Beslenme bizlerin doğduğu andan itibaren yapmaya başladığı ilk eylemdir ve en önemli temel ihtiyacımızdır. Aynı zamanda duygu, düşünce ve davranış boyutu olan karmaşık bir süreçtir. Yaşam boyu gelişimde doğru beslenme alışkanlıklarının kazanılması çok önemlidir. Beslenme ve kilo problemlerinin kişilerin psikolojisini etkilediği, aynı zamanda kişinin psikolojik durumunun da beslenmede rolü vardır.
Haber Giriş Tarihi: 08.04.2018 12:02
Haber Güncellenme Tarihi: 08.04.2018 12:02
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.yenidonem.com.tr/
-Psikolog Merve Uyar-
Bireylerin yeme ihtiyacını giderme şekilleri farklı olabilir. Bazıları yaşamak ve hayatta kalmak için, bazıları doymak için, bazıları ise stresten yer. Böylece besinler duygu dünyamızı doğrudan etkiler. İnsanlar üzüntü, sevinç, öfke gibi duyguları yoğun olarak hissettikleri zamanlarda bazı besinlere ve aşırı yemek gibi davranışlara yönelebilirler. Duygusal açlık dediğimiz durum öfkelendiğinizde, aşırı üzüntü duyduğunuzda ya da sıkıntılı anlarda yemeğe saldırarak ortaya çıkar. Yemenin pekiştirilme nedeni, yemeğin tadının hoşnutluk vermesi ve kişinin duygusal gerilimini azaltmasıdır.
Günümüzde psikolojik durumu ele almayan diyet programları başarılı sonuçlar vermemektedir. Ruh, zihin ve beden bir bütün olarak ele alınmalıdır. Bilimsel çalışmalar, sağlıklı beslenmenin ruh sağlığı için temel bir rolünün olduğunu ortaya koymaktadır. Stres, kaygı bozuklukları, majör depresif bozukluklar, bipolar bozukluk ve hatta şizofreni gibi psikiyatrik bozukluklar da beslenme biçimimizden etkilendiği yönünde çalışmalar mevcut.
Psikodiyet ise biyo-psiko-sosyal açıdan ruh, zihin, beden ve çevre etkileşimini inceleyen bilimsel ve içerisinde hem diyet hem de psikoloji alanını barındıran bir programdır. Temel amaç bireylere sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazandırmak, kilo kaybı ve kontrolünü sağlamak, sağlıklı ruh, zihin ve beden algısını oluşturmak, yeme davranışı ile duygu dünyası arasındaki farkındalığı aşılamak ve kişisel olarak gelişmeyi hedef almaktadır.
Psikolojik tedavide özellikle kilo ve besinlerle ilgili çarpık inançların değiştirilmesine ve bunun yanı sıra beslenme bozukluklarına katkısı olabilecek benlikle ilgili çarpık düşüncelere odaklanılır. Örneğin, iki farklı yeme bozukluğu olan Anoreksiya Nerzova ve Bulimia Nervoza'nın temelinde kilolu ve şişman olmaya dair yoğun bir korku ve buna eşlik eden aralıksız ve kimi zaman ölüme kadar giden bir zayıflık arayışı vardır.
Yeme bozukluklarının tek bir nedeni yoktur. Genetik, sosyo-kültürel, ailesel ve bireysel etkenlerin karmaşık etkileşimi söz konusudur. Bu noktada bilişsel davranışçı psikoterapiler faydalıdır. Düşünce, duygu ve davranış üçgeninde çalışılır. Yanlış düşünce belirlendikten sonra davranış değiştirme, problemin önündeki engelleri ortaya çıkarma ve problem çözme üzerine odaklanılmaktadır ve böylece bireylerin öncelikle kendilerine dair kişisel farkındalıkları artmakta, olumlu beden algısı gelişmekte ve kişide motivasyon oluşmaktadır. Ayrıca aile ve çift terapilerinin de yararları olduğu görüşmüştür. Son olarak tedavi kilo koruma planını da içermektedir ve bireylerin kazandıkları olumlu alışkanlıklarını devam ettirmesi amaçlanmaktadır.
ÖNERİLER
• Duygusal olarak mı, fiziksel olarak mı acıkıyorsunuz? Önce bunu belirleyin.
• Kaygı, stres ve üzüntü durumlarında yemek yemeğe yönelmeyin.
• Düşünce, duygu ve davranışlarınızın farkında olun.
• Yeterli ve dengeli beslenin.
• Bilinçsiz besin tüketiminden kaçının.
• Besinlerin bedeniniz üzerindeki somut etkilerini gözden geçirin.
• Psikolojik danışmanlık ve beslenme danışmanlığı almaktan çekinmeyin.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Diyetteyken bu hataları sakın yapmayın!
Beslenme bizlerin doğduğu andan itibaren yapmaya başladığı ilk eylemdir ve en önemli temel ihtiyacımızdır. Aynı zamanda duygu, düşünce ve davranış boyutu olan karmaşık bir süreçtir. Yaşam boyu gelişimde doğru beslenme alışkanlıklarının kazanılması çok önemlidir. Beslenme ve kilo problemlerinin kişilerin psikolojisini etkilediği, aynı zamanda kişinin psikolojik durumunun da beslenmede rolü vardır.
-Psikolog Merve Uyar-
Bireylerin yeme ihtiyacını giderme şekilleri farklı olabilir. Bazıları yaşamak ve hayatta kalmak için, bazıları doymak için, bazıları ise stresten yer. Böylece besinler duygu dünyamızı doğrudan etkiler. İnsanlar üzüntü, sevinç, öfke gibi duyguları yoğun olarak hissettikleri zamanlarda bazı besinlere ve aşırı yemek gibi davranışlara yönelebilirler. Duygusal açlık dediğimiz durum öfkelendiğinizde, aşırı üzüntü duyduğunuzda ya da sıkıntılı anlarda yemeğe saldırarak ortaya çıkar. Yemenin pekiştirilme nedeni, yemeğin tadının hoşnutluk vermesi ve kişinin duygusal gerilimini azaltmasıdır.
Günümüzde psikolojik durumu ele almayan diyet programları başarılı sonuçlar vermemektedir. Ruh, zihin ve beden bir bütün olarak ele alınmalıdır. Bilimsel çalışmalar, sağlıklı beslenmenin ruh sağlığı için temel bir rolünün olduğunu ortaya koymaktadır. Stres, kaygı bozuklukları, majör depresif bozukluklar, bipolar bozukluk ve hatta şizofreni gibi psikiyatrik bozukluklar da beslenme biçimimizden etkilendiği yönünde çalışmalar mevcut.
Psikodiyet ise biyo-psiko-sosyal açıdan ruh, zihin, beden ve çevre etkileşimini inceleyen bilimsel ve içerisinde hem diyet hem de psikoloji alanını barındıran bir programdır. Temel amaç bireylere sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazandırmak, kilo kaybı ve kontrolünü sağlamak, sağlıklı ruh, zihin ve beden algısını oluşturmak, yeme davranışı ile duygu dünyası arasındaki farkındalığı aşılamak ve kişisel olarak gelişmeyi hedef almaktadır.
Psikolojik tedavide özellikle kilo ve besinlerle ilgili çarpık inançların değiştirilmesine ve bunun yanı sıra beslenme bozukluklarına katkısı olabilecek benlikle ilgili çarpık düşüncelere odaklanılır. Örneğin, iki farklı yeme bozukluğu olan Anoreksiya Nerzova ve Bulimia Nervoza'nın temelinde kilolu ve şişman olmaya dair yoğun bir korku ve buna eşlik eden aralıksız ve kimi zaman ölüme kadar giden bir zayıflık arayışı vardır.
Yeme bozukluklarının tek bir nedeni yoktur. Genetik, sosyo-kültürel, ailesel ve bireysel etkenlerin karmaşık etkileşimi söz konusudur. Bu noktada bilişsel davranışçı psikoterapiler faydalıdır. Düşünce, duygu ve davranış üçgeninde çalışılır. Yanlış düşünce belirlendikten sonra davranış değiştirme, problemin önündeki engelleri ortaya çıkarma ve problem çözme üzerine odaklanılmaktadır ve böylece bireylerin öncelikle kendilerine dair kişisel farkındalıkları artmakta, olumlu beden algısı gelişmekte ve kişide motivasyon oluşmaktadır. Ayrıca aile ve çift terapilerinin de yararları olduğu görüşmüştür. Son olarak tedavi kilo koruma planını da içermektedir ve bireylerin kazandıkları olumlu alışkanlıklarını devam ettirmesi amaçlanmaktadır.
ÖNERİLER
• Duygusal olarak mı, fiziksel olarak mı acıkıyorsunuz? Önce bunu belirleyin.
• Kaygı, stres ve üzüntü durumlarında yemek yemeğe yönelmeyin.
• Düşünce, duygu ve davranışlarınızın farkında olun.
• Yeterli ve dengeli beslenin.
• Bilinçsiz besin tüketiminden kaçının.
• Besinlerin bedeniniz üzerindeki somut etkilerini gözden geçirin.
• Psikolojik danışmanlık ve beslenme danışmanlığı almaktan çekinmeyin.
En Çok Okunan Haberler
Nöbetçi Kitaphanelerin ‘En’leri belli oldu
Bursaspor, pas çalıştı
5 kişiyi ölüme götüren şoförün tahliyesi talep edildi
Başkan Dündar’ın MHP teşkilatıyla iftar yemeğinde buluştu
Bursa'da derbi heyecanı
Ziraat Türkiye Kupası'nda son durum
Doğru eleştiri nasıl yapılır? Uzmanı yanıtladı
Trendyol Süper Lig'de 33'üncü hafta programı açıklandı
Aile ve Gençlik Fonu’na 6 binden fazla başvuru yapıldı