilliğin olduğu mutlu bir Bursa sabahına uyanırız kim bilir. Gerçeklemesi imkansız olmayan bir Bursa için, herkesin mutlu olduğu bir Bursa için hayal etmeye devam... Bir gün gerçekleşecek...

XXXXX

Hayal demişken, gazetecilik hayalimi gerçekleştiren YeniDönem'in 10. yılı kutlu olsun. Nice yıllara YeniDönem...

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.