Hava Durumu

 "Bursa Terzilerinin Ustası"... Mustafa Keskin'in izinde yedi ay

Mart 2017. O gün Şadi Oruçkahya'nın işyerine Ali Haydar Kitabevi ile ilgili görüşmeye gitmiştim. Yanında Terzi Rıdvan abi de vardı. İkisi söz arasında Terzi Mustafa Keskin'den bahsetti. "Mutlaka hayatını yazmalısın" dediler. Mart ayında yola çıktım. Eylül ayında mola verip makaleyi kaleme aldım. 

Haber Giriş Tarihi: 22.01.2018 14:43
Haber Güncellenme Tarihi: 22.01.2018 14:43
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.yenidonem.com.tr/
 "Bursa Terzilerinin Ustası"... Mustafa Keskin'in izinde yedi ay

-Uğur Ozan ÖZEN-

Şadi Oruçkahya'dan duyduğum ilk sözler şunlardı: "Mustafa amcanın terzihanesi Ünlü Cadde'deydi. Daha sonra Kent İşhanı'nın arkasına taşındı. Oradayken vefat etti. Fransızca bilirdi. Fransızlar onun kadar iyi Fransızca konuşamazdı." Şadi Oruçkahya'ya Mustafa Keskin'in Fransızca'yı nasıl öğrendiğini sorduğum da ise cevabı, "Necatibey Kız Meslek Lisesi'nin karşısındaki Fransız Kilisesi'ndeki papaz öğretmiş. Ayrıca Ulucamii'de müezzinlik yapmış, dindar ve temiz biriydi" oldu. 

(Şadi Oruçkahya)

Konu ilgimi çekince Şadi Oruçkahya anlatmaya devam etti: "Mustafa amca Fransızca bilirdi, ben de İngilizce. Onunla birlikte turist gezdirirdik. Mustafa abi bana 'Oğlum turistler insanlık görsünler' derdi. Turistler memnun oluyordu. Onlara yardımcı olurduk. Biz para istemezdik, ama para verirlerse alırdık."

Mustafa Keskin ile ilgili bir aşk hikâyesinden bahsetti: "Bir kız Mustafa amcayı seviyormuş. Gençliğinde ona mektup yazmış. Mektubu okumuştum. O kadar zarif bir dille yazılmıştı ki o aşk mektubu. Şimdi istesem o kelimeleri yan yana getiremem. Eski Bursa Türkçesi'ydi. Eski Bursa'nın insanının farklı olduğunu anladım. O güzel Türkçe'yi Osman Odman'ın annesinden duymuştum.  Mustafa amca o mektubu hâlâ saklıyordu. Mektubu istedim ama bana vermedi."

Şadi Oruçkahya Mustafa Keskin'in evlendiğini ancak bir süre sonra boşandığını söyledi. Çocuğu yoktur. Kendisine ne zaman vefat ettiğini sorduğum zaman, "1980'li yıllarda sanırım" dedi. Akrabalarına nasıl ulaşabileceğimi sorduğumda, bilmediğini söyledi.

Sohbetin sonunda Mustafa Keskin'in 1950'li yıllarda Uludağ'a kayak yapmaya gittiğini de sözlerine ekledi. Evinin yerini, "Kent Oteli'nin arka tarafında" diye tarif etti.

Mustafa Keskin'in başka kim tanır? diye sorduğumda, Terzi Rıdvan'ın cevabı "Hamdi Güner. Yeri Ünlü Cadde'de" oldu.

TERZİ HAMDİ GÜNER 

İkinci adım için Hamdi Güner'in Ünlü Caddedeki terzihanesine 16 Mayıs 2017'de gittim. Hamdi Güner'e Mustafa Keskin'in hayatıyla ilgili makale yazdığımı ve kendisini tanıyıp tanımadığını sordum. Hamdi Güner, Mustafa Keskin ile 1980'li yıllarda tanıştığını söyleyerek şunları anlattı:

 "Diplomatlar ve müdürler Mustafa Keskin'e elbise diktirirdi. Fransız diplomatlara elbise dikerdi. İyi bir ustaydı. Terziler arasında ordinaryüs usta diye bilinirdi. Bütün terzileri meslekten akraba kabul ederdi.

Uludağ'a gidip kayak yapardı. Fransızcası çok iyiydi. Turistlere yardımcı olurdu.

Amcasının oğlu Bursa Devlet Hastanesi'nin eski başhekimiydi; Orhan Keskin.

Nalbantoğlu Câmii'nin orada eski ahşap evde yaşardı. O çevrede terziler vardı. Onların yanına giderdi. Terzihanesi Ünlü Cadde'deki camiinin yan tarafındaydı. Şimdi Oben'in olduğu yer.

Bir süre Huzurevi'nde kaldı. Yardımsever birisi Huzurevi'nden çıkardı. O kişi Mustafa Keskin ile ilgilensin diye birisini tuttu. Maaş verdi. Nalbantoğlu Câmii'nin köşesinde apartmanda ev tuttu. Mustafa Keskin'e yardım eden kişi Sigortacı Haluk beydi. 1980'li yıllarda 96 yaşındayken vefat etti.

Mustafa Keskin yakışıklı biriydi. Gençlik döneminde bir bayan ona mektup yazmış. Mektup şöyle başlıyordu:

enis-i ruhum, koca-i gülüm

Senin refika-i şerifen olabilmek aman ne ulvi saadet. O baht-ı siyahım ve mes'ut günleri görebilecek miyiz acaba?'

Kadının üslubundan eğitimli biri olduğu belliydi. Nalbantoğlu'ndaki eski bina yıkılırken bütün eşyaları çöpe gitti. Bu mektupta çöpe gitmiş olabilir.

Vefat etmeden önce bana ceket ve yelek kalıplarını hediye etti. Hatıra olarak saklıyorum. Arkasından Fatiha okuyalım diye verdi. Bu kalıpları yaşadığım süre boyunca saklayacağım."

Hamdi Güner'in bahsettiği sigortacı Haluk beyin soyadını tespit edemedik. Mustafa Keskin'in amcasının oğlunu Bursa Devlet Hastanesi'nin eski başhekimlerinden olduğunu söyledi. Hastaneye ve Tabipler Odası'na gitmemize rağmen amcasının oğluna ulaşamadık.  

TERZİ FERİT ELSEVEN

Şadi Oruçkahya'nın yönlendirmesiyle Ferit Elseven ile 15 Haziran 2017'de Yeşil Camii'nin bahçesinde görüştüm. Mustafa Keskin ile ilgili az bilinen konulara ışık tuttu:

 "1954 yılıydı. Setbaşı Vergi Dairesi'nin orada Aynalı Camii'nin köşesinde şimdi çeşme var. İşte orada İsmail Vural'ın dükkânı vardı. Bayan Terzisiydi. Şimdi yıkıldı yeri. Yanında imaret vardı. Fakir fukaraya yemek yapılıyordu. İsmail Vural'ın yanında çalışmaya başladım. Orada çalışırken Mustafa Keskin'i tanıdım.

(Ferit Elseven)

Camii o zaman Kızılay'ın deposuydu. Karşısında Oben'in olduğu yerde Mustafa Keskin'in harika bir dükkânı vardı. Yoldan yüksekçeydi. Ben terziliğe meraklıydım. Gelip geçerken içeriye bakıyordum. 5-6 kalfası vardı.  Ünlü Cadde'de eskiden sağlı sollu terziler vardı.   

Mustafa Keskin hem terzi hem de hayırseverdi. O yılların ünlü terzisiydi. Bursa Valileri, milletvekilleri ona gelirdi. Onun yanında Mehmet Çavlı, Hüseyin Heper yetişti. İkisi de vefat etti.

Aynalı Camii'yi depo olmaktan çıkarmak için senelerce uğraştı. Camii'yi boşalttırdı. Ünlü Cadde'deki esnaftan, müşterilerinde, zenginlerden para topladı. Deponun yeniden camii haline getirilmesini sağladı.              

Eşinden ayrılmıştı. Çocuğu var mı yok mu bilemiyorum. Ben tanıdığımda bekârdı.

Mustafa Keskin çok iyi bir erkek terzisiydi. İyi bir insandı. Ona "Bursa'daki terzilerin en tahsillisi diyorlardı". Fransızca bilirdi ve Fransızca terzi kitapları vardı. Kalın biçki kitapları bütün ayrıntılar vardı. Bizimkilerden farklıydı kitaplar.

Mustafa Keskin terziliği bıraktıktan sonra yolda karşılaşırdık. Bana" "kalfan var mı?" diye sorardı. Kalfan varsa iş yapıyorsun demektir çünkü.

Uzun zaman bekâr yaşadı. Belki 20 sene. 

Terziler Odası başkanı olunca arşiv oluşturmak için kitaplarını istedim. Kitaplarda kendi aldığı notlar vardı. Daha önce görmüştüm. "Ağabey senin adını yazalım. Mustafa Keskin'in armağanıdır" diye. O da "kitapları müteahhite bıraktım" dedi. Evi müteahhite vermiş. O arada da vefat etti.

TERZİLER ODASI

Ferit Elseven'in yönlendirmesiyle 16 Haziran 2017'de Terziler Odası'na gidip, sekreterle görüştüm. Mustafa Keskin'in odaya kaydının olup olmadığını sordum. Sekreter olmadığını söyleyip şu bilgileri verdi. Terziler Odası'nın yeri 1999 yılına kadar Setbaşı Vergi Dairesi'nin karşısındaymış. 1993 veya 1994 yılında Terziler Odası'nda yangın çıkmış ve defterlerin bir kısmı yanmış. Belki de hiç kayıt olmamış da olabilir. Çünkü 1952 yılında dernek olarak kurulur. 1964 yılından bugüne oda olarak faaliyet gösteriyor. 1972 yılında resmileşiyor. Böylece Bağkur oda kayıtlarını kabul etmeye başlıyor.

NUMAN BÜYÜKYANBOLU

Hamdi Güner Nalbantoğlu'nda faaliyet gösteren Ülkü Pastanesi'nin sahibi Numan Büyükyanbolu'nun tanıyabileceğini söyledi. 1 Temmuz 2017'de pastaneye gittim. Numan beyden önemli bilgiler öğrendim:

 "Bursalıydı galiba. Dayısı Mehmet abi ile birlikte yaşardı. Belki dayısının eviydi, bilemiyorum. Dayısı vefat edince ev ona kaldı. Ben bildim bileli hep bu evde oturdu. Evin yerinde şimdi Aktuğcu İşhanı var. Bir hanımla evlenmiş, sonra da ayrılmış. Çocuğu yoktu.

(Numan Büyükyanbolu)

Dayısını daha önceden tanırdım. Bizim öbür dükkâna gelirdi. 1973 yılından sonra Mustafa Keskin ile tanıştım.

Pastanenin karşısında sol tarafta Pozitif'in olduğu yerdeydi terzihanesi. Orada dört dükkân vardı. Sağdan dördüncü Mustafa Keskin'di. İyi bir terziydi. Benim bildiğim kalfası, çırağı yoktu.  Turistleri gezdirirdi.

Eskiden Ünlü Cadde boyunca hep terziler vardı. Trafiğe açıktı Yeşil'den gelen arabalar oradan geçer, İskender Kebapçısının önüne gelirdi. Mustafa Keskin'in dükkânı da oradaymış. Oradan buraya taşınmış. Şimdi Oben'in olduğu yerde eskiden otel vardı. Otelin sahibi babamın arkadaşıydı. 1954-1955'te otelin altına babam kahvehane açtı ama iş yapamadığı için kapattı.

İyi bir komşuydu. Ağabeydi. Vaktiyle Bursa'nın belediye başkanlarını, valilerine elbise dikmiş. Dükkânı eski gibiydi. Kendi fotoğrafları asılıydı köşede.

Sigortacı Haluk uzun boylu, yakışıklıydı. Vefat etti. Yardım ediyordu. 

Bağkur'a az bir para yatırıp emekli olmuştu. Yanında birisi vardı. Onunla ilgilenirdi. Huzurevinde rahat edemedi. Orada vefat etti diye biliyorum. Eşyaları yanındaki kişiye kaldı.

ALİ TUNA

Pastanede Terzi Ali Tuna'nın Mustafa Keskin'i bileceği söylendiler. 4 Temmuz 2017'de Ali Tuna ile telefonla görüştük.            

Ali Tuna, Mustafa Keskin'i Huzurevi'nde bir iki kere ziyaretine ettiğini, huzurevinde vefat ettiğini, ancak vefatından haberi olmadığı için cenazesine katılamadığını söyleyerek sözlerine şöyle devam etti:

 "Mustafa Keskin komşumdu. Dükkânı bana yakındı. Eski ustaydı. Terziliği Ermenilerden öğrendiğini anlatırdı. Atatürk Bursa'ya gelip her şey olabilirsiniz ama sanatkâr olamazsınız dediğini anlatırdı. Bu söz belediye binasında söylenmiş. Mustafa Keskin de orada olabilir.    

Rehberlik yaparken hatıra olsun diye turistlerden ülkelerine ait bayrak alıyor.

Mustafa Keskin dayısıyla birlikte yaşıyordu. Dayısı vefat edince Huzurevi'ne gitti. Huzurevi'nde kalırken Haluk adında biri ona yardımcı oluyordu. Bankadan maaşını çekip ona götürüyordu. Eskiden beri tanıdığı biri olabilir. Haluk da vefat etti. 

1912-1913'te doğmuş olabilir. Vefat ettiğinde 80 yaşındaymış. 1982 veya 1983 yılında vefat etmiş."                     

Sonsöz Yerine                    

7 Ağustos günü öğleden sonra Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin Huzurevi'ne gittim. Görevliye bir dönem burada kalan ve şu anda hayatta olmayan Mustafa Keskin ile ilgili araştırma yaptığımı, vefat tarihini öğrenmek istediğimi söyledim. Görevli bey eski defterleri getirdi. Baktı. Huzurevi'nde bu isimde birinin kayıtlı olmadığını söyledi. Huzurevi'nin üst tarafında olan ve Aile Bakanlığı'na bağlı olan Ali Osman Sönmez Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi'ne gitmemi söyledi. Hiç vakit kaybetmeden görevlinin dediğini yaptım. Buradaki görevli beye neden geldiğimi söyledim. Görevli Mustafa Keskin'i tanıdığını, 1996 yılında geldiğini ve kendisine "ben Zeki Müren'in terzisiydim" dediğini söyledi. Görevliye vefat tarihini sorduğumda ise cevabı 1998 oldu.   

Birkaç gün sonra Bursa Büyükşehir Belediyesi Mezarlıklar Müdürlüğü'nün internet sitesine girip katalog sorgulamaya Mustafa Keskin'in adını yazdım. Üçü Hamitler, biri Demirtaş, biri de Emirsultan Mezarlığı olmak üzere Mustafa Keskin adında beş kişi çıktı. 1998 yılında vefat eden bir kişi vardı. O kişi 94 yaşında 27 Mart 1998'de vefat etmiş ve Hamitler Mezarlığı'na defnedilmiş. Yani 1904'te doğmuş. Babasının adı da Halil'miş. 

11 Ağustos günü Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Bursa İl Müdürlüğü'ne gittim. Mustafa Keskin'in Rehabilitasyon Merkezi'ndeki dosyasını görebilmek için dilekçe hazırlamıştım. Sıra numarası alıp beklemeye başladım. Bir buçuk saat sonra sıra geldi. Görevli hanıma konuyu kısaca anlattım. Cevabı kısa ve netti "Müdüre hanım olmaz dediği için dilekçeyi alamam." Elimde dilekçeyle kalakaldım.

12 Eylül günü Hamitler mezarlığına gittim. İdari binadan mezarlık krokisini alınca mezarı bulmak kolay oldu. Mezar taşında "Bursa Terzilerinin Ustası Mustafa Keskin" yazısını görünce aylar süren yolun sonuna geldiğimi anladım. 

Eylül ayında notlarımı yayımlamaya karar verdim. Aslında amacım Mustafa Keskin'in hayatıyla ilgili makale yazmaktı. Ancak ailesine ulaşamadığım için bilgilerin sağlamasını yapamadım. Hayatını yazmak sadece fikir olarak kaldı. Bu makale vesilesiyle ailesinden birine ulaşabilirsem yeni bilgiler ile ve Mustafa Keskin'in fotoğraflarını yayımlamak isterim.

 

           

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.