Hava Durumu

Bursa'daki Suriyeli sayısı 178 bin

Yazının Giriş Tarihi: 11.02.2021 06:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 11.02.2021 06:00

Mülteci Derneği her ay düzenli olarak İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi'nin Suriyeli sığınmacılarla ilgili verilerini paylaşıyor.  Verilere göre, Bursa nüfusa oranla Güneydoğu illeri ile Adana ve Mersin haricinde Türkiye'de nüfusa oranla en yüksek sayıda Suriyeli sığınmacının yaşadığı il olmayı sürdürüyor.

Bursa'daki Suriyeli sayısı 178 bin 447'ye yükseldi. Nüfusa göre yoğunluğu ise yüzde 5,8...

Üstelik Bursa'da bir yılı aşkın süredir yeni kayıt yapılmıyor. Yani Bursa'ya çalışmak için gelen Suriyeli sığınmacılar Göç İdaresi'ne başvurup ikamet izni alamıyor. Bu nedenle de başka illerde kayıtlı olup Bursa'da yaşayan Suriyeli sığınmacıların var olduğu biliniyor, ama sayıları hakkında bilgi yok.

Öte yandan TÜİK'in bir hafta önce açıkladığı verilere göre Bursa nüfusu 31 Aralık 2020 itibariyle 3 milyon 56 bin 120'ye ulaştı.
Türkiye genelindeki nüfus artış hızı binde 13,9 iken Bursa'da ise binde 20,4 olarak gerçekleşti. Bu da Bursa'da yoğun bir iç göç yaşandığını gösteriyor.

 Dış göç verilerine gelince, Bursa'da evlilik nedeniyle ya da çalışma ve oturum izni alarak yaşayan yabancılar TÜİK verilerinde yer alıyor, ama sayılarını bilmiyoruz.

TÜİK verilerinde ne Türkiye nüfusu ne de Bursa nüfusu saptamasında Suriyeli sığınmacıların sayısı dahil edilmemiş durumda.

Bursa nüfusuna Göç İdaresi'ne kayıtlı resmen Bursa'da yaşadığı belgeli olan Suriyeli sığınmacılar da eklendiğinde şehrin nüfusu 3 milyon 234 bin 120'ye çıkıyor.

(Şehirde kayıtsız yaşayan Suriyeli sayısının ise en az 20, 30 bin olduğu tahmin ediliyor. Onu da eklerseniz ortalama şehirde en az 3 milyon 250 bin insan yaşıyor...)

MUDANYA VE ORHANGAZİ NÜFUSU KADAR

Şehre Mudanya ve Orhangazi nüfusu kadar ya da Keles, Büyükorhan, Orhaneli, Harmancık, İznik, Kestel kadar bir nüfus eklenmiş durumda...

Bu da şehirde sağlıktan eğitime, asayişten belediye hizmetlerine, ulaşıma dek tüm altyapı hizmetleri dahil pek çok konuyu yakından ilgilendiriyor. Yerel seçimlerde siyasi partilerin belediye başkan adaylarıyla tüm görüşmelerde bu konuyu hep gündeme getirdi. Zira büyük çoğunluğu Türkiye'de kalacak...

(2017 yılında Suriyeli sığınmacılarla ilgili Basın Yayı n Enformasyon Genel Müdürlüğü koordinasyonunda BM'den, UNESCO'dan Göç İdaresi Başkanlığı'ndan ve Mülteciler Derneği'nden yetkililerin ve uzmanların katıldığı seminer düzenlenmişti...

Antalya'da bir otelde hafta sonları düzenlenen ve ikişer gün süren seminerlere her defasında 200 yerel ve yaygın basın temsilcisi katılmıştı. Sonuç olarak iki gün boyunca bilgilendirme yapılmış, Suriyeli sığınmacılara yönelik provakatif asayiş haberleri yerine pozitif haberler yapılması önerilmiş, gazetecilere Suriyeli sığınmacı haberlerini nasıl yapmaları gerektiği anlatılmıştı.

Seminerin ilk günü ilk oturumda katılım yüksekti, öğleden sonraki oturumda 200'den 70'e düşmüştü. Pazar günü ise 50, 60 kişi kalmıştık. Tüm oturumları eksiksiz izlemiş ve aralarda tüm yetkililere Suriyelilerin ülkelerine dönüp dönmeyeceğini sormuştum... Hepsi de aynı yanıtı vermişti; "Dönmeyecekler, çok azı dönecek. Almanya iş gücü olarak pek çok ülkeden yabancı işçi getirmişti. Çoğu ülkelerine döndü, ama Türkler kaldı, sosyal ve ekonomik koşullar daha iyi olduğu için. Bugün savaş bitse bile Suriye'nin toparlanması en az 10, 15 yıl sürer."

Yani 2017 yılında Suriyelilerin ülkelerine dönmeyecekleri kafama dank etmişti.

O yüzden de ülkeyi yönetenlere ulaşamasak da şehri yönetenlere şimdi yaşanan sıkıntıları hatırlatmak ve gelecekte yaşanacak sorunlar konusunda uyarmak adına bu konuyu yazıp duruyorum...

Bu arada Suriyeli sığınmacılara yönelik doğru bilinen yanlışları da yazıyorum. Mesela devletin maaşa bağladıkları, elektrik ve telefon faturalarının bedava olduğu gibi uydurma bilgileri.

AB'nin gönderdiği yardımlar Kızılay'ın verdiği kartlar aracılığıyla dağıtılıyor. Kızılay bunun için Bursa'da da Toplum Merkezleri kurdu. En büyük merkez Arabayatağı'nda, biri de yenilerde Şehreküstü'nde AK Parti İl Binası'nın karşısında açıldı. Oralarda sadece Suriyelilere hizmet veriliyor.

BİR FİŞLEME HİKAYESİ

Ha yazıyorum da ne oluyor? Kendimi fişlettirmekten başka bir işe yarıyor mu acaba? Her seferinde kamu yöneticilerini özellikle de yerel yöneticileri Suriyeli nüfusun entegrasyonu konusunda göreve davet ediyorum.

Fişlettirmekten kastıma gelince... Tamamen tesadüf olarak fark ettiğim bir konudur... Ermenistan Azerbaycan savaşında Google'de bir yazım için bilgi taraması yaparken birdenbire kendimi Hrant Dink Vakfı'nın Nefret Söylemi raporunda buldum...

Vakfın radarına Hocalı katliamı yıldönümünde Azerbaycan Kültür Derneği Bursa Şubesi'nin basın açıklaması ve bu konuda izlediğim paneller nedeniyle takılmışım.

Sonrasında ise Suriyeli sığınmacılar ve Hocalı katliamı yıl dönümünde yazdığım tüm yazılar nefret söylemi olarak raporlanmış...

Bunu fark ettiğimde Azerbaycan ile Ermenistan arasında savaş çıkmıştı. Toplumsal hassasiyetler yüksekti. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan Ermeniler arasında tedirginlik yaşanıyordu. Herhangi bir sıkıntıya yol açmamak adına bu konuyu gündeme getirmemeyi tercih etmiştim. Artık sular durulduğuna göre yazabilirim...

ALAYIMIZI FİŞLEMİŞLER!

Üstelik sadece ben ve benim çalıştığım gazete değil;  Bursa'daki pek çok gazete, gazeteci ve köşe yazarı da "Medyada Nefret söylemi ve Ayrımcı Söylem/ Düşmanlık ve Savaş Söylemi " raporuna yazılarıyla, haberlerle, gazete kupürleriyle, açık isimleriyle girmiş durumda...
Kimi zaman başlığa bakıp almışlar. Hatta ajanstan geçen haberler nedeniyle de "Nefret söylemi" olarak raporlananlar mevcut.

 Neredeyse Bursa'daki tüm gazeteler var; hatta İnegöl Okur, Yenişehir Yörem gibi ilçe gazeteleri bile...

Vakfın raporunda Medyada Nefret Söyleminin İzlenmesi projesinin yani fişlemenin European Endowment for Democracy ve Friedrich Naumann Vakfı tarafından desteklendiği yer alıyor...

Şubat ayındayız, Hocalı katliamının yıldönümü. Yine yazacağım. Yine nefret söylemi diye damgalanacağım. Bu yazıyla da! Size Ermeni soykırımı demek mubah, bize Hocalı soykırımı demek ya da Doğu'daki Ermeni katliamlarını yazmak suç öyle mi?

Yakışıyor mu Hrant Dink gibi basın özgürlüğünü, özgürlüğü, demokrasiyi savunan ve alçakça katledilen bir insanın arkasına sığınarak gazeteleri, gazetecileri Batı'nın desteği ile fişlemek...

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.