Hava Durumu

Hayata dair çeşitleme; "Veli izni okuldan almaya dönüşmüş!"

Yazının Giriş Tarihi: 21.10.2020 06:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 21.10.2020 06:00

Kimi zaman okurlar sosyal medya platformlarından bize ulaşır, mesaj atar, sorunlarını, sıkıntılarını iletir. O yüzden mesajları sık sık kontrol ederim. Tanımadığım kişilerden gelen "Mrb" kabilinden seviyesiz sepet mesajları gönderenleri anında engeller ve silerim... Sorun ileten ya da haber değeri olan iletileri okur ve onlarla iletişim kurarım...

Sonuncusu 13 yaşında bir kız çocuğuydu. Yıldırım'da bir ortaokulun 6. sınıfında... Aslında 8. sınıfta olması gerekiyor; ilkokula geç başlatılmış. Ortaokula da bir yıl göndermemişler. Cin gibi bir şey. Komşu ablasıyla konuşmuş; onun da annesi beni tanıyormuş, mahalledeki bodrum sınıflı okulla ilgili yazım, WhatsApp gruplarında paylaşılmış, "Gazeteci kadına yazın belki o bir çare bulur" demiş...

Velhasıl küçük kız, komşu ablasıyla birlikte internete girip bana şöyle bir mesaj atıyor:

"Huriye anne, ben 13 yaşında bir kızım. Okumak istiyordum. Ama ailem beni okuldan aldı... Onlarla konuşun, beni okula göndersinler..."

Bana "Huriye anne" dedi; yanıt vermemek mümkün müydü? Komşu ablanın telefon numarasından konuştuk...

İlkokuldan aldıklarında saçını erkek çocuğu gibi kesmişler. Sokaklarda mendil satmış, araba camı silmiş... Kendisinden küçük 5 kardeşi var. Daha sonra Sosyal Hizmetler devreye girmiş ve okula göndermeleri kaydıyla aileye, okula giden çocuklar için destek vermiş.

Okula gidişler veli iznine bağlanınca; babaannesi "Tamam seni okuldan aldık. Konfeksiyonda çalışacaksın" diyor ve merdiven altı bir atölyeye çalışmaya gönderiliyor.

'KOCA OKULU DERT EDİNDİN, BEN DE DERDİN OLAYIM'

 Küçük kız diyor ki:

"Huriye anne, bana 'Kavruk' diyorlar. Yaşımın büyüklüğü anlaşılmıyor. Boyum sınıftaki bazı kızlardan kısa bile! Ben güzel güzel okuluma gidiyordum, derslerimi de çok çalışıyordum. Hep iyi not alamıyorum bazen, ama çalışıyorum. Okullar kapanınca da hem evde iş yaptım hem de derslerimi çalışa çalışa ezberledim.

Öğretmenlerim de beni çok seviyor. Sadece bir öğretmenim beni hiç sevmedi. Okul formam kirliydi, o yüzden bana kızdı. Bizim evde makine sık çalıştırılmaz, elektrik, deterjan gider diye. Ben sabunla soğuk suda yıkayıp kuruturum.

Hatta ıslak forma ile giderim okula. Ama öğretmen ne bilsin, yine de ona kızmıyorum... Abla ben çok okumak istiyorum. Avukat ya da doktor olmak istiyorum. Matematiğim, fenim de çok iyi, Türkçe ve sosyalim de. Koca okulu dert edindin; ben de derdin olayım, bana çare bul! Çalıştırırlar, iki yıl sonra da kocaya verirler beni! Ne olur yardım et!"

"SENİ OKULDAN ALDIK, KONFEKSİYONDA ÇALIŞACAKSIN!"

Aynen bu cümleleri kurdu... Allah'tan telefonda konuşuyorduk da çocuk benim ağladığımın farkında değildi.
Mevzu şu; kovid-19 salgını nedeniyle öğrencilerin okula girişi veli iznine bağlandı ya; kıza demişler ki, "Tamam okul bitti. Artık okuldan aldık seni!" Yani veli iznine bağlı okula göndermeme tercihini sinsice kızı okuldan tamamen almaya, okutmamaya çevirmişler! Öte yandan devletten de eğitim yardımı almayı sürdürüyorlar.

Öğrencilerin okul eğitimini veli onayına bırakan sistemle ilgili pek çok yazı yazdım son günlerde ama kırk yıl düşünsem kız çocuklarını okuldan alıp çalıştırmaya kılıf olarak kullanılacağı aklıma gelmezdi!

Sonuca gelince; ailenin telefon numaralarını aldım, annesini aradım; babasıyla da konuştum...  

Baba işsiz, günübirlik işlerde, iş bulursa çalışıyor. Bel fıtığı sorunu var. Anne zaten 6 çocuk, kayınvalide ve kayınpedere de bakıyor. Dede felç geçirmiş; 2 aydır yatalak. "Bakım maaşı alıyor musunuz?" dedim. Almıyorlarmış; yol gösterdim, ne yapacaklarını anlattım; veli iznini çocuğu çalıştırarak kullanma haklarının olmadığını, kızı okuldan alamayacaklarını, devletin eğitim yardımını keseceğini söyledim...

Uzun uzun konuştuk. Anne kızından yana çıktı; "Diğer çocuklar okumaya meraklı değil, ama bu kız çok meraklı. Okusun, eli ekmek tutsun, kimsenin eline bakmasın" dedi.

Babaanne ile de konuştum; bakım maaşını duyunca yumuşadı. "Bak artık sosyal medya var; yazılır, çizilir, sonra televizyonlar torununu okula göndermeyen kötü babaanne diye seni Türkiye'ye reklam eder" deyince de epeyce tırstı. O da 14 yaşında evlenmiş, 15'inde kızın babasını kucağına almış. 49 yaşında! Ama kocası 72! Onun da hayatı külliyen çile! Aileyi ikna edemeseydim; kaymakamlık, okul, Sosyal Hizmetler her yer ile konuşacaktım. Dert edinmemek mümkün müydü? Gerek kalmadı...

ŞİMDİ OKULLU OLDUK!

Sonuç; Aile, dedeye bakım parası için işlemleri başlattı. Zaten oturdukları ev de kendilerine ait değil, hak ediyorlar. Hafta sonu adını açıklamak istemeyen bir hayırsever forma mont, ayakkabı, hırka, üst baş, çanta, kırtasiye, ek ders kitabı, defter her şeyini aldı. Aileye de gıda ve temizlik malzemesi, ikinci el eşya desteği verdi. Burs da verecek kıza.  

Kız çocuğu bu yazıyı yazdığım an itibarıyla okulda. Sabahın köründe komşu ablasından aradı; sesi cıvıl cıvıldı,"Okuluma kavuşuyorum, rüyalarım gerçek oldu" dedi. Bir öğretmenine de anlatmış, az önce de öğretmeni aradı; o da çocuktan övgüyle söz etti ve teşekkür etti. Kız da yanındaydı, tekrar konuştuk. Haa, bu eğitmenin vesilesiyle onu sevmeyen öğretmene de ulaştım ve çocuğun öyküsünü anlattım. O da "Bilmiyordum" dedi ve çok üzüldü "Telafi edeceğim" dedi. Onlar da kızın okula devam edip etmediğini izleyecekler...

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.