Hava Durumu

Hemşireler Günü kutlu olsun

Yazının Giriş Tarihi: 13.05.2020 04:01
Yazının Güncellenme Tarihi: 13.05.2020 04:01

Dün 12 Mayıs Hemşireler Günü'ydü... Dünyada hemşireliğin simgesi olan Florence Nightingale'in doğduğu gün tüm dünyada Hemşireler Günü olarak kutlanıyor.

Nightingale, 12 Mayıs 1820'de İtalya'nın Floransa kentinde dünyaya geldi. Londra King's kolejinden mezun oldu. Ailesinin itirazına rağmen Almanya'da hemşirelik eğitimi aldı. 1800'lü yıllarda hemşirelik küçümsenen bir meslekti. Nightingale ömrünü mesleğini öğrenmeye, öğretmeye ve hayır işlerine adadı. 1853-1856 yılları arasındaki Kırım Savaşı nedeniyle 38 gönüllü hemşire ile İstanbul Selimiye Kışlası'ndaki askeri hastaneye gönderildi. İnsanların bakımsızlık ve bulaşıcı hastalıklardan öldüğünü görünce, yoğun bir çalışma sonucunda hastaneyi sağlık koşullarına uygun hale getirdi. Ölüm oranı yüzde 42'den yüzde 2'ye düştü. Dünyada olduğu gibi Türkiye'de de iz bıraktı!

Türkiye'de ise modern hemşireliğin kurucusu Dr. Besim Ömer Paşa (Akalın) 1907'de Londra'da katıldığı Kızılhaç konferansında Florance Nightingale ile tanıştı. Hemşireliğin meslek olarak gereğini anlayan Besim Ömer Paşa, 1911'de İstanbul'un tanınmış ailelerine mensup kadınları kendisinin ders verdiği "Gönüllü Hastabakıcılık Kursu"na çağırdı.

6 aylık kurstan sonra 1912'deki Balkan, 1915'teki Çanakkale Savaşı ve 1. Dünya Savaşı ile Milli Mücadele'de Türk kadınları yaralı askerlerin bakımını üstlendiler. Osmanlıda ilk hemşirelik okulu ise 1920 yılında Amiral Bristol Hastanesi'ne bağlı olarak açıldı.

Cumhuriyet döneminde ilk kez 1925 yılında Kızılay Hemşire Okulu hayata geçti. 1946 yılında ise sağlık liseleri açıldı. Yatılı olan bu okullar sayesinde köy ve kasabalardaki kızlar meslek sahibi oldu. Sonraki yıllarda 4 yıllık üniversite programları da oluşturuldu.

EBE/HEMŞİRE TORUNUYUM

Babaannem Huriye Hanım; Ömer Besim Paşa'nın 1895 yılında açtığı Ebe Okulu'ndan mezundu. Ben birkaç aylıkken ölen babaannem için "Diplomalı ebe" tanımı kullanılırdı.

Fatih yangınında nüfus kayıtları yandığından kimliği sonradan yenilenen babamın 1907 ya da 1909 doğumlu olduğunu düşünüyoruz. Zira babamla aramızda 50 yaş olduğu söylenirdi. Dedem, babam birkaç aylıkken şehit düşmüş.

 Kurtuluş Savaşı başlayınca babaannem, oğullarını yakını olan Hasan Fehmi Bey ile Emine Hanım'ın yanına İzmir'e bırakarak cepheye gider ve sıhhiyeci/hemşire olarak görev yapar. Soyadı Kanunu çıktığında da kendisine büyük destek olan aileden Şefik Kolaylı'ya mektup yazarak aynı soyadını almak üzere izin ister. Böylece soyadımız Kolaylı olur. Özetle aslında ben de bir ebe hemşire torunuyum diyebilirim.

BENDE HEMŞİRELİĞİ SİMGELEYEN 3 İSİM

Çok sevdiğim üç hemşire arkadaşım var; Sevim Tanrıkulu, Safiye Aygün ve Kadriye Gürşimşir; üçünün de ortak özelliği iyi insan ve iyi hemşire olmasıdır. Hangi meslekte olursanız olun hiç fark etmiyor; önce iyi insan olmak lazım!

Sevim Tanrıkulu ile 1979 yılında SSK Hastanesi'nde hemşire iken tanıştık; sonrasında yolumuz 2000'de kesişti ve bir daha da hiç ara vermedik. SSK Çekirge Hastanesi'nin o yıllarda giderek bozulan düzenine katlanamamış ve Ziraat Bankası'na geçmişti.

Oradan da hemşirelik mesleğinin zirvesine çıktığı Kızılay'a geçiş yapmıştı; Kızılay Tıp Merkezi'nin yönetmeni olmuş; Bursa'da sertifikalı ilk yardım eğitimlerini, hasta ve yaşlı bakımı eğitimlerini başlatmıştı. 

Kötülerin bile kıyıp da kötülük yapamadığı insanlardandır: Birinin bir şeye ihtiyacı olduğunda uğraşır, didinir, çırpınır ve bir şekilde çözüm üretmeye bakar. O yüzden de işi hiç bitmezdi. Ama o işinin çokluğunu hiçbir zaman insanlara karşı bahane olarak kullanmadı!..

'TRİAJ'IN BİLİNMEDİĞİ ZAMANLARDA UYGULARDI!

Diğer hemşire arkadaşım Safiye Aygün de özel biridir. Farklıdır. Dik başlıdır, kafasına buyruktur. Ömür boyu otoriteyle sorunu olmuştur. Ama iyi bir hemşiredir, iyi insandır.  Özellikle de çocuklara ve yaşlılara hiç dayanamaz.

Onu da 1980'li yılların ikinci yarısında tanımıştım. O tarihlerde SSK Hastanesi'nde yoğun bakım servisi yoktu. Tüm hastalar ya koğuşlarda 8, 10 kişi bir arada ya da üçer kişilik odalarda yatardı. Hasta yoğunluğu olduğunda da araya sedyede yatan hastalar sıkıştırılırdı.

Safiye hemşire servis nöbetine geldiğinde; önce hasta dosyasını okur; sonra da hızlı bir şekilde hasta odaları dolaşır, ardından tedavileri her bir hasta dosyasının üzerine koyarak, herhangi bir karıştırmaya mahal vermeksizin hazırlardı. O zamanlar hiç bilinmeyen hasta triajını nöbetlerde hastalarına uygulardı. Hastaları ağır, hafif, orta, çok ağır olmak üzere gruplardı. Enerjisini ağır ve çok ağır hastalara verirdi. Beyin kanaması geçiren hastaların yatış pozisyonunun bile ne kadar önemli olduğunu ondan öğrenmiştim... Hasta refakatçileri onun nöbetçi olduğunu görünce sevinirdi; bilirlerdi ki hastaları o gece ölmeyecek! O SSK hastanesine emekli oluncaya kadar dayandı!..

'SESİNİ HİÇ YÜKSELTMEZDİ!'

Bir diğer hemşire Kadriye Gürşimşir; babamın kocaman siyah gözlü hemşiresi. O da entelektüel, kitap okuyan, sanata, kültüre ilgili biriydi. Hastaya sesini yükselttiği duyulmamıştı.

Hastalara, hasta yakınlarına, şefkatle, iyilikle yaklaşırdı. Dolayısıyla da başka hemşirenin sorumlu olduğu hallerde bile hasta yakınları ona gelip, ondan yardım isterlerdi.

Kendi iş yükünü gönüllü artıran insanlardandı. Dönemin SSK Hastanesi'nde pek değil hiç alışılmadık bir durumdu. Hasta yoğunluğu hemşireleri de katılaştırmıştı; hastanede uzun süre yatan hastası olan refakatçiler serum takıp çıkartmayı, hatta iğne yapmayı öğrenip giderlerdi. Öğrenene değil, öğretene bak misali!

Kadriye Gürşimşir de SSK Hastanesi'ndeki iyi bir insan ve hemşire olmasına karşı gelişen mobbinge ve genel erozyona dayanamadı, kıdem tazminatını yakarak istifa etti, özel bir sağlık kuruluşunda çalıştı ve emekli oldu.

HASTA HEMŞİRELERE EMANET EDİLİR

Ben onlardan, hemşirelerin de sağlık sisteminin olmazsa olmazı olduğunu öğrendim. Zira doktor poliklinikte, ameliyatta ve sonrasında ise sabah yapılan vizitelerde beşer dakika muhatap oluyordu hastalarla, sonrası hemşirelere emanetti.

Aradan yıllar geçti ama sistem değişmedi. Hâlâ da öyle; hasta hemşirelere emanettir...

Son olarak koronavirüs salgını; doktorların yanı sıra tüm sağlık çalışanlarının, hemşirelerin ne kadar önemli bir görev üstlendiğini hepimize hatırlattı, kendilerine de... Onlar tüm toplumun kahramanı oldular.

Mesleğini gereği gibi yapan, kendisinin olduğu kadar hastasının da insan olduğunu unutmayan tüm hemşirelerin gününü kutluyorum...

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.