Hava Durumu

Bursaspor'un duayen divan başkanı İdris Sevinç: 'Gün, beraber olma günü'

Bursaspor'un akil adamlarından, duayen divan başkanı ve siyasetçi İdris Sevinç, zor günlerin eşiğindeki kulübe sahip çıkılmasını istedi.

Haber Giriş Tarihi: 19.02.2019 06:00
Haber Güncellenme Tarihi: 19.02.2019 06:00
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.yenidonem.com.tr/
Bursaspor'un duayen divan başkanı İdris Sevinç: 'Gün, beraber olma günü'

RÖPORTAJ: Engin AKSÖZ

İdris Başkan  (İdris Sevinç) hamuru 'Kurtar bizi baba' ekolüyle yoğrulmuş değerli bir siyasetçi, iş ve spor adamıdır.

M.Kemalpaşa'da doğup, Bursa'da kök saldığı için 'Bursalı olmak' onun için bir şeref nişanesi, küçük yaşlarda tutkunu olduğu Bursaspor'u ise alâmetifarikası gibidir.

'Ne alaka şimdi İdris başkanla, baba!' diyecek olursanız; yeni kuşaklara mutlaka anlatmak gerekir, ben yaştakilerin muhalifi olsa bile, her türlü eleştiriyi hoşgörüyle karşılaması ve demokratlığını kolay kolay kimse unutamamıştır Demirel'in, kalıbını basarım.

70'li 80'li yılların en renkli siyasetçisi olmanın yanı sıra, fakir fukaranın umudu, köylünün tarlasındaki ürünü; işçinin alın teri; memurun da koruyucu meleği gibiydi rahmetli Demirel.

Fötr şapkasıyla dört bir tarafını selamladığı kürsüden 'Benim işçim; benim memurum, benim köylüm iş ister, aş ister, gübre ister, ev ister' diye bağırdıkça, meydanlardan koro halinde 'Kurtar bizi baba' karşılığı gelirdi.

İşte böyle bir ekolün ayak sesinden, bugünlere maraton koşan atlet temposuyla gelebilmiş İdris Sevinç de Bursaspor camiasının halihazırda 'Baba' sıfatıyla örtüşecek kalitedeki ipek kumaşına benzer; naifliği, nezaketi ve bilgeliği tartışılmaz en seçkininden akil adamıdır.

Freni boşalmış bir kamyon gibi yokuş aşağı son sürat giden camiayı 'babalık yapabilme' refleksiyle derleyip toparlayabilecek birkaç isimden birisi olarak gördüğümüz için davet ettik medyamıza Sevgili Sevinç'i.

'Söz konusu armaysa gerisi teferruattır' diyerek davete icabet eden simge Bursasporluya en başından teşekkür etmek istiyorum.

Kulübün önemli bir duayeni ve yönetim organizasyonunun en tepe noktasındaki ismi olarak, yeniden sıkıntılı bir sürece giren Bursaspor'un durumunu nasıl görüyorsunuz?

"Maalesef Bursaspor, hiç yaşamaması icap eden günlerin içinde. Birkaç sezondur başarı yerine, ivme kazanan sportif başarısızlığı konuşmaya başladık yine. Bu kulüp tarihi, Türkiye'yi sallamış şampiyonluğu, yetiştirdiği birbirinden değerli oyuncu ve yöneticileriyle asla bunları hak etmiyor! Çok klişe bir kelam olacak ama gün birlik ve beraberlik zamanıdır. Saha içi sonuçlarıyla, yönetim tarzını bir kenara bırakarak, sezon sonuna kadar, her koşulda dik durarak, kulübe sahip çıkma zorunluluğu var. Gerçek Bursasporlunun yönetime, teknik heyetle oyunculara kızarak, üzerine titrediği bir değere, severken zarar verme şeklinde bir yanlış yapma lüksü olamaz. Çok dikkatli olunması gereken bir süreçten geçiyoruz. Taraftardan ricam; şahısların değil, armanın peşinden gidilmesidir. Hayırlısıyla sezon bitince; kiminle hesaplaşılacaksa o güne bırakalım."

Ali Ay yönetiminin 3. dönemindeyiz. Son kongreyi de büyük farkla kazanarak güven tazelediler. Ne ilginçtir ki futbol takımı; dereceye oynama yerine, kümede kalma savaşı vermenin ötesine geçemedi. Sizce yönetim nerede hata yapıyor?

"Spor kulüplerinde yöneticilik yapmanın kolay bir şey olmadığını, o süreci ben de yaşadığım için iyi biliyorum. Hele bu camia, zor beğenen, sürekli başarı isteyen Bursaspor gibi bir yer ise işler birkaç kat daha zorlaşır. Dolayısıyla böyle bir göreve talip olanların; donanımlı ve hazırlıklı olmalarının yanı sıra, eleştirileri de kaldırabilecek olgunluğa sahip bulunması gerekir. Plan, projelerle gelmek yetmez, yanı sıra, bilinçli ve çalışkan yöneticilere de ihtiyaç vardır. Mevcut düzende böyle bir yapılaşmanın eksikliği, bugünkü sıkıntının bana göre ana nedeni."

Taraftarın tepkisi Konyaspor maçıyla başladı, Çaykur Rize maçının kaybedilmesi halinde daha sert tepkilerin konulacağı kimse için sürpriz olmadı. Hassas bir dönemden geçerken, tribünlerle, onların liderlerine nasıl bir mesaj vermek istersiniz?

"Bursaspor taraftarının takımını sahiplenmesiyle, oyuncularına verdiği desteği Türkiye'de bilmeyen yok. Belki de açık ara en etkili tribün gücüne sahibiz. Yönetici ve teknik anlamda hatalar yapılmıyor değil. Oyuncularımız da ne yazık ki istenilen performansın bir hayli uzağında. Başlangıçta da söyledim; Bursaspor gücünü taraftarıyla birleştirince camia olup, isminden söz ettirebilen bir kulüp. Bu zorlu günleri, yine armanın aşığı olan cefakâr seyircilerimizin sabrı ve öz verisiyle aşabiliriz. Daha önce de benzeri tablolar yaşamış ve bunları hep birlikte göğüsleyerek aşmasını bilmiştik. Kırgınlıkları bir kenara bırakarak, oyuncularla teknik kadroyu kucaklamaya devam edelim."

Yönetimle taraftar arasındaki diyalog kopukluğunun, sadece saha içi sonuçlarıyla alakalı olduğu söylenebilir mi, yoksa başka nedenleri de mi var?

"Sporda, özellikle futbolda skorbord'un, yani maç bittiğinde yazılan rakamın mevcut değerlerin korunması ya da değişmesi noktasında önemi büyük. İyi oynasan da 90 dakika bittiğinde tabelada yazan rakamlar yenilgiye işaret ediyorsa, yönetimler için alarm çanları çalmaya başlamış demektir. Yakalanılan seri başarılarla birçok yanlışı unutabilmek mümkün. Bursaspor da iyi bir seri yakalayabilirse, sıkıntıların hepsini geride bırakacaktır. Ben buna inanıyorum. Camia ve taraftarın da inanması gerekiyor."

Kulübün sürdürmekte olduğu transfer politikası sizce doğru mudur? Yanlışlar varsa eğer nerelerde yapıldı?

"Bursaspor'un transfere ihtiyacı olan bölgeler belli. Bu pozisyonlara transfer yapılması gerekirdi. Benim kişisel görüşüm; kendi altyapımızdan gelen sporcularımızın oluşturacağı iskelet kadroya, eksikliği duyulan yerler için dış transferlerin yapılması gerekliliğidir. Böyle bir stratejinin devamlılık kazanması halinde bir taraftan altyapı verimli hale getirilirken, diğer taraftan da dışarıdan gelenlerle birlikte entegre sistemin içinde değerlendirilmesi sonucu bir vizyon, karakter ortaya koymak mümkün olacaktır."

Peşi sıra gelen başarısız sonuçların getirdiği tepkilerin, bir iç saha yenilgisi alınması halinde kulübü olağanüstü kongreye götüreceği aşağı yukarı tahmin ediliyordu. Şimdi bu sürecin içine girilmiş oldu.  Daha şimdiden başkanlık için birçok aday isminin dolaştığı bu kargaşa ortamını nasıl değerlendireceksiniz?

'Üzücü bir durum. Böyle olmasını kimse istemezdi elbette. Şu anda bunlarla ilgili konuşmanın afaki olduğunu düşünüyorum. Kulübe ne kadar çok aklıselim egemen olursa; kulübün yönetici profilinin zenginliği de o derecede artar. Daha önce de benzeri süreçlerden geçerek, doğruyu bulmuştuk. Yönetime talip olmak, her üyenin demokratik hakkıdır. Aday olmayı düşünenlerle, olmak isteyenler için, benim divan başkanı olarak bir görüş belirtmem etik olmaz. Kulübümüz için hangisi daha iyi olacaksa, o gelsin."

Divan kurulları, spor kulüplerinde akil insanların görev yaptığı, adeta onların parlamentosu hüviyetinde. Divan olarak Bursaspor yönetimlerine nasıl bakıyorsunuz?

"Divan kurullarının icra makamı olma gibi bir yaptırımı yok. Biz sadece yönetimlere öneri ve düşüncelerimizi aktarabiliyoruz. Bu sadece Bursaspor'da değil, her kulüpte böyle işliyor. Divan olarak toplantılarda, genel kurul üyelerimizin özgürce düşünceleriyle, eleştirilerini dile getirmelerine aracılık ediyoruz. Sonuçta ne karar alınırsa alınsın, uygulayacak olan yönetimlerdir."

Geçenlerde Süper Lig'de şampiyon olmuş 5 kulübün divan başkanları, -Trabzonspor dışında- İstanbul'da Fenerbahçe'nin konuğu olarak bir araya geldiler. Şimdi gündeminizde bu buluşmaların gelenekselleştirilmesi var. Son olarak biraz bundan söz eder misiniz?

"Fenerbahçe Divan Kurulu Başkanı Sayın Vefa Küçük'ün davetiyle İstanbul'da yapılan ilk toplantı çok güzel bir ortamda geçti. Trabzonlu arkadaşımızın mazereti nedeniyle katılamadığı bu toplantıda, kulüplerimiz arasında beşeri ilişkilerin geliştirilmesinin yanı sıra, saha içi sonuçlarına bakılmaksınız dostluk ve kardeşliğin sürdürülebilir olmasının önemine dikkati çektik. Ülke futboluna kendi ilgi alanımız çerçevesinde güzel mesajlar verdiğimize inanıyorum. Nisan ayı içinde 5 şampiyon kulübün divan başkanları olarak Özlüce Bursaspor Tesisleri'nde ikinci toplantımızı gerçekleştireceğiz."

Peki, futbolun ortak değerleriyle, sorunları tartışıldı mı toplantıda? Örneğin bir kurtuluş reçeteniz var mı?..

"Divanlar söylediğim gibi yaptırım gücü olan müesseseler değil. Görüşlerimizi paylaşmanın ötesinde; bizler de bu büyük ailenin birer üyesi olmaktan gurur duyduğumuzu deklare ettik. Amacımız kendi renklerimiz olan kulüplerin ortak paydasından hareketle Türk futboluna hizmet edebilmektir."

Bizleri kırmayıp, bu güzel söyleşiye olanak sağladığınız için size çok teşekkür ediyorum Sayın Sevinç.

İdris Sevinç kimdir?

1952 Mustafakemalpaşa doğumlu. Bursa Ticaret Lisesi ve Bursa İTİA İşletme Bölümü'nü bitirdi. Futbol kariyerinde Gençlerbirliği, Mensucat, Bursa İTİA okul takımıyla (2 kez üst üste Türkiye şampiyonu oldular), altyapılarda ve Bursa Amatör Karması'nda forma giydi. Bursa siyasetinin de duayen isimlerinden birisi olan Sevinç, AP Gençlik Kolları Başkanlığı, AP İl Başkanvekilliği, DYP Kurucu İl Sekreteri, Başkanvekilliği ve DYP Bursa İl Başkanlığı yaptı. Evli, 2 çocuk, 4 torun sahibi Sevinç ev tekstiliyle uğraşıyor. Yeşil Beyazlı kulüpte daha önce disiplin kurulu başkanlığı yapan Sevinç, halen divan başkanı olarak görevini sürdürüyor.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.