Hava Durumu

Hablemitoğlu suikastı bir gün aydınlanacak mı?

Yazının Giriş Tarihi: 19.12.2019 06:06
Yazının Güncellenme Tarihi: 19.12.2019 06:06

Dr. Necip Hablemitoğlu 18 Aralık 2002 tarihinde karlı bir Ankara akşamı evinin önünde katledildi... Aradan 17 yıl geçti... 

Hani 'bilmiyorduk' falan deniyor ya! Necip Hablemitoğlu FETÖ'nün karanlık yüzünü görmüştü... Katıldığı televizyon programlarında anlatıyordu...

Misal... Hablemitoğlu 1999 yılında dönemin en çok seyredilen televizyon programlarından biri olan  ve Ali Kırca'nın sunduğu Arena programında (Youtube'de var) FETÖ'yü anlatıyordu:

İllegal bir örgüt olduğunu saptıyordu:

"Fethullahçılar diye bilinen yapının örgütsel kimliğinin ortaya konulması gerekiyor. Tarikat olmadıklarını iddia ediyorlar. İddialarına göre sivil toplum kuruluşu cemaati. Oysa sivil toplum kuruluşu olabilmek için belli koşullar gerekiyor, örgüt içi demokrasi olması gerekiyor. Öyle bir şey yok.  Her şeyden önce legal bir kuruluş olması gerekir, değiller. Yaptıkları tüm eylemleri ve işlemleri illegal olarak gerçekleştiriyorlar. FG'nin kurmuş olduğu bu cemaatin adına ne derseniz deyin, çok farklı bir imajı var. Mükemmel çalışan bir imaj mühendisliği var."

Türkiye'de ve dünyada okullar aracılığıyla örgütlendiklerine dikkat çekiyordu:
"Rusya'da BM görevlisi olarak 8 ay görev yaptığım dönem içinde Fethullahçıların üzerine bir çalışma gerçekleştirdim. Sadece Rusya'daki ve dışındaki, Türkiye'deki varlığı bile araştırılması ve üzerine gidilmesi gereken en önemli konulardan biridir.

Küçümsenmeyecek bir yapılanmadır. 1998 yılı itibarıyla Türkiye'de 103 okulu, 460 dershanesi, 5 bin 200 yurdu ve binlerce 'ışık evi' var. Türki Cumhuriyetlerinde sadece 126 lisesi, Moğolistan da dâhil 6 üniversitesi var. Balkanlar'ı, Avustralya'yı da içine kattığınızda 3 bin civarında okulu var."

Finans kaynaklarını sorguluyordu:

"Bu okullara ve okullarda görev yapan öğretmenlere ve gerekli ekonomik kaynaklara baktığınızda bu örgütsel yapının dehşet verici yanı ortaya çıkıyor. Binlerce öğretmen var, bu binlerce öğretmenin, yapılan okullar ve bunlara ait masraflar var. Tüm bunlar mutlaka açığa çıkartılması gereken finansman kaynaklarını da gündeme getiriyor."

Dış güçlerle bağlantısına işaret ediyordu:

"FG'nin kendisine ait olmadığını söylediği, kendisini sevenler tarafından kurulduğunu iddia ettiği okullarda benim Rusya'da yaptığım saptama; ABD vatandaşı olan, kırmızı pasaportu bulunan öğretmenler çalışmakta ve resmen dokunulmazlıkları var.

Sibirya dâhil en ücra köşelerde bile bu cemaatin okullarını görürsünüz. Bizim iş adamlarımız üzerinde döviz taşıdıkları için öldürüldüklerini görürsünüz, ama Fethullahçı iş adamlarına dokunulmadığını görürsünüz.

'Acaba bu okullarda Türk kültürü ve Türkiye propagandası mı yapılıyor, buralarda Türklük bilinci mi veriliyor?' diye sorabilirsiniz...

Gezdiğim okullarda sadece Azerbaycan'da Türklük temasının önde olduğunu gördüm. Ama diğerlerinde sadece nereye okul kurulması talimatı verilmişse orada kurulduğunu görürsünüz... Zaten FG de inkâr etmiyor, bir makalesinde 'İnanmış bir kişinin Batı karşısında, ABD karşısında olması katiyen düşünülemez' diyor. Yayın organlarında FG'nin Beyaz Saray çevresinde tur atarken çekilmiş fotoğrafları yayınlanıyor. CIA'nin önde gelen uzmanları FG'nin İslamcılığını göklere çıkartıyor."

Özel istihbarat örgütü kurduklarını ve insanların özel hayatına dair bilgi topladıklarını söylüyordu:

"Üniversitelerimizi ve polis akademilerini de işin içine katmamız gerekiyor. Bundan iki ay önce Yeni Hayat'ta yazdığım bir yazıda telekulak olayını gündeme getirerek Fethullahçıların özel bir istihbarat örgütü kurduklarını TSK'nın komuta kademesinde tutun da polis teşkilatının en üst mensuplarına, milletvekillerine dek özel hayata dair bilgi topladıklarını yazmıştım."

(FETÖ'cü elebaşının açık adını yazmak zül geldiğinden FG olarak kısaltmayı tercih ettim. Orijinal yayında açık ad kullanılmıştır.)

Hepsi de doğru çıktı...

15 TEMMUZ'DAN SONRA DOSYA YENİDEN AÇILDI

Neden bu kadar geniş yer verdiğime gelince... 17-25 Aralık 2013'te ve 15 Temmuz'da "Aaaaaa bilmiyorduk!" denilen FETÖ için Hablemitoğlu, 15 Temmuz'dan 17 yıl önce Türkiye'nin en çok izlenen haber programında bunları anlatıyordu.

3,5 yıl kadar sonra da öldürüldü. 15 Temmuz'da Kurtuluş Savaşı'nda bile kurşun değmemiş TBMM'ye bombalar yağdıran bir örgüt, karanlık perdesini aralayan Hablemitoğlu'nu da ortadan kaldırma potansiyeline sahiptir...    

FETÖ örgütlenmesini anlattığı kitabı ise öldürüldükten sonra yayımlandı. Bu da eşi Prof.Dr. Şengül Hablemitoğlu'nun cesareti sayesindedir.

Hablemitoğlu suikastının üzerindeki karanlık perde yavaş yavaş aralanmaya başlıyor... 

Suikast soruşturmasını yürüten polislerin delilleri doğru dürüst toplamadığı, delilleri kararttığı, 2016 yılında soruşturma yeniden açıldığında ortaya çıkmıştı zaten. Eşi Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu da davaya müdahil olmuştu...

Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu'nu yıllardır tanırım. 2007 yılında acısını sağdığı Sessiz Ağıt adlı kitabı yayımlanmıştı; Bursa'da Türk Ocakları tarafından bir söyleşi ve imza günü düzenlenmişti... Sonraki yıllarda kendi çabalarıyla 'Hablemitoğlu Enstitüsü'nü kurmuştu. Bu arada kariyerine yaşayarak öğrendiği "Aile ve Yas Danışmanlığı"nı da katmıştı... Şengül Hoca eşi öldürüldüğünde henüz çocuk yaşta olan kızlarını tek başına büyüttü.

Ve yıllarca eşinin katil ya da katillerinin bulunmasını bekledi.

Ve şimdi Ukrayna'da yargılanan N.G.B adlı kişinin Hablemitoğlu suikastı ile ilintili olabileceği nedeniyle Türkiye'ye iadesinin istendiği gündemde... Adam ordudan atılmış bir özel harekâtçı. Adı Sauna Çetesi ve Suriye'ye kaçırılmak üzereyken bir tırda yakalanan tonlarca patlayıcıyla da ilişkilendiriliyor...

Soruşturmayı yürüten Savcı, Hablemitoğlu'nun HTS kayıtlarını incelerken, dava dosyalarında da adı geçen N.G.B. adlı şahsın 2002 yılında altı ay boyunca öldürüldüğü ana kadar HTS kayıtlarının hep Hablemitoğlu'nun yakınında sinyal verdiğini tespit ediyor...

17 yıl öncesinin teknolojisiyle de saptanabilecek bir durumdu... Ama kediye ciğer emanet eder gibi, Hablemitoğlu soruşturması da FETÖ'cü polislerin eline düşünce araştırılmamış!..

Önceki gün Habertürk'te Kübra Par'la Açık ve Net programında Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu'nun anlattıklarını izledim... Davanın 14 yıl boyunca karartıldığını anlattı...

Birkaç gün önce Hablemitoğlu'nun katili olabilecek Ukrayna'da yargılanan ve ev hapsinde olan kişiye dair haberi okuduğumda aklıma ilk gelen şeyi dillendirdi:

"Cihatçı yetiştirdiği söylenen biri. Gelmesini kimler ister, kimler istemez. İsteyenlerle istemeyenlerin çatışması bizi nereye götürür? Adı geçtiği başka soruşturmalar var, herhalde başkalarının adını verecektir. Oradaki insanlar istemeyecektir. Umutlu değilim..."

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.