Hava Durumu

Empati yapmak nedir?

Mesnevi Şerif'te bir cevlaki hikayesi vardır. Bu hikaye akla geldikçe, hikayenin içeriğinden midir bilmem hem biraz hüzünlenir hem de biraz neşelenir insan...

Haber Giriş Tarihi: 03.06.2017 13:37
Haber Güncellenme Tarihi: 03.06.2017 13:37
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.yenidonem.com.tr/
Empati yapmak nedir?

-Rıza Tevfik Kalyoncu-

Hikayeye göre, bir papağan vardır. Sahibi tarafından çok sevilen papağan, dükkanda bir yağ şisesini döker. Bunu gören sahibi sinirlenip, papağın kafasına bir tokat vurur. Sahibinin bu nobranca tavrı karşısında üzülen papağanımız kederlere gark olur. Girdiği ruhsal bunalım sonucunda papağanın kafasında tüy kalmaz. Tabi bu durum papağının sahibini oldukça derinden üzer ancak asıl mesele dükkan sahibinin üzülmesi  değildir. Papağanın kafasındaki tüyler dökülmüş, kederli bir haldeyken karşıdan geçmekte olan bir cevlaki görür. Cevlaki'nin başı diğer bütün Cevlakilerde olduğu  gibi saçsızdır. Papağan bu durumu görünce Cevlaki'nin de kendisi gibi sahibinden tokat yediğini zanneder. Halbuki Cevlaki için saçı kesmek çok başka bir anlama sahiptir.

Mesnevi gibi kültürümüzün yapı taşları arasında sayabileceğimiz bir eserde geçen bu hikaye muhakkak ki bir çok şekilde anlatılmıştır. Fakat ben hikayemizi bana görünen yönüyle sizinle paylaşmaya çalışacağım. Sürç-i lisan edersem affola...

Aslında zikre gelen her anlamın arkasında, her hikmetli düşüncenin gerisinde onu hikmetli ve anlamlı yapan insana söyledikleridir. Beşer değil, insan. Çünkü beşer dediğimiz varlık etimizdir, bedenimizdir, yani geçicidir. Fakat insan oluşumuz, işte o bambaşka bir serüven, bambaşka bir anlam boyutudur. Mevlana Celaleddin Rumi gibi insan sırrına vakıf olan büyükler, anlattıklarında, yazdıklarında insana kendisini anlatmaktan başka pek birşey yapmazlar ki aslında en büyük iş insana kendini hatırlatabilmektir.

İlahiyat Fakültesinde okurken kıymetli hocam Mustafa Bilgin, zihnimi ve yüreğimi açan bir Kuran tanımı yapmıştı. Kuran insanı insana insanla anlatan, amacı gayesi insan olan bir kitaptır demişti. Sonradan çok yer etti bana bu tanım, gerçekten de öyleydi. Hz. Yusuf'un macerasına, Hz. İsa'nın savaşına, Hz. Musa'nın Firavun'a karşı koyuşundaki adalet yangınına bakınca ve Efendimiz'in bütün mücadelesini düşününce insanı insana anlatmanın en büyük gaye olduğunu fark etmiştim.

Dikkat edelim, Mevlanamız da Mesnevisi ile Kuran arasında bir yakınlık kurar. Onu Kuran'la beraber düşünmemizi söyler. Çünkü insanın yüreğinden damlayan, çoşarak çıkan her temiz sözde olduğu gibi Mesnevide de ilahi ışığın şavkını görür. Bu bir büyüklenme değildir. Bir hakikattir. Allah'ın insanı halifesi yapması ona kendi ruhundan üflemesi, temiz sözlerin, samimi duyguların bir ilahilik barındırdığını bize gösterir.

İşte bu hikayenin de esas konusu insandır. Bence papağan da cevlaki de ikisi de biziz. Biri dışarı da yaşayan yoldan geçen ve giden ben diğeri ise içimde yaşanan beni hiç yanlız bırakmayan kendi küçük dünyasını herkesin dünyasıyla karıştıran mağrur ben. Kimse kaçamaz bu iki benden. Ama cevlaki ve papağan hikayesinde asıl anlatılmak istenen içerideki benin dışarıdaki benleri bütünüyle kendisine göre algılmasının ne kadar yanlış olduğudur. Bireysel tecrübeler, benliğimizi şekillendirir. Hani bir şarkı da diyor ya "zor zamanlar olur, nasıl çıkarsan içinden omurgan öyle şekillenir". Omurgamız sağlam durmalı ama bütün herkesi aynı omurgaya sahipmiş gibi düşünmek, Papağan'ın yaptığı hataya bizi düşürebilir.

Empati kurmak her zaman yüzde yüz sağlıklı sonuç vermeyebilir. Bazen karşıdakini anlamak empati kurmaktan fazlasını, onun gibi olmayı bile gerektirebilir.   

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.