Hava Durumu

Eğitim-İş'ten ÖSYM zamlarına protesto!

Yazının Giriş Tarihi: 16.02.2021 06:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 16.02.2021 06:00

ÖSYM, üniversiteye hazırlanan öğrencilerden TÜİK'in açıkladığı resmi enflasyonun iki katı oranında sınava giriş ücreti alıyor.

ÖSYM'nin, TÜİK'in açıkladığı enflasyon rakamlarını inandırıcı bulmadığı ortada!

Ama başta SGK olmak üzere tüm kamu kurumlarının veri olarak aldığı oranların ÖSYM tarafından yok sayılması ne akla ne de vicdana uyuyor!..

Zira, tüm memur ve emeklilerin maaşlarına yapılan zamlarda TÜİK verileri esas aldı. Siz emekliye, memura zam yaparken TÜİK verilerini baz alıyorsunuz ama bu zammın verildiği ailelerin üniversiteye girecek çocuklarından alacağınız sınav ücretine bu zammın iki katı zam yapıyorsunuz! Yoksa TÜİK'in sokağın enflasyonunu yansıtmayan verileri de aslında akla uymuyor!..

Yani şimdi bir devlet kurumu olan ve çalışanları da TÜİK oranında zam alan ÖSYM, öğrenci sınav ücretine TÜİK verilerinin iki katı oranında zam yaparak iktidara subliminal mesaj mı veriyor veya kendilerine yapılan zammı protesto mu ediyor?

Bu da olmaz! "Mücadelenin bin türlü yolu var, gidin memur sendikalarında taleplerinizi gündeme getirin, öfkenizi öğrenciden çıkarmayın" denir!..

Ankara Büyükşehir Belediyesi sınav ücretini ödeyemeyecek durumda olan öğrencilere destek olacağını bildirmiş... Ne güzel! Darısı bizimkilerin başına!..

Öte yandan Eğitim-İş Sendikası Bursa Şubesi Başkanı Yeliz Toy farklı bir yöntemle ÖSYM zamlarını protesto edeceklerini açıkladı.

MEMURA EMEKLİYE YÜZDE 14; SINAV ÜCRETİNE YÜZDE 28,5 ZAM!

Yeliz Toy önce bir durum tespiti yapıyor:

"ÖSYM, YKS ücretlerini yüzde 28,5 zamla 3 bölüm için 270 lira olarak açıkladı. Oysa Kamu Denetçiliği Kurumu sınav ücretlerinin çok yüksek olduğunu ve düşürülmesi gerektiğini söylemiş ve ÖSYM'yi uyarmıştı!

ÖSYM son üç yılda bütçe fazlası 160 milyon lirayı Hazine'ye aktardı.

4 Mart 2021 son başvuru tarihi olan YKS için 17 Mart'ta geç başvuru ücreti yüzde elli zamlı 405 lira olarak açıklandı."

Ardından da salgın koşullarına dikkat çekiyor:

"2020'de sınav parası olmayan binlerce öğrenci başvuru yapamamışken, 2021'de salgın koşulları nedeniyle artan ekonomik sorunlar ve işsizlik oranları düşünüldüğünde sınav ücretlerinde artış yerine sınavlar ücretsiz açıklaması yapılmalıydı."

'SINAV ÜCRETİNİ ALMAYACAĞIZ'

Ve tamamen gönüllülük esasına dayalı bir protesto yapacaklarını anlatıyor:

"Ben ve gönüllü Eğitim-İş'li arkadaşlarım sınavlarda görev alacağımızı fakat sınav ücreti istemediğimizi, sınavların ücretsiz yapılması gerektiğini başvurumuzla ÖSYM'ye ileteceğiz.

Sınavların ücretsiz olması ve zor koşullardaki öğrencilerimizin eğitim hakkı için tüm kamuoyunu destek olmaya çağırıyoruz."

Asında sembolik bir protesto. Zira resmi bir yaptırımı yok! Zaten bu yüzden gönüllü olacak öğretmenlerle yola çıkıyorlar.

Yine de Eğitim-İş'li öğretmenler, bu hayat pahalılığı koşullarında Bursa'da üniversite sınavına girecek gençler için iki gün boyunca verecekleri emeklerin karşılığını almamaya razılar. Önemli olan budur.

ANAYASA'NIN EŞİTLİK İLKESİNE AYKIRI!

Eğitim-İş Sendikası'ndan gelen bir açıklama da şöyle:

Başkan Yeliz Toy diyor ki:

"18 milyon öğrencinin neredeyse bir yıldır örgün eğitime devam edemediği, yalnızca köy okullarının kısmi olarak açılabildiği bir dönemde LGS ve YKS'ye hazırlanan 8. ve 12. sınıf öğrencilerine dahi hafta sonu kurs izni verilmezken Kuran kursu öğrenci ve çalışanlarına hafta sonu da dâhil sokağa çıkma izni verilmesi, eğitimde gelinen noktanın apaçık göstergesidir!

Bu karar, Anayasa ile düzenlenen eşitlik ilkesine aykırıdır, ayrımcı bir karardır! Devletin görevi; eşitliği, adaleti sağlamaktır! Milyonlarca öğrencinin eğitim hakkını teslim etmektir!.."

Ve uzaktan eğitime dikkat çekiyor:

"Uzaktan eğitim, verimli olmadığı gibi erişilebilir de değildir. Dünyada okullarını en uzun süre kapatan ülkelerin başında gelen Türkiye, Sudan gibi ülkelerle aynı seviyeye gelmiş, onlar kadar uzun süre okullarını kapalı tutmuştur.

Avrupa'ya baktığımızda yalnızca birkaç haftalık kısa dönemler halinde okulların kapatıldığını görüyoruz. Bilimsel araştırmalara göre okullar kapalı kaldığı sürede 5.3 milyon ilkokul çocuğu 3 milyon yıl kaybedecektir. Okulların açılmadığı her gün istismar, çocuk işçiliği, psikolojik sorunlar artacaktır!.."

Yeliz toy açıklamasını şöyle sonlandırıyor:

"Oysa gelinen noktada tüm kademelerde yüz yüze eğitime acilen geçilmesi gerekmektedir ve okulların açılmaması halk sağlığı sorunudur.

Yüz yüze eğitime geçilmesinin önündeki tek engel; alınması gereken önlemleri devletin almamasıdır!

Güvenli şekilde okulları açmak mümkündür. Salgın bahane edilerek uzaktan eğitime geçilmesi ve uzatılması, salgın geçtikten sonra da uzaktan eğitimin, eğitim-öğretim faaliyetlerinin bir parçası olacağına dair açıklamalar yapılması kabul edilemez!.."

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.