Hava Durumu

Kamu hastanelerinde hoşluk da var, zorluk da!

Yazının Giriş Tarihi: 01.10.2019 06:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 01.10.2019 06:00

Kurban Bayramı'ndan birkaç gün önce Çekirge Devlet Hastanesi'ne gitmiştim, bir uzmana hem tahlillerimi gösterecek hem de ilaç yazdıracaktım. Reçetemi alıp çıkmıştım. Hastanenin bahçesinde eski mazgallar vardı, ayağım takıldı, düştüm... Canım o kadar acıdı ki daha önce de bir kez ayağımı kırmıştım; "Eyvah kırıldı!" dedim kendi kendime... Birileri kaldırdı; kafeteryanın önünde bir sandalyede oturup ayağımın acısının geçmesini bekledim...

O arada kafeteryada çalışan biri "Orada hep birileri düşüyor" dedi... Şehir Hastanesi yeni açılmıştı; acil servis ana baba günüydü... Topallaya topallaya gazeteye geri döndüm. Birkaç kez ertelediğim konuğum gelecekti. Günün akşamında ayağım çok şişince, sonradan başıma iş çıkarmasın diye özel bir hastaneye gittim, röntgen çekildi, "Çatlak" denilip alçıya alındı...

Birkaç gün sonra sağ olsun, CHP Milletvekili Prof. Dr. Yüksel Özkan aradı, röntgenleri istedi, kendisine ulaştırdık, inceledi ve "Bandajla idare edebilirsiniz, dikkat edin, basmayın, yüksekte tutun. Buz koyun. Sorun çıkarsa beni arayın. Özen gösterirseniz bir şey olmaz" dedi... Alçı açıldı, bayramı rahat geçirdim, ama 3 hafta üstüne basmadım.... Bir hafta sonra iki ay olacak, ama çok ayakta kalırsam, fazla yürürsem ayak bileğim hâlâ sorun çıkartıyor...

İlk etapta alçıya alan hekimi de haklı buluyorum. Zira alçıya almasaydı, durumun ciddiyetinin farkına varmayacaktım. Evde kalacaktım, alışverişe çıkacaktım, kesin börek filan yapacaktım. Hareket halinde olacaktım, ayağımın canına okuyacaktım.

Özetle, hastanede hastanelik oldum... (Çekirge Devlet Hastanesi yetkilileri bir zahmet o mazgallara bir el atıverin!..)

ÖNEMLİ OLAN DOĞRU HEKİME ULAŞMAK

Ve bir kez daha kişinin hayatını etkileyecek önemli vakalarda bir değil iki hekimden teyit alınması gerektiğine de yaşayarak tanık oldum. Günümüzün piyasalaşan sağlık koşullarında bir hekim 'ameliyat' demişse, mutlaka iyice araştırıp bir başka uzmandan ikinci bir görüş alınması gerekiyor. 

Bir hekim arkadaşım şöyle demişti:

"Beş yıldızlı otel statüsünde özel hastaneler yapılıyor. Şehir Hastanesi için de aynı şey söylenebilir. 5 yıldızlı otel konforu hasta ve hasta yakınlarının egosunu tatmin eder. Cihazlar da önemli. Ama son sistem cihaz olsa bile doğru doktora ulaşmak hepsinden önemli. Tedaviyi yapacak olan hekimdir. Hastanın tedavisinde doğru tedaviyi uygulayacak olan bilgili, deneyimli hekime ulaşmak en önemlisidir bence..."

PAZAR GÜNÜ BİLE HASTASINI TAKİP EDEN YARD. DOÇ. DR. SELÇUK KANAT

Kamu hastanelerinde her şeye karşın özveriyle görev yapan çok sayıda iyi hekimlerimiz var... Hep eleştirecek değiliz. İyi ve güzel şeyler de oluyor... Sosyal medyada sayfa arkadaşım K. Yılmaz, Yüksek İhtisas Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Yardımcı Doçent Dr. Selçuk Kanat ile ilgili bir paylaşım yapmış...

"Uzun süre önce ritim bozukluğu nedeniyle anneme Yüksek İhtisas Hastanesi'nde küçük bir operasyon yaptırmıştık. Üç ayda bir kontrollere gidip ilaç doz ayarlaması yapılıyordu. Uzun süre gidemedik.

Raporlu olduğu için de aynı ilaçlara devam ediyorduk. Buraya kadar her şey normal. Fakat dün gelen bir telefonda 'Pazar günü doktorunuz Selçuk Kanat sizi kontrole bekliyor' denilince şaşkınlık içinde kaldık.

 Çünkü bizim bir talebimiz olmadan Selçuk Bey'in asistanı aradı. Gittiğimizde de gördük ki Doktor Selçuk Kanat uzun süre görmediği, kontrol etmediği hastalarını pazar günü hastaneye davet etmişti. Bütün kan tahlilleri, EKG, Eko hepsi yapılarak ilaçlar yenilendi. Aslında bu yazıyı Doktor Selçuk Kanat'a teşekkür etmek için yazıyorum. Mesleğinde özverili ve fedakâr olduğu için. Umarım bütün hekimlere örnek olur..."

Birkaç kişiye sordum; herkes bu genç akademisyenin hem çok iyi bir insan, hem de çok iyi bir hekim olduğunu söylediler.

Kamu hastanesinde kontrollerini aksatan hastalarını takip eden, kim bilir belki de sadece bu takibiyle hayatlarını kurtaran Kardiyolog Yardımcı Doçent Dr. Selçuk Kanat'ı yürekten kutluyorum...

Yrd. Doç. Dr. Selçuk Kanat gibi hekimlere bu toplumun çok ihtiyacı var. Sadece hekimliği açısından değil, insana dair verdiği umut nedeniyle de. Ben kendisini hiç görmedim, tanımam etmem. Ama gösterdiği yaklaşım uzaktan bana bile iyi geldi...

Üstelik de birkaç ay önce Bursa'nın duayen hemşiresi, ilk yardım eğitmeni Sevim Tanrıkulu ile birlikte muayene olmak için gittiğimiz ve cin çarpmıştan beter olduğumuz hastanenin bir başka hekimi... Ayrıntıya girmek istemiyorum; Sevim Tanrıkulu beni götürebilmek için kendisine de randevu almıştı. Çok üzüldü, kalbi çok kırıldı. Gördüğümüz muameleden çok beni Sevim Tanrıkulu'nun üzülmesi etkiledi.

SEVİM TANRIKULU'NA TEŞEKKÜRLER...

Yeri gelmişken, bilen bilir. Sevim Tanrıkulu bu şehre çok emek vermiş, çok insana dokunmuş biridir. En çok da dezavantajlı kesimlere, yaşlılara, engellilere, hastalara!   Kızılay tıp merkezi koordinatörüydü, sonrasında ilk yardım eğitmenliği yaptı, tam bir Kızılaycıydı. İhtiyacı olan herkesin yardımına koşar, gereğini yapardı.

 Marmara depremi sonrasında ilk yardım eğitimi eksikliğinin farkına varmış ve uluslararası Kızılhaç örgütü ile proje yapıp akredite bir ilk yardım eğitim merkezi kurulmasına öncülük etmişti. Ardından da yaşlı ve hasta bakımı eğitimlerini başlatmış ve çok sayıda dezavantajlı kadının meslek sahibi olmasını, hasta ve yaşlıların ise doğru bakılmasını sağlamıştı. Muradiye Kız Öğrenci Yurdu'nun yapılmasında da bağışçılara ulaşma açısından katkısı çoktur. Son çeyrek yüzyılda Bursa Kızılay bünyesindeki her projede katkısı vardır.

Kızılay'ın yaşlı bağışçılarının bakımına dek her şeyle ilgilenmişti. Kızılay'ın Mudanya'daki kampında spastik çocuk, gençler ve ailelerinin bir dönem kamp yapması için proje geliştirmişti. Kamp tamamen gönüllü desteği ile yürüyordu. Kendisi de oradaki 15 günlük maaşını kampa bağışlıyordu, gönüllü hizmet diye. Hizmet edenler, animatörler, eğitimciler, beden öğretmenleri tamamen gönüllüydü. Evinde hizmetlisi olan gönüllü kadının orada cam sildiğine şahit olmuştum.

Sağlık Müdürlüğü şube müdürlerinden rahmetli Dr. Nuri Berkem, Bursa'nın açlıkla karşı karşıya olan bebekleri için bulgur, süt ve yumurtadan oluşan temel besin kampanyası açmıştı. En yoğun destek verenlerden biri de Sevim Tanrıkulu olmuştu. Sevim Tanrıkulu'na son yıllarda defalarca 'Artık bırak!' demiştim; ama o bir türlü bırakamıyordu. Kızılaycılık onun öylesine kanına, bilincine işlemişti ki kopamıyordu.  En nihayetinde Bursa'da bir Kızılay efsanesi olan Sevim Tanrıkulu yanılmıyorsam sene başında Kızılay'dan ayrıldı. Kızılay Bursa'nın yeni yönetimi Sevim Tanrıkulu'nu durdurmadı, ama tüm yasal haklarını yani tazminatını da ödedi. Bu şehrin hizmetlerinden dolayı Sevim Tanrıkulu'na bir teşekkür borcu var.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.