Hava Durumu

'2020 bütçesi memurun bütçesi değil!'

Yazının Giriş Tarihi: 13.11.2019 06:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 13.11.2019 06:00

Türk Kamu-Sen İl Temsilcisi İbrahim Bulut tarafından Heykel PTT önünde yapılan basın açıklamasında "2020 bütçesi memurun bütçesi değildir" mesajı verildi. Basın açıklamasına şube başkanları ile sendika üyeleri de katıldı.
 

Ortak basın açıklaması Türk Kamu-Sen İl Temsilcisi İbrahim Bulut tarafından yapıldı... İbrahim Bulut "Sosyal devlet olma ilkesini hiçe sayan, toplumumuzun büyük bir kesimini göz ardı ederek çalışanlardan alınacak vergilere bel bağlayan 2020 bütçesi memurun bütçesi değildir" dedi.

2020 yılı için memur ve emekli maaşlarına yüzde 4 artı 4 zam yapıldığını anımsatan İbrahim Bulut "Bunun anlamı bütün bir yıl için iki taksitte toplam yüzde 8,2 yani ortalama memur maaşına 329 lira, en düşük memur maaşına 247 lira zam  demek! Halbuki daha geçen yıl 4 kişilik bir ailenin zorunlu harcamaları bin 32 lira zamlanmıştı.

Verilmesi öngörülen zam, harcamalar karşısında devede kulak bile kalmıyor. 2002 yılından beri vatandaşlarımızdan toplanan vergiler, 10,4 kat artarken, memur maaşları ancak 7,5 kat arttı. Yani maaşlardan yapılan kesintiler zammı aştı" diye konuştu...

Milli gelirin büyüdüğünün söylenmesine karşın memurun bundan pay alamadığına dikkat çekerek maaşların altın, döviz ve diğer yatırım araçları karşısındaki halinin ortada olduğunu söyledi.

MAAŞ  ZAMLARI ŞİMDİDEN ERİDİ!

Ardından da son bir yıl içerisindeki zamları gündeme getirdi:

"Son 1 yıl içinde gıda fiyatlarındaki resmi ortalama enflasyon yüzde 25,25 oldu. Doğal gaza yüzde 28; elektriğe, kılık kıyafete yüzde 18, okul masraflarına yüzde 13; kiraya yüzde 28; dergiye yüzde 50; ekmeğe bile yüzde 15 zam geldi.

TÜİK son 12 aylık enflasyonun yüzde 8 olduğunu iddia ede dursun, 2019 yılının ilk 10 aylık enflasyonu yüzde 10,6 oldu! Ama memura bu sene için yapılan toplam zam enflasyon farkı da dâhil yüzde 10,26. Yani şimdiden maaşlar erimiş durumda.

Önümüzde enflasyonun, ısınma, elektrik, gıda harcamalarının en fazla artacağı kasım ve aralık ayı enflasyonu var. Onlar da eklenince memur ve emekli maaşlarının iyiden iyiye eridiği daha net biçimde ortaya çıkacak. Maliye Bakanlığı bile TÜİK'in açıkladığı enflasyona itibar etmiyor olacak ki, yeniden değerleme oranlarının yüzde 22,58 artacağını söylüyor!"

İbrahim Bulut "Bütçe nimet külfet dengesi kurmak içindir. Bütçe, zenginden alıp dar gelirliye vermek içindir. Bütçe, millet için, vatandaş içindir. Bizde ise memur bütçe için çalışıyor, bütçe çalışandan alıp kimseye vermemek için kullanılıyor" diyerek Türkiye Kamu-Sen olarak bu durumu kabul etmelerinin mümkün olmadığını söyledi.

2020 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Tasarısı'nın TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda görüşüldüğünü, mevcut haliyle geçtiği takdirde bir daha değiştirilmesinin mümkün olmadığına değinen Bulut taleplerini şöyle sıraladı:

"Tasarıya memur maaşlarına ilişkin bir düzeltme eklenmek zorundadır. Ardından da bir memur paketi hazırlanarak sözleşmeli personele kadro başta olmak üzere, bayram ikramiyesi, vergi dilimleri, mülakatın kaldırılması, 3600 ek göstere, yardımcı hizmetliler gibi konular acilen çözülmelidir!.."

Basın açıklamasının ardından da "Makama arz" mahiyetindeki mektuplar, HDP hariç TBMM'de grubu bulunan partilere gönderildi. (Basın açıklaması çağrı metninde, TBMM'de grubu olan HDP hariç tüm siyasi partilere mektup gönderileceği notu düşülmüştü...)

Karşılık bulur mu bilinmez ama 3600 ek gösterge olacak gibi duruyor.  Öte yandan AK Parti oy vereni bile; yüzde 8,5'luk enflasyona inanmak istiyor, ama çarşıya pazara, elektriğe, doğal gaza bakıyor ve artık kendisini ikna edemiyor!..

12 KASIM DÜZCE DEPREMİNİN YIL DÖNÜMÜ

Dün Düzce Depremi'nin 20'nci yıl dönümüydü. Türkiye, 17 Ağustos depreminin üzerinden 3 ay bile geçmeden 12 Kasım 1999'da 7,2 büyüklüğündeki Düzce depremi ile sarsıldı.

Jeoloji Mühendisleri Odası Bursa Şubesi Başkanı Engin Er, 12 Kasım Düzce depreminin yıl dönümünde bir kez daha uyardı... Başkan Er, Marmara ve Düzce depremi sonrasında siyasal iktidarların gereken tedbirleri almadığına dikkat çekti. İstanbul'da yaşanan 5,7 büyüklüğündeki depremde hasar gören onlarca okul arasında 1999 depremi sonrasında yapılmış binaların da olduğuna, telefonların kilitlendiğine  dikkat çekti...

1 Ocak 2019'da yürürlüğe giren Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği'nin de sorunları çözmediğini şehirden şehre hatta ilçeden ilçeye farklı uygulamalara zemin hazırladığını ve acilen revizyona ihtiyaç duyulduğunu anlattı.

Başkan Er ranta dayalı planlama ile niteliksiz yapı üretiminin terk edilmesini, yer seçimi kararlarının ranta yenik düşülmeden alınması ve bilim ve teknolojinin gereğinin yapılmasını önererek şunları söyledi:

"Ülkemizde zarar azaltmaya yönelik afet odaklı harcamalar 'bütçe dengelerini bozan bir gider kalemi' olarak görülmemeli, afet öncesi yapılacak bir birim harcama, afet sonrası yedi birimlik harcamaya denk gelmektedir. Toplanma yerleri konusunda halkımız bilgilendirilmelidir. Okullarımızda öğrencilere en azından deprem öncesi ve sonrası için yapılacaklar mutlaka anlatılmalıdır."

Ve sözlerini şöyle noktaladı:

"Yine açıktır ki bunlar yapılmazsa, Anadolu coğrafyası yeni ve daha yakıcı doğal afetlerle karşı karşıya kaldığında, siyasi iktidarların vicdani ve yasal sorumluluktan kurtulması mümkün olmayacaktır!

Biz Jeoloji Mühendisleri olarak, her 17 Ağustos ve 12 Kasım'da söylediğimiz gibi; 'Deprem Öldürmez, Bina Öldürür.' Doğanın bir gerçeği olan depremlerin önlenemeyeceğini, ancak alınacak bilimsel önlemler, bilinçli eğitim ve planlı yerleşim ile depremle ölmekten vazgeçip depremle yaşamayı öğrenmemiz gerektiği bilinciyle hep söylüyoruz. Hep söyleyeceğiz, ülkemizi ve kentimizi yönetenler; depremlerin afet olarak yaşanması, ülkemizin ve halkımızın yazgısı olamaz. Depremin afete dönüşmesi takdiri ilahi değildir. Doğa olaylarının afete dönmesini istemiyorsanız bilimin ve tekniğin gereğini yapın!.."

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.