Hava Durumu

Bursa İl Müftüsü İzani Turan: Tarikatlara dikkat edin!

Tarikat ve cemaatlerle ilgili daima bir risk bulunduğunu ifade eden Bursa İl Müftüsü İzani Turan, "Bu oluşumlar kontrol altında tutulmalı. Holdingleşmeye ya da devlet içinde kadrolaşmaya gitmeleri durumunda müdahale edilmeli" dedi.

Haber Giriş Tarihi: 23.01.2018 08:26
Haber Güncellenme Tarihi: 23.01.2018 08:26
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.yenidonem.com.tr/
Bursa İl Müftüsü İzani Turan: Tarikatlara dikkat edin!

-Turgay AKBULUT-

Türklere ait medeniyet izleri 15 bin yıl önceye kadar uzanmaktadır. Türklerin bu uzun serüveni içinde dini, kültürel, siyasal ve sosyal izleri sağlıklı şekilde sürmenin mümkün olduğu dönem 2 bin yıl ile kısıtlı. Diğer milletlerle karşılaştırdığımızda uzun sayılabilecek bu dönemin önemli bir kısmı Türklerin İslamlaşma evresini içerir. Bugün Türklerin tamamı olmasa da çok büyük kısmı Müslümandır. Türklerin, İslam'ı anlama ve yaşama biçimi diğer milletlerden farklı olmakla birlikte, kendi içinde de tutarlı değildir. İslamlaşmak yerine Araplaşan ve 'küçük dinler' haline gelen mezhepler arasında yönünü arayan Türkler için din en büyük tartışma konusudur.

Türkiye'de; eğitim, siyaset, ticaret ve sosyal hayatı din hatta ve hatta mezhepler üstünden okuyan geniş bir kitle var. Ancak şunu mutlak suretle belirtmeliyiz ki Türkiye dinin yaşandığı değil, konuşulduğu ülkedir!.. Belki de bu kadar çok konuştukları için Türkiye'de kafalar din konusunda karışıktır. Tarikatlar, cemaatler, hocalar, bakkal, manav, siyasetçi... İslamiyet hakkında engin bilgiye sahip olmayan ve insanları yönlendirme yeterliliğini kendisinde görmeyen kimse kalmadı memlekette. Gazeteci arkadaşım Mehmet Fatih Dil ile birlikte, Bursa İl Müftülüğü görevine iki hafta önce atanan İzani Turan'ın kapısını çaldık. Hem kendi kafamızdakileri hem de toplumda gördüğümüz genel eğilimleri ve kabulleri sorduk... İzani Turan 'lafı eğip bükmeden' açık yüreklilikle cevapladı sorularımızı.

Sayın Hocam, öncelikle yeni göreviniz hayırlı olsun. Bursa'ya hoş geldiniz. İslamiyet konusunda toplumu aydınlatmak, doğruyu işaret etmek ve hatalardan dönülmesi için çabalamak sizin göreviniz. Biz de sorularımızı vatandaşı doğrudan ilgilendiren meseleler arasından seçtik. Örneğin müftü nikâhı. Vatandaşlar arasında çok tartışılıyor. Destekleyenler kadar karşı çıkanlar da var. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz müftü nikâhını?

"Efendim biz zaten nikâh kıyıyorduk. Sadece bu durum yasal bir dayanağa oturtuldu. Tabii şunu da görmek lazım; toplumun bu konuda bir talebi var. Vatandaşlarımız zaten resmi nikâhın ardından bir de dini nikâh yaptırıyordu. Şimdi ikisini bir arada yapabileceğiz. Hem de iş bölümü gerçekleşmiş olacak. Belediyelerdeki yoğunluk azalacak. Bunun yanlış ya da kötü bir yanı yok."

Yine son yılların en çok tartışılan konularından biri İmam Hatip liseleri... Her yerin 'İmam Hatip lisesi dolduğu' yönünde eleştiriler var. Biraz da İmam Hatipler ideolojik kamplaşmanın simgesi olarak görülüyor. Sizce de bu kadar İmam Hatip lisesi fazla mı?

"Ben İmam Hatip mezunu biri olarak bu konuda açıkçası tarafım. Sayılarının daha fazla olmasını isterim. Çünkü bu okullar çok kıymetli. Bakınız bu okulların kapısından girip de vatan, millet düşmanı olan kimse yok. Bu okullar çocuklarımızı dinine, geleneklerine bağlı olarak yetiştiriyor. İmam Hatip'lerin ruhu keşke her okulda olsa. Bence sayıları da çok fazla değil. Sadece birden arttığı için dikkat çekti."

Kıymetli hocam, eleştirilerin odak noktası ahlâk ya da milli manevi değerler değil. Bu ülkenin mühendise, akademisyene, bilim adamına ihtiyacı var. İmam Hatiplerin bu ihtiyacı karşılamayacağı yönünde eleştiriler var. Siz bu okulların bilim adamı çıkarabilecek düzeyde olduğuna inanıyor musunuz?

"Okulların kalitesi Milli Eğitim Bakanlığı ile ilgili. Müfredatla ilgili. Bu okullardan çıkan herkes imam olmuyor. Mühendis de olur, doktor da olur, bilim adamı da olur... Yani bu çocuklar sadece din eğitimi görmüyor ki. Matematik da görüyor, kimya da fizik de... Daha önce bu okulların önemli mühendis ve bilim adamı çıkaramamasının nedeni kat sayı problemiydi. Bu sorun da artık ortadan kalktı."

Peki hocam şunu sormak isterim; yakın zamana kadar bu ülkede 'dindar nesil' tartışması vardı. Hatta ülkedeki genel yargı da 'Türkiye muhafazakârlaşıyor' yönündeydi. Ancak geldiğimiz noktada bunun tam tersi oldu. Muhafazakârlık azalıyor. Özellikle de din konusunda... 'Dindar nesil' iddialarının aksine gençler Deizm ve Ateizme kayıyor. Kendini bir dine ve onun kurallarına bağlamak istemeyen, ya da dinin yanlış temsillerinden kaçarak farklı inanışlara yönelmiş geniş kitleler oluşuyor. Sizce bunun nedeni nedir?

"Açıkçası benim böyle bir tespitim yok. Ancak siz gençleri daha iyi biliyorsunuzdur. 'Dindar nesil' bir arzuydu. Kötü bir yanı yok bunun. Her toplum kendi değerleriyle yaşar. Bizim değerlerimiz de ortada. Bunları yaşatmak ve yaymak için çabalıyoruz. Camileri gençler için işlevsel hale getiriyoruz. Birçok camimizin altında spor salonu var mesela. Gençler buralarda spor yapıyor. Yine üniversiteye gençlik merkezi kurduk. Böylece üniversiteli gençlere ulaşıyoruz. Yine benim kendi projem olan 'Mobil İrşad Timleri' yakında göreve başlayacak."

İrşad timlerinden kastınız ne hocam?

"Yani bir çalışma ekibi kuruyoruz. Bunlar insanlara ulaşacak, sorunlarını dinleyecek, onları aydınlatmaya çalışacak. Kafelere gidecek, fabrikalara gidecek, toplantılara gidecek, gerekirse meyhanelere gidecek. İnsanlara yardımcı olacak."

Hocam tabii FETÖ hususuna girmeden olmaz. Diyanet'te FETÖ'den kaç kişi açığa alındı. Diyanet çevresinde etkili ve yaygın mıydı bu örgüt?

"Sanırım 10 bin civarı açığa alınma vardı. Ancak suçsuz olduğu anlaşılan arkadaşlar görevlerine dönüyorlar. Tabii 100 bin kişilik bir personelden söz ediliyor. Kitle de çok büyük. Ancak bu melun yapının ilk hedefleri yargı, emniyet ve ordu olmuştur. İmam Hatiplilerin önemi de aslında burada ortaya çıkıyor. Bu okullara giden kişiler akıllarını kimseye kiraya vermez. Doğruyu yanlışı görür. Biz de FETÖ'ye biat etmiş adam azdır. Yine de 17-25 Aralık'tan önce insanlar, bu örgütün böylesine korkunç işler yapabileceğini tahmin edemezdi. Kimisi çıkar sağlamak, kimisi gerçek yüzlerini göremediği için kimisi de korkudan bunların peşinden gitti."

FETÖ demişken... Tarikat ve cemaatlerin sayısı hayli arttı. Her köşe başında bir tarikat ya da cemaat var. Bu kişiler ne yapar, ne eder, vatandaşlara ne anlatır ne aşılarlar... Din işleri sanki devletten çıkıp bunların eline geçti. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

"Cemaat, tarikat, STK adına her ne derseniz deyin bunlar bugün dünyanın her yerinde varlar ve realite haline geldiler. Bunlarla ilgili hep bir risk vardır. Tabii belki onlar bizim ulaşamadığımız insanlara ulaşıp, faydalı oluyorlardır... Ancak bunlara mutlaka denetim getirilmeli. Devlet bunları kontrol altında tutmalı. Bunun başka türlüsü düşünülemez. Bu gruplar doğru işler yapıyorsa eyvallah ancak holdingleşiyorlarsa, devlet içinde ekipleşiyorlarsa bunlara müdahale edilmeli. Devlet bu kontrolü Diyanet üstünden yapabilir."

Bu gruplar sürekli şeyhlerinin ya da başlarındaki her kimse onun mucizeleri olduğunu iddia ediyorlar. Efendim asa ile uçak düşüren mi ararsınız, yağmur yağdıran mı, dünyayı düğümleyeceğini söyleyenler mi!.. Ya da kendilerinden olanların doğrudan cennete gideceğini öne sürenler var. Bu konuda ne söylemek istersiniz?

"Yani eğer böyle bir güçleri varsa Müslümanlar neden yıllardır zulüm altında? Ülkemizde yıllardır terörle mücadele ediyoruz, şehitler veriyoruz. Madem bu kadar güçlüler, terörü bitirsinler! Böyle şeyler mümkün olabilir mi hiç? Biz vatandaşlarımızı böyle kişilere ve gruplara karşı dikkatli olmaları konusunda sürekli uyarıyoruz."

Sayın Hocam yine bu tarikat ve cemaatlerin, insanların tek başlarına İslam'ı ve Kuran'ı anlayamayacağı yönünde iddiası var. Bu kişiler kendilerini kul ile Allah arasında bir noktaya yerleştirip kendilerine aracı rolü biçiyor. Oysa Allah Kuran için, 'İşte biz onu apaçık âyetler olarak indirdik.' diyor. Gerçekten de insanlar tek başına kendi akıllarıyla Kuran'ı ve İslam'ı anlayamaz mı? İslam'ı yaşamak için aracı mı gerekli?

"İslam'da en temel prensip Allah ve kulun baş başa olmasıdır. Peygamberler Allah'tan gelenleri iletmek ve rehberlik için vardı. Kuran-ı Kerim, Allah'tan gelen yüce emirlerin ve düzenlemelerin kaynağıdır. Peygamberlerin görevi bile tebliğken şimdi adamlar çıkmış 'Bir anlatıcıya ihtiyaç var' diyor. Elbette ilimde güç sahibi olanların yardımı değerlidir. Ancak herkes kafasına göre birtakım ekleme çıkarmalar yaparak Kuran'ı yorumlayamaz! Bu kişiler kendilerine adam bulmak, taraftar sağlamak için böyle dayanaksız argümanlar üretiyor. Bu büyük bir sıkıntı ve yanlıştır!.."

Hocam, tarikat ve cemaatlerle ilgili son bir soru daha sormak istiyorum. Bu oluşumların çoğunun arka planında Mesih ve Mehdi düşüncesi var. Mehdi olduğunu iddia eden çok sayıda tarikat-cemaat lideri var. İslam'da Mesih ve Mehdi fikrinin geçerliliği var mıdır? Mehdi gelecek mi? Bunlar Yahudilerden Müslümanlara geçmiş fikirler midir?

"Bu konu çok tartışmalı. Benim söyleyeceklerimin fitne çıkarmasını istemem. O yüzden bir şey demek de istemiyorum. Ancak şunu unutmayın ki gaybı sadece ve sadece Allah bilir. Peygamber bile bilemez!.. Bizim Mehdimiz Kuran-ı Kerim ve Hz. Muhammed Mustafa'dır. Biz bunları anlar isek başka kurtarıcıya ihtiyacımız olmaz. Biz bunları anlar ve yaşarsak hiçbir sapkın düşünce bize zarar veremez!.."

Hocam son sorumuz da camilerde toplanan yardım paraları ile ilgili olsun. Tüm camilerimizde özellikle cuma namazlarının ardından yardım toplanıyor. Bu paraların denetimi nasıl yapılıyor?

"Bu mesele bizim sırtımızdaki kamburdur!.. Kürsüden yardım talebinde bulunmak beni mahcup ediyor. İnsanlarımızdan birinin bile toplanan yardımlarla ilgili bir kuşkuya düştüğünü düşünmek çok acı... Şuna emin olun hiçbir arkadaşımız kolayca yardım toplayamıyor. Çok zorlanıyorlar. Yardımları 3 kişi toplar her zaman. Birlikte sayar ve tutanak tutarlar. Bu tutanak ve para bize gelir. Buradan da o para ne için toplandıysa oraya gider. Tutanaklar da saklanır. Çünkü biz sürekli denetleniriz. Size şunun garantisini verebilirim ki o para Müftülüğe girdiği anda kontrol altına alınmıştır. Son kuruşuna kadar toplanma amacı için kullanılır. Ancak öncesini bilemem!.. Bizim her camiyi denetleme gibi bir imkânımız da ne yazık ki yok. Yine de hiçbir arkadaşımızın yanlış bir şey yapmayacağına inanırız."

 

 

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.