Hava Durumu

Ruh, Beden ve Zihin

Ruh, Beden ve Zihin, dinç ve sağlam tutmamız gereken üç boyutumuz. Üç boyuttan çok daha fazlasıdır insan ama ruh, beden ve zihin en asli, en dikkat edilmesi gereken yönlerimizdir. Ruh, beden ve zihin derken ne kastediyoruz? Sağlıklı ve dinç tutmamız gereken bu yönlerimiz gerçekte neye tekabül ediyor?

Haber Giriş Tarihi: 11.06.2017 15:29
Haber Güncellenme Tarihi: 11.06.2017 15:29
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.yenidonem.com.tr/
Ruh, Beden ve Zihin

RızaTevfik KALYONCU

İlmi açıdan baktığımızda, ruh sağlığı ile psikoloji ve bir tıp alanı olan psikiyatri, beden sağlığı ile kelime anlamı iyileştirmek olan tıp, ilgilenir. Zihin ise daha genel bir kavramdır. Nitekim, kelimenin anlamından hareket ettiğimizde zihin kavramının ne kadar geniş bir anlama sahip olduğunu görebiliriz. Kelime anlamı olarak zihin, anlama (fehm) ve akıl demektir. Zihin aynı zamanda kalbin hıfz etmesi yani ezberlemesi ve kuvvet anlamlarına da gelir (Lisanu'l Arab). Ruh, dini bir kavram olarak bakıldığında aşkın alemle irtibatlı iken, zihin, içerisinde yaşadığımız dünyanın bir yetisidir. Zihnin oluşum süreci de bir anda tamamlanmaz. Yani doğuştan gelen bir kapasite olsa da zaman içerisinde zihnimiz gelişir. Dolayısıyla içerisinde yaşadığımız ortam, iç konuşmalarımız ve düşüncelerimiz zihnimizi şekillendirir, değiştirir.

Herhangi bir disipline irca edilmesi pek mümkün görünmese de psikoloji, sosyoloji, felsefe, tıp gibi bir dizi bilimin ilgi alanına girer zihnimiz. Burada asıl dikkat edilmesi gereken nokta ise şu: insan dediğimiz varlık bir bütündür. Ancak bilimler, bu bütünü daha doğru ve genel geçer bir şekilde anlamak için parçalar halinde inceler. Halbuki insan varlığı, örneğin zihni sadece bedensel bir mahiyete sahip değildir. Zihin, dış dünyadan, toplumsal ve iç tecrübelerden, herhangi bir şekilde kazanılan fikir ve duygulardan ayrı düşünülemez. Diğer bir deyişle zihnimiz, benliğimiz, benliğimiz aracılığıyla hissettiğimiz duygularımız, duyguların da etkili olduğu fikirlerimiz ve eylemlerimizin karşılıklı ilişkisi içerisinde gelişir. Tıpkı ruh gibi, sadece dimağın (beyin) bir fonksiyonu olarak tasvir edilemez. Zihin beyinden fazla birşeydir ama ne kadar fazla birşey olduğu konusu halen bilim adamı ve filozofları meşgul etmektedir.

Zihin sağlığının korunması dediğimizde ise akılda tutulması gereken, öncelikle düşünce sağlığımızdır. Doğru düşünmenin yöntem ve yolu ise mantıktır. Öncelikle iç konuşmalarımız ardından dışa yansıyan konuşmalarımız, adeta zihnimizin aynası görevi görürler. Fakat diğer davranışlarımız gibi iç ve dış konuşmalarımız da zihinsel süreçlerimizin bir sonucudur. İşte bu noktada iletişim devreye girer. İç konuşma kendimizle yaptığımız iletişimi, dış konuşma ise hem kendimizle hem de başkalarıyla yaptığımız iletişimi içerir. Diğer insanlarla gerçekleştirdiğimiz iletişim ve toplum içerisindeki konumumuz da konuşma ve kaynaşma gibi çeşitli davranışlarımızla şekillenir. Eğer, iç dünyamızda ve diğer insanlarla büyük çaplı bir sıkıntı ve sorunla karşı karşıya kalırsak, zihnimize yani akletme ve anlama yeteneğimize geri dönüp olguları farklı bir gözle tekrar gözden geçirmemizin faydalı olacağını düşünüyorum. Zaten tasavvuf ve felsefe gibi doğrudan insan zihnini ve tecrübesini konu edinen ilimlerin gayesi de budur. Felsefe, aklımızı ve aklımızın ulaştığı anlam ve çıkarımları doğru bir düzen içerisine koymayı amaçlarken, tasavvuf ise, gönül ve ruh dünyamızı, nefis tezkiyesi, mücahade (disiplin) ve müşahede (tecrübe) yöntemleriyle yetkinleştirmeye çalışır. İslam düşüncesinde farklı düşünürler tarafından dile getirilen kamil insan hedefi, öncelikle zihinsel bir gelişme ve yetkinleşmeyle mümkün olabilir. Selam ve Dua ile...

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.