Hava Durumu

Dr. Gülsüm Kav; 'Kararlı siyasi irade olursa kadınlar öldürülmez'

Yazının Giriş Tarihi: 14.05.2019 04:10
Yazının Güncellenme Tarihi: 14.05.2019 04:10

Ulusal Stratejiler Araştırma Merkezi (ULUSAM) öncülüğünde düzenlenen Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Sempozyumu'nun konuşmacılarından biri de Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği'nin kurucularından Gülsüm Kav'dı.

Tıp doktoru ve tıp etiği uzmanı olan Dr. Gülsüm Kav, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun kuruluşunu anlatırken kendileri açısından miladın Münevver Karabulut cinayeti olduğunu anlattı:

"Müdahil olmak istiyorduk, kabul edilmiyorduk. En sonunda bir hâkim bize kuruluş olmamız gerektiğini söyledi. Hemen derneği kurduk. Kadın cinayetleri üçüncü sayfa haberiydi. Münevver Akbulut cinayeti basında bir magazin figürü olarak sunuluyordu. Kendisinin, ailesinin yaşamı didikleniyordu. Davaya müdahil olduk. Bu davada faillerin korunduğunu gördük."

AYŞE PAŞALI CİNAYETİ

 Her kadın cinayetinden aldıkları bir ders olduğuna dikkat çeken Dr. Kav; Ayşe Paşalı cinayetinde ise koruma tedbirlerinin yetersizliğini fark ettiklerini anlattı.

"Ayşe Paşalı'nın öldürülmesiyle birlikte eski kanunun ne kadar çağdışı olduğu ortaya çıkmıştı.  Eski Yasa resmi olarak evli olmadığı için Ayşe'yi korumamıştı.

 Ayşe Paşalı cinayeti ciddi bir tepki yarattı, biz kadın örgütleri de kanundaki yetersizlikleri dile getirdik ve İstanbul Sözleşmesi de imzalanınca kanun yenilendi. 

Böylece evlilik şartı aramadan tüm kadınları koruyan, kadınların adli-bürokratik ağda zaman kaybetmesini ve bu sürede öldürülmelerini önleyecek, hızlı tedbirler öngörüldü..."

Gülsüm Kav, İstanbul Sözleşmesi ile kimlik değişikliği, sığınak sağlama, çağrılı koruma, uzaklaştırma kararları, iş-adres bilgilerini değiştirme gibi koruma tedbirlerinin çeşitlendiğini, etkili ve hızlı hale getirildiğini anlatırken, İstanbul Sözleşmesi hükümlerinin yeterince uygulanmadığına dikkat çekti...
 

ŞÜPHELİ ÖLÜMLER

Bingöl'de bir uçurumdan atlayarak intihar ettiği iddia edilen genç kadınla ilgili dava hakkında ise şunları söyledi:

"Kadının ailesi eşi tarafından uçurumdan atıldığını iddia ediyordu. Adli tıp raporlarından bir şey çıkmıyordu. Çok uğraştık. En sonunda fizik bilimine başvurduk. Fizik bilim insanlarından oluşan bilirkişi raporunda kesin bir dille kendi atlaması halinde o şekilde bulunamayacağı bilimsel olarak gösterilmişti.  Şüpheli ölüm cinayet davasına dönüştü..."

Şule Çet davasında ise ailenin yanında yer aldıklarını, bunun şüpheli ölüm değil kadın cinayeti davası olduğu şeklinde yaklaştıklarını, burada da delillerin tam olarak toplanmamasını gördüklerini söyledi...  Türkiye'de kadın cinayetlerinde kamuoyunda kırılma noktasının ise Özgecan cinayetiyle yaşandığını, kadın cinayetlerine toplumsal tepki oluştuğunu anlattı...

Kav en son 2015'te yayımlanan Şiddet Tarama Araştırması'nda fiziksel şiddete maruz kalan kadın oranının yüzde 36 olduğunu anlattı: "Bu oran milyonlarca kadının şiddete maruz kaldığını gösteriyor. Cinsel şiddete maruz kalma yüzde 12 ama daha fazla olabilir, zira çok zor dile getirilen bir şiddet türü. Duygusal istismar yaşayan kadınların oranı yüzde 44... Ekonomik şiddeti yaşayan kadınların oranı yüzde 30..."

Dr. Gülsüm Kav, platform olarak kadın cinayetlerine müdahil olmanın yanı sıra yaralama, tehdit, hürriyetinden alıkoyma, cinsel saldırı davalarını da izlediklerini, cinayete doğru adım adım tırmanan süreci durdurmaya yönelik çalışmalar sürdürdüklerini de söyledi.

21. YÜZYILDA HAK İÇİN ÖDENEN BEDEL

Dr. Gülsüm Kav, kadın cinayetlerindeki artışı ise şu hususlara bağladı:

"Kentleşmenin artması, iletişim araçlarının gelişmesi, kadınların hayata dair bilgilenmesi, topluma karışması; Türkiye'nin her yerinden ve her kesiminden kadının çalışmayı, eğitimi, mutlu değilse boşanmayı, ayrılmayı, istemediği bir şeye zorlanmamayı, kendi hayatı hakkında karar verebilmeyi istemesi..."

Ve şunları söyledi:

"Bu kadar çok can kaybının sebebi kadınlara bu haklarını teslim etmeye ayak direyen erkek egemenliğidir. Kadınının eşit varlığı ve hakları konusunda güçlü politikalar olmayışı da şiddete eğilimli erkeklere cesaret kazandırıyor... Kararlı bir siyasi iradeyle erkek şiddetine karşı tutum alınırsa kadınlar yaşayacaktır..."

Şükür... Yıllardır savunduğum tez ile örtüşen bir görüşe denk geldim. Yıllardır hep şunu söyler dururum; "Kadın cinayetlerindeki artış, aslında kadının kendine dair hak mücadelesinin bir tezahürüdür. Kadınlar kendilerine dayatılan yaşamı kabul etmiyor. 'Bu hayat benim' diyor ve öldürülüyor. Erkek egemen sistem ise katilleri cezasızlıkla, takım elbise, kravat indirimiyle ödüllendiriyor..."

ÖNLEME, KORUMA, CAYDIRMA, GELECEĞE TEDBİR

İstanbul Sözleşmesi ile ortaya konan dört temel hususa dikkat çekti:

"Sözleşme genel hatlarıyla dört temel hususun altını çiziyor: Önleme, koruma, caydırıcı yaptırımlar ve geleceğe yönelik tedbirler. 6284 sayılı Kanun bu açıdan bizim için çok önemli. Kadın karakola gidip "ben 6284'e dayanıyorum" dediğinde, kamu görevlileri bunun gereğini yapmak zorunda ve bu da hayat kurtarıcı olabiliyor.

Sözleşme tüm bu tedbirlere rağmen kadının zarar görmesi halinde de bunun cezasız bırakılmamasını emrediyor. Zaten cezasızlık olmasa, şiddetin boyutları şimdiki noktaya gelmez. Örneğin Helin Palandöken, ısrarlı takip suçunun ülkemizde serbest olması sonucu öldürüldü.

Bu ülkede ısrarlı takip suç olarak kabul edilip tedbiri alınsa Helin bugün hayatta olabilirdi. Hafif görülen bu suçlar cinayetle sonuçlanıyor. O yüzden tüm bunlarda cezasızlığa son verilmesi lazım. Sözleşmeye imza atan ülkeler, tüm bunlarla birlikte geleceğe dönük olarak kadınları güçlendirmeyi taahhüt ediyor..."

İstanbul Sözleşmesi'nden imzanın çekilmesine yönelik talepler olduğunu anımsatarak böyle bir şeyin olup olmayacağını sordum; şöyle yanıtladı:

"Bu tür sözleşmeler imzalandıkları şehrin adıyla anılır. İstanbul'da imzalandı. Eğer adı İstanbul sözleşmesi olmasaydı çekebilirlerdi. Ama bu durumda dünya kamuoyundaki tepki riskini kimse göze almaz... Düşünsenize, ülke olarak öncülük yaptığınız adı da İstanbul olan bir sözleşmeden imzanızı çektiğinizi. Bu mümkün değil."

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.