Hava Durumu

Hayata dair bir çeşitleme; maskeli yaşam

Yazının Giriş Tarihi: 07.09.2020 06:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 07.09.2020 06:00

Cumartesi günü yeni yapılan Elmasbahçe Ortaokulu'nun önü ana baba günüydü. Anlamadım, ilkokul 1'lerin kayıtları mı var, acaba diye düşündüm. Ama o kadar kalabalık olması mümkün değildi. Daha sonra yine araçla eski Kız Lisesi'nin oradan geçtim. Orası daha da beterdi; bu defa indim araçtan sordum; burada ne var, diye. "Bursluluk sınavı" dediler...

Hastalık bulaşma riskine karşı okullar kapatıldı. Çocukların eğitimi, öğretimi ziyan zebil oldu.  Ama yüzlerce öğrenci sınava giriyor, veliler de sosyal mesafesizce  okul kapılarına yığılmış çocuklarını bekliyor. Neyse ki çoğunluğu maskeliydi; ama konu komşu, akraba hısım toplaşıp gelmiş olmalılar ki; muhabbet edenlerin alayının maskeleri seslerini duyurmak adına çene altındaydı.

Hala sokaklarda, caddelerde maskesiz insanlar var. İnanmıyorsanız, buyurun İncirli Caddesi'ne gelin. Maskesiz ya da maskeyi çene altı taşıyanları göreceksiniz. Haa gençler de kol bandı ya da bileklik aksesuarı olarak kullanıyor.

Maske takın deniliyor da, taktığımız maskelerin gerçekten hijyenik koşullarda üretilip üretilmediği, koruyucu özelliklere sahip olup olmadığını hiç bilmiyoruz. Tak diyorlar, takıyoruz işte...

Salgının lk gününden itibaren maskesiz sokağa çıkmadım. İlk zamanlar tanesini 5 liradan alıyorduk.  Bulamadığımda diktim.

Şimdi her yerde  onarlı, beşerli paketler halinde satılıyor; hatta tanesi 1 liradan tek tek de! Tanık olduğum bir maske satışı şöyleydi:

 "Vatandaş tek bir maske satın almak istedi. Satıcı da bir sürü bozuk ve kağıt paraya temas ettiği ve dolayısıyla da temiz olmayan ellerini onluk maske paketinin içine soktu, içerisinden bir adet maskeyi çıkartıp vatandaşa verdi. 

O kişi de, artık hiçbir hijyenik özelliği kalmayan, belki de Kovid-19 bulaşmış olan maskesi alıp ağzının, burnunun, yüzünün üstüne taktı. Akla zarar! Tek bir nedeni var; dışarıda polise maskesiz yakalanmamak; para cezası yazılmaması..."

Önce sordum; "Böyle bir adet maske alan çok mu?" diye. "Abla herkes 1 ya da 2 tane istiyor" dedi. Ardından uyardım, "Bunu böyle yapmayın. Yanlış yapıyorsunuz." Hiç olmazsa her defasında  elini dezenfekte edebileceğini, paketsiz tek satış yapmaması gerektiğini gerekçeleriyle anlattım. "Haklısın" dedi demesine de; uygular mı bilemiyorum.

Kullandığım maskeleri eczaneden almayı yeğliyorum. Eczacıların daha güvenilir kuruluşlardan satın alma gerçekleştireceğini umuyorum. Zira maske üretimi merdiven altına  düştü.

Gerçi son aldığım pakettekiler epeyce arızalıydı. Kimisinin lastiği koptu, kimisinde tel yoktu; tel olmayınca bizim gibi gözlük kullananlar için büyük sıkıntı oluyor. Burundan çıkan nemli nefes gözlüğü buğulandırıyor.

Dün Bursa'dan bir profesör sayfasında şöyle bir şey paylaşmıştı.

"Maske altına verdiğiniz kendi karbondioksitinizi soludukça Hiberkarbi gelişiyor, Hiserkarbi sonucunda solunumsal asidoz oluyor. Asidoz, yan düşük bağışıklık, yani kanser, yani hastalığa davetiye."

Başından beri maske ile verdiğimiz nefesi yani karbondioksitin yanı sıra maskedeki kimyasalları soluduğumuzun ve bunun ciddi sağlık sorunu olarak döneceğinin farkındayım. Yakında olan tehlikeyi bertaraf etmek adına zamana yayılı olanı göz ardı ediyoruz. Belki de bedelini ödemeye başladık bile!

Koronavirüs her anlamda yaşamımızı maskeliyor.


 

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.