Hava Durumu

Bursa yeni sezona bomba gibi giriyor! Sanata doyacağız...

Bursalı sanatseverlere yeni sezon için kapılarını açan Ahmet Vefik Paşa Bursa Devlet Tiyatrosu Müdürü Arzu Tan Bayraktutan, üç yeni oyunun müjdesini verdi. Türk dizi sektöründeki 'star sistemi'ne değinen Bayraktutan, "Bu bir piyasa. Bir market. Sanatsal kaygıdan ziyade ekonomik kriterleri olan bir yapı" yorumunu yaptı.

Haber Giriş Tarihi: 02.10.2019 09:15
Haber Güncellenme Tarihi: 02.10.2019 09:15
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.yenidonem.com.tr/
Bursa yeni sezona bomba gibi giriyor! Sanata doyacağız...

M. Fatih Dİl

Bursa'da sanatseverlerin yoğun ilgi gösterdiği Ahmet Vefik Paşa Bursa Devlet Tiyatrosu dün kapılarını seyircilerine açtı. Yeni sezondaki oyunlar hakkında bilgi veren Bursa Devlet Tiyatrosu Müdürü Arzu Tan Bayraktutan, Bursa'daki sanat faaliyetleri hakkında önemli değerlendirmelerde bulundu.

Ahmet Vefik Paşa Bursa Devlet Tiyatrosu da Türkiye çapında, yeni sezona bomba gibi giren tiyatrolarımızdan.Bu sezon Bursa seyircisini hangi oyunlarla karşılayacaksınız?

Ahmet Vefik Paşa Bursa Devlet Tiyatrosu olarak, repertuvarımızı, şehrin yüzlerce yıllık kültür ve sanat mirasına, bunun yanı sıra 62 yıllık gurur verici tarihine yakışır, halkın tüm kesimlerine mümkün oldukça hitap edecek oyunlar da oluşturma gayreti içindeyiz. 2019-2020 sezonunda da bu ilkelerden hareketle birbirinden kıymetli, birbirinden muhteşem eserler sahneleyeceğiz. Seyircimizi bir başyapıt olan Türk tiyatrosunun klasiklerinden, Haldun Taner'in yazdığı Yalçın Tura'nın müziklerini bestelediği Keşanlı Ali Destanı müzikali ile selamladık. 53 kişilik oyuncu ve müzisyenden oluşan sahne ekibimizi Bora Özkula yönetti. 8 Ekim'de çok iddialı olduğumuz bir başka yapım, İstiklal Marşı'nın Mehmet Akif Ersoy'u anlatan, Murat Ozan'ın rejisini yaptığı Şiir, Şair, Şuur gösterime girecek. Berrin Kulya Balkanlar'ın yönettiği Küçük Prenses adlı çocuk oyunumuz sırada. Sezon içinde biri oda tiyatrosu için olmak üzere üç yeni oyun planlıyoruz. Geçen sezondan Üçkâğıtçı, Barbara'nın Doğumu, Yalan Makinası, Bir İnce Sızı Nisan 1915, Akide Şekeri, Kapılar, Küçük Kara Balık, Akıllı Sincap Sinco gösterime devam edecek. Hedefimiz Bursalı seyircimize önceki yıllarda olduğu gibi yine sanat dolu bir sezon yaşatmak ve tüm oyunları yüzde yüz dolulukla oynayabilmek.

BALKAN ÜLKELERİ TİYATRO FESTİVALİ DEVAM EDECEK

Balkan Ülkeleri Tiyatro Festivali'mizi yine mart ayında gerçekleştireceğiz ve 20 gün boyunca Bursalı sanatseverlere birbirinden muhteşem oyunlar izleteceğiz. Bursa ile Balkanlar arasında yüzyıllar önce kurulmuş köprüyü sanat aracılığıyla daha da sağlamlaştırmak için 7 yıl önce başlattığımız bu festivale katılan grupların ve oyunların niteliğindeki yükseliş bizi oldukça mutlu ediyor.

GENÇLİK TİYATROYA İLGİLİ

Oyunlar dışında bir de kurslarımızdan söz etmek istiyorum. Geleneksel Feraizcizade Gençlik Kurslarımız var yine, sınavdan geçirip alacağımız 16-25 yaş arası gençlerimize bir yıl süreyle temel tiyatro, oyunculuk, mimik, dans, şan dersleri veriyoruz ve kurs sonunda öğrendiklerini bir final gösterisiyle sahneleme imkânı sunuyoruz. Başvurular çok umut ve mutluluk verici boyutta. Tiyatronun gençler arasında bu kadar ilgi görmesi çok önemli. Amacımız niyet ve yetenekleri doğrultusunda kimi kursiyerlerimizi yüksek öğrenim görebilecekleri okullara yönlendirmek, öz güven kazandırmak, topluluk önünde, kürsüde rahat olabilmelerini sağlamak, en önemlisi iyi tiyatro seyircileri kazanmak.

Bursa'nın sanat alanında İstanbul'un gerisinde kaldığına dair eleştiriler var. Bunları nasıl değerlendiriyorsunuz? Bursa İstanbul'un arka bahçesi mi?

İstanbul, Türkiye'nin kültür ve sanat başkenti. Sadece Kadıköy'de 31 salon 70 tiyatro var, 16 milyon nüfuslu bir megakent, irisi ufağıyla yüzlerce tiyatro, sinema, konser, sergi salonuyla, yıl içinde düzenlenen yerli-yabancı binlerce etkinliğiyle İstanbul koskoca bir sahne. Sadece Türkiye'nin değil Avrupa'nın önde gelen gösteri merkezlerinden biri İstanbul. Sinema ve dizi piyasasının da kalbi. Bizim de gözbebeğimiz, yüz akımız. Sahne sayısı, tiyatro binası sayısı, sanatçı ve seyirci istatistikleriyle kıyaslamak doğru değil ve üstelik rakamlar itibarıyla İstanbul'un gerisinde kalmak demek, Bursa'yı arka bahçe yapmaz, İstanbul'un gölgesinde bir şehir yapmaz. Bursa her ne kadar farklı kültür ve toplulukların yoğun iç içe yaşadığı bir şehir olsa da bu şehrin kendine özgü sanat tarzı var, 'ortak' bir sanat geçmişi, geleneği ve dinamikleri var, bize yol gösteren alışkanlıkları var. Belki sayısal olarak baş etme noktası ve amacında değil ama son derece rafine, seçici, saygın bir sanat şehri Bursa. Mevcut yapısını güçlendirmek, ileri taşımak hedefinde. İstanbul ile rakip değil, yarışmıyor, mümkün oldukça o damardan besleniyor. Yılın her mevsiminde özel organizasyonlar ile turnelerle, Bursa'nın dört bir köşesindeki salonlar sahneler, yerli-yabancı starları, birbirinden değerli tiyatro gruplarını, şovmenleri ağırlıyor ve Bursa'nın sanat hayatına renk ve ışık katıyor.

Özel tiyatrolardaki oyunların biletleri maalesef devlet tiyatrolarında oynanılanlardan daha pahalı. Bu da bunları belli bir zümreye hitap eder hale getiriyor ve tüm halka ulaşamıyor. Sizce sanat bu kadar pahalı mı olmalıdır?

Tiyatro, teoride birkaç hevesliyle ve neredeyse sıfır maliyetle bile icra edilebilecek bir sanat. Pratikte ise yüksek maliyetinden ve nitelikli eleman gereksiniminden ötürü hayli pahalı bir uğraş. Kostüm, dekor, ışık, sabit salon giderleri, salon yoksa kira, oyuncu-yönetmen ücreti, vergi, telif, ulaşım, depolama, yeme-içme, afiş-bilet tasarım ve daha nice kalem maliyeti var. Hele ki büyük prodüksiyonlar söz konusu ise. Bir salonun tamamen dolması demek işletmecinin, tiyatro sahibinin ve personelin kazançlı çıkacağı anlamına gelmiyor çoğu kez. Bir seyircinin maliyeti kabaca 100 liranın üstünde, ama Devlet Tiyatrosu 15 liradan satıyor bileti. İndirimiyle, toplu satışıyla, öğrencisiyle bu rakam daha da düşüyor. Yani sanatı, sanatseveri destekliyor, tiyatroyu maliyeye gelir sağlayan bir kalem değil bir kamu hizmeti olarak görüyor devlet ve sübvanse ediyor. Özel tiyatrolar ise sponsorları ve bilet satışıyla ayakta durmak zorunda. Evet, özel tiyatro biletleri pahalı ama alım gücümüzle de ilgili bir mesele bu, alım gücümüz düştükçe sanata ayrılan bütçeler azalıyor. Keşke temel ve zorunlu giderler daha ucuza karşılanabilse ve bilet fiyatları daha makul düzeylere gelebilse.

Oyunculuk için 'er meydanı' sahne denir. Ancak televizyon dizilerinin yaygınlaşmasıyla artık 'sahneye uğramadan' da oyuncuyum diyen çok. Dizi oyuncularının performanslarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Diziler popüler hayatın en renkli objeleri. Kanalların, yapımcıların can damarı, başta İstanbul olmak üzere Bursa'dan Muğla'ya Mardin'den Adana'ya, Nevşehir'den Trabzon'a sayısız şehri platoya çeviren bu yapımlar özellikle sanat eğitimi almış yüzlerce kişiye iş kapısı, yurt dışında gördükleri ilgiden ötürü hatırı sayılır bir ihracat kalemi olmuş durumda. Dizi oyunculuğu temelde tiyatro, sinema ve müziğin ortak bileşimi ve teknolojiyle harmanlanıp çok geniş kitlelere ulaşabiliyor ancak son noktada apayrı bir disipline, farklı bir tarza dönüşmüş durumda. Çalışma ve çekim koşullarıyla, verdikleri ya da veremedikleri mesajlarla eleştirilseler hatta uyuşturduğu ya da olumsuz eylemlere yönlendirdiğine dair suçlansalar bile bu yapımlar reytinglerde ilk sıraları paylaşıyor.

BU BİR PİYASA

Dizi oyuncularının eğitimli, alaylı olup olmamasından ziyade ekran sempatisi, fiziği, yeteneği, şöhreti önemli. Bu bir piyasa. Bir market. Alıcı satıcı arasındaki bağı kuran kazanıyor neticede, halkın beğenilerini tercihlerini doğru tartan, hesaplayan kazanıyor. Sanatsal kaygıdan ziyade ekonomik kriterleri olan bir yapı. Uzun vadede kalıcı olmayı hedefleyen sabırlı yapımcıları saymazsak hemen tüm diziler doğal olarak geniş kitlelerin hayranlığını kazanmış starlar etrafında dönüyor, güzel, yakışıklı, zengin ve başarılı, eli tabancalı karakterlerin entrikaları, yasak aşkları, töreleri, kavgaları milyonları ekrana çekiyor. Bir süreç, bir moda. Farklısı, yenisi, başka türlüsü akıl edilene kadar böyle gidecek gibi duruyor.

Tiyatrolarda Türk menşeli oyunların sayıları sizce yeterli mi? Uyarlama ya da çeviri oyunları hakkında ne dersiniz?

Türk tiyatrosu bir hazine, bir maden aslında. Karagöz'den, orta oyunundan Tanzimat'tan bu yana yüzlerce yazar binlerce eser vermiş ve halen de veriyor. Tiyatronun ana kaynağı yazar ve eser. Bu ilkeden hareket eden Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Mustafa Kurt özellikle son dönemde ulusal tiyatroyu geliştirmek, genç yeni yazarları özendirmek amacıyla birbiri ardına proje üretiyor, '12 Bölge 12 Yerli Kadın Yazar' projesi gibi. Ayrıca özellikle üniversitelerin tiyatro bölümü öğrencilerine yönelik oyun yazarlığı atölyeleri gerçekleşiyor. Ve çok zengin bir edebiyatımız var, kökleri yüzyıllar öncesine dayanan ve günümüze ulaşan. Bu eserlerin sahneye uyarlanması da tiyatromuzu besleyen, besleyecek başka bir kaynak. Üretken bir yazar nesli yaratmak için çabalıyor Devlet Tiyatrosu ve eli kalem tutan herkesi bu çabaya destek olmaya çağırıyor. Unutulmamalı ki, ulusal tiyatro yerli kalemlerin, yerli eserlerin üzerinde yükselecek.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.