Hava Durumu

'Alevi şehitlerin cenazelerinde ayrımcılık yapılmasın!'

Yazının Giriş Tarihi: 26.10.2019 06:08
Yazının Güncellenme Tarihi: 26.10.2019 06:08

Alevi Kültür Dernekleri (AKD) Bursa Şubesi genel kurulu geçen sene kasım ayında gerçekleşmiş ve Nesimi Üçlertoprağı'nı başkan seçen dernek yönetim kurulu şu isimlerden oluşmuştu;
"Başkan Yardımcısı İsmail Kılıç, Şube Sekreteri Endercan Genç, Şube Saymanı Nebahat Çalışkan, Sebahat Kara, Duran Saper, Ayten Öztürk, Mehmet Yılmaz, Savaş Çırak."

Toplantıya AKD Bursa Şubesi yönetim kurulu üyeleri, Ataevler AKD Cemevi dedesi İsmail Mermer ile Kadın Kolları Başkanı Muazzez Taşer de katıldı. Başkan Nesimi Üçlertoprağı, Alevi Kültür Derneği Bursa Şubesi'nin kuruluş sürecine atıfta bulundu:

"Sivas katliamından sonra ülkemizin her bölgesinde olduğu gibi Bursa'da Alevi-Bektaşi canlar 1993 yılı içerisinde örgütlenme kararı aldı. Merkezi Ankara'da olan ve adı 2008 yılında Alevi Kültür Dernekleri olarak değişen Hacı Bektaş-ı Veli Kültür ve Tanıtma Derneği'nin Bursa Şubesi olarak 13 Haziran tarihinde kuruldu..."

Ve sözü Kadın Kolları Başkanı Muazzez Taşer'e verdi; Taşer ayda bir herkese açık olarak düzenlenen kahvaltı etkinliğini hazırladıklarını, kadınlara yönelik pilates, örgü ve el işleri gibi kursları hayata geçirdiklerini anlattı. 15 günde bir toplandıkları faaliyetlerden elde edilen gelirlerle dernek etkinliklerinin yanı sıra öğrenci burslarına da destek olduklarını söyledi...

'ATATÜRK İLKE VE DEVRİMLERİNE BAĞLIYIZ'

Nesimi Üçlertoprağı, dernek faaliyetleri hakkında bilgi verirken ardından da dernek tüzük hükümleri doğrultusunda çalıştıklarını anımsattı. Derneğin hizmet alanının bir yöreye ya da bir kesime değil herkese açık olduğuna değindi ve  "Atatürk ilke ve devrimlerine bağlıyız.  Laik Cumhuriyet'in tüm kurallarıyla işletilmesinden yanadır" dedi.

Ve tek tek yönetim kurulu üyelerini tanıtarak kurul işleyişleri hakkında bilgi verdi. Eski başkanlardan, akademisyenlerden ya da genel merkezde görev alanlardan oluşan 10 kişilik bir Danışma Kurulu olduğunu ve 2 ayda bir toplandıklarını anlatan Üçlertoprağı şunları söyledi:

"Ayrıca kendi bünyemizde dedemizle birlikte bazı birikimi olan arkadaşların da katıldığı sohbet toplantıları yapıyoruz. Her ayın ilk pazarındaki kahvaltımıza özellikle kimlik, kişilik ayırmadan üniversite öğrencilerini davet ediyoruz.

En geç 6 ayda bir tüm üyelerimizle birlikte örgüt toplantısı yapıyoruz. Üyelerimize çalışmalarımızı anlatıyoruz, onların görüşleri doğrultusunda yol haritamızı belirliyoruz...  Her perşembe akşamı cem düzenleniyor. Sohbetlerimiz oluyor, sadece Alevi kesimden olanlar değil Sünni canlar da geliyor.

İmam Hatiplerden, İlahiyat Fakültesi'nden gençler geliyor.  Çok da memnun oluyoruz. Burası Alevilere has bir mekân değildir. Kendini can olarak kabul eden herkese açıktır. Biz camilerdeki imamları ziyaret ediyoruz, birbirimizi anlamak adına. Görüşüyoruz, konuşuyoruz ve insanlar 'çok da farkımız yok' diyor."

VATANI İÇİN ŞEHİT OLAN ALEVİ GENÇLERİN CENAZELERİ

Diyalog eksikliğinin, önyargıların ortaya çıkmasına neden olduğuna vurgu yapan Üçlertoprağı devletin de Alevi ve Bektaşilere eşit mesafede yaklaşmasını talep etti.
"Bu ülkede yaşıyoruz. Vergimizi veriyoruz. Canımızı veriyoruz. Ülkemizin birliği, bütünlüğünün korunması için, vatanını canı pahasına savunan ve bu sırada şehit düşen bazı Alevi gençlerimizin cenaze töreninde devlet erkânının katılabilmesi için önce camiye oradan cem evine getirilmesi isteniyor. Biz Aleviler cenazelerimizi ibadethanemiz olarak kabul ettiğimiz cem evlerinden kaldırırız ama buradaki şehit cenaze törenine devlet erkânı katılamıyor.

Şehit düşerken, canını verirken kimse 'Alevi misin?' demiyor, ama şehit düştüğünde cenazesi kaldırılırken ayrımcılık yapılıyor!.. Cumhurbaşkanımız cem evlerine de ibadethane statüsü tanınacağını söylemişti. Bir an önce hayata geçmesini istiyoruz. Biz istiyoruz ki, cem evi ibadethane sayılsın, cami, sinagog ve kilise gibi. Biz dedelerimizin maaşını devlet ödesin demiyoruz. Ama cem evleri  ibadethane olarak tanınsın diyoruz."

'ELİNE, BELİNE, DİLİNE SAHİP OLMAK'

Alevi dedesi İsmail Mermer ise gazetecilerin Alevilik ile ilgili bir sorusuna şöyle yanıt verdi:

 "Asıl sorulması gereken soru 'Alevilik nasıl olmalı sorusudur. Alevilik Hz. Ali'yi sevmek değildir. Muhammed Mustafa'nın ahlakıyla ahlaklanmak, onun edebiyle edeplenmek, onun yaşam tarzını benimsemektir.

Alevilik O'nun yaşam tarzını benimseyip Ali olup Muhammed Mustafa'nın yolundan gitmektir. Bu yolu seçmezseniz, canı gönülden bağlı değilseniz, ikrar vermezseniz Alevi olamazsınız.

Alevi anne babadan doğmuş olsanız, dede çocuğu olsanız da Alevi olamazsınız.   Muhammed Mustafa'nın ilme, ahlaka verdiği değeri benimsememişseniz, Hacı Bektaş'ın ilim felsefesini de benimseyemezsiniz."

Alevilik inancındaki kırk kapıya atıfta bulunan İsmail Mermer dedi ki:

"Birinci kapı şeriattır. Onun da ilk kapısı ilimdir. Hiç tereddütsüz iman etmek vardır. Gençlerimize 'sorgulayın' diyoruz. 'Din akli değil beyin akli' diyenler var. Kuran'da 300'den fazla ayette akla hitap eden bir Yaradan'ın yol göstericiliğinin akli olmaması söylenemez.

Aklımızla, mantığımızla sorgulayacağız, gönlümüze indireceğiz. Mutlaka sorgulamak lazım. Yaradan bunu emrediyor! 'Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?' diyor. "Hiç akıl etmez misiniz?' diyor. Siz aklı, düşünmeyi yasaklıyorsunuz. Buna da din diyoruz.

Biz Alevi dedeleri gençlerimize 'Her şeyi sorgulayın' diyoruz. Sorgulayacak ki doğruyu bulacak. Sorgulansa 'İlim Çin'de olsa gidip bulun' diyen Muhammed Mustafa'nın ümmeti bu kadar geride olur muydu?

Hz. Ali Muhammed Mustafa'nın dediğine göre ilmin kapısıdır. Hz. Ali 'Bana bir harf öğretenin kölesi olurum' diyor. 800 yıl önce Hacı Bektaş-ı Veli 'çocuklarınızı okutun, özellikle kız çocuklarını okutun' diyor. Çünkü o kızlardan doğan nesiller değişecek."

Alevi dedesi İsmail Mermer, Aleviliğin tüm bunları benimsemeyi ve içselleştirmeyi, yaşam şekline dönüştürmeyi gerektirdiğine değindi:

 "Edepli olmaktır, eline beline diline sahip olmaktır. İnsanı sevmiyoruz, hayvanı, doğayı sevmiyoruz. Kin ve nefret üzerine söylem olmaz. Kuranı Kerim'de kin ve nefret üzerine bir şey bulamazsınız.

Tepeden tırnağa sevgi kitabıdır ama bize resmi olarak öğretilen tepeden tırnağa korku kitabıdır! Allah seni çarpacak, Allah seni lanetleyecek, kesecek! Allah bütün kâinatı sevgiyle sonsuz bir aşkla var etmiş, görünüre çıkartmış. Böyle bir yaratıcıyı çocuklarımıza öcü olarak gösteriyoruz".

Ardından da AKD Ataevler Cemevi ziyaret edildi.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.