Hava Durumu

Hayata dair çeşitleme; kadına şiddetin ırkı yok!

Yazının Giriş Tarihi: 21.06.2019 06:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 21.06.2019 06:00

Sabah sabah kalktım, internette haberlere göz atayım dedim. Taciz, tecavüz, kadına şiddet haberleriyle dolu... Bir kısmı iddia boyutunda... Bir kısmı ise gerçek...
Biri Konya'dan. Konya, Mevlana nedeniyle maneviyatıyla öne çıkan, üniversite şehri olarak anılan, planlı kentleşmiş, Anadolu'nun epeyce derli toplu kentlerinden... 26 yaşındaki N.D. iki genç kızı önce takip ediyor, sonra da karşılarına çıkıp cinsel organını gösteriyor... Teşhircilik yani... Haberi okurken hatırladım, bizim çocukluk ve gençliğimizde de vardı, okul yollarında kızlara pusu kurarlardı, üstlerinde eski püskü bir palto olurdu; aynen karikatürlerde olduğu gibi... Çığlık çığlığa kaçışırdık. Polisin bu tür kişileri yakaladığını hiç hatırlamıyorum. Yanımızda yetişkinler varsa, yakalar adamakıllı dövüp bırakırlardı. Sapık son günlerin moda gerekçesini sunmuş poliste "Şeytana uymuş!"...

Kaybolan ve kemikleri ile dağ yolunun ortasında tertemiz ayakkabısı bulunan Ecrin Bebek'in amcası da şeytana atmıştı suçu; "Kızı şeytan alıp götürmüştür oraya" diye... Cinlerle kafayı bozan, iki kişinin canını alan ve çocuklara tecavüzün de olduğu Palu ailesi vakasının bir alt versiyonuydu...

Konuya geri dönecek olursak... Teşhirci sapığın diğer gerekçesi ise "Ailevi sorunları!" Eşi gidince boşluğa düşmüşmüş! Adam bu gerekçeleri sıralarken, muhtemelen erkek olan polis memurlarının kendisini anlamasından medet umuyor...

HEPİMİZİN BAŞINA GELEBİLİR


Bir başka olay ise hepimizin başına gelebilecek cinsten... Kimi zaman bir yerde bir şeyler yemek isteriz. Kafamız zaten doludur. Yan masa çok gürültülüyse boğazımıza dizilir yediklerimiz.  Kadıköy'de bir Kadıncağız da lokantaya oturuyor, siparişini veriyor ama yan masadaki çocuk gürültüsünden garson duyamıyor, iki kez tekrar etmek zorunda kalıyor.

Ve muhtemelen de herhangi bir tartışma olmasın diye, tepsisini alıp üst kata çıkıyor... Suçu bu!.. Belli ki kavga ya da tartışmak değil, kaçıp gitmek, beladan uzak durmaya çalışıyor. Adam fena halde alınıyor; garsona kendisini şikâyet ettiğini varsayıp kucağında çocukla üst kata çıkıyor ve kadının suratının ortasına okkalı bir yumruk indiriyor. Sonrasındaki fotoğraflarda kadının tek gözü mosmor!  Yüz kemikleri kırılıyor!

Durduk yere bir kadını yumruklayarak yüzünü dağıtmanın cezası; bir daha böyle bir suç işlemeyecek olması kanaati / iyi hal nedeniyle 1 yıl 6 ay! Bir gün bile hapis yatmayacak...
Aslında yüzde 99,99 bu adam karısına ve çocuklarına da şiddet uyguluyordur. Yarın öbür gün bir kadın cinayetinde adı geçerse hiç şaşırmam.

Birkaç gün önce bir arkadaşımla bir yerde oturuyorduk. Üçlü koltuklar vardı. Tam çayımı içiyordum ki; arkadan bir şey saçıma yapıştı, korktum çığlık attım. Çay üstüme döküldü. Kendimi kurtarmaya çalıştım, kafamı çevirmeye çalıştım, üçlü koltukta tek başına 1,5 yaşındaki bir çocuk saçımı çekiyordu; ve karşıda hiçbir şey yapmadan bir kadın, bir erkek ve masanın yanındaki birkaç çocuk bana aval aval bakıyordu. Saçlarımı zorla çocuğun elinden kurtardım. Çocuğun elinde benim saçlarımdan bir tutam!  Oyuncağı elinden alındı ya, çığlık çığlığa ağlamaya başladı. Adam bilmediğim bir dilde bana saydırmaya başladı. Yüksek sesle "Allah'ım sabrımı mı sınıyorsun" dedim. Adam yerinden fırladı... Küfür sandı zahir!

Ben çocuğa kızamam, saçımı yolsa, yüzümü çizse de kızamam. Milliyeti, etnik kökeni ne olursa olsun, o bir çocuk... Ama yetişkinlerin tavrı kabul edilir gibi değildi. Hem çocuğa sahip çıkmıyor, hem saçımın yolunmasını sırıtarak izliyor, hem de saçımı elinden aldığım çocuğun ağlamasından beni sorumlu tutuyor! 

MANTIK AYNI!

Aslında dillerinin ne olduğunu biliyorum. Ama meselem uyruklarıyla ya da kim olduklarıyla ilgili değil... Dün Kadıköy'de restoranda yumruğu atan kişi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıydı. Mesele şu;   her milletten böyle insanlar çıkabiliyor.

Mantık değişmiyor! Aynı. Haa ben dayak yer miydim? O konuda pek emin değilim. En azından kendimi savunurdum. Gerek kalmadı. Yan masadaki delikanlılar ayağa fırlayınca kaçıp gittiler. O gençleri de ben sakinleştirip durdurdum.  

Şimdi bakıyorsunuz; genç veteriner hekime profesörün özel kliniğindeki tecavüz iddialarına; ancak TV dizilerinde denk gelinebilecek bir entrika silsilesi söz konusu...

Adamın geçmişte de öğrencilerine tacize yönelik şikâyetlerin olduğu ilgili üniversitede bu tür olayları araştırmakla yükümlü bir heyetin başındaki profesörün açıklamasıyla ortaya çıktı.

 O tarihte üniversiteden atılsaydı, belki de o genç veteriner hekimin hayatı kararmayacaktı. Üstüne üstlük bir savcı çok istisnai bir yetki kullanarak adamı serbest bıraktırıyor, çalıştığı üniversite de emekli ediyor! Akla tek bir şey geliyor; müthiş bir erkek dayanışması... Ama kadın kuruluşları bu olayın peşini bırakmıyor!

Dün haberlere yansıyan bir başka olay ise Hatay'da bir tecavüz iddiası nedeniyle halkın sokaklara döküldüğüydü. Yabancı uyruklu zanlı linç edilmekten kurtarılıp gözaltına alınmış. Yabancı uyruklu! Hatay'da yabancı uyruklu kimler var? Anladığım kadarıyla haberi yazanlar infial yaratmamak adına böyle bir dil kullanmış! Tıpkı benim saçımı çeken çocuğun ailesine yönelik yazdıklarımda "bilmediğim dilde konuşan insanlar"da olduğu gibi! Benim kaygım biraz daha farklıydı yalnız.

DAVRANIŞ BENZERLİKLERİ

Kim olursa olsun kişi erkek egemen toplum bireyi ise kadına karşı aynı davranış kalıbını gösteriyor. Bu Hatay'daki olay için de geçerli. Bursa'da yaşananda da... Hatırlayınız... Bursa'da 8 aylık hamile Suriyeli kadına iki Türk vatandaşı tarafından tecavüz edildi ve öldürüldü. Çok vahşice, insanlık dışı bir olaydı.

 Sadece Türkiye'de yaşayan Suriyeliler açısından risk bir tık daha fazla. Onun da nedeni şu; 16-54 yaş aralığındaki erkek Suriyeli nüfus, Suriyeli kadınlardan çok fazla. Bu fark genç Suriyeli erkekler ile genç Suriyeli kadınlar arasında daha da fazla!

Öte yandan Suriyelilerin, kendi ülkelerindeki yasalar gereği çok eşli olduğu biliniyor. Az biraz varlıklı olan Suriyeli erkekler çok eşli yaşıyor. Üstüne üstlük de genç Suriyeli kadınlar, biraz parası olan yaşlıca Türk erkekleri tarafından eş ediniliyor. Yasalarımızda olmamasına rağmen ikinci üçüncü eş olarak satın alınanlar da var. Bu da son derece istismarcı ve gayri insani bir yaklaşım. Yani zaten az olan genç kadın sayısı hepten azalıyor. Önümüzdeki süreçte kadına yönelik taciz, tecavüz gibi şiddette artış olacağını tahmin etmek için kâhin olmaya gerek yok.

Artı kadına şiddet bizden az ya da fazla, dünyanın her yerinde var. Kafamı boşaltmak adına TLC diye bir kanal izliyorum. Gece ileri saatlerde ABD'de işlenen cinayet, kaçırma, saldırı, seri katil olayları belgesel gibi veriyor. Mağdurların büyük çoğunluğu orada da kadınlar! Bizden beter olan ülkelere gelince; Hindistan, Pakistan ve Afrika ülkeleri başı çekiyor. Ayrıca yasalarıyla kadını kısıtlayan, kadına pek çok yasak koyan yani devlet şiddeti uygulayan ülkeler de var. Onlara göre daha iyi bir yerdeyiz!..

Eee, ne yapacağız, halimize şükredip oturacak mıyız? Elbette hayır... Kadını insanda eşitleme mücadelesine devam...

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.