Hava Durumu

Erdoğan AB'ye çattı! Yüzüme nasıl bakacaklar

Ankara'da AK Parti İl Başkanları'na hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan AB'ye çattı. "Şayet Türkiye'nin AB ile olan mevcut ilişkisine bile tahammül edemiyorsanız çıkın bunu mertçe söyleyin ve gereğini yapın'' ifadesini kullanan Erdoğan Almanya'daki seçimlerde Türkiye'nin malzeme edilmesinden de rahatsız olduğunu söyledi.

Haber Giriş Tarihi: 06.09.2017 16:13
Haber Güncellenme Tarihi: 06.09.2017 16:13
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.yenidonem.com.tr/
Erdoğan AB'ye çattı! Yüzüme nasıl bakacaklar

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında, bir süredir mücadele ettiği hastalığa yenik düşerek dün vefat eden AK Parti Giresun İl Başkanı Hasan Ali Tütüncü'ye Allah'tan rahmet, ailesine ve sevenlerine başsağlığı diledi.

Tütüncü'nün hatırasının gönüllerde daima yaşayacağını belirten Erdoğan, salonda bulunanlarla ruhuna Fatiha okudu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım ile bazı başbakan yardımcılarının, bakanların ve bazı AK Parti genel başkan yardımcılarının da Tütüncü'nün cenaze merasimine katıldıklarını anımsattı.

Kongre takviminin belirledikleri şekilde sürdüğünü ve ilçe kongrelerinin devam ettiğini anlatan Erdoğan, "Hepsinden öte bütün belde kongrelerini hallettik, onlar bitti. Şimdi ilçeler ve bir diğer taraftan bazı illerde atamalarla ilgili süreç devam ediyor. İl başkanlarımız olarak sizlerden ricamız, ilçe kongrelerimizde bulundukları yeri en yeni şekilde kuşatan, kucaklayan, liyakatlı isimlerin göreve gelmesine öncülük etmenizdir. Samimiyet, sadakat, ahlak ve liyakat ölçülerinden asla taviz vermeden yapacağımız isabetli tercihlerle güçlü ilçe teşkilatları kuracağımıza inanıyorum" şeklinde konuştu.

"Bize hesabi değil, hasbi olanlar lazım" diyen Erdoğan, "Eğer hesap adamı olursa çökeriz ama hasbi olursa Allah'ın izniyle kaleleri düşüre düşüre yola devam ederiz. Onun için bize dava adamı, hizmet adamı, milletin adamı olarak görev yapacak ilçe başkanları, il başkanları, belediye başkanları velhasıl AK Parti kadroları lazım" değerlendirmesinde bulundu.

"KİMSEYE SUÇ YÜKLEYEMEYİZ, BUNUN FATURASI TARİH TARAFINDAN BİZE KESİLİR"

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, kongrelerde göreve gelen ve gelecek olan kadroların, 2019 yılındaki seçimlere kadar olan süreçteki hazırlıkları yürütecek ve seçimleri bizzat yönetecek kişiler olduğunu vurguladı.

Bu yüzden Mart ve Kasım 2019'un kendileri için önemli seçimler olduğunu ifade eden Erdoğan, "Bunun için her aşamada çok titiz davranmalı, en küçük bir lekeye, en küçük bir sızmaya, en küçük bir zayıflığa izin vermemeliyiz" dedi.

 

Erdoğan, Türkiye'ye yönelik saldırıların dozunun her geçen gün arttığına işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Terör örgütleri bir yandan, çeşitli ülkeler diğer yandan ülkemizi askeri, siyasi ve ekonomik açıdan yıpratmak için var güçleriyle gördüğünüz gibi çalışıyorlar. Her şeyden önce ülkemiz ve milletimiz adına bu saldırılara karşı mücadele etme sorumluluğu, iktidar partisi olarak bizim, yani AK Parti kadrolarının üzerindedir. Kimseye suç yükleyemeyiz, bunun faturası tarih tarafından bize kesilir. Onun için de çok hassas olacağız, çok dikkatli olacağız ve ona göre bu çalışmamızı sürdüreceğiz. Verdiğimiz mücadelede en büyük güç kaynağımız önce Rabbimizin yardımı, ardından da necip milletimizin desteği ve duasıdır.

Şayet, milletimizin bize verdiği güçlü destek olmasaydı, bilhassa son 4 yılda hem parti hem de ülke olarak gerçekten çok kötü neticelerle karşı karşıya kalırdık. 16 Nisan halk oylamasıyla devreye giren yeni yönetim sistemimiz, milletimizin destek çıtasını yürütmede yüzde 50 1 oy... Dolayısıyla artık milletimizle olan irtibatımızı çok daha sıkılaştırmaya, aldığımız desteği çok daha yüksek oranlara taşımaya ihtiyacımız var. Mevcut durumumuz bizi asla şımartmamalıdır, biz bileceğiz ki daha iyi bir konuma gelmeliyiz."

"DİL, NORMAL BİR MUHALEFET DİLİ DEĞİL ADETA BİR TERÖR ÖRGÜTÜ DİLİ"

Türkiye'nin kaderi ile AK Parti'nin kaderinin bütünleştiğini ve bunun da böyle bilinmesi gerektiğine değinen Erdoğan, salonda bulunan partililere, "Biz tökezlersek Türkiye'nin de sıkıntıya düşeceğini, 7 Haziran, 1 Kasım seçimleri arasındaki dönemde hep beraber gördük. Bir tökezleme ülkeyi nereye götürüyordu gördük" diye konuştu. Erdoğan, şunları kaydetti:

"Türkiye'nin en büyük şanssızlığı çapsız, ruhsuz, plansız, projesiz ama bir o kadar da muhteris bir ana muhalefet partisine sahip olmasıdır. Ana muhalefet partisi, programı ve gayretiyle milletimizin gönlünü kazanarak iktidara gelmek yerine, AK Parti ve şahsımızla birlikte Türkiye'nin de kaybetmesi pahasına yönetimi ele geçirme anlayışıyla hareket ediyor. Dil, normal bir muhalefet dili değil, adeta bir terör örgütü dili. Onlar ne yapıyorsa, bakıyorsunuz onlar da aynısını yapıyor. Şu anda Almanya'daki iktidar-muhalefet mücadelesindeki ortak payda ne? Türkiye'ye saldırmak, Erdoğan'a saldırmak.

Burada da ana muhalefetin şu andaki dili, bakıyorsunuz terör örgütünün dili ile aynı. Tavırlar aynı. Ama benim milletim bunu yutar mı Allah'ın izniyle yutmaz ve yutmayacak. Ülkemizi, attıkları her adımda, söyledikleri her sözde, uyguladıkları her politikada Türkiye düşmanları ve terör örgütleri ile aynı safta oldukları intibası veren bu anlayışın insafına terk edemeyiz."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin kendisiyle birlikte çocukları ve torunları için de aydınlık, huzurlu, mutlu, müreffeh bir gelecek tasavvur ettiğini söyledi.

Mevcut ana muhalefet zihniyetinin bu hayali hayata geçiremeyeceğini çok iyi bildiğini ve gördüğünü vurgulayan Erdoğan, "Fakat bu demek değildir ki milletimiz bize mahkumdur, asla. AK Parti 15 yıllık iktidarını, milletimizin kendisine mecburiyetine değil, 81 vilayetiyle, 80 milyon insanıyla ülkemizin tamamına yaptığı hizmetlere borçludur" diye konuştu.

Bu tespitin aynı zamanda bundan sonraki yol haritalarının da ifadesi olduğunu belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

"Daha çok çalışarak, en iyi kadroları göreve getirerek, daha çok proje üreterek, daha çok icraat yaparak, milletimizden aldığımız desteği daha da yukarılara çıkarmanın gayreti içinde olmalıyız. Bunu sadece partim için söylemiyorum. Teknokratıyla, bürokratıyla bu yürüyüşe ayağını uyduramayan kim varsa, başta bakan arkadaşlarım olmak üzere bunların hepsini kenara koymamız lazım. Bakanlarımızın bu konudaki, bir defa, kararlılığı çok önemli. Bu yürüyüşe ayak uyduramıyor mu, kenara koyacağız. Engel mi oluyor, kenara koyacağız. Bu millete hizmette laubalilik mi yapıyor, kenara koyacağız. Bu millete hizmette kalkıp da, afedersiniz, her türlü yolsuzluğa bulaşan mı var, kenara koyacağız. Buralarda dikkatli olmaya mecburuz.

Yola çıkarken söylediğimiz şeyler bunlar. Bunlar içimizden de olabilir, candan da olabilir, yandan da olabilir. Kim olursa olsun biz bunları hemen derdest etmek suretiyle temizleye temizleye yolumuza devam edeceğiz. Çünkü istikbal bizlerden çok şey bekliyor."

Erdoğan, bu yüzden kararlılıklarının çok büyük önem arz ettiğini dile getirerek, bugüne kadar girdiği tüm mücadelelerden alnının akıyla çıkmış AK Parti'nin, önümüzdeki dönemde de aynı başarıyı, aynı şartlar içerisinde tekrarlayacağına inandığını kaydetti.

"GÖNÜLLERİN İNŞA VE İHYASI BÜYÜK ÖNEM ARZ EDİYOR"

Bundan sonra yapacaklarının çok daha farklı olduğunu ifade eden Erdoğan, sadece fiziki inşa değil, gönüllerin inşa ve ihyasının, fiziki inşadan çok daha büyük önem arz ettiğini söyledi. Erdoğan, "CHP'nin, HDP'nin, bunların Allah aşkına bu ülkede zerre kadar fiziki bir inşa hareketi mi var, yok. Peki bu adamlar, bu oyları nasıl alıyor? Onların da işte girdikleri bir zihinsel hareket var. O zihinsel hareketle bunlar gönül kapmaca oynuyor, gönül kapıyorlar" diye konuştu.

Fiziki olarak attıkları adımların kimseyle mukayese edilemeyeceğine işaret eden Erdoğan, çok ciddi bir dönüşüm ve değişim yaptıklarına işaret etti. Erdoğan, "Hala da yapıyoruz ve yapacağız da ama yeterli değil. Bu gönül inşa ve ihyasını özellikle halletmemiz lazım" dedi.

 

"Türkiye olarak sorumluluğumuz sadece kendi güvenliğimizi, kendi refahımızı sağlamakla sınırlı değildir" ifadesini kullanan Erdoğan, tarihin hiçbir döneminde milletin böyle kısır bir anlayışla, dar bir bakış açısıyla, ufuksuz bir vizyonla hareket etmediğinin altını çizdi.

 

"KALKINMA YARDIMLARI TUTARI 6,2 MİLYAR DOLAR"

Erdoğan, şunları söyledi:

"Bizim de bugün böyle bir hakkımız kesinlikle yoktur. Bizi güçlü kılan kendi imkanlarımız, kendi yaptıklarımız kadar, yakın çevremizden başlayarak, dünyanın her köşesindeki mazlumlara, mağdurlara verdiğimiz güçlü destektir.

BM Genel Kurulunda tüm ülkelerin gözlerinin içine bakarak 'Dünya beştin büyüktür' diye dile getirdiğimiz itiraz, insanlığın ortak vicdanının sesidir aslında. TİKA, AFAD, Kızılay gibi kuruluşlarımız ve sivil toplum örgütlerimizle dünyanın neresinde ve her ne sebeple olursa olsun yardım bekleyen herkese imkanlarımız ölçüsünde el uzatmanın çabası içinde olduk. Bu çerçevede Güney Amerika'dan Afrika'ya, Orta Asya, Kafkasya'dan Avrupa ve Balkanlar'a, Ortadoğu'dan Güney Asya'ya kadar dünya üzerinde faaliyet yürütmediğimiz bölge neredeyse kalmadı. Hamdolsun."

Erdoğan, Türkiye'nin imkanlarının tüm bu çalışmaları yürütmeye yettiğine vurgu yaparak, geçen yıl yapılan kalkınma yardımları tutarının 6,2 milyar dolar olduğuna işaret etti. Erdoğan, 2015'te 3,9 milyar dolar olan bu rakamın, bu yıl çok daha yüksek olacağını söyledi.

Böylece Türkiye'nin milli gelirine oranla dünyada en fazla kalkınma yardımı yapan ülke durumuna geldiğini ve bir numara olduğunu kaydeden Erdoğan, "Bu büyüklükte bir kaynağı yardımlara ayırmak bizim için bir külfet veya israf değildir. Tam tersine bu, bizim için hem insani bir görev hem de bir vefa borcudur. Çünkü yardım faaliyetleri yürüttüğümüz ülkelerin pek çoğundaki halkların geçmişte bize hem muhabbetleri hem de sembolik düzeyde bile olsa yardımları vardır" dedi.

 

"MERKEZİ FARKLI BİR YER"

Bunun son örneğinin Arakan Müslümanları olduğunu belirten Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:"Birinci Dünya Savaşı ve İstiklal Harbimiz döneminde Arakan Müslümanları bizim zaferlerimiz için dua etmişlerdir. Bununla kalmamış gazetelere ilanlar vermişlerdir. Düzenledikleri yardım kampanyalarında topladıkları paraları ülkemize göndermişlerdir. Bu ülkede bulunan şehitliklerimizde İngilizlere esir düşerek o bölgedeki kamplara gönderilmiş binlerce askerimiz metfundur. Esir kamplarındaki askerlerimiz, bölge halkıyla çok iyi münasebetler kurmuş, hatta bir kısmı savaş bittikten sonra orada kalmayı tercih etmiştir. Görüldüğü gibi Arakan bizim için meçhul bir yer, hiçbir ilgilimizin olmadığı bir coğrafya değildir.

Arakan'daki sıkıntının uzun geçmişi olan, karmaşık sebepleri bulunan, farklı hesaplarla sürekli kaşınan meselelerden kaynakladığını elbette biliyoruz. Medyada, özellikle de sosyal medyada dolaşan görüntülerin, resimlerin, haberlerin pek çoğunun da Arakan ile ilgisi yoktur. Bunu da bilmemizde fayda var. Bu resimlerin bir kısmı bizdeki Gezi olayları ve bölücü örgütün çukur eylemleri dahil dünyadaki pek çok hadisede kullanılmıştır. Merkezi, farklı yerdir."

Erdoğan, bölge ile ilgili provokasyonların sadece medya ile sınırlı olmadığına işaret ederek, bir anda ortaya çıkan ve arkası karanlık silahlı örgütlerden yerel devlet güçlerinin hukukla, insanlıkla bağdaşmayan davranışlarına kadar pek çok sorunun birlikte yaşandığının altını çizdi.

Rohingya diasporasının da bu meselede zaman zaman farklı kaygılarla hareket ettiğini bildiklerini ifade eden Erdoğan, tüm bunlara rağmen orada milyonlarca insanın mağduriyetine yol açan gelişmelerin yaşandığının bir hakikat olduğunu söyledi.

Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:

"Türkiye'nin en büyük şanssızlığı, çapsız, ruhsuz, plansız, projesiz ama bir o kadar da muhteris bir ana muhalefet partisine sahip olmasıdır. Ana muhalefet partisi, programı ve gayretiyle milletimizin gönlünü kazanarak iktidara gelmek yerine, AK Partive şahsımızla birlikte Türkiye'nin de kaybetmesi pahasına yönetimi ele geçirme anlayışıyla hareket ediyor. Dil, normal bir muhalefet dili değil adeta bir terör örgütü dili.

Ana muhalefetin şu andaki dili, bakıyorsunuz terör örgütünün dili ile aynı. Tavırlar aynı. Benim milletim bunu yutar mı? Allah'ın izniyle yutmaz ve yutmayacak. Ülkemizi, attıkları her adım, söyledikleri her söz, uyguladıkları her politikayla Türkiye düşmanları ve terör örgütleri ile aynı safta oldukları intibası veren bu anlayışın insafına terk edemeyiz.

Daha çok çalışarak, en iyi kadroları göreve getirerek, daha çok proje üreterek, icraat yaparak milletimizden aldığımız desteği daha da yukarılara çıkarmanın gayreti içinde olmalıyız. Bunu sadece partim için söylemiyorum. Teknokratıyla, bürokratıyla bu yürüyüşe ayağını uyduramayan kim varsa, başta bakan arkadaşlarım olmak üzere, bunların hepsini kenara koymamız lazım. Bakanlarımızın bu konudaki kararlılığı çok önemli. Bu yürüyüşe ayak uyduramıyor mu, kenara koyacağız. Engel mi oluyor, kenara koyacağız. Bu millete hizmette laubalilik mi yapıyor, kenara koyacağız. Bu millete hizmette kalkıp da afedersiniz her türlü yolsuzluğa bulaşan mı var, kenara koyacağız. Buralarda dikkatli olmaya mecburuz.

''ONLARIN DA GİRDİKLERİ ZİHİNSEL HAREKET VAR''

Sadece fiziki inşa değil gönüllerin inşa ve ihyası fiziki inşadan çok daha büyük önem arz ediyor buna çalışacağız. CHP'nin HDP'nin bunların bu ülkede zerre kadar ciddi bir inşa hareketi mi var? Yok. Bu adamlar bu oyları nasıl alıyor? Onların da girdikleri zihinsel hareket var. O zihinsel hareketle bunlar gönül kapmaca oynuyor gönül kapıyorlar. Çok ciddi bir dönüşüm değişimi yaptık yapacağız da ama yeterli değil.

''ARAKAN BİZİM İÇİN MEÇHUL BİR YER DEĞİLDİR''

1. Dünya Savaşı ve İstiklal Harbimiz döneminde Arakan Müslümanları bizim zaferimiz için dua etmişlerdir. Esir kamplarındaki askerlerimiz bölge halklarıyla çok iyi münasebetler kurmuştur. Arakan bizin için meçhul bir yer hiçbir ilgimizin olmadığı coğrafya değildir. Arakan'daki sıkıntının uzun geçmişi olan sürekli kaşınan meselelerden kaynaklandığını biliyoruz. Arakan'daki sıkıntının, uzun geçmişi olan, karmaşık sebepleri bulunan, farklı hesaplarla sürekli kaşınan meselelerden kaynaklandığını elbette biliyoruz. Medyada, özellikle de sosyal medyada dolaşan görüntülerin, resimlerin, haberlerin pek çoğunun da Arakan'la ilgisi yoktur, bunu da bilmemizde fayda var. Bu resimlerin bir kısmı, bizdeki Gezi olayları ve bölücü örgütün çukur eylemleri dahil dünyadaki pek çok hadisede kullanılmıştır.

ARAKAN MÜSLÜMANLARINA İKİNCİ ETAPTA 10 BİN TONLUK YARDIM

Dün ben başkanla bir görüşme yaptım görüşmeden sonra kapıları açtılar ve bin ton TİKA kamplara yardım götürüyor. Eşim oğlum Fatma Betül Sayan kardeşimiz Ravza Hanım bir heyet olarak onlar da bu gece Bangladeş'te olacaklar bu kampları dolaşıp yardım dağıtacaklar. İkinci etapta 10 bin ton gıda ilaç vesaire gibi yardım dağıtılacak.

Kuzey Kore'nin füze denemelerinden kaynaklanan gerilimi de yakından ve endişe ile takip ettiğimizi belirtmek istiyorum. Japonya ve Güney Kore gibi dostlarımızı bire bir ilgilendiren bu krizin en kısa sürede çözülmesi dileğimizdir. Kitle imha silahları üzerinden yürütülen bir kavganın kazananının olmayacağı açıktır. Bizlere 'Sakın ha kitle imha silahı yapmayın' tavsiyesinde bulunanlar kimler Ellerinde en güçlü kitle imha silahı bulunduranlar bizlere 'Sakın ha' diyorlar. Tamam da sizdekiler ne olacak? Birinizde 15-16 bin başlık var. Bu işin önünü açan sizsiniz. O zaman gelin dünyada nükleer silahlara yönelik mücadele başlatılacaksa bu önce sizden başlamalı. (Kuzey Kore'nin füze denemeleri) Böyle bir kavgada zararı taraflar değil tüm insanlık görecektir. Kuzey Kore'yi bir an önce gerilimi tırmandıran eylemlerden ayrıca vazgeçmeye davet ediyoruz.

''BU ŞAHISLAR YÜZÜME NASIL BAKACAK?''

Türkiye, resmi devlet politikası olan Avrupa Birliği üyeliği stratejik hedeflerinden şüphesiz ki vazgeçmiş değildir. Bunu bir kenara koyalım. Önce aday üyelik, ardından tam üyelik müzakerelerinin başladığı günden beri üzerimize düşen görevleri yerine getirdik, getiriyoruz. Biz görevimizi yaptık. Avrupa Birliği'nden kaynaklı gecikmeleri, bu reformların aynı zamanda kendi vatandaşlarımızın demokratik ve ekonomik standartlarını yükselteceği inancıyla mesele etmedik ve yolumuzda ilerledik. Ancak ülkemize verdiği sözleri yerine getirmeyen Avrupa Birliği'nin dönüp bir de bizi itham etmesi, açıkçası katlanılabilir bir durum değildir.

Almanya'nın Türkiye karşıtlığını kendi seçimlerinin ana teması haline getirmiş olmasından rahatsız olduğumuzu ifade etmek isterim. Gece gündüz Türkiye ile partimle şahsımla yatıp kalkan siyaset tarzının AB ülkelerine kazandıracağı hiçbir şey yoktur. Gün ola harman ola bu şahıslar benim yüzüme nasıl bakacak? Ya ben sırtımı dönüp geçeceğim ya onlar sırtını dönüp geçecek. Yatıyorlar kalkıyorlar Türkiye, Erdoğan. Erdoğan size ne yaptı? Bu seçim Türkiye'de mi yapılıyor Almanya'da mı? İşinize bakın. Seçiminizi yapın kim kazanırsa kazansın bizi ilgilendirmiyor. Almanya'daki vatandaşlarıma şunu söylüyorum aman ha oyunuzu kullanırken Türkiye düşmanlarına oy vermeyin diyorum.

''ÇIKIN MERTÇE SÖYLEYİN VE GEREĞİNİ YAPIN''

AB organlarından ve Avrupa ülkelerinden Türkiye'ye karşı olan politikalarında sahici ve samimi olmalarını istiyoruz. Neymiş, Türkiye'nin AB üyeliğine karşıymışlar, engelleyeceklermiş filan falan seçimden sonra müracaatı yapıp. AB'den de sesler gelmeye başladı. Ne diyorlar? 'Belirleyici olan Almanya değil, bu bir birliktir, dolayısıyla karar beraber alınır.' Hayırlı olsun ya bir an önce alın şu kararı. Kendilerine şunu söylüyorum şayet Türkiye'nin AB ile olan mevcut ilişkisine bile tahammül edemiyorsanız çıkın bunu mertçe söyleyin ve gereğini yapın. Mertçe...

Şu anda adım atması gereken taraf Avrupa Birliği'dir. Ya sözlerini tutup tam üyelik sürecinin önünü açacaklar ve düzensiz göçün önlenmesiyle ilgili yükümlülüklerini yerine getirecekler ya da çıkıp 'Biz Türkiye ile yola devam etmek istemiyoruz' diyecekler. Başka bu işin çıkışı yok, kusura bakmasınlar. Türkiye'yi seçim meydanlarında meze yapmaya çalışanlara bekledikleri fırsatı vermeyeceğiz, bunu böyle bilsinler.''

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.