Hava Durumu

Çağın tuhaf, garip, gizemli, uzaylı hastalığı: Morgellon's!

Yazının Giriş Tarihi: 17.07.2019 06:01
Yazının Güncellenme Tarihi: 17.07.2019 06:01

Arkadaşım K. Ö. ilk anlattığında pek de inandırıcı gelmemişti açıkçası... Hikâyesi şöyle...

2018'in ekim ayıydı... Arkadaşım K. Ö. kaşınıyordu ve minik minik bir şeylerin saçından bedeninden döküldüğünü iddia ediyordu... "Kepektir, sana öyle geliyordur" filan dedik.

Böcek olduğundan şüphelendi, tüm evini birkaç kez ilaçlattı... Ama ne kaşıntısından ne de o minik koyu renkli döküntülerden kurtulabilmişti.
Evde bir kedisi vardı, "Belki hayvandan geçen bir parazittir" diyerek hayvancığı da veterinere götürdü, onu da birkaç kez ilaçlattırdı... Kendisini de ilaçlattı. Bit solüsyonları, antibakteriyel şampuanlar... Hepsini denedi... Fayda etmedi!
Defalarca cildiye uzmanına gitti. Her gittiği doktora da topladığı döküntüleri götürdü! Saç mantarı teşhisi konuldu, ilaç, şampuan kullandı! İşe yaramadı.

Bir özel hastane hekimi döküntülerin patolojik incelemesini yaptırdı, anlamadığını söyleyerek ileri tetkik için üniversite hastanesine sevk etti. Tıp Fakültesi'nde önce enfeksiyon kliniğine gitti, tetkikler yapıldı, oradan dermatolojiye sevk edildi.

Orada da değişik tarihlerde 3 uzmana muayene oldu! 3 kez de dermatoloji kliniğinde muayene oldu; orada da kan tahlilleri yapıldı. Hocalardan biri "Dermatolojik döküntü" dedi, diğeri ise "Alerjik döküntü" dedi... Su bazlı bir cilt nemlendirici ile kaşıntı nedeniyle oluşan sırttaki ufak yaralar için merhem verildi...

HAYVAN HASTALIĞI DEĞİL! İNSAN HASTALIĞI!

Ama hiçbir işe yaramadı, kaşıntı ve döküntüler devam ediyordu... Bu arada aradan 9 ay geçmişti! Yakın çevresi, olmayan bir şeyi kafaya taktığını düşünmeye başlasa da o ikna olmuyordu...

En sonunda kedisinden şüphelendi, hoş onu da defalarca ilaçlattırmıştı, yine de kedisini alıp Bursa Uludağ Üniversitesi  (BUÜ) Veteriner Fakültesi Hayvan Hastanesi'ne gitti...

Bundan sonrası çok ilginç! İç Hastalıkları Kliniği'nde Dr. Ahmet Sarıl'a topladığı döküntüleri gösterdi, kedi ile alakası olup olmadığını sordu.

Dr. Ahmet Sarıl da, "Ben bunlarla ilgili bir hocamıza danışacağım" diyerek döküntüleri BUÜ Veteriner Fakültesi Parazitoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Onur Girişgin'e götürdü.

Doç. Dr. Girişgin biraz daha numune istedi, bizim arkadaş da toplayıp iletti.

Numuneleri inceleyen Doç. Dr. Onur Girişgin, K. Ö.'yü yanına çağırarak "Bu hastalığın kediyle alakası yok" diyerek ön teşhisini söyledi; "Bu bir insan hastalığı adı da Morgellon's..."

İnternetten taradım; çeşitli kaynaklarda Morgellon's, tuhaf, garip, ender, gizemli hastalık başlıklarıyla çıkıyor. Nano teknolojili komplo teorilerinden tutun da hastalık kaynağı liflerin dünyadaki hiçbir şeye benzememesine ve uzay kökenli olduğuna kadar rivayetler muhtelif. Zira DNA'sı olmayan bu iplikçikler cansız ama büyüyor! Uzaya dair rivayetin kökeni de bu aslında! Organik olmadığından bulaşıcı da değil! Tam bir muamma!

Yine açık kaynaklarda Morgellon's hastalığına nanoteknoloji kullanımıyla ortaya çıkan, hükümet ya da şirketlerin neden olduğuna yönelik komplo teorileri de yer alıyor. Bu varsayım tam da Chemtrails'in konusuna giren bir durum... Zaten bilim insanları küresel ısınma ve çevre kirliliğinin gelecekte insan canlılığını tehdit ettiği, yeni, tuhaf, gizemli hastalıklara hazır olunması konusunda uyarıp duruyor.

Hastalarda kaşıntı, deride ısırma, iğne batması, tırmalama gibi belirtiler ve iplikçik, lif döküntülerinin yanı sıra aşırı yorgunluk, konsantrasyon bozukluğu da görülebiliyor.

Dünyada bu konuya kafa yoran, araştırmalar yapan Morgellon's Araştırma Vakfı (MRF) diye bir kurum da varmış.

Velhasıl bizim arkadaş K. Ö. 7 milyar 700 bin kişilik dünyamızda vaka sayısı 14 binle açıklanan bu tuhaf hastalığa yakalanmayı becermiş... İyi yanı ise şu; hiçbir kaynakta hayatı tehdit eden ölümcül bir hastalık olarak yer almıyor, sadece yaşam kalitesini düşürüyor...


BİLİM BUDUR İŞTE!

Bu arada bu çok ama çok nadir hastalığa ön teşhis koyan ve K.Ö.'yü bu ön teşhisle dermatoloğa yönlendiren Doç. Dr. Onur Girişgin'i aradım ve bu hastalığı nasıl fark edebildiğini sordum...

Öncelikle bir konunun altını çizdi; "Ben hayvan doktoruyum, insan doktoru değilim. Benimkisi bir ön teşhis sadece" dedi...

Ardından da anlattı;
"Daha önce böyle bir hasta geldi, hatta bir karı koca. Bize yönlendirdiler, ben inceledim, oradaki etkenin böcek olmadığını anladım ama ne olduğunu bilemedim. O iplikleri falan gördüm. Aradan bir yıl geçti. Televizyonda bir belgesel izlerken Morgellon's hastalığını ve buna yol açan lifleri görünce anladım ve araştırdım. Bir yıl önce gelen hastalara ulaştım, onlara bilgi verdim ve dermatoloğa yönlendirdim. Sonradan benzeri şikayetlerle birkaç hasta geldi. Onları da dermatoloğa yönlendirdim."

Ve tekrar altını çizdi: "Ben hayvan hekimiyim, yardımcı teşhis gibi düşünün, K.Ö. gibi hastaları dermatoloğa yönlendiriyorum..."

Bilim merak, sorgulama, araştırma, inceleme ile ilerler. Doç. Dr. Girişgin tam da böyle bir şey yapmış! Dolaylı olarak ilgi alanına giren konuda sorunun kaynağına ulaşmış! Zira Morgellon's'tan muzdarip hastalar, hastalığın kaynağının hayvanlar olduğunu düşünüp soluğu veteriner hekimlerde alıyor.  Doç. Dr. Girişgin de hayvancıkları beraat ettirip müsebbibini bulmayı başarmış! Doç. Dr. Onur Girişgin'i yürekten kutluyorum...

Şimdi... Arkadaşım K. Ö.'nün beklentisi şu:

"9 aydır ne uyku düzenim kaldı ne huzurum, psikolojim alt üst oldu. Hastalığıma çözüm bulacak dermatolog araştırıyorum" diyor...

Ancak çözümü dünyada bulunmuş değil! Belki şikâyetlerini azaltan bir uygulama vardır; dünyada 14 bin kişide görülen bu vakanın Uludağ Üniversitesi Dermatoloji Anabilim Dalı'na inceleme araştırma konusu olacağını ve bundan bir akademik makale çıkabileceğini düşünüyorum.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.