'İlk işim eğitim almak olacak'

1 Ağustos tarihli köşe yazımda "Vatansız kız kardeşlerin Çilesi" başlıklı köşe yazımda yaşları 24, 21 ve 18 olan "Gizem, Yaren ve Lütfiye" adlı üç kız kardeşin dramını paylaşmıştım.

Özetle şöyleydi:

Aslında 4 kardeşler. En büyükleri olan erkek kardeş veremden ölüyor. Kardeşlerin ortancası da verem hastası, tedavi görüyor. Anne Bulgaristan'dan kitlesel göçün olduğu yıllarda Bulgaristan pasaportu ile Türkiye'ye geliyor, imam nikâhı adı altında evleniyor. Dört çocuk dünyaya geldikten sonra baba evi terk edip kayıplara karışıyor.

Anne sınır dışı ediliyor, 5 yıl Türkiye'ye dönemiyor, çocuklar bu sürede hem annesiz, hem de babasız kalıyor. Anne yıllar sonra Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı oluyor. Ancak kızlar nüfusları çıkmadığından kimliksiz kalıyor... Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı kimliğinin alınabilmesi için mahkemeye başvuruluyor; DNA testi ile Türk vatandaşı olan annenin çocukları oldukları ispatlanıyor... Ama vatandaş olamıyorlar. Son olarak 18 yaşını tamamlayan en küçük kız kardeş de vatansız kimlik belgesi aldı...

Şimdi bu üç kız kardeşin tek istediği şey Türk vatandaşı olarak birer kimliklerinin olması...

 Konunun yakın takipçilerinden biri de eski Bal-Göç yöneticilerinden Erdoğan Doğu'nun paylaşımı sayesinde konudan haberdar oldum...

Bal-Göç Genel Başkanı Veli Öztürk ile görüştüm...

"Bal-Göç olarak biz de konuyu takip ediyoruz... Gizem, Yaren ve Lütfiye kardeşlerin Türk vatandaşı olmaları için elimizden gelen her şeyi yapmaya hazırız. Onlar bizim de çocuğumuz. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmaları için gereken her türlü girişimde bulunacağız" dedi...

Konuyu takip eden isimlerden biri de 16 Haziran'dan bu yana Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu Genel Başkanı Sabri Mutlu...
Sabri Mutlu ile de görüştüm, şunları anlattı:

"Konuyu takip ediyoruz. Geçen hafta Ankara'daydık. Genel olarak, bu kız kardeşler gibi iki arada bir derede kalan çocuklarımız, insanlarımız var.

 AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Çiğdem Karaaslan ile görüşerek konuyu ilettik. Gerek İçişleri Bakanlığı gerekse Ankara nezdinde konuyu takip ediyoruz.

 Gerekirse tekrar tekrar ararız, bu konudaki isteklerimizi iletiriz... İnşallah en kısa sürede sonuç alırız. Umarım en kısa zamanda biraz daha somutlaştırırız..."

(Bu arada Sabri Mutlu, özellikle Makedonya ve Kosova'da ki bazı girişimlerinden de söz ederek "Makedonya'da çifte vatandaşlık tanınması yönünde taleplerimiz var. Oradan göç eden vatandaşlarımız da çifte vatandaş olsun. Yakında Makedonya AB üyesi olacak. Biliyorsunuz, AB üyesi olduktan sonra bu işlemler çok zorlaşıyor" dedi.)

Eski Bal-Göç ve Balkan Türkleri Göçmen ve Mülteci Dernekleri Federasyonu (BGF) Genel Başkanı olan milletvekili Prof. Dr. Yüksel Özkan ile de görüştüm...

Yüksel Özkan da, benzeri sorunları için geçmişte de mücadele ettiğini anımsattı; Gizem, Yaren ve Lütfiye kardeşlerin Türk vatandaşı olması için ilgili bakanlıklar nezdinde girişimlerinin sürdüğünü anlattı...

ANKARA'DAN ARADILAR

Ve son olarak vatansız kız kardeşlerin en büyüğü olan Gizem ile konuştum...  YeniDönem'de yayınlanan köşe yazımı okumuş... "Gösterdiğiniz duyarlılık için teşekkür ederim" dedi...

Yıllardır Türk vatandaşı olmak için uğraştıklarını, son olarak da İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile görüşüp kendisinden yardım istediklerini anlattı... Ve güzel bir gelişmeyi paylaştı:

"Ankara'dan İçişleri Bakanlığı'ndan aradılar. İnceleme yapıldığı, Kurban Bayramı sonrasında Göç İdaresi'ne çağırılabileceğimizi, başvuru sonrasında durumumuz hakkında bir karar verileceği söylendi..."

Gizem bu güzel habere kendini kaptırmak istemiyor, sonradan hayal kırıklığı yaşamamak için.

"Kimliklerimiz verilirse, Türk vatandaşı olursak bu benim için çok güzel, çok büyük bir sürpriz olacak. Biz geçmişte çok uğraştık. 'Şuraya gidin olacak' dendi. Olacağına inandık ve çok kere de hayal kırıklığı yaşadık... O yüzden olacağına dair kendimi kaptırmak istemiyorum"  dedi.

'YOK HÜKMÜNDE HAYAT'

Peki, vatansız olmak, kimliksiz olmak nasıl bir şeydi? Gizem'e sordum, anlattı...

"Hiçbir şekilde eğitim alamadık. Okula gidemedik. SGK'ya kaydımız olmuyor, sigortalı bir işte çalışamıyoruz. Resmi nikâh kıyamıyoruz. Hastalandığımızda hastaneye gidemiyoruz. Hasta olan kardeşim her gün ilaç kullanmak zorunda. Kimliksiz yaşıyoruz. Annemize bir kargo gelse, onu bile alamıyoruz..."

Yok hükmünde bir yaşam! Vatansız kimliği ne işe yarıyordu? 

Gizem dedi ki:

"Şu anda hepimizin vatansız kimliğimiz var, sadece kim olduğumuzu ispat edebiliyoruz. Bir polis çevirdiğinde 'biz şuyuz diyebiliyoruz'  İstanbul Kart bile daha kullanışlı. Kendi kimliğimizle hiçbir şey yapamıyoruz... "

Okuma yazma bilip bilmediklerini sordum, kendi çabalarıyla zamanla öğrendiklerini ama onun dışında eğitim alamadıklarını, bir belgeye sahip olmadıklarını söyledi.

Eğer Türk vatandaşı olursa, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olursa ilk olarak ne yapmak istediğini sordum...

Hiç düşünmeden, bir saniye bile tereddüt etmeden hemen yanıtladı:

"Kimliğimi alabilirsem, ilk işim eğitim almak olacak. İlkokul, ortaokul, lise hatta üniversite okumak istiyorum. Hemen açık öğretime kaydımı yaptıracağım..."

Gözlerim yaşardı...

 Bu üç kız kardeş Türk... Türkiye'de Türk anne ve babadan dünyaya gelmişler. Anneleri Türk vatandaşı ve mahkemede DNA kayıtlarıyla o annenin çocukları olduğu da belgelenmiş...

Bu durumun oluşmasında ebeveynlerinin belki hatası var, ama bu gencecik insanların bunda hiçbir payı yok.

Vatansız kız kardeşler bugüne dek yeteri kadar bedel ödemişler... Çok da gençler, bugüne dek olan olmuş... Hiç olmazsa bundan sonrası, yani gelecekleri kurtarılsın...
Bu gençlerin öncelikli hayali Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olabilmek...

İçişleri Bakanlığı anladığım kadarıyla konuyla yakından ilgileniyor... İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun danışmanı Harun Akın'ın da bu konuya duyarlılık göstereceğini umuyorum.

Kız kardeşlerin önünde uzun bir ömür var... İnşallah onları hayalleriyle buluşturacak olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı kimliğine kavuşurlar...