Hava Durumu

"Çocuklar bizim devamımız değil!"

Yazının Giriş Tarihi: 17.07.2020 06:04
Yazının Güncellenme Tarihi: 17.07.2020 06:04

Klinik psikolog ve logoterapist Bilge Şener aynı zamanda ressam. Yas ve travma depresyonu, sınav başarısı, meslek seçimi, çocuklarla yaratıcılık çalışması, sanat terapisi gibi alanların yanı sıra özel çocuklarla da çalışmaları var.

Pek çok makalenin yanı sıra Zafer Çelik ve İbrahim Uçar ile birlikte yazdığı Liseler İçin Psikoloji ders kitabı gibi çalışmaları da mevcut. Bilge Şener ile nisan ayında koronavirüsün ruh sağlığına olumsuz etkilerinden nasıl korunacağımızı değerlendirmiştik.

Bilge Şener, Türkiye'nin en sorunlu alanlarından biri olan eğitime kendi mesleki deneyimlerinden ve bilimsel birikimlerinden yola çıkarak farklı bir bakış açısıyla yaklaşıyor ve yine özgün bir analiz yapıyor...

"Eğitim sistemimiz bu güne kadar pek çok sorunla birlikte gelmiş olup, günümüz koşullarında yeniden değerlendirilmesi ve yeni bir felsefeyle düzenlenmesi gerekiyor" diyen Şener şöyle bir saptamada bulunuyor:

"Ancak bu iyi niyetli girişimimiz, engel olamadığımız kişisel hırslarımız yüzünden özellikle son 20 yılda giderek yozlaştı, amacından saptı ve aslında çocuklarımıza mutlu bir gelecek vermekten uzaklaştı, bir eziyete dönüştü!

Şimdi ise önceliklerimizi yeniden sorgulamak durumundayız. Eğitim sistemimizi daha verimli, ekonomik, keyifli hale getirmek zorundayız. Yaşadığımız küresel salgın bizi bunu yapmaya zorluyor. Artık eskisi gibi devam edemeyeceğiz!.."

HAYATIN ANLAMINI BULMALARI GEREK

Logoterapi felsefesine atıfta bulunan Şener, "Bu felsefede koşullar ne kadar zor ve kısıtlı olsa bile hayat ve hayatın her anı herkes için koşulsuz biçimde anlamlıdır.

Eğitim sistemi, her şeyden önce çocukların ve gençlerin hayatlarının anlamını bulmalarını sağlayacak bir ortam oluşturmak zorunda. Sözünü ettiğimiz anlam dışarıdan bir başkası tarafından verilemez! Anlam zaten vardır. Kişinin onu keşfetmesi gerekiyor" diyor.

Dünyada bilimin ilerlediğini, insanların çeşitli alanlarda pek çok şeyi bilir hale geldiğini ve mesleklerin geliştiğine değinerek, değerli olan meslekleri icra edenlerin de değer kazandığına ve karşılığını da aldıklarına dikkat çekiyor:

"Para kazanıyor, bu kazançları ile de konfor içinde yaşıyorlardı. Oysa anne-babalar çok sıkıntılar çekmişler, kendilerini geçindirebilmek için pek çok zorluğa göğüs germişler.

 Onların çok değerli varlıkları olan çocukları bu zorlukları yaşamasın, saygı gören insanlar olsunlar, hiç açlık yokluk çekmesinler istediler.

Diğer yandan toplumun ilerlemesine, bilimin gelişmesine katkı sağlayan insanlar olsunlar, anne babaları da onlarla gurur duysunlar istediler."

ÇOCUKLAR HER ŞEYİ BİLSİN İSTEDİK!

Bilge Şener, bu nedenle eğitim sistemine pek çok ders konulduğuna vurgu ypıyor:

"Çocuklar her şeyi bilsinler istedik. Çünkü görevimizin onlara her şeyi öğretmek olduğunu düşündük. Hatta bir alanda problem yaşadığımız zaman biri çıktı ve bu konuda okullara ders konulmasını istedi.

Fakat bazı okullarda okuyan çocukların daha iyi bir üst eğitime devam ettiğini ve daha saygın işlere sahip olduğunu görünce işler değişti.

 Hepimiz çocuklarımız o okullara gitsin istedik ve bunun için elimizden gelen bütün fedakârlığı yapmaya başladık.

Bizi amacımıza ulaştıracak öğretmenlerden yardım istemeye başladık. Bazı öğretmenler bu konuda başarılı oldular."

BİLGİ, YERİNİ YARIŞTA ÖNE ÇIKMAYA BIRAKTI

Bu sürecin sonunda herkes aynı şeyi istemeye başlayınca ortaya çıkan yarışta önde olanın istediği okula gittiğini ve istediği mesleğe ulaştığını söyleyen Şener. Böyle olunca da sistemin yarışın kurallarını öğretmeye başladığına, artık ne bildiğinin önemini yitirip önemli olanın yarışta öne çıkmak olduğuna dikkat çekiyor:

"Sistemin bu hale dönüşmesi aileleri eğitime daha çok para aktarmaya zorladı, daha çok fedakârlık yaptılar, çocuklarının eğitimi için gece gündüz çalıştılar.

 Okullar velileri memnun edebilmek için çabaladılar. Öğretmenler velileri ve yönetimi memnun edebilmek için insanüstü bir çalışma temposuna girdiler.

Öğrenciler, ailelerini ve öğretmenlerini memnun edebilmek için bütün gençliklerini bu yarışa hazırlanmaya adadılar."

ÇOCUKLARIN KENDİ YÖNELİMLERİNİ BULMASI..

Bu süreçte gözden kaçan bir şey olduğuna değinerek şunları söylüyor:

 "Bu arada gözden kaçan bir şey oldu!.. Çocukların bir kısmı bu kadar çabaya rağmen mutlu olmadı. Bazıları o okulları bitirmelerine rağmen iş bile bulamadı, bazıları bulsa bile yaptığı işte anlam bulamadı, hatta bazıları intihar etti!"

Gözden kaçan şeyin ne olduğuna yönelik soruyu ise şöyle yanıtlıyor:

"Gözden kaçan şey; bizim bu çocukların aslında neye yatkın olduklarını, ne yapmak istediklerini fark edemememiz oldu!

 Doğaya baktığımızda her canlının bütün içinde bir fonksiyonu olduğunu görürüz. O halde her insanın da bu canlı sistem içinde bir fonksiyonu olmalıdır.

Çocuklar serbest bırakıldıkları zaman kendi doğal yönelimlerini belli ederler. Eğer biz eğitim sistemi içinde onların doğal yönelimlerini köreltmezsek onlar kendilerini ortaya çıkarırlar!

Bunu yapabilmemiz için kendi hırslarımızdan ve kendi eksiklerimizi çocuklara tamamlatma eğilimimizden kurtulmamız gerekir!..

Çocuklarımız bizim devamımız değiller. Onlar tek başlarına zaten varlar. Biz her insanın sürekli birbirine verdiği gibi sadece onlara bu çabaları sırasında destek veriyoruz."

Yarın Bilge Şener ile yaptığımız mini söyleşide, gündeme gelen eğitime yönelik önerilerini paylaşacağım...

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.