Bulgaristan'da 1980'lerde Türklere yapılan baskıların Bulgarların gözünden işlendiği "Güller Ülkesi: Damascena" filminin yapımcısı ve senaristi Stoyan Stoyanov "O günleri hiç unutamıyorum. İnanın o hadiselerde yer alan bazı polisler bile yaptıklarından utanç duyuyordu" diyor.
Haber Giriş Tarihi: 29.01.2020 09:16
Haber Güncellenme Tarihi: 29.01.2020 09:16
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.yenidonem.com.tr/
Bulgar senarist Stoyan Stoyanov'un kendi hayat hikâyesinden yola çıkarak yapımcılığını üstlenip senaryosunu yazdığı "Güller Ülkesi: Damascena" filmi, bu hafta Türkiye'de gösterime giriyor. Alexander Smolyanov ve Todor Anastasov'un yönetmen koltuğunda oturduğu film, Bulgaristan'ın en büyük gül yağı üreticisi olan Stoyanov'un hayallerini gerçekleştirme hikâyesini anlatıyor. Son elli seneyi ele alan filmin asıl dikkat çeken yönü ise sosyalist devirde Türklere yapılan zulmün ilk defa Bulgar isimler tarafından işleniyor oluşu... "Damascena: Güller Ülkesi" 1989'da bir milyon Türk'ün evlerini terk ederek Türkiye'ye göçmesiyle neticelenen acı olaylara ışık tutuyor.
Sorularımızı cevaplayan filmin yapımcısı ve senaristi Stoyanov, Kazanlık'ta yer alan fabrikasının kuruluş hikâyesi üzerinden geride kalan yarım asrı anlattıklarını söylüyor.
Todor Jivkov diktatörlüğünde Bulgaristan'da Türklere yapılan asimilasyon ve zulümlere de eserinde yer veren Stoyanov, o günlerde yaşananları şöyle dile getiriyor: 1980'lerin sonunda ülkemde büyük hatalar yapıldı. Sonrasında Bulgaristan'da yaşayan bir milyon Türk, Türkiye'ye göç etmeye zorlandı. Ben o zamanlar sosyalist hükumetin politikalarının yanlış olduğunu düşünüyordum ama tek başıma bir şeyler yapmam zordu. Sadece tanıdığım Türklere yardım edebildim. Ancak Türklere yardım ettiğim ortaya çıkınca Bulgar güçleri tarafından gözaltına alındım, nezarette dayak yedim. Şimdi artık gülerek anlatıyorum ama o günlerde bunu yapabilmek çok tehlikeliydi. Daha sonra devlet büyük bir hata yaptığını anladı. Bense yaptıklarımdan ötürü kendimi çok iyi hissettim.
Ülkesinde şahit olduğu zulümleri unutamadığını kaydeden Stoyan Stoyanov "Mesela çocuğuyla Türkiye'ye giderken gözü yaşlı anne babasını Bulgaristan'da bırakan kadının hâli hiç aklımdan çıkmıyor. Bunu gördüğümde kendimi çok kötü hissetmiştim. İnanın bana o hadiselerde yer alan bazı polisler bile yaptıklarından utanç duyuyordu" diye konuşuyor.
FİLMİM, İKİ MİLLETE KÖPRÜ OLACAK
1989'da yaşananlardan sonra Türkiye ile Bulgaristan arasına soğukluk girdiğini savunan Stoyanov "Aslında filmin Türkiye'de gösterime girmesi, bu soğukluğu yok etme çabası. Ben 'Güller Ülkesi: Damascena' filmimle iki millet arasında bir köprü meydana getirmek istiyorum. Aslında filmde benim hayatımdan ziyade tarihi anlatıyorum. Sebebi de bu köprüyü kurabilmek. Şimdiye kadar sosyalist devirde yaşananları bu kadar açık şekilde gösteren bir film çekilmedi. Ama kendi milletimden kötü bir reaksiyon almadım" diyor.
OSMANLI BİZE KÖLELİK DEĞİL ADALET GETİRDİ
Bulgaristan ve Türkiye tarihinin çoğu yerde örtüştüğünü vurgulayan yapımcı ve senarist Stoyan Stoyanov şunları söyledi: Osmanlı asırlarca Bulgaristan'a hâkim oldu. Buna bazı Bulgarlar "kölelik dönemi" diyor ama ben öyle düşünmüyorum. Okuduğum kaynaklara göre Osmanlı, hem Türklere hem de Bulgarlara adil bir şekilde davrandı. Köle olmak, hiçbir hakka sahip olmamak demektir. Ama Bulgaristan Osmanlı hâkimiyetindeyken herkesin hakkı vardı, "Çorbacı" denilen Bulgar zenginleri mevcuttu. Osmanlı, Bulgarlara baskı kurmadı. Tarih kitaplarında hem Osmanlı biz köle etti diye yazıyorlar hem de Bulgar zenginleri vardı diyorlar. Bunlar birbiriyle tenakuz hâlinde. Sosyalist dönemde ise her şey devletindi. Tarihi değiştiremeyiz ama sosyalizm çökmeseydi ben hayallerimi gerçekleştiremeyecektim.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
'Türklere yardım ettiğim için gözaltına alındım!'
Bulgaristan'da 1980'lerde Türklere yapılan baskıların Bulgarların gözünden işlendiği "Güller Ülkesi: Damascena" filminin yapımcısı ve senaristi Stoyan Stoyanov "O günleri hiç unutamıyorum. İnanın o hadiselerde yer alan bazı polisler bile yaptıklarından utanç duyuyordu" diyor.
Bulgar senarist Stoyan Stoyanov'un kendi hayat hikâyesinden yola çıkarak yapımcılığını üstlenip senaryosunu yazdığı "Güller Ülkesi: Damascena" filmi, bu hafta Türkiye'de gösterime giriyor. Alexander Smolyanov ve Todor Anastasov'un yönetmen koltuğunda oturduğu film, Bulgaristan'ın en büyük gül yağı üreticisi olan Stoyanov'un hayallerini gerçekleştirme hikâyesini anlatıyor. Son elli seneyi ele alan filmin asıl dikkat çeken yönü ise sosyalist devirde Türklere yapılan zulmün ilk defa Bulgar isimler tarafından işleniyor oluşu... "Damascena: Güller Ülkesi" 1989'da bir milyon Türk'ün evlerini terk ederek Türkiye'ye göçmesiyle neticelenen acı olaylara ışık tutuyor.
Sorularımızı cevaplayan filmin yapımcısı ve senaristi Stoyanov, Kazanlık'ta yer alan fabrikasının kuruluş hikâyesi üzerinden geride kalan yarım asrı anlattıklarını söylüyor.
Todor Jivkov diktatörlüğünde Bulgaristan'da Türklere yapılan asimilasyon ve zulümlere de eserinde yer veren Stoyanov, o günlerde yaşananları şöyle dile getiriyor: 1980'lerin sonunda ülkemde büyük hatalar yapıldı. Sonrasında Bulgaristan'da yaşayan bir milyon Türk, Türkiye'ye göç etmeye zorlandı. Ben o zamanlar sosyalist hükumetin politikalarının yanlış olduğunu düşünüyordum ama tek başıma bir şeyler yapmam zordu. Sadece tanıdığım Türklere yardım edebildim. Ancak Türklere yardım ettiğim ortaya çıkınca Bulgar güçleri tarafından gözaltına alındım, nezarette dayak yedim. Şimdi artık gülerek anlatıyorum ama o günlerde bunu yapabilmek çok tehlikeliydi. Daha sonra devlet büyük bir hata yaptığını anladı. Bense yaptıklarımdan ötürü kendimi çok iyi hissettim.
Ülkesinde şahit olduğu zulümleri unutamadığını kaydeden Stoyan Stoyanov "Mesela çocuğuyla Türkiye'ye giderken gözü yaşlı anne babasını Bulgaristan'da bırakan kadının hâli hiç aklımdan çıkmıyor. Bunu gördüğümde kendimi çok kötü hissetmiştim. İnanın bana o hadiselerde yer alan bazı polisler bile yaptıklarından utanç duyuyordu" diye konuşuyor.
FİLMİM, İKİ MİLLETE KÖPRÜ OLACAK
1989'da yaşananlardan sonra Türkiye ile Bulgaristan arasına soğukluk girdiğini savunan Stoyanov "Aslında filmin Türkiye'de gösterime girmesi, bu soğukluğu yok etme çabası. Ben 'Güller Ülkesi: Damascena' filmimle iki millet arasında bir köprü meydana getirmek istiyorum. Aslında filmde benim hayatımdan ziyade tarihi anlatıyorum. Sebebi de bu köprüyü kurabilmek. Şimdiye kadar sosyalist devirde yaşananları bu kadar açık şekilde gösteren bir film çekilmedi. Ama kendi milletimden kötü bir reaksiyon almadım" diyor.
OSMANLI BİZE KÖLELİK DEĞİL ADALET GETİRDİ
Bulgaristan ve Türkiye tarihinin çoğu yerde örtüştüğünü vurgulayan yapımcı ve senarist Stoyan Stoyanov şunları söyledi: Osmanlı asırlarca Bulgaristan'a hâkim oldu. Buna bazı Bulgarlar "kölelik dönemi" diyor ama ben öyle düşünmüyorum. Okuduğum kaynaklara göre Osmanlı, hem Türklere hem de Bulgarlara adil bir şekilde davrandı. Köle olmak, hiçbir hakka sahip olmamak demektir. Ama Bulgaristan Osmanlı hâkimiyetindeyken herkesin hakkı vardı, "Çorbacı" denilen Bulgar zenginleri mevcuttu. Osmanlı, Bulgarlara baskı kurmadı. Tarih kitaplarında hem Osmanlı biz köle etti diye yazıyorlar hem de Bulgar zenginleri vardı diyorlar. Bunlar birbiriyle tenakuz hâlinde. Sosyalist dönemde ise her şey devletindi. Tarihi değiştiremeyiz ama sosyalizm çökmeseydi ben hayallerimi gerçekleştiremeyecektim.
En Çok Okunan Haberler
Ücretli çalışan sayısında artış
Yıl sonu dolar kuru tahmini geriledi
Çökertilen organize suç örgütüyle ilgili ayrıntılar ortaya çıktı
NKT’nin çocuk oyunu 23 Nisan’da ücretsiz
Mudanya'da polis uyuşturucuya göz açtırmıyor
Bursa'dan TEKNOFEST'E rekor katılım
Bakan Bayraktar’dan doğalgaz ve elektrik zammı açıklaması
Tarım-GFE yıllık yüzde 49,92 arttı
İnternet medyası ilan gelirleriyle daha güçlü