Hava Durumu

Yunus Kayabaş: Türk Zone, küresel arenada yeni bir güç haline gelecek

Ekonomide yeni bir manifesto niteliğinde olacağını düşündüğü kitap çalışması için Türk dünyasına ziyaretler gerçekleştiren Dr. Yunus Kayabaş, Türkiye, Azerbaycan ve Kazakistan arasında kurulacak Türk Zone'un küresel arenada yeni bir güç haline geleceğini savunuyor.

Haber Giriş Tarihi: 02.05.2019 09:30
Haber Güncellenme Tarihi: 02.05.2019 09:30
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.yenidonem.com.tr/
Yunus Kayabaş:  Türk Zone, küresel arenada yeni bir güç haline gelecek

-N. Nuri Yavuz-

Bursa kamuoyunun siyasi faaliyetleriyle yakından tanıdığı Dr. Yunus Kayabaş, ekonomi alanında da akademik çalışmalara imza atıyor. 'Milletlerin Kurtuluşu' adını koyduğu ve yılsonunda yayınlamaya hazırladığı kitabı için Türk coğrafyasındaki ülkelere inceleme gezileri gerçekleştiren Dr. Kayabaş, son olarak Asya'nın parlayan yıldızı Kazakistan'daydı. Kazakistan'da kültürel, ekonomik ve politik temaslarda bulunan Dr. Kayabaş, ülkedeki yatırım ortamı ve fırsatları hakkında dikkat çeken bilgiler paylaştı.

Bizler, Dr. Yunus Kayabaş'ı MHP Bursa İl Yönetiminde yer alması nedeniyle politik alandaki çalışmalarıyla tanıyoruz. Ancak sizin akademik bir kimliğiniz ve özellikle Türk coğrafyasına yakın bir ilginiz var. Sizi o coğrafyalara götüren yalnızca milliyetçilik duygusu olmasa gerek?

Ekonomi alanında akademik çalışmalar yapıyorum. Şu anda yeni ekonomi manifestosu olabilecek 'Milletlerin Kurtuluşu' isimli bir kitap hazırlıyorum. Yılsonuna dek tamamlayıp yayınlamayı hedefliyorum. Bu doğrultuda fikir dünyamızın bir gereği olarak 'Turani Topluluklar' diye tabir edilen Türklerle başta kültürel alanda neler yapılabileceğine yönelik izlenimler edinmek adına bu coğrafyaya geziler gerçekleştiriyoruz. Tabii yalnızca kültürel alanda değil ekonomik iş birliği için de neler yapılabileceğini araştırıyoruz. Bunu da akademik bir makaleyle bilimsel anlamda bir manifesto ortaya koymak istiyoruz. Bu noktada da 'Avro Zone' denilen 'Avrupa Bölgesi' tarzında bir 'Türk Zone' oluşturulması gerektiğini düşünüyorum. Türk Zone aynı zamanda Türk birliğinin de oluşturulmasında bir kıvılcım etkisi yapacaktır. Kazakistan, Azerbaycan ve Türkiye arasında kurulacak bu bölgeye daha sonradan diğer Türk devletlerinin de katılımıyla yeni bir güç doğacağını düşünüyorum. Burada işin temeli kültürel birlikteliktedir. Çünkü yüzyıllardır birbirinden ve özünden kopartılmaya çalışılmış bir millet topluluğuyla karşı karşıyayız. Dinsel ve ideolojik olarak parçalanmaya ve 1917 Bolşevik devriminden bugüne birçok Türk topluluğunun asilime edilmeye çalışıldığını görüyoruz. Bu noktada da henüz kültürel birlikteliğin sağlandığı kanaatinde de değiliz. Bu bağlamda büyük düşünce adamı Hüseyin Nihal Atsız'ın ifadesiyle 'kültürel birlikteliğin sağlanabilmesinin yolu ekonomik birliktelikten geçiyor.'

Ülkemizden Kazakistan'a kültürel ya da ticari faaliyetler için gitmeyi düşünenlere önerileriniz nedir?

Kazakistan'ın Müslümanlık ve Türklüğe bakış açılarını özetle kültürlerini öğrenerek gitmelerinde fayda var. Zira burada oraya giden birçok arkadaş hem Müslümanlık hem de Türklük tebliği yapmaya kalkıyor. Ki bu da orada gülünç karşılanıyor. Çünkü İslam'ın Anadolu'ya geldiği yer orasıdır. Türklük dersek de zaten anavatanımız orasıdır. Bu noktada Türkiye'de o coğrafyaya gidenlerin üst perdeden Türklük ve Müslümanlık konuşması irite edici bulunuyor. Türk vatandaşlarının buna dikkat etmesi gerekiyor.

Kazakistan'da ekonomik fırsatlar bağlamında dikkatinizi çeken bir sektör var mı?

Kazakistan sıfırdan inşa ediliyor. Haritaya baktığımızda oraya gitmeden önce aklımızda hep Atsız'ın o uçsuz bucaksız bozkırları, ata binen çadırda yaşayan insanlar tasavvuru vardı. Gayet modern, kültürel ve eğitim anlamında kendini çok ciddi geliştirmiş bir ülke ile karşılaştım. Şu anda tüm alanlarda müthiş yatırım olanakları var. Şehirler yeniden kuruluyor. İnşaat sektörü için bir fırsat var ki orada yapılan işler devlet garantili oluyor. Özel eğitim, enerji, tarım, altyapı, atık su ve kaynak su tesisi, sanayi yatırımları yapılabilir ki özellikle sanayiyle ilgili her türlü teşvik sağlanıyor. Ticaret çok sağlıklı işliyor.

Peki, Kazakların Anadolu'dan gelenlere bakışı nedir?

Bir kardeş, kandaş toplum olarak görüyorlar. Gayet sıcak ve samimi yaklaşıyorlar. Zaten Kazakistan'da son 30 yılda gelişen bir Türklük bilinci var. Kazaklıktan da taviz vermiyorlar. Fakat Kazaklığı vurgularken Türk olduklarını inkâr etmiyorlar. Tabii geçmişte Türk pasaportuyla Kazakistan'a giden ve sıkıntılara neden olmuş birkaç münferit olay da var. Ancak genel manada olumlu bakıyorlar.

Bu noktada Kazakistan'da nasıl bir Müslümanlıkla karşılaştınız?

Selefileşmemiş, Araplaşmamış bir Müslümanlık anlayışı var ülkede. Yani tevhit, akıl ve güzel ahlâkı temel alan bir din anlayışı var. Biz, biraz daha Arap etkisinde kalmışız.

Kazakistan ziyaretinizde yatırım olanakları için görüşme gerçekleştirdiniz mi?

Kazakistan'ın Türkistan eyaletine bağlı Sarıağaç kenti vali yardımcıları Almat Suyubayev ve Berik Bey, Türkistan Eyaleti Şehir Planlama Komisyonu Başkanı Erkebulan Sapiyev, yatırım danışmanı Gülnur Bolatova ile bir de Avrupa ve Türkiye Kazakları Dernek Başkanı Serkan Dinçtürk'le görüştüm ki kendisi aynı zamanda Kazakistan Cumhurbaşkanı danışma heyetinde yer alıyor.

(Serkan Dinçtürk, Yunus Kayabaş, Gülnur Bolatova)

Bu görüşmelerinizden bize hangi konuları aktarmak istersiniz?

Gülnur (Bolatova) Hanım, Türkiye'den Kazakistan'a giden Türk firmalarına danışmanlık yapıyor. Kendisi Hacettepe Üniversitesi mezunu ve Türkiye'yi yakından tanıyor. Kazakların Türk ürünlerine bakışı hakkında Gülnur Hanım şunları söyledi: "Türkiye ile bir kan bağımız var. Bunun yanında Türk ürünleri Kazakistan'da çok rağbet görüyor. Birçok Kazak, Çin, Rus, Avrupa ve Türk malları arasından Türk ürünlerini tercih eder. Yatırımcılar için Kazakistan'da çok büyük teşvikler var. Yatırımcı için süreç vizeyle başlar. Vergi kolaylıkları sağlanır. Sanayi ve serbest bölgelerde arazi temini yapılır. Yatırımcı için tüm bürokratik engelleri ortadan kaldıran bir sistem var. Bu noktada bizde öncelikle Türk yatırımcısını istiyoruz ki iki ülke arasında kurulacak bağın buradan başlayacağını düşünüyoruz. Vergi sistemi Türkiye'deki ile aynıdır. KDV yüzde 12'dir. Kurumlar vergisi yüzde 20'dir. Bir işçi çalıştırdığınızda yüzde 5 sosyal sigortası, yüzde 10 emekli sandığı, yüzde 10 gelir vergisi vardır. Kazakistan'da yatırımcıyı koruyan bir sistem vardır. Ve işler çek-senetle değil kontratlarla yürür. Bu kontratlarda noter tasdikine ihtiyaç yoktur. Kontratlarda iki şirketin imza ve mührü olması yatırımcıya devlet güvencesi sağlar. Kazakistan hukuk sistemi de hızlıdır. Eğer yatırımcının bir faturası ve mal teslim belgesi var ise alacak davaları en fazla iki ay içinde çözülür. Davayı kazanan alacaklı şirket, borçlu şirketin mal varlığına el koydurma, genel müdürüne yurt dışı yasağı getirme hakkı kazanır."

Serkan Dinçtürk de Türkiye'de doğmuş bir Kazak ve iki ülke hakkında da kapsamlı bilgiye sahip. O da şu bilgileri paylaştı: "Kazakistan hem yeraltı hem de yerüstü zenginliklere sahip olan bir ülke. Öncellikle petrol, bunun yanında tüm metal ya da ametallerin kaynağı bakımında Kazakistan'da ciddi boyutlarda rezerv var. Kazakistan bağımsızlığını aldığı günden bugüne bu rezervlerin değerlendirilmesi için devlet eliyle yatırım yapıyor. Coğrafi sınırlar açısından dünyanın 9'uncu büyük ülkesi ancak nüfusu az, 18 milyon seviyesinde. Ağır sanayi kadar Kazakistan ekonomisinin KOBİ'lere de ihtiyacı var ve bu alanlarda ciddi teşvikler sunuluyor. Bunun için ülkede yaklaşık 32 tane serbest ticaret bölgesi kuruldu. Bu bölgelerde yatırımcıya ücretsiz arazi teşviki veriliyor. Yine dışardan kendi işletmenizde kullanmak üzere getirdiğiniz makine ve ham maddelere sıfır gümrük uygulanıyor. 18 milyon küçük bir pazar gibi görünmesin. Mesela Almatı şehrinde Asya'nın en büyük merkezi pazarı var. Özbekistan, Kırgızistan, Rusya ve hatta Çin'den çok sayıda insan buraya alışveriş ve ticaret yapmak için geliyor. Ayrıca bu ülkelerle yapılan anlaşmalarla sıfır gümrükle mal giriş ve çıkışları oluyor. Mesela Rusya'ya Kazakistan'da ürettiğiniz bir ürünü gönderirken İstanbul'dan Ankara'ya gönderir gibi gönderiyorsunuz. Serbest ticaret anlaşması buna imkân tanıyor. 'Yatırımcı, neden bu bölgede Kazakistan'ı tercih etsin?' diye soracak olursak, kurucu Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev'in talimatlarıyla yatırımcıyı koruyan özel kanunlar var. Bürokratik kolaylık açısından Kazakistan, 200 ülke arasında 28'inci sırada, mesela Türkiye 54'üncü sırada. Buraya yatırım yapmak için en başta gelen unsur bu. İkincisi ise Kazakistan'daki ham maddenin bolluğudur. 14 milyonun üstündeki yatırımlarda üretilen pek çok üründe KDV muafiyeti sağlanıyor. Kurumlar vergisinden de muafiyet var. Kazakistan'a gelecek yatırımcı bu coğrafyayı iyi bilmeli. Kazakistan'da sistem oturmuş durumda ve hükümet değişikliği yatırım politikalarını etkilemez.

Kazakistan az nüfusu geniş toprakları ve zengin ham madde kaynakları nedeniyle Şangay İşbirliği Örgütü'ne (ŞİÖ)girmeseydi, globalleşen dünyada emperyalist devletler ve devletlerden de güçlü olan çok uluslu şirketlerin kontrolüne geçebilirdi. ŞİÖ'ye girmesinin temel sebeplerinden biri de gümrük duvarlarının yıkılmasıdır. Kazakistan bağımsızlığını aldığı dönemde üzerinde kurulu bir tane fabrika yoktu. Yani özetle üretim yoktu. Ama Nursultan Nazarbayev önderliğindeki Kazakistan bu süreci çok güzel bir şekilde geçti. 100'e yakın farklı etnik unsurun yaşadığı bir coğrafyayı Asya'nın parlayan yıldızı konumuna getirdi. Ülke bağımsızlığını aldığı yılda Kazakların ülke nüfusuna oranı yüzde 38'di. Yani kendi ülkesinde azınlık konumundaydı. Bugün yüzde 65'in üzerine çıktı. Nursultan Nazarbayev uzun yıllar Avrupa Birliği gibi Türk Birliği kurulması için çok mücadele etti. Fakat Avro Zone gibi Türk Zone kurulması diğer ülkelerin yönetimsel tercihleri nedeniyle kurulamadı. Ama ilerleyen süreçte tarihimiz, dilimiz ve dinimizin bir olması başlangıçta kültürel, siyasi ve ekonomik iş birliğinin güçlenmesi dünyanın faydasına olacaktır."

(Abzal Saparbekulı)

Son olarak iki devlet arasındaki iş birliğinin güçlenmesi adına diplomatik misyonlara önemli görevler düşüyor. Bu noktada siz neler söylersiniz?

Açıkçası Türkiye ve Kazakistan ilişkilerinin geliştirilmesi konusunda ülkemizde görev yapan büyükelçiler içerisinde Kazakistan'ın şu anki Ankara Büyükelçisi Sayın Abzal Saparbekulı Beyefendi'yi ayrı bir paragrafta değerlendirmek gerekiyor. Hem kendi ülkesi hem Türkiye hem de tüm Türk dünyası için büyük gayret gösteriyor ve önemli çalışmalara imza atıyor. Böylesi çok kıymetli bir diplomatın burada büyükelçi olmasının Türkiye için de bir kazanç olduğu kanaatindeyim. Ki kendisi de Uluslararası 15. İpekyolu Yılın Altın Adamları Ödülleri'nde yılın diplomatı seçildi.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.