Hava Durumu

Bursa'yı 'sürgün şehri' yapan nedenler

Osmanlı döneminde Bursa'nın önemli bir sürgün merkezi olduğunu eski sayılarımızda yazmış ve Bursa'ya sürülen oldukça önemli isimlerin sürgün yıllarını araştırma konusu yapmıştık. Peki insanlar neden sürgüne gönderiliyordu? Sürgün sebepleri nelerdi? Ve neden Bursa'ya gönderiliyorlardı?..

Haber Giriş Tarihi: 04.11.2017 06:00
Haber Güncellenme Tarihi: 04.11.2017 06:00
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.yenidonem.com.tr/
Bursa'yı 'sürgün şehri' yapan nedenler

Asuman Kurt Öge

Sürgün denilince aklımıza ilk gelen cezai bir durumun hasıl olması ve suçu işleyenin bulunduğu yerden koparılarak başka bir yerde hukukun belirlediği sınırlar içerisinde, orada yaşamaya mecbur bırakılması. Tabi  Osmanlı'da suçlunun cezalandırılmasının yanı sıra yeni fethedilen yerlerin iskan edilmesi için de sürgün yöntemine başvurulurdu.

İskan yöntemi tarih boyunca devletler tarafından uygulanan bir yöntem olmuştur. Mesela Anadolu Selçuklu Devleti kurucusu Süleyman Şah fethettiği yerlere uyguladığı iskan siyaseti ile Anadolu'yu Türk yurdu haline getirmiştir. Kuruluşundan itibaren fethedilen yerlerin iskan edilmesi Osmanlı Devleti'nin de en önemli politikaları arasında oldu.  Yeni yerlerin nüfusunun o yerleri terk etmesiyle boşalan yerleşim merkezlerine ordu ile beraber gelenlerin yanı sıra bazen kendi isteği ile bazen de zorla aileler gönderilirdi.  Öncelikle eli iş tutan, hareket kabiliyeti yüksek olanlar gönderilirdi. Gönderilecekler arasında meslek erbabı olanların bulunmasına dikkat edilirdi. Hallaç, semerci, nalbant, pabuççu, takyeci, terzi, demirci, dülger, kuyumcu, kazancı gibi her meslekten insanların olmasına özen gösterilirdi. O bölgenin hakimiyet altında tutulması, nüfus ve inanç yapısının değişmesi, kültürel anlamda şekillendirilmesi için böyle bir uygulama yapılırdı.  Zorla gönderilmeler halk arasında hoş karşılanmasa da bunun bir kanun hükmünde olduğu düşüncesi vardı.

İSKAN EDİLENLER

Sürgün uygulamalarında iskan amacıyla birlikte asi beyliklerin kontrol altına alınması da hedeflenmekteydi. Anadolu'nun Osmanlı hakimiyetine girmesinden sonra oradaki mevcut beyliklerin yeni durumu kabul etmeleri çok kolay olmamıştı. Osmanlı yönetimine giren beylik yöneticilerini Rumeli'de görevlendirir, beylik halklarını da zaman zaman Rumeli'de iskan ettirirdi.

Gelelim Bursa'ya... Merkezi Hisar olan Bursa'nın feth edilmesinden önce burada Rumlar yaşıyordu. Fetihle birlikte Hisar bölgesine Türkler yerleştirildi. Şehirde kalan Rumlar Hisar dışında yakın bölgelerde ikamet ettirildi. Sonraları farklı sebeplerle Bursa'ya gelen Ermeni ve Yahudi aileler de kendilerine gösterilen mahallelere yerleşti.

Yine Osman Bey ve Orhan Bey zamanında doğudan gelen Yörüklerin bir kısmı şehir merkezine bir kısmı da Uludağ'ın eteklerine yerleştirildi.

Anadolu'nun çeşitli yerlerinden getirilen pek çok insan sayesinde şehrin nüfusu arttı. Ancak bu insanların sürgün edilerek mi yoksa kendi istekleri ile mi geldikleri hakkında bilgi yoktur. Bursa'da Hisar dışına yerleşim yerlerinin açılması padişah teşvik ve öncülüğünde olmuştur. Orhan Gazi fetih sonrası kendi adını taşıyan külliyesini şehrin dışına, fundalıklarla kaplı bir alana yaptırarak halkın Hisar dışında yerleşmesine zemin hazırlamıştır.

Bursa'ya iskan politikası sebebiyle sürgünlerin olup olmadığına dair net bilgiler olmamasına karşın cezalandırılma amacıyla Bursa'ya gönderilenlerin çokluğu göz önünde bulundurularak Bursa'ya sürgünler şehri denilmiştir. Sürgün yeri olarak Bursa'nın İstanbul'a yakınlığı ve şehrin imkanlarının çokluğu bilinen tercih sebepleridir.

(Hisariçi Saltanat Kapısı)

MAKAMLA ZULMEDENLER

Gelelim cezalandırılmayı gerektiren sürgün sebeplerine... Sürgün kayıtlarında halka zulüm ettikleri için sürülenlerin sayısı bir hayli fazla. Bunların çoğunluğunu; Devletin önemli bir kademesinde görev alanla, eşkıyalar, aşiret reisleri vs. gibi makamından aldığı güçle hareket edenler, görevini kötüye kullananlar oluşturur.   

 Tarihte bulunduğu makamdan ötürü insanlara zulmeden pek çok şahıs olmuştur. Kimi devlet menfaatlerini gözetmek için kimiyse kişisel hırslarından ötürü insanlara karşı zalimane tavırlarda bulunmuştur.  Bu tarz davranışlara Osmanlı döneminde de şahit olunmuştur. Bu tür davranışların arttığı durumlarda şehirlerdeki yetkililere ferman gönderilerek halka adil davranılması hususunda hassasiyet gösterilmesi istenmiştir. 

Halka zulmedilmesi durumunda da sürgün cezasına baş vurulduğu sıkça görülür. Mesela servetini artırma hırsıyla yanlış davranışlarda bulunan ve pek çok yere sürüldükten sonra Edirne Kadılığı yapan Numan Efendi yine hoş olmayan davranışları sonucu Bursa'ya sürgün olarak gönderilmiştir. Burada bulunduğu sürede Abaza Hasan isyanını bastırmasından ötürü padişah tarafından takdir görerek Bursa Kadısı olmuştur.

Yine Sivas valisi iken halka zulmettiği gerekçesiyle görevinden azledilen Osman Bey 1812 senesinde Bursa'ya sürgün edilmiştir. Ayrıca Lefke ULUcami Müderrisi Mehmet Efendi de halka karşı zorba tavırlarından ötürü Bursa'ya sürgün edilenler arasındadır...

Verdiğimiz bu örnekler şahısların halka zulümlerinden dolayı Bursa'ya sürgün edilen birkaç isim. Ayrıca Bursa'da halka zalimce davranarak buradan başka yerlere sürülen isimler de vardır. Mesela Bursa mütesellimi Mehmet Esat Efendi görevini kötüye kullanarak halka zulmettiği gerekçesiyle Gelibolu'ya sürülmüştür.

EŞKIYALARIN ZORBALIKLARI

Tabi halka zulmedenler sadece devlette görevini kötüye kullananlar değildi. Aşiret ve eşkıyalar arasında da böyle insanlar vardı. Varlıklı oldukları için bir taraftan Osmanlı toplumunda vakıf kurup, cami, çeşme gibi tesisler yaptırıp halka hizmet ederken, bu güçlerini halka zorbalık için kullananlar da olurdu. Alınan her türlü tedbire rağmen bu tür gruplar her dönem varlıklarını sürdürmüşlerdir. Yerel yönetimdeki bazı kişiler de bu insanların varlığını sürdürmesinde rol oynamışlardır. Bunlar ilk önce devlet tarafından uyarılır, davranışlarının değişmediği gözlendiğinde başka bir şehre sürülürlerdi. 

Bursa'da eşkıyalık faaliyetleri şehir merkezinde güvenlik koşulları daha iyi olduğundan daha çok kaza ve köylerde hareketliydi. Mesela 1757 tarihli bir dilekçeden Mudanya halkının Kuburoğlu olarak bilinen Süleyman adlı eşkıyanın düzeni bozup halka zulmettiği gerekçesiyle şikâyetini öğrenmekteyiz. Yine İznik'te Osman adlı bir eşkıyanın kırk elli kişilik bir grupla evleri basıp insanları öldürmesi, dövmesi sebebiyle halk mahkemeye başvurmuş, kendisi mahkemenin kararını dikkate almamış ve netice itibariyle bir fermanla idam edilmiştir.

(Osmanlı'da esnaflar)

DÜŞMANLIKLARIN ARTMASI

Osmanlı Devleti'nde 17 yüzyıldan itibaren savaşlarda alınan yenilgilerle birlikte idarede bazı zafiyetler ortaya çıkmış, makamlarını korumak isteyen bazı devlet adamları rakiplerine karşı bir takım hilelere başvurarak, rakipleri aleyhinde faaliyetlere başlamışlardır. Padişahın gözünden düşürülenler başka şehirlere sürgüne gönderilmiştir. Mesela devlet ileri gelenleri aleyhine padişaha imzasız bir mektup gönderdiği gerekçesiyle Şeyhülislam Esirî Mehmet Efendi, Sadrazam Köprülü Ahmet paşa ile asında olan anlaşmaz sebebiyle Bursa'ya sürgün edilmiştir. Mektubun doğruluğu şaibelidir. 

Devlet merkezindeki bu ve benzeri durumlar taşradaki illerde de yaşanmış buradaki kadı, naip ve mütesellim gibi görevlilerde zaman zaman rakipleri aleyhine siyasi entrikalar düzenlemiştir. Bursa'da Mütesellim Hafız İsmail Efendi aleyhine yapılan eylemler neticesinde zaman zaman görevinden alınmıştır.  Ayrıca değişik sebeplerle rakiplerine aleyhine propaganda yapanlardan da cezalandırılanlar olmuştur.

ZORUNLU EMEKLİLİKLER

Osmanlı döneminde ayrıca bizzat padişah tarafından görevinden azledilerek sürgüne gönderilenler, sürgündeyken eski görevine iade edilenler de olmuştur. İstanbul'dan uzaklaştırılmak istenenler başka şehirlerde zorunlu ikamete mecbur bırakılmışlardır. Adına sürgün demeseler de yapılan işlem netice itibariyle sürgündür. Onurlarının kırılmaması için bu uygulamaya zorunlu ikamet denilmiştir. 1818 yılında bir fermanla Çelebizade Mehmet Zeynelabidin'in Bursa'da ikamet etmesi istenmiştir. !802 yılında Yeniçeri ağası Ahmet Ağa görevinden azledilerek yine Bursa'ya gönderilmiştir.

Bir bakıma zorunlu emeklilik gibi düşünülebilecek böylesi duruma maruz kalan kişiler emekliliklerini üst makamlarca tayin edildikleri yerde geçirmek zorunda bırakılmıştır.

Ayrıca görevini kötüye kullananlar ya da mesleki anlamda yetersiz olanlar da insanlara zarar vererek, toplum düzeninin bozulmasına yol açmışlardır. Sicillere bakıldığında Osmanlı toplumunda böyle kişilerin cezalandırıldığı ve hatta sürgüne gönderildiği anlaşılmaktadır.

GÖREVİN İHMALİ

Devletin özellikle kuruluş ve yükseliş dönemlerinde bahsettiğimiz konulara daha çok dikkat edildiği görülür. Padişahtan en üst yöneticiye kadar kadronun güçlü olması alt kademe memurların kontrolünü kolaylaştırır. Kontrol mekanizmasının zayıflaması ise zaman zaman görevlilerin kendi menfaatlerine göre hareket etmelerini kolaylaştırmıştır. Devletin üst kademelerinde görev yapanların görevden el çektirilmesi de görevini ihmal etmesi ve liyakat sahibi olmama gerekçelerine dayandırılmıştır. Ayrıca Osmanlı padişahları eşkıyanın ortadan kaldırılması için yöneticiler ile halkın işbirliği içinde olmaları gerektiği konusunda yöneticilere emirler göndererek, ihmali olanların cezalandırılacaklarını bildirmiştir. Ve bu konuda kusurlu bulunanlar farklı şekillerde cezalandırılmışlardır. Mesela Hüdavendigar sancağı mütesellimi Abdülkadir Ağa eşkıyaya karşı yapılan çalışmalarda eksik bulunmuş, hatta eşkıyanın çoğalmasına sebep olduğu gerekçesiyle Bursa'ya sürgüne gönderilmiştir.

İhmalkârlık, itaatsizlik nedeniyle görevden uzaklaştırılanların çoğunluğunu askeri görevliler oluşturmaktadır. Görev ihmali dışında kendisine verilen görevi beğenmeyenler de olmuş ve bunlar da zaman zaman cezalandırılmıştır. Örneğin 1688 yılında Almanya'ya gönderilmek istenen Babıali görevlisi Ahmet Efendi görevi beğenmeyip istifa edince önce Bursa'ya gönderilmiş bir süre sonra da öldürülmüştür.

DÜZENE KARŞI HAREKETLER

Osmanlı'da genel kamu kurallarının yanı sıra ayrıca meslek erbabı için de hazırlanmış düzenlemeler vardı. Hem genel kurallara uymayanlar hem de meslek erbabı içinde düzeni bozanlar da sürgün cezasına maruz kalanlardan olmuşlardır.

Tüm devletin belli bir düzen ve huzur içerisinde idaresi önemli bir husustu. Bu nedenle halkı idareye karşı isyana teşvik edenler ağır cezalara çarptırılmışlardır. Yaptıkları tahriklerle huzuru bozanlar değişik cezalarla birlikte sürgüne de gönderilmiştir. Örneğin Belgrad Muhafızı Mehmet Paşa halk arasında ihtilal çıkarmak sebebiyle 1782'de Bursa'ya sürgün edilenler arasında yerini almıştır.   

EKONOMİK DÜZENİ BOZANLAR

Vergi tahsilatlarının yapılması, alım-satımın aksamaması gibi konular devletin ekonomik devamlılığı için son derece önemlidir. Bu alandaki aksamalar devleti olumsuz etkiler. Ekonomik gerileme dışa bağımlılığı artıracağı gibi içerideki yönetimi de zorlaştırır. Bu nedenle Osmanlı Devleti'nde ekonomik anlamda devlete zarar verenler de sürgünden nasiplerini almışlarıdır.

Yanyalı Ömer bey çete kurarak devletin halktan vergi toplamasına engel olduğu gerekçesiyle Yanya'dan uzaklaştırılarak 1754'de Bursa'ya sürgün edilmiştir.

DÜZENİ BOZANLAR

Yine,  Osmanlı Mahkemelerinin işleyişine engel olmak, bağlı oldukları meslek teşkilatlarının düzenini bozmak da sürgün sebepleri arasında sayılmıştır. Nizamnamelere aykırı edenler, kendi üzerine vazife olmadığı halde başka işlere müdahale edenler çoğu kere sürgünle cezalandırılmıştır.

Mesela Şam Kadısı Mehmet Nurettin Efendi Mekke kadısı olmayı beklerken başka birinin bu göreve atanmasından rahatsız olarak Divan-ı Hümayuna dilekçe yazmış, bu dilekçeyle divan üyelerinin rahatsız edildiğini düşünen padişah kendisini Bursa'ya sürgüne göndermiştir. Ayrıca askeri düzen içinde göreve aykırı davranıp düzeni bozduğu düşünülen pek çok isim de sürgüne gönderilmiştir.

YENİLİKLERE KARŞI OLANLAR

Osmanlı Devleti'nde pek çok alanda ıslahat yapılması için ferman yayınlanmıştır. Mesela Tanzimat fermanı bunlardan biridir. Ancak herkesin bu kökten değişiklikleri hemen hemen kabul etmesi mümkün değildir. Tanzimat Fermanı devletin her tarafında geniş yankı uyandırmış her grup olayı kendi açısından değerlendirmiştir. Bu fermanla gayrimüslimlere verilen haklara epey tepki oluşarak ulemadan, ayandan bazı kişiler hatta valiler bu konuda halkı tahrik etmişlerdir. Sicillere bakıldığında Tanzimatın uygulanmasını sekteye uğratanlardan bazı kişilerin Bursa'ya sürgün edildiği öğrenilmektedir.

Osmanlı Devleti'nde sürgüne sebep olaylardan bir diğeri evrakta sahtecilik yapılması idi. Sahte evrak düzenleyen ya da evrakı tahrip edenler daha çok hapis, pranga gibi daha ağır cezalara çarptırılsa da aralarında sürgüne gönderilenler de olmuştur.  

VE DİĞER SEBEPLER

Osmanlı Devleti'nde sadece idari ve siyasi suçlular sürgüne gönderilmez. Ahlaki ve toplumsal nedenlerle de sürgün cezası uygulanır. Hakaret, kavga, yaralama, fuhuş, alkol ve uyuşturucu kullanımı, iftira, büyücülük, yalancı şahitlik etme, dilencilik, köle satışı gibi toplumsal ve ahlaki konularda da sürgün cezası uygulanmıştır. Örneğin 1493 yılında yapılan bir uygulamada devletin, dilencilik yapan ailelerin çocuklarının da aynı işi yapmaması için yakınlarından alınıp başka akrabalarının yanına gönderdiği anlaşılmıştır. Yine 1855'de düzenlediği sahte belgelerle yasak olmasına rağmen zenci köle satışı yaptıran arzuhalci İsmail diye bilinen bir kişi Bursa'daki sürgünler arasında yerini almıştır.  

(Osmanlı'da bir dilenci)

 Toplumsal sebeplerle sürgün cezası olur da dini sebeplerle olmaz mı? Dinden dönmek, kutsal günlere saygısızlık, dini tartışmalara sebep olmak, dine muhaliflik gibi sürgüne sebep olaylar da olmuştur. Örneğin Bektaşiliğin yasaklanmasından sonra, Bursa'ya sürülen tarikat mensupları olmuş, ayrıca Bursa'da bulunanlar da başka şehirlere gönderilmişlerdir.

Aslında sürgün cezası ani olarak verilen bir karar değildi. Ceza verilecek kişiye önce bir takım uygulamalar yapılarak sürgün cezası almadan kurtarılmaya çalışılırdı. Sürgün kararı verildiyse de prosedüre göre hareket edilirdi.  

Sonuç olarak; Tüm bu ve bazen de anlaşılamayan nedenlerden dolayı Bursa'ya gönderilenlerin çokluğu Ruhaniyetli Şehir Yeşil Bursa'nın aynı zamanda 'sürgünler şehri' olarak anılmasına vesile olmuştur.

Kaynak:

Osmanlı Dönemi Bursa Sürgünleri- Y. Doç Dr. Ali İhsan Karataş, 2009

fotoğraf.bursa.com.tr

 

 

 

 

 

 

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.