Hava Durumu

'Biz Bulgar değil Bulgaristan Türk'üyüz!"

Yazının Giriş Tarihi: 12.12.2018 06:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 12.12.2018 06:00

"Biz Bulgarlaşmamak için bedel ödedik" diyen Bulgaristan Türkleri "Bulgar Türk'ü" tanımlamasını reddediyor.
Bursa göç şehridir. En çok göçü Balkanlar'dan almıştır. Balkanlar'daki göçün çoğunluğunu da Bulgaristan'dan gelen Türkler oluşturur. Bölgede 1876'da başlayan isyan ve ardından gelen kıyam,  Balkanlar'a 600 yıllık göçü tersine çevirdi. 1800'lü yılların sonunda başlayan göç dalgası, Osmanlı döneminden sonra Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulduğu yıllarda da devam etti. 1950 göçleriyle Bursa'da Hürriyet, Adalet ve İstiklal mahalleleri kuruldu. 1969'da Bulgaristan hükümeti ile yapılan anlaşmadan sonra süren göç 1978'e kadar sürdü. Göç dalgası, Bulgarların isim değiştirme ve asimilasyon politikası nedeniyle 1989 yılında yeniden kitleselleşti. Bulgaristan'da rejimin değişmesinden sonra durdu.
Başta da söylediğim gibi Bursa'da çok sayıda Bulgaristan'dan göç eden Türk yaşar. Bulgaristan'da Kırcaali'yi, Mestanlı'yı, Eğridere'yi  (Ardino), Cebel'i, Filibe'yi (Plovdiv), Razgrad'ı (Deliorman Bölgesi) hep görmek istemişimdir. Zira çok sevdiğim Bulgaristan Türk'ü arkadaşlarımdan çok "memleket" anılarını dinlemiştim... 600, 700 yıllık köklerini bırakıp gelmişlerdi. Atalarının mezarı oradaydı...
Hani denir ya nasip, kısmet; uzun yıllardır görmek istediğim coğrafyayı bir ayda iki kez ziyaret ettim. İlkinde Cebel, Kırcaali, Mestanlı, Eğridere'yi gördüm... İkincisinde ise Pamporova'yı ve Filibe'yi...

HUZURUN ŞEHRİ: CEBEL

Cebelli Sevinç Çelebi'ye hep takılırdım "Beni de götür Kırcaali'ye" diye. Bir gün aradı, "Gül abla gelir misin?" diye... Hiç sektirmeden 'Evet' dedim. Bursa Turizm'in sahibi Nuri Cibaoğlu ve Nedi Turizm'in sahibi Neriman Öztürk ulaşım desteği, Vamates Yönetim Kurulu Başkanı Triomenajerlik Yapım'ın sahibi Zerk filminin yapımcısı Murat Aktunalı'nın katkılarıyla Cebel Belediye Başkanlığı'nın ev sahipliğinde düzenlenen geziye katıldık.

Boybeyi Çelik, Enver Akasoy, Caner Evyapan, Canan Güleç vardı ekipte. Ulaşım sorumlumuz Tamer Durmaz geziyi bizler için çok kolaylaştırdı. Ekip çok iyiydi, Cebel'de doğup büyüyen meslektaşımız Sevinç Çelebi bize dört dörtlük bir kültür, doğa, yöre gezisi organizasyonu sundu. Takdir ve teşekkürlerimizi iletiyorum.

İlk durağımız Cebel'di. Cebel Kırcalı'ya bağlı 7 ilçeden biri. Konuksever Rızgan Aga'nın şirin mi şirin Royal butik otelinde kaldık. Cebel muhteşem bir doğaya sahip. Cebel Belediye Başkanı Bahri Ömer, bize üç gün rehberlik yapması için Reyhan Mustafa Ferad'ı görevlendirmiş. Görevliden öte gönüllüydü. Aynı zamanda fotoğraf sanatçısı, yöreyi, kültürünü çok iyi biliyor. Rodoplar'a aşık ama hepsinden öte çok iyi bir insan. Gittiğimiz her yeri ayrıntılarıyla bize anlattı. İlk gün Cebel Belediye Başkanı Bahri Ömer bizi iş insanı Kaşif Kaşif'e ait olan Kaşif Otomotiv Fabrikası'na götürdü. 350 kişinin çalıştığı yöre ekonomisi için önemli bir işletme. 1980 yılında kurulmuş, 1996'da özelleştirilmiş. Fabrika binası tütün deposuymuş.

19 MAYIS CEBEL'İN KURTULUŞU

Daha sonra Belediye binasına geçtik. Başkan Bahri Ömer, Yıldırım Belediyesi ile kardeş belediye olduklarını söyledi ve 'Kurtuluş Günü' olarak kutlanan 19 Mayıs Cebel Direnişi'ni anlattı:

 "İsim değişikliği işkencesi önce Pomaklara yapıldı. Bize de 'Siz Bulgar'mışsınız, atalarınızın soyuna dönüyorsunuz' dediler. İsimlerimiz değiştirildi. Bu baskıya ve zulme dur diyen ilk Cebel halkı olmuştur. Atatürk'ün Samsun'a ayak basmasından 70 yıl sonra Cebel'de 25 bin kişi sokağa dökülüp 'Ne mutlu Türk'üm' diye bağırdık... Kurtuluş mücadelesi Cebel'den başladı." Cebel'de her yıl 19 Mayıs Kurtuluş Günü olarak kutlanıyor.

Başkan Ömer, Cebel'in tarihine de değinirken eski adının Şeyh Cuma olduğunu 1934 yılında Cebel olarak değiştirildiğini söyledi. Bahri Ömer, M. Türker Acaroğlu tarafından yazılan Bulgaristan'da Türkçe Yer Adları Kılavuzu isimli kitabı gösterdi.

Cebel'in nüfusuna gelince; 1989'dan önce 30 bin olan nüfus 1989 sonrası göçten dolayı 9 bine düşmüş! Çoğunluğu genç olan 3 bin Cebelli de çalışmak üzere Avrupa ülkelerine gidince, ilçede 6 bin 157 kişi kalmış. 100 kadar Bulgar hariç kasabanın tamamı Türk.

 Ardından Reyhan Mustafa Ferad'ın muhteşem rehberliğinde yörenin doğal, kültürel ve tarihi mekânlarını ve ecdat mirası olan yerleri ziyaret ettik. Mesela cemaatin azlığından papazsız kalan kilise! 1928'de yapılmış. Hatta Türkler vakıf malını vermiş, inşaatında bile çalışmış. Yakın zamandaki tamiratı bile Türklerin yardımıyla yapılmış.

7 KIZIN YAPTIRDIĞI CAMİ

Gittiğimiz yerlerden biri de Gölcük'tü...  Rodop dağlarında çam ormanlarıyla çevrili iki gölcük var. Yapay gölet değil, doğal. Ardından çıkamasak da uzaktan da olsa 9. yüzyıldan kalma Ustra Kalesi'ni gördük. Bir de Göçüktepe'yi! Ferad'ın anlattığına göre 19. yüzyıl sonlarında bir gece tepenin tam ortası çöküvermiş ve ortaya çok değerli perlit (incitaşı) madeni çıkmış! Nalbantlı köyündeki 600 yıllık 7 Kızlar Camisi'ni ziyaret ettik.  

Ferad'ın anlattığına göre caminin öyküsü şöyle: Nişanlıları savaşa gidip dönmeyen 7 genç kız çeyizlerini satıp cami yaptırmak istiyor. 4 usta tek gecede inşa ettiriyor. Çivisi çakılmadan ahşabın birbirine geçmesiyle yapılan bir cami. Bahçesinde 7 genç kızın mezarı var. Ardından da Nuri Turgut Adalı'nın mezarını ziyaret ettik. Bulgaristan Türklerinin özgürlük mücadelesinde önemli bir isim. Türkçe şiir yazan fikir ve edebiyat insanı. Bu yüzden casusluk suçlamasıyla ömrünün 24 yılını hapiste geçirmiş. 2004 yılında vefat etmiş.

MESTANLI VE NAİM SÜLEYMANOĞLU  

Ve Mestanlı... Cebel gibi yemyeşil bir ilçe. Orada bize Ferad'ın yanı sıra İsmail Köseömer eşlik etti. Mestanlı Güreş Kulübü Başkanı, serbest muhabir. Birikimli biri. O da bizi Nuri Turgut Adalı Parkı'na götürdü; Belene'de, Zağra hapishanesindeki yıllarını anlattı. Naim Süleymanoğlu'nun halter sporu çalıştığı ve adını taşıyan spor kompleksine gittik. Köseömer "Sağlığında isminin bir yere verilmesine izin vermedi. Bulgaristan'ın kazandığı bütün madalyalar bu salondan çıktı" dedi.

EFSANE ŞEHİR: KIRCAALİ

Ve Kırcaali...  Cebel, Mestanlı gibi yemyeşil ve huzurlu. Her yerde görkemli çınarlar. Kent parkında kafeteryalar var, insanlar oturuyor. Ara sokaklar bile sanki bizim Kültürpark gibi. Sokaklar, caddeler her yer çok temiz. Ve Türkçe konuşuluyor. Buralarda nasıl Türkler Bulgarca biliyorsa, Bulgarlar da Türkçe biliyor. Kırcaali Müzesi'ni gezdik. Medreseymiş, müzeye çevrilmiş. Taş binanın Balkanlar'da eşsiz olduğu söyleniyor. Daha pek çok yeri gezdik.

Bulgaristan'ın nüfusu 7 milyon 102 bin ve AB ülkeleri arasında nüfusu en fazla azalan ülke! Ülkede işsizlik çok! Ülke mülteci kabul etmiyor.
Rodop dağlarındaki köyler 1989'dan sonra hepten insansızlaşmış. Türkiye'de çift vatandaşlık alanların bir kısmı evini onarmış ya da yenisini yapmış; yazı orada geçiriyorlar. Gezdiğimiz tüm kentler çok yeşildi ve çok temizdi. Sadece Kırcaali Belediyesi önünde; şehrin doğasına aykırı; bizim buraları anımsatan beton bir meydan gördüm; espri olsun diye "Bunu da bizimkiler yapmış" dedim. Ferad doğruladı. Sahiden de bizimkiler yapmış!..

Geçmişte lise ve ortaokul öğrencilerine yaz tatillerinde hep ağaç diktirmişler. Şimdi en büyük orman varlığına sahip bir ülke! Spor geleneği de eski rejimden gelmiş; eğitimde spor, halk kültürü, müzik ve sanata ağırlık verildiğini anlattılar.

En üzücü yanı ise paramızın yiten değeri tokat gibi yüzümüze çarptı. Türkiye' de 100 liraya 27 Leva alırken; Bulgaristan'da 28 Leva aldık. Paramızın değeri düştüğü için; daha düne kadar sudan ucuz denilen Bulgaristan'da bize her şey pahalı geldi...

Bir de şunu gördük: Kırcaali, Cebel, Mestanlı, Eğridere'de sanki yurt dışında değildik. Sanki Türkiye'deydik. Zira herkes lehçeli de olsa öz be öz Türkçe konuşuyordu... Osmanlı döneminde yapılan cami, han, medreselerin büyük kısmı yok edilmiş; yine de hâlâ ayakta duran eserler vardı.

Bir de şunu gördüm; Türkiye'dekiler gibi Bulgaristan'da yaşayan Türkler de kendilerine Bulgar Türk'ü denmesine çok tepkili; "Biz Bulgarlaşmamak için bedel ödedik. Bize 'Siz asimile olmuşsunuz, Bulgarsınız' dediler. Öldük, zindanlara atıldık, sürüldük, ağır işkence gördük. Mezar taşlarımız bile değiştirildi. Biz Bulgar değiliz. Bulgaristan'da yaşayan Türkleriz..."

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.