Hava Durumu

Özel Teknoloji Fen Okulları'nın sırrı! 'Öğrencimizi keşfettik başarı arkasından geldi'

Farklı eğitim modelleri ile Bursa'da adını duyuran Özel Teknoloji Fen Okulları'nın Genel Koordinatörü Orhan Karakoç, bir yılda yadsınamaz bir başarı elde ettiklerini söyleyerek, "Öğrencilerimizi keşfederek, bilgi ve becerilerini ön plana çıkardık. Başarı arkasından geldi" dedi.

Haber Giriş Tarihi: 16.06.2018 09:56
Haber Güncellenme Tarihi: 16.06.2018 09:56
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.yenidonem.com.tr/
Özel Teknoloji Fen Okulları'nın sırrı! 'Öğrencimizi keşfettik başarı arkasından geldi'

-Tuğba ÖZ-

Bursa'da 17 bin 500 metrekarelik alana kurulmuş, farklı eğitim modelleri ile sadece sınavlardaki başarıyı değil, aynı zamanda yaratıcı bireyler yetiştirmeyi hedefleyen Teknoloji Fen Okulları, kuruluşunun birinci yılında başarısını kanıtladı. Hem devlet kurumlarında hem de özel okulların idareciliğinde gösterdiği başarılı performansla Bursa'nın eğitim sektöründeki öncülerinden biri olan Teknoloji Fen Okulları Genel Koordinatörü Orhan Karakoç, bir yılda elde edilen başarının sırlarını YeniDönem gazetesine anlattı. Başarının sadece sınavlardaki performansla ölçülemeyeceğini aktaran Orhan Karakoç, Teknoloji Fen Okulları'nın kurulma hikâyesine "Günümüze ve çağımıza uygun bir eğitim kurumu oluşturmaya karar vermekle yola çıktık" dedi. Keyif dolu sohbetimizi sütunlarımıza aktarıyoruz.

Sayın Orhan Karakoç, kuruluşunuzun birinci yılı olmasına rağmen Bursa'da gözle görülür bir başarı elde ettiniz. Teknoloji Fen Okulları nasıl bu kadar sağlam temeller üzerine kuruldu?

Özel Teknoloji Fen Okulları Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Naci Atış ile 23 yıllık tecrübemize dayanarak, ülkemizdeki eğitim sisteminin eksikliklerini analiz ettik. Gelişen dünyanın konjektörünü gözlemledik. Günümüze ve çağımıza uygun bir eğitim kurumu oluşturma kararıyla yola çıktık. Öncelikli hedefimiz, kurumumuza başlayan her öğrenciyi tanımak ve analiz etmek. Çünkü öğrencinin yaşadığı sıkıntıların büyük bir kısmı doğru ve zamanında analiz edilemediği oluşuyor. Bu yüzden bizim kurumumuz rehberliğe büyük önem verir. Çocuğumuzun ilgisini, becerilerini, yeteneklerini ortaya çıkarmak ve bu yönde kendisine destek olmak büyük önem arz ediyor. Eğer bunu sağlayabiliyorsanız başarı da arkasından geliyor.

Öğrenciyi beceri ve yeteneklerine göre yönlendirdiğinizi söylüyorsunuz. Peki okulun fiziki yapısı sizce buna uygun mu?

Okulumuz, 17 bin 500 metrekare alana sahip. Kurumun normalde 100'ün üzerinde dersliği var. Birinci sınıf bir işletme mantığı ile hareket edecek olursak, her sınıfın 24 kişilik kontenjanı var. Bu da toplamda 2 bin 400 öğrenci yapar. Bu imkanımız olmasına rağmen okulumuza Anaokulundan ortaokula kadar sadece 400 öğrenci kabul ettik. Öğrenciyi daha iyi keşfedebilmek, sınıflarımızı daha az öğrenciyle daha ferah bir ortamda eğitim hizmeti verebilmek için bunu yapmamız gerekiyordu. Ayrıca okulumuzda 40'ın üzerinde laboratuar ve içliklere sahibiz. İşte o keşfedilen öğrenciler, becerilerini ve yeteneklerini bu ortamlarda geliştirmesi için imkânlarımızı daha da geliştirerek bunu sağlıyoruz.

Öğrencilerin keşfedilmesine büyük önem verdiğinizi görüyoruz. Yaklaşık 400 öğrenciyi tanımak, analiz etmek ve keşfederek becerilerini geliştirmesini sağlamak zor olmuyor mu, nasıl bir yol izliyorsunuz?

Öğrencimizi henüz kayıt yaptırmaya geldiği gün tanımaya başlıyoruz. Sistematik bir şekilde de önümüzdeki 8 yıl içerisinde en iyi yönlerini keşfediyor ve ilerlemesini yapıyoruz. Öğrenci kayıt yaptırmaya geldiği gün az da olsa yapısını ve mizacını tahlil etmeye çalışıyoruz. Bunu da çeşitli testler ve anketlerle sağlıyoruz. Tabii kayıt kabul kadromuzdaki rehberlik servisimiz de analiz etmemizde bize yardımcı oluyor. Fakat bu kadarla kalmıyoruz. Bize göre her öğretmen aynı zamanda öğrenci için bir rehber konumunda olmalıdır. Sınıf öğretmenlerimizin müdür muavini ve rehber öğretmenlerinin sürekli gözlemleri ile yapılan toplantılar sonucundaki istişareler öğrenciyi en iyi şekilde tanımaya ve keşfetmemize yardımcı oluyor. Çocuğu keşfettiğimiz için de mutlu olacak etkinlikler ile başarısını arttırabiliyoruz. Tüm eğitimciler bilir ki sınıfta sıkıntı çıkartan çocuk aslında henüz keşfedilmemiş çocuktur.

'Özel Teknoloji Fen Okulları' isminden de yola çıkarak söyleyebiliriz ki teknolojiye ve fene büyük önem veriyor. Bize teknoloji olarak ne gibi farklılıklarınızın olduğundan bahseder misiniz?

Bizim sloganımız 'Kodlanan değer, kodlayan bir gelecek.' Birinci sınıftan son sınıfa kadar teknolojiye yönelik eğitimlerimiz var. Aslında bir çok okulda artık kodlama dersinin varlığından söz etmek mümkün fakat bizim bir farkımız var. Özel olarak hazırlanan bilgisayar laboratuarlarında uzmanlar tarafından eğitim veriliyor. Kim bu uzmanlar? Uludağ Üniversitesi ile yaptığımız anlaşma kapsamında ULUTEK firmasının uzmanları. Bir yıllık plan dahilinde her hafta üstüne koyacak, projeler üretecek bir sistemle büyük bir mesafe kat ediyoruz. Geleceğimiz teknolojiyle şekillenecek öngörüsünü taşıyan bir kurumdan da zaten bu beklenir. Sadece kodlama olarak algılanmasın. Öğrencilerimiz hayal odalarında düşünüyor, bilgisayar laboratuarlarında tasarlıyor, üç boyutlu atölyelerde de üretimini sağlıyor. Teknolojiyi tüm derslerin temeline oturttuk. Matematik, müzik, beden eğitimi derlerinde bile teknoloji olmazsa olmazlarımızdan.

Hayal odaları ve üç boyutlu atölyelerden bahsettiniz. Bunu biraz açar mısınız?

Bizim hedefimiz şu: Öğrenciyi, ilkokul düzeyinde temel bilgilerle donatıp ortaokul seviyesinde de ders uygulamasından ziyade klüp seçmeli dersleri ile üst düzeyde yeteneğe sahip olan arkadaşlarımıza atölye çalışmalarında sonuç almasını sağlamak. Ortaokul seviyesindeki öğrencilerle daha çok projeye yönelik çalışmalar düzenliyoruz. Öğrenci, kendi bestelediği müziği, tasarladığı oyuncağı yapıyor. Tabii ki bunun içinde önce hayal etmesi gerekiyor. Veliler çocuklarının artık hayal kurmadığından yakınır. Bu kurumda sadece hayal kurulabilsin diye oda var. Çocuğun hayalleri çok önemlidir. Resim öğretmeninin göstereceği resmi yapacağına 20 dakika hayal ettiği şeyi resme dökmesi daha üreticidir. Öğrencinin bir konu hakkında hayal etmesini istediğimizde öyle güzel fikirler ortaya çıkıyor ki, büyüklerin asla düşünemeyeceği bir bakış açısıyla olaya yaklaşıyorlar. 20 kişilik sınıfta 20 ayrı birey varsa her biri ayrı karaktere ve hayale sahip. Herkesin kendi hayallerini gerçekleştirmesine olanak sağlamalıyız. Göreceksiniz çok farklı sonuçlar ortaya çıkacaktır. Atölyelerimiz de bu hayalleri somutlaştırdığımız yerler. Öğrenciler düşüncelerini somutlaştırdığında kendisini daha iyi tanımış, özgüven kazanmış ve gücünü keşfetmiş oluyor.

Hem devlet okullarında hem de özel okullarda 23 yıllık bir eğitimcilik geçmişiniz var. Sizce eğitim sisteminde gördüğünüz eksiklikler nelerdir?

Özel öğretimin avantajı tek düzelikten ziyade birkaç kriterden yola çıkar. Kriterleri doğru belirlemek gerek. İşletmeci olarak değil de eğitimi ön plana çıkaran bir kurum olursanız başarı da arkasından gelecektir. Biz de eğitimi ön plana çıkardık. Az önce de söylediğim gibi 2 bin 400 öğrenci yerine bin öğrenciyle 400 öğrenciyle üst düzey bir eğitimi sağlamak mümkün. Dolayısıyla, işletmeciliği marjinal faydayı, hedefi az çok bilen biri olarak kendimi görüyorum. Ve bun konuda da kendimi güçlü yönlerimden biri olarak kabul ediyorum. Bir de öğretmen profili çok önemli.

Sizin öğretmen seçimindeki kriterleriniz nelerdir?

Bir hedefle ve politikayla yola çıkarsanız elbette ki bu hedefe ulaşmak için kendi ekibinizi kurmalısınız. Biz çevremize bakarak deneyimli öğretmenler almak yerine teknolojiye fen bilgisine ve bilime aynı zamanda keşfetme mantığına uygun idealist arkadaşlarımızı kurumumuzda çalıştırmayı uygun bulduk. Hem kendini geliştirecek, hem öğrenciyi doğru yönlendirecek arkadaşlarımızla bir ekip olduk. Öğretmenlerimiz geliştikçe, kurumumuz gelişecek, kurum geliştikçe de sürekli kendisini yenileyen öğretmen arkadaşlarımızla bir araya geldik.

Sayın Karakoç, tabii ki öğrencinin ve öretmenin bireysel olarak gelişimi çok önemli fakat ülkemizde de bir sınav gerçeği var. İlkokuldan üniversiteye kadar her öğrenci bir yarışın içerisinde. Sınava yönelik çalışmalarınız nelerdir?

Öncelikle bu soru için size teşekkür ederim. Belki de bu konuya girmeseydiniz gözden kaçıracaktık. Ülkemizin bir rehabilitesi var. Ülkemizdeki sınav gerçeğinden kesinlikle kendimizi soyutlamıyoruz. Sekizinci sınıfta öğrencilerimiz önemli bir sınava giriyor. Bu sınavda eğer başarılı olamazsa bizim kendisine verdiğimiz 8 yıllık eğitim sürdürülemeye bilir. Bunun farkında ve bilincindeyiz. O nedenle öğrencilerimizi keşfetme neticesinde katkı sağlayacak sekizinci sınıfta da güzel bir lise eğitimi almak için sınava girecek. Biz öğrencimizi keşfederek onun güzel bir şekilde sınava hazırlanmasını sağlıyoruz. Sınava hazırlık sadece yedinci ve sekizinci sınıfta olmaz. Yani yedinci sınıfa gelene kadar hiçbir şey öğretmeden eğitimlerini tamamlayan ama sekizinci sınıfta sadece sınava yönelik çalışan öğrenci kesinlikle başarılı olamaz. Bizim sınava hazırlık programımız birinci sınıftan başlar. Her sene üstüne koyarak ilerler. Yedinci ve sekizinci sınıfta ise her şey tekrar edilir. Zaten bu döneme gelene kadar öğrencilerimiz öğrenebileceği her şeyi öğrenmiştir. Sadece hatırlaması ve kalıcı olması adına çalışmalar yapılabilir. Biz de bunu sağlamaya çalışıyoruz.

Ülkemizin bir diğer gerçeği ve olmazsa olmazı da yabancı dil eğitimi. Özellikle özel okullar yabancı dil eğitimine çok önem veriyor. Sizin bu konudaki çalışmalarınız nelerdir?

Kurumumuzun olmazsa olmazlarından biri de yabancı dil eğitimidir. Aslında yabancı dil eğitimi Türkiye'de henüz çözülebilmiş değildir. 23 yıllık eğitimcilik hayatımda bunu yaşayarak gördüğümü söyleyebilirim. Örneğin turistik bir mekana gittiğinizde ilkokul mezunu bir esnaf bile anadili gibi İngilizce konuşurken, üniversite eğitimi almış bir öğrenci nasıl olur da İngilizceyi düzgün bir şekilde konuşamaz. Bunun sorgulanması gerekiyor. Biz buna ana dil eğitimi ile aşabileceğimizi düşünüyoruz. Yani nasıl bir çocuk doğduğunda önce sesler çıkartır, sonra yavaş yavaş konuşmayı öğrenir. Bizde de İngilizce eğitimi böyle veriliyor. Henüz anasınıfında öğrenciler İngilizce şarkılar öğreniyor, ilk okulda kelime hazinesini genişletiyoruz. Ortaokulda da gramer eğitimi veriyoruz. Yani biz daha dili bilmeden gramer eğitimi vermiyoruz. Türkçede de böyle değil mi? Sadece İngilizce ile kalmıyor, kurumumuzda ayrıca Almanca, Fransızca ve İspanyolca dersleri de seçmeli ders olarak okutuluyor. Biz öğrencilerimizin tam anlamıyla dünya vatandaşı olmasını istiyoruz.

Özel okullarda yabancı dile verilen önemin anadilimiz olan Türkçeye verilmediği gibi bir algı oluşuyor. Sonuçta bugün noktalama işaretlerini bilmeyen, anlatım bozukluğunu anlamayan, cümle yapısını çözemeyen bir nesille karşı karşıya gibiyiz...

Evet gerçekten güzel bir noktaya değindiniz. Bizim de bu konuda söylemek istediklerimiz vardı. Evet, günümüzde başarının anahtarını çocuğu keşfetmek ve Türkçeyi doğru kavratmak olarak gözüküyor. Çünkü bir öğrencinin her şeyi anlaması gerekiyor. Matematikte de fen bilgisinde de çocuk okuduğunu anlamıyorsa problemi çözemiyor. Bizim öğrencilerimiz mutlaka haftada bir tane Türkçe, bir tanede İngilizce kitap okumak, okuduğunu analiz etmek ve anlatmak zorundadır. Eğitimin temeli de zaten bunlardan geçer. Öğrencilerimizin doğru, düzgün, yalın ve akıcı bir Türkçeye sahip olmasını istiyoruz. Bunun için de kompozisyon yazma, okuma, anlatma ve tartışma saatlerimiz var. Özellikle dil bilgisine önem veriyoruz. Tabii bununla da yetinmiyor, aileleri de çocuğunun eğitiminin içine katıyor, onlarla birlikte kitap okumalarını istiyoruz. Aileler, burada kilit noktadadır.

Son olarak da başarılarınızdan bahseder misiniz?

Biz çizdiğimiz eğitim politikaları ile yola çıktık. Daha ilk yılımızda da 400 civarında öğrenciyi kitlemize kattık. Demek ki biz toplumu iyi tahlil etmişiz, okulumuzun politikalarını topluma göre düzenlemişiz. Eğitimin eksikliklerini tamamlayarak velinin isteklerini verebilmişiz ki böylesine bir başarıya ulaşmışız. Biz öncelikle nitelikli bir eğitim için çalışıyoruz. Bunun için de hizmet içi eğitimi önemsiyoruz. Öğrencilerimize bilgiyi öğretmenin yanında nasıl ders çalışacağının da eğitimini veriyoruz. Öğrenciye tükenmişlik hissi vermeden farkında olmadan hayata hazırlamış oluyoruz. Sanırım Bursa kamuoyundaki başarımız da bu ilkelerden yola çıkarak verdiğimiz eğitimden kaynaklanıyor.

Okuyucularımıza bir mesajınız var mı?

En büyük mesajımız; biz bu işi biliyoruz. Deneyimliyiz, ülkenin gerçeklerini göz ardı etmiyoruz. Öğrencilerimizi çok iyi tanıyoruz. Burada eğitim alan her öğrenciye eşit yaklaşıyor, çok sesli yönetimimizle de sürekli gelişime açık bir kurum olarak idealist yapıya kavuşuyoruz. Öğrencilerimiz de bizimle birlikte daha da gelişecek ve hepsi geleceğin kurucuları arasında yer alacak.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.