Hava Durumu

Çiniyi resimle buluşturan sanatçı 'Sedat Türker'

Ortaokul yıllarında merak sardığı resim sanatına 50 yıldır aralıksız devam eden Sedat Türker, son yıllarda çini üzerine yaptığı resimlerle özellikle Bursalı sanatseverlerin ilgisini çekmeye başladı. Sedat Türker ile Bursa'da açtığı sergide bir araya geldik. Birbirinden değerli eserleri inceledikten sonra, kendisiyle keyifli bir sohbet gerçekleştir. 

Haber Giriş Tarihi: 24.02.2018 06:15
Haber Güncellenme Tarihi: 24.02.2018 06:15
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.yenidonem.com.tr/
Çiniyi resimle buluşturan sanatçı 'Sedat Türker'

-Onuralp Özalp-

Sedat Türker Kimdir?

Sedat Türker, dünya tarihine sonradan eklenmiş, 4 yılda bir denk gelen 1940 yılının 29 Şubat'ında, Bursa'nın Orhangazi İlçesinde dünyaya geldi. İlk ve Ortaokulu Orhangazi'de bitiren Türker, 1960 yılında Bursa Sanat Enstitüsü Elektrik Bölümünü bitirdi. Askerden Sonra evlenen ve 3 oğul ile bir kız çocuğuna sahip olan Türker'in 9 da torunu var. Bir dönem Orhangazi'de vekil öğretmen olarak çalıştıktan sonra 1966 yılında İstanbul'a yerleşti.

İ.E.T.T.'de fen işleri memuru olarak çalışan Türker, 1975 yılında Orhangazi'ye mecburi dönüş yaptı. Orhangazi Belediyesi'nde fen işleri memuru olarak 10 yıl çalıştıktan sonra, 1985 yılında belediyeden ayrıldı. Yılların tecrübesini ve bilgi birikimini kendine ait işe yerinde devam ettiren Türker, 1990 yılında emekli olduktan sonra tutkusu olduğu resim sanatına daha fazla önem vermeye başladı. Orhangazi'de ve Gemlik'te özel gereksinimli çocuklara ücretsiz olarak resim dersi verdi. İstanbul ve Bursa'da çok sayıda sergi açtı. 2012 yılında Orhangazi Halk Eğitim Merkezi'nde tanıştığı çinicilik ile hayatı değişti. Çini sanatında klasik motif uygulamasının aksine resim tekniğini kullanan Türker, resimdeki başarısını çinide de göstererek farklı bir tarz geliştirdi.

'HİSSİ SENETLER'

'Bir milletin zenginliği hisse senetlerinde değil, hissi senetlerindedir' diyor Sunay Akın. Şehrengiz Dergisi de Bursa'nın hisse senetlerini değil, hissi senetlerini merak ediyor, araştırıyor ve okuyucusuyla buluşturuyor. Sanat üretme ve sanatçı yetiştirme açısından Bursa, birçok şehrin önündedir. Sedat Türker de bu sanatçılar arasında yerini almış, Bursa'nın doğal güzelliklerini eserlerine çok güzel işlemiş, değerli bir sanatçımız. Bursa'da açmış olduğu sergiye gittik. Bir sanatçı şıklığıyla kapıda karşılandık. Her bir eserin hikâyesini en ince ayrıntısına kadar bizimle paylaştı. Ardından geçtik masamıza, çaylarımız geldi ve koyu bir sohbetin ilk kıvılcımını 'Merhaba' ile ateşledik.

'HAMURUMUZDA KALP KIRMAK YOK'

Fotoğraflarını çekmeye doyamadığımız, birbirinden güzel eserleri kaç yılda tamamladığını merak ediyor ve sözü Türker'e bırakıyoruz: "Ben 2012 yılında çini sanatına merak saldım. 2 yıl kadar Orhangazi Halk Eğitim Merkezi'nde çini sanatı ile ilgili eğitim aldıktan sonra, klasik çini motifleri yerine kendi resim çalışmalarımı çini üzerine aktarmaya başladım. İrili ufaklı yaptığım çiniler, evimi doldurmaya başladı. 2-3 yıllık çalışmalarım buradaki sergimde var. Fakat hepsi değil. Çünkü tanıdıklarımız, akrabalarımız, komşularımız gibi bize yakın insanlara verdiğimiz çiniler, sergimi değil, arkadaşlarımın evini süslüyor. Biz sanatçıyız. Hamurumuzda kalp kırmak yok. Dostlarımız bize geldiklerinde bir parça istediklerinde hemen hediye ediyoruz. Vermediğimizde ise vicdan yapıyoruz. Bunun dışında bir de yeni evlilere birer parça götürüyoruz. Ev hediyesi olarak... Aslında burada gördüğünüzden çok daha fazlası var, 2-3 yılda kaç parça eserim var bilmiyorum. Hiç saymadım."

RESİM TUTKUSUYLA DOLU BİR HAYAT

Eserlerde bilgi birikimi, tecrübe ve ulaşılmaz ustalığın varlığı dikkatimizi çekerek resim yapmaya ne zaman başladığını soruyoruz. Ortaokul zamanından beri içinde bir resim tutkusu olduğunu öğreniyor ve kısa bir hayat hikâyesi de arkasından geliyor. "Çocuk denecek yaşlarda resim yapmaya başladım ve benim için adeta bir tutku haline geldi. Yağlı boya resimleri çok severdim. Bende o yönde ilerlemeye başladım. Ama bu sıra da hayat devam ediyordu. Bursa Sanat Enstitüsü Elektrik Bölümünü bitirdikten sonra askere gittim. Geldiğimde ise hemen evlendim. Bu sırada İstanbul'a taşınmamız gerekti. 1966 yılında, küçük kasaba gibi bir yerden çıkarak, insan deryası İstanbul'a gitmek ve orada tutunmak oldukça zor oldu. Bu sırada İstanbul Belediyesi'nde Fen İşleri memuru olarak çalışmaya başladım. Tabi çok sıkıntı çektik. Aynı zamanda ek iş olarak da elektrikçilik yapıyordum. Bu sırada çevremde genişlemiş oldu. Güzel para kazanmaya başladım. Ünlü Fotoğrafçı Yaşar Atankazanır ile de bu dönemlerde tanıştım. Bu sırada resim yapmaktan hiç vazgeçmedim. Yaptığım resimleri de Edip diye bir ağabeyim vardı. Onun galerisinde sergiliyor, hatta satıyorduk. Daha sonra Kadıköy'de bina girişlerinin duvarlarına resim çizmeye başladım. Bu şekilde 10 yıl yaşadık İstanbul'da. 1973 yılında babam vefat edince, bir ayağımız da Orhangazi'de olmak zorunda kaldı. 2 yıl boyunca sürekli gelmeye çalışsak da olmadı ve sonunda 1975 yılında Orhangazi'ye yerleşmeye karar verdik. O tarihten beri de Orhangazi'de yaşıyorum. Emekli olana kadar hobi olarak yaptığım resim, emekli olduktan sonra tek tutkum oldu. Sadece resimle ilgilenmeye başladım. Hayatımın en güzel günlerini de emekli olduktan sonra resim yaparak geçirdim diyebilirim."

ÖZEL ÇOCUKLARA ÖZEL DERS

Emekli olduktan sonra Orhangazi'de özel gereksinimli çocuklara resim dersleri de verdiğini sözlerine ekleyen Türker, "15 yıldır Orhangazi'de ve Gemlik'te çocuklara gönüllü ve ücretsiz olarak resim dersi veriyorum. Hayatımda en zevk aldığım anlardan biri de öğrencilerimle ders işlediğim zaman. Hele ki bir de yıl sonunda açtığımız sergide çocuklarımın bir şeyler yaptığını görmek beni çok mutlu ediyor" dedi.

Sohbet öyle samimi bir havada ilerliyor ki, Sedat hocamızdan ders almak istiyoruz. Büyükler için de bir kurs açmasını kendisinden rica ediyoruz. Sedat Türker de hafif tebessümle bize, "Aslında bu istek çok fazla kişiden geliyor. Ama şu anda herhangi bir yerim yok. Ben Orhangazi'deki evimi müteahhide verdim. Bana orada 2 daire verecek. Birinde oturacağım, diğerinde de böyle ufak tefek dersler vermeyi düşünüyorum. Bu derslere başladığımda sizleri de çağıracağım" şeklinde cevap veriyor.

'İLHAM KAYNAĞIM YOK'

Bu sırada sergide gezerken aklımıza takılan soruyu sormanın tam vakti olduğunu düşünerek, 'Bir eseri yapmanız ne kadar zamanınızı alıyor?' diye soruyorum. "Bir tabak motifi çizmem 4-5 günümü alıyor. Ama bir tabloyu 15-16 günde anca tamamlayabiliyorum. Manzara resimleri o kadar sürmüyor. Yağlı boyadaki tecrübe tuvale de yardımcı oluyor. Burada önemli olan yaptığınız esere sadık kalmanızdır. Bu biraz da psikolojinizle alakalı. Bazen öyle bir şey oluyor ki, çalışmayı yarıda bırakıp gidiyorum. Belki de uzun süre onun yanına bile uğramıyorum. Sonra kendimi iyi hissettiğimde resmimi tamamlıyorum" diye cevaplıyor. Eserlerini yaparken nelerden ilham aldığını sormazsak olmaz tabi. "Öyle bariz bir ilham kaynağım yok! Bazen doğaya çıkarak doğayı resmediyorum, bazen de evleri. Bazen hayalimden, bazen de objeye baka baka."

'ESERLERİMİN DOĞASINI BOZAMAM'

Burada resim ve çiniden oluşan karma bir serginin olduğunu hatırlatarak, Sedat Türker'e sadece Bursa konseptli bir sergi açmayı düşünüp düşünmediğini de soruyoruz. Aldığımız cevap ise ders niteliğinde oluyor tabiî ki, "Herhangi bir yere veya bir şeye bağlı kalacağımı hiçbir zaman düşünmedim. Sanatın ve hayalin sınırı yoktur. Bugün Cumalıkızık evlerini çizmeye başlasam, resmin gidişatına göre belki de Safranbolu evlerini çizebilirim. Yani bunun sonu yok. Manzara resimleri yapmak çok hoşuma gidiyor. Fakat artık resim yapacak bir manzara bile bırakmadılar. Her yerden ağaçları kesiyorlar. Önceden çizdiğim kestane ağaçlarının olduğu bölge bugün tamamen imara açılmış, inşaat alanı olarak karşımıza çıkıyor. O ağaçların kesildiğini görmek canımı çok acıtıyor. Doğa bir bütün, bütün bozulmamalı. Benim eserlerim de bir bütün ben de bu eserlerin doğasını bozamam. Bir konsept belirlemek, ona göre çizmek veya ona göre sergi açmak benim doğama ters. Şimdiye kadar şahsi olarak açtığım dördüncü sergi ve şimdiden sonra da açacağım sergilerde böyle bir ayrım yapmayı düşünmüyorum."

'GENÇLER DUYGUSUZLAR'

Sedat Bey'den yakın zamanda açacağı sergiler hakkında da bilgiler almak istediğimizi söylüyoruz. Bizi kırmıyor ve Bursa'da birkaç yerle daha görüşmelerinin sürdüğünü söylüyor. Bir dahaki sefere de çağırması için kendisinden söz alıyoruz. Ve toparlanmaya başlıyoruz. Bu sırada bir genç giriyor sergi alanına gözüm ona takılıyor. Uzun uzun inceliyor eserleri. Ses kaydını tekrar çalıştırıyorum ve 'Sedat Bey son olarak, gençlerin sanata ilgisini nasıl bulduğunuzu sormak istiyoruz' diyorum. Özür dileyerek sözlerine başlıyor usta sanatçı, "Kusuruma bakmayın ama şimdiki gençler duygusuzlar. Duygu olmadan hiçbir sanatı yapamazsınız. Şimdiki gençlik sadece tüketim için yaşıyor sanki. Gençlik sanat açısından bitmiş durumda diye görüyorum."

Kendisine sıcak sohbeti için bir kez daha sayfamızdan teşekkür ediyoruz. En yakın zamanda bir başka çini-resim sergisinde daha görüşmeyi umuyoruz.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.