Hava Durumu

Yüzbaşı Selahattin'in gözünden Kurtuluş Savaşı sırasında Bursa!

Adı Cumhuriyet gazetesi ile özdeşleşmiş olan İlhan Selçuk sadece bir köşe yazarı değil, aynı zamanda "Yüzbaşı Selahattin'ın Romanı" ile Türk devrim tarihinin en güzel yapıtlarından biri kaleme almış bir yazardır. 15 cilt tutan anılardan kurtuluş mücadelemizin bir destanını çıkarmıştır.Ülkemizin bağımsızlık savaşı sırasında Bursa'da ne olup bittiğini en güzel anlatanlardan biridir.

Haber Giriş Tarihi: 04.11.2017 06:30
Haber Güncellenme Tarihi: 04.11.2017 06:30
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.yenidonem.com.tr/
Yüzbaşı Selahattin'in gözünden Kurtuluş Savaşı sırasında Bursa!

Yüksel Baysal

İlhan Selçuk, kitabın girişinde hem kurtuluş mücadelesinin matematiksel özetini yaptı hem de yaşananları bir cümlede özetledi:

"1910 yılında Harbiye birinci sınıfında 16 askeri idadiden öğrenciler toplanır. Bu sınıf, orduya 422 piyade, 41 süvari subayı vermiştir. 1930 yılında, yani yirmi yıl sonra sınıf arkadaşları Dolmabahçe'de yıldönümü töreni düzenlerler. Ama hayatta 54 kişi kalmıştır."

Yapıtın önsözünde İlhan Selçuk, Yüzbaşı Selahattin'in savaştaki önemini anlatmak için Mustafa Kemal Paşa ile diyalog kurmasını aktarır.

Osmanlı'nın önemli askeri yöneticilerinden Yusuf İzzettin Paşa, İstanbul ile Ankara arasında kararsız kalınca, Bursa'dan Ankara'ya gönderilmesi kararını uygulamaya Mustafa Kemal Paşa'nın emriyle Yüzbaşı Selahattin yapar.

(İlhan Selçuk)

ÜÇ TELGRAF

Mustafa Kemal Paşa'nın büyük dahi olduğunu sadece bu olayla bile anlamak mümkün...

Bursa'ya üç telgraf çeker Mustafa Kemal Paşa...

Birini Yusuf İzzettin Paşa'ya, "Ankara'ya geliniz" diye...

İkincisini, Bursa'daki 56. Tümen Komutanı Bekir Sami Bey'e; "Yusuf İzzettin Paşa'yı Ankara'ya gönderiniz. Gelmezse tutuklayınız."

Üçüncüsünü, Yüzbaşı Selahattin'e, "Yusuf İzzettin Paşa'yı Ankara'ya göndermeye Bekir Sami Bey engel olursa onu da tutuklayıp gönderiniz."

ON KİŞİ

Paşalar dururken Milli Mücadele'yi bir yüzbaşının ağzından mı dinleyeceğiz diyebileceklere karşı da yanıt aslında kitabın ikinci cildinin dipnotları arasında var:

"Anadolu'da şakavet (yani Milli Mücadele) yaptığım için on kişiyle birlikte idama mahkum oldum. Bu on kişi şunlardır: Mustafa Kemal, Kazım Karabekir, Rauf Bey, Bekir Sami, Ali Fuat, Refet, Kazım, Cami, Ethem ve Selahattin."

Bu liste iki bakımdan dikkat çekici...

Kurtuluş savaşına en başından katılanların isimleri bir anlamda...

Öteki anlamı da şu ki, 'Padişah Vahdettin vatanseverdi' diyenlerin gözüne bu listeyi sokmak mı lazım?

AZINLIKLAR

Neyse...

Osmanlı'nın başkenti İstanbul'da görev yaptığı için önemli olaylara tanıklık eder Yüzbaşı Selahattin...

1913 yılında imparatorluk dağılırken, azınlıkların tamamı ayrılmak için çeşitli eylemler içine girerler.

İttihat ve Terakki, dört bir yandan yükselen azınlık milliyetçiliklerine karşı silahla müdahale eder.

İlginçtir, Beyoğlu'nda dükkanının camına Bulgarca yazan Bulgar helvacının camının kırılması eylemini bile dönemin subayları yapmak zorunda kalır.

Haftalar boyu sinemaya gidip, Rum sinemacılara Türkçe alt yazı yazdırmayı perdeleri yırtarak yaptırmak zorunda kalırlar.

 

Bursa tarihinde pek bilinmeyen bir olayı satır aralarında aktarır Yüzbaşı Selahattin:

"Bir akşam gün batarken bir gemi:

'Bölüğünüzle Bursa'ya hareket edeceksiniz. Bursa Rumları isyan etmiş, Bursa-Mudanya yolunu kesmiştir. Derhal bu yolu açacaksınız.

Vapura bindik, bir gece kaldık, isyan bastırılmış, bizi tekrar geri gönderdiler."

(Yüzbaşı Selahattin'in Romanı, İlhan Selçuk, Cumhuriyet Kitapları, 14. Baskı, sayfa 89).

 

BURSA'YA GİRİŞ

İzmir işgal edildikten sonra Bekir Sami Bey'in çağrısıyla Ege'deki cepheye giden Yüzbaşı Selahattin'in içinde bulunduğu askeri grup, Simav üzerinden Bursa'ya hareket eder.

İlk durdukları yer de Gökçedağ'dır.

Bugünlerde terk edilmiş tren istasyonu ile bilinen Gökçedağ'dan yürüyerek, 25Haziran günü Orhaneli'ye varırlar.

İzmir işgal edildikten bir ay, 10 gün sonra yani...

26 Haziran günü Orhaneli Erenler köyünde mola verirler.

O geceyi şöyle anlatır Yüzbaşı Selahattin:

"O gece misafir olduğumuz evde, bize beyaz örtülü, çatallı, bıçaklı bir sofra hazırladılar.

Ev sahibi büyük savaşta Doktor Mahzar Osman'ın neferiymiş, Mazhar Osman çok sevdiği bu askerin köyüne kadar gelmiş ve bu sofra takımını hediye etmiş. Ertesi günü Erenler'den yola çıktık ve aynı gün Bursa'ya girdik. Uludağ'dan Bursa'ya giriş görülecek bir güzellikteydi.

Kula'dan Bursa'ya kadar altı günde geldiğimiz 300 kilometrelik yol, doğanın güzellikleriyle doluydu. Ormanlar, dağlar bakmaya doyulmaz manzaralar... Ne yarar ki, bu zengin doğada köy adı altında mezbele yuvaları ve köylü adı altında yoksullar yaşıyordu.

 

27 HAZİRAN 1919 BURSA

Saat 15.00'e doğru Uludağ'ın eteğinde bizi bir subay karşıladı. Kordonlu olan bu subay kendini tanıttı:

56. Tümen Yaveri Aziz!

Orhaneli'den hareketimizi bildirdiğimiz için karşılamaya gelmişti. Bizi doğruca tümen karargahı olarak kullanılan Bursa Askerlik Şubesi'ne götürdüler. Orada bizi Tümen Kurmayı Binbaşı Halit karşıladı. Oturduk. Bekir Sami çok yorgun olduğumuzdan Çekirge'de bir otelde iki yatak hazırlanmasını, bir hafta süreyle orada dinleneceğimizi ve o güne kadar tümene vekalet eden 173. Alay Kumandanı Kazım Bey'in görevi sürdürmesini istedi.

...

Akşama doğru Çekirge'ye geldik. Zamanın en ünlü ve banyolu öteli olan Servinaz'a yerleştik. Çevrenin görünümü görkemliydi. Güzel bir banyo ve güzel bir yemekten sonra yattık uyuduk."

Kitabın bundan sonraki sayfalarında zaman zaman Bursa havasını solumanız mümkün...

Kurtuluş Savaşı sırasında bu kentte neler olduğunu birinci ağızdan öğrenme fırsatını bulabilirsiniz.

Örneğin, tümen karargahı olarak kullanılan binaya Yüzbaşı Selahattin, "Müşir Köşkü" diyor.

Ve "Buradan şehri uçaktan seyreder gibi görebiliyorduk" diye ekliyor.

Burası sanırım Işıklar Askeri Lisesi olmalı...

...

İki pragraf sonra Mustafa Kemal Paşa'nın telgrafla Sivas Kongresine "Bursa'da murahhaslar intihabı" yani temsilciler seçilmesini istediğini aktarıyor Yüzbaşı Selahattin...

Kitaptan uzun bir alıntı yapacağım.

Çünkü Bursa açısından çok tartışmalı konulardır Kurtuluş Savaşı sırasındaki kentte yaşayan insanların tavırları...

 

"BURSA'DAKİ HAYAT"

Biz gelmeden önce Bursa Valisi Gümülcineli İsmail Bey'di. Büyük savaş döneminde memleketten sürülen Rum ve Ermenileri tekrar getirtmiş, gene bu dönemde Hıristiyanlara zülüm ettikleri iddiasıyla bir sürü Türk'ü tutuklamış, ağır koşullarda mahpushanelere doldurmuştu. Tutuklananlar arasında, savaşta Bursa valiliği yapmış Osman Bey ve Ziya Şakir de vardı. Ziya Şakir katillerin hırsızların yanına atılmıştı, çok kötü koşullar içinde yaşıyordu. Vali Osman Bey'i ise geldiğimiz zaman şube binasının üstünde bir odaya hapsedilmiş bulduk.  Zavallı adam bitlenmişti. Ahlaksız ve benzeri nedenlerle ordudan ve devlet görevlerinden atılmış ne kadar adam varsa, kaymakam, bucak müdürü, mektupçu ve benzeri görevlere atanmıştı. Her yandan Ermeni, Rum ve benzeri çevrelerin kulüpleriyle Hürriyet ve İtilaf'ın 72. Şubesi açılmıştı. Gümülcineli İsmail Bey bunları güvenle yapabilmek için şehre bir Fransız sömürge birliği getirtmişti. İzmir'den kaçarak ve çekilerek gelen subay ve erata da her türlü hakareti reva görmüş, subaylara maaş verdirmemiş, erat aç kalmış, firarlar yoğunlaşmıştı. Bazı subaylar dükkan açarak veya başka işler yaparak karınlarını doyurmaya çabalıyorlardı. Bunlar yetmezmiş gibi çeteler ortalığı sarmıştı. Köyler kasabalar hatta Bursa'da soygunlar sayısızdı.

Durum böyleyken Bekir Sami'nin Bursa'ya geleceği duyulunca Vali İsmail Bey'de şafak atmıştı. Bir yandan yarattığı olayların gittikçe büyüyen tepkileri, öte yandan Bekir Sami'nin çabucak yayılan ünü, adamı korkutmuştu. Çünkü Bekir Sami'nin acımasız eylemlerinin söylentileri her yana yayılıp kumandanı canavar gibi meşhur etmişti. Bizim Bursa'ya varmamızdan önce Vali Gümülcineli İsmail Bey, Mudanya'dan vapura atlayarak İstanbul'a kaçmıştı. "

FRANSIZ BİRLİĞİ

Yüzbaşı Selahattin, o sırada Bursa'da bulunan Fransız birliğinden bir subayla yaşadığı olayı da anlatır.

Çekirge'den atla inerken, Fransız subayı görür, hayretle yüzüne bakmakla yetinir; çünkü Bursa'da Fransız birliği olduğundan haberi yoktur Yüzbaşı Selahattin'in...

Ama birkaç gün sonra birliğe yazı gelir, Fransız subaya selam vermediği için cezalandırılsın diye...

Bekir Sami subayları toplar, Fransız temsilcisini de çağırarak, güya Türk subayına emir verir gibi konuşarak, Fransız'a haddini bildirir.

Kitabın sonraki bölümünde Yüzbaşı Selahattin, Nemrut Mustafa'nın Bursa'ya vali olarak atanması, Celal Bayar'la tanışmalarını, Bursa'da evlenme noktasına gelme hikayesini, Mudanya ve Bursa'nın işgali anlatır.

Bursa'dan çekilen telgraflar, Bursa'dan Batı Anadolu'ya verilen emirler, hepsi bu roman gibi anılarda var.

Okumanızı hararetle öneririm!

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.