Hava Durumu

Milli Eğitim 'Milli' Değil!

Türkiye üzerinde hesapları olan yabancı ülkelerin uzmanlarının, Milli Eğitim'i ele geçirdiğini ifade eden Ülküm Eğitim Kooperatifi Başkanı Mehmet Aydın, "Adı milli olmakla birlikte milli olmayan bir eğitim sistemi var. Milli düşünen insanların, Milli Eğitim'in başına geçmesi lazım" dedi.

Haber Giriş Tarihi: 14.03.2018 08:34
Haber Güncellenme Tarihi: 14.03.2018 08:34
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.yenidonem.com.tr/
Milli Eğitim 'Milli' Değil!

İsmail ARSLAN

Türkiye'de her sene en az bir defa değişikliğe maruz kalan eğitim sistemi, sayısız düzenleme geçirdi, ancak henüz 'aradığını' bulamadı. Müfredatlar değiştirildi, dersler eklendi, çıkarıldı, içeriğinde düzenleme yapıldı, temel eğitim dönemi 2'ye ayrıldı, yeni sınav modelleri geliştirildi. Kısaca 'Daha iyi nasıl olabilir?' düşüncesiyle atılan her adım,  'Bundan daha kötüsü olamaz!' dedirtti. Değişikliğe maruz kalan her nesil tabiri caizse 'alabora' oldu.

Toplumun değer yargıları ile bilgi ve beceri birikiminin yeni kuşaklara aktarılması etkinliği olan eğitimde asıl eksik neydi? Sorun şekilde miydi, zihinlerde miydi, yoksa milli olmayan yapıların eğitim sistemimiz üzerindeki etkisi miydi?

18 Ağustos 2000 yılında 'Milli şuuru yüksek, milli ve manevi değerlerine sahip çıkacak bir nesil' yetiştirme amacıyla yola çıkan Ülküm Eğitim Kooperatifi kurucularından aynı zamanda mevcut başkanı Mehmet Aydın'la hem kooperatifin faaliyetleri ve hedeflerini hem de eğitim sistemindeki gidişatı konuştuk.

Mehmet Bey, öncelikle Ülküm Eğitim Kooperatifi adını verdiğiniz bu oluşumun, kuruluş hikâyesinden ve amaçlarından bahseder misiniz?

-Aynı dünya görüşüne sahip olan bir grup arkadaş, tahsil hayatı 1980 öncesine dayanan, 80 sonrası da yine bir arada olan, farklı iş kollarında ekmeğini temin etmeye çalışan arkadaşlar olarak, bu oluşumun temellerini attık. Bizdeki dünya görüşü tek ifadeyle ülke sevdasıdır. 'Ülkeye hizmet edelim, gelecek nesillere hizmet edelim, onlar için bir şeyler yapalım' düşüncesinden hareketle, 'ülkeye ve gelecek nesillere hizmet'in eğitimden geçtiğinin bilincindeyiz. Kendi çocukluğumuz, öğrencilik hayatımız hep sıkıntılar içinde geçtiği için, 'Bizim de zayıf noktamız burası, burada bir şey yapmamız gerekir' fikrinden hareketle Ülküm Eğitim Kooperatifi doğdu. 'Milli şuuru yüksek, devletine, milletine, milli ve manevi değerlerine bağlı nesiller yetişmesine katkıda bulunmak amacıyla bu oluşumu kurduk. Bütün çalışmalarımızı bu amaç doğrultusunda sürdürüyoruz.

Peki, bugüne kadar gerçekleştirdiğiniz faaliyetleriniz, hedefleriniz ve gelir kaynaklarınız nelerdir?

Faaliyetlerimize, asıl hedeflerimizden biri olan ihtiyaç sahibi fakir öğrencilere eğitim öğretim bursu vermekle başladık. Bu faaliyetimizi her yıl hiç aksatmadan sürdürdük ve sürdürmeye devam ediyoruz. Şu an en az 150 öğrenciye her yıl birliğimizin belirlediği kriterler ölçüsünde burs veriyoruz. Buradaki amacımız; bize talepte bulunan öğrencilere ayırmaksızın hepsine burs verebilmek, bunu arzu ediyoruz bu yönde çalışıyoruz. Milli Eğitim'e destek olmak ve nesil yetiştirmek için bir altyapı oluşturmak gerekiyor. Bunun yolu da eğitim kurumlarından geçiyor.  Bursa bir üniversite şehri, Anadolu'nun birçok ilinden ilimize okumaya geliyorlar. Her gelen öğrenci, devletin yurtlarında kalma şansına sahip değil. Dolayısıyla öğrencilerin konaklamalarında ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Bu eksiklikten hareketle bir kız yurdu inşa ettik. Yurdumuz Milli Eğitim nazarında itibarlı bir yurttur, kendileri bile bizim yurdumuza öğrenci gönderirler, bu bizim için önemli bir ölçüttür.

ANAOKULU KURDUK

Bu yıl bir anaokulumuz oldu Kültür Mahallesi'nde. Adını 'aydan parlak' anlamına gelen Aysere koyduk.  60 kişilik kapasiteli bir okulumuz, her geçen gün yeni öğrenciler geliyor. Dolayısıyla eğitim kurumlarının ilk basamağını anaokulundan başlatmış olduk. Bundan sonraki ilk hedefimiz ilkokul kurmak. Yüksekokul kurmaya kadar giden bir hayalimiz var. Eğitim kurumlarımız oluştukça, kuruluş amacımızda belirttiğimiz şekilde bir nesil yetiştireceğimizi düşünüyoruz. Kâr için çırpınan bir yapı değiliz. Mesela anaokullarıyla ilgili birçok haber duyuyoruz. Bu bizim vicdanımızı sızlatan bir konu. Dünya tatlısı çocuklara insan nasıl kıyabilir? Biz bu işi sevgi ile yapacağız. Çünkü para kazanma hesabı yapmıyoruz. Elde edilen gelirler yine bu sisteme katkı sağlayacak. Maalesef herkes işe ticari gözle bakıyor!..

YAYINEVİMİZ VAR

Aynı zamanda bir yayınevi kurduk, 2 kitap bastık. Her geçen gün artan yaklaşık 500'e yakın üyemiz var. Buraya üye olmamış bizimle aynı dünya görüşüne sahip insanlarımız var, öğrenciler var.  Bu arkadaşlarımızdan bazıları, şiir kitabı yazıyor, roman yazıyor, fakat ürününü basamıyor. Biz de bu sebeple bir yayınevi kurduk, arkadaşlarımıza destek olmak ve ileride bizim de ihtiyaçlarımızı karşılayabilmesi için bir altyapı oluşturduk. Kurulduğumuz yıldan itibaren bizim etki alanındaki, temas kurabildiğimiz arkadaşları hangi meslekten olursa olsun Ülküm Eğitim'e üye yaparak genişlemeye çalıştık. Genel kurul tarafından belirlenen aidat miktarı, belli tutarlarda yapılan bağışlar gibi kaynaklarımız oldu. İnsanlarımız bize bağış yapabiliyor. Bu şekilde elde ettiğimiz gelirlerle organizasyonlarla faaliyetler yapıyoruz.

Mehmet Bey, biraz da ülkemizdeki eğitim sisteminden konuşmak istiyorum. Kuruluş amacınız, Türkiye'deki eğitim sisteminde en büyük eksiklik. 'Milli şuurdan yoksun' bir nesil görüyorum.  Sorgulamayan, düşünmeyen, bir nesilden daha tehlikelisi 'Milli ve manevi değerleriyle bağını koparmış' bir nesildir diye düşünüyorum. Bir de 'yazboz'a dönen eğitim sistemimiz var. Sizin bu konudaki düşünceleriniz nedir?

-Öncelikle adı milli olmakla birlikte milli olmayan bir eğitim var. Öğrencilik yıllarımdan beri bunu söylüyorum, böyle olduğuna inanıyorum. Eğitim sistemi o kadar yazboz ki bırakalım iktidarların değiştikçe değiştiğini, mevcut iktidarın ilgili bakanı değiştikçe bile değişen bir yapı var. Bizde eğitim sistemi diye bir şey yok. Bu millete yazık oluyor, nesline yazık oluyor! Her sistem değişikliğinin bir nesli yok ettiğine inanıyoruz. Onun için adı milli olan bir sistemin, hakikaten milli olması lazım. Ben Türkiye'deki eğitim sisteminin aslında birtakım emperyalist güçler tarafından yıllarca idare edildiğine, Milli Eğitim sistemi içerisinde yabancı ülke uzmanlarının görev yaptığına ve bu uzmanların kendi politikaları doğrultusunda, Türkiye üzerinde yaptıkları hesaplara paralel olarak politikalar ürettiğine, eğitim sistemine müdahalede bulunduklarına, içerideki Milli Eğitim bürokrasisinin de buna teslim olduğuna, ülkeyi yönetenlerin bu konuda irade göstermediklerine inanıyorum. Dolayısıyla biz bu fasıldan, milli ve manevi değerlerine bağlı, vatanına milletine sevdalı nesillerin yetişerek, bu Milli Eğitim politikalarına yön vermesi halinde bu işlerin düzelebileceğini inanıyorum. Milli düşünen insanların, Milli Eğitim'in başına geçmesi lazım, kendi milli politikasını kendisi oluşturması lazım. Eğer bu yapılırsa çok sağlıklı nesiller yetişecek ve bu ülkenin önü açılacak.

ÜLKESİNİ SEVMEYEN BİR NESİL YETİŞİYOR!

"Eğitiminizi milli yapmadığınız için; anlaşılamayan, kendi ülkesini sevmeyen, kendi ülkesi adına düşünemeyen garip bir nesil yetişiyor. Genelleme yapamayız ancak ciddi sayıda nemelazımcı, memleketin meselesine kafa yormayan, sorumluluk almayan, yabancı hayranlığı Avrupa özentisi her yönüyle kendisini, benliğini oralara teslim etmiş, yönünü oraya çevirmiş, oraya göre bakan, onun gibi düşünen bir nesil ortaya çıktı ki maalesef durum budur".

Ülkemizdeki gençlerin en büyük hayallerinden biri yurt dışında eğitim. Ancak eğitim için Batı'ya gönderilenlerin çoğu sadece buranın kültürünü alıyor ve gönüllü ajanları haline gelerek dönüyor. Sizin yurt dışında eğitime bakış açınız nasıl?

Tabii gidebilir, gitmesi lazım. Her gittiği yer, Onun için bir tecrübe. Ama bu işin simsarlığını yapan şirketler aracı olmamalı. Yurt dışına gidişler, disiplin ve plan dâhilinde olmalı. Devlet öğrencileri kontrol etmeli, koordine etmeli. Devletin kurduğu Maarif Vakfı mesela, yurt dışına giden çocukları oralarda kollayabilse, konaklamalarını sağlasa, göz kulak olsa, onlara yurt dışında harcatmasa, daha sonra onları ülkeye getirmenin motivasyonunu verse çok daha doğru olur. Şimdi ülkemizden yurt dışına eğitime giden öğrencilerin, nerede kaldığı belli değil. O yaştaki bir gencin Türkiye'ye gelmesi için çok yüksek milli şuura ihtiyacı var. Maalesef Avrupa'daki şartlar o kadar cazip geliyor ki geri gelmeyi düşünmüyor. O yüzden devletin ya da devletin kurduğu vakıfların bu işleri idare etmesi gerekir. Milli anlamda topyekûn kalkınma bu şekilde olur. Maalesef şu anki durum saldım çayıra, Mevlâm kayıra!..

Son olarak özel okullar... Sayılarında çok ciddi bir artış söz konusu. Eğitim yuvasından ziyade bir ticaret merkezi haline geldiler. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bursa'da çok fazla özel okul kuruldu. Kurmak aslında çok kolay değil ama Türkiye'de belli bir sermaye grupları var. Özel okulu sektör olarak değerlendiriyor, kârlı görüyor, devletin verdiği teşvikler de cazip geliyor. Dolayısıyla birçok okul yatırımı oldu, İstanbul'da olan birçok okulun şubeleri Bursa'da açıldı, kentimize adeta bir akın oldu. Aslında içeriğine baktığında öğretmen kalitesini iyi değerlendirmek lâzım. Bunların belki birçoğu, mesleğe daha yeni atanmış, tecrübesi olmayan insanlar. Çok güzel binalar, sunum güzel ama sınıfın içinde öğretmenle öğrenci baş başa kaldığında öğrenciye ne verildiği önemli. Maalesef bu konuda zayıflıklar var. İsmi büyük okullarda öğretmen tecrübesi yok, içerikte boşluk var. Bir de devlet okullarına güven çok düştü. Veliler, çocuklarının devlet okullarında yetişmesi noktasında hiç umutlu değil, verimlilik yok. Bu durumda takviye için dershaneye gönderme ihtiyacı doğuyor. Bu yüzden veliler, 'Hem dershane ihtiyacını karşılasın hem de eğitim öğretim hayatını tamamlasın' düşüncesiyle özel okulları tercih ediyor. En başta dediğimiz gibi sistem çok bozuk. Tabii ki özel okullar olmalı ama devletin yeterlilik konusunda adımlar atması gerekir.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.