Hava Durumu

'Kara Kutu'nun hatırlattıkları

Yazının Giriş Tarihi: 04.12.2019 06:01
Yazının Güncellenme Tarihi: 04.12.2019 06:01

İlaçla ilgili ilk farkındalığım Sosyal Güvenlik eski Bakanı Hilmi İşgüzar zamanında olmuştu... Eski siyasilerin ya da siyaset tarihi okumasını yapanların hatırlayacağı Güneş Motel olayı aktörlerinden biriydi!

1977 seçimlerinde yüzde 41 oy almasına karşın hükümeti kuramayan Ecevit, 11 milletvekilini AP'den ayrılıp Bakanlık karşılığında CHP'ye geçmeye ikna etmişti. 31 Aralık 1977'de Süleyman Demirel'in başkanlığındaki Milliyetçi Cephe hükümeti düşmüştü...

1978'de CHP hükümeti kurulmuştu. İşgüzar da Ecevit'in genel başkanı olduğu CHP'ye Bakanlık karşılığında geçen isimler arasındaydı... Niye şimdi durduk yerde hatırlattığıma gelince "Kara Kutu" yüzünden...

HİLMİ İŞGÜZAR'IN ASIL YARGILANMA SEBEBİ İLAÇ FABRİKASI MIYDI?

Soner Yalçın, Kara Kutu'yu yazarak sağlığın ekonomi ve politiğini tartışmaya açtı; "Kral Çıplak" dedi ya... Okudum ve belleğimdeki bütün olaylar geri çağrıldı.

O tarihlerde SSK hastaneleri büyük ilaç şirketlerinden çok sayıda toplu ilaç alımı yapıyordu. İşgüzar döneminde 1979 yılında SSK ilaç fabrikası kurulmuştu. İlk önce ağrı kesici, antibiyotik ve mide ilaçları üretmeye başlamıştı.

 En büyük ilaç tüketicisi olan SSK'nın ilaç fabrikası açması çok ama çok büyük bir hamleydi... Hilmi İşgüzar küresel ilaç tekellerinin çarkına çomak sokmuştu...  SSK İlaç Fabrikaları kapatıldığında 20'nin üzerinde ilaç üretiyordu.

(Bomanti'deki SSK ilaç fabrikası 2005 yılında; sağlıkta dönüşümle birlikte kapatıldı. Kapatıldığı dönemde vitaminden ağrı kesiciye, antibiyotiğe dek 22 ilaç üretiyordu. Petrol-İş'in o tarihteki açıklamasına göre de piyasadan yüzde 159 daha ucuzdu.)

İşgüzar 12 Eylül'den sonra yolsuzluk iddialarıyla yargılandı. Yüce Divan'a sevk edildi. 12 Eylül faşizmi onu da yargıladı, 9 yıl 8 ay hapis ve 5 milyon lira para cezasına çarptırıldı... Hilmi İşgüzar'ın asıl suçunun Bakanlığı döneminde SSK ilaç fabrikası açmak olduğunu düşünmüşümdür hep...  

Soner Yalçın'ın yazdığı Kara Kutu'yu okuduktan sonra bu fikrim daha da pekişti... Zira dünyada milli ilaç politikasını savunan yerel aktörlerin, savcıların başına neler geldiğini de yazıyordu.

Hatırladığım bir diğer husus ise şuydu; babam öldükten bir hafta sonra zatürre olmuştum. Doktorun yazdığı ilaçları eksiksiz kullanmama rağmen bir türlü iyileşemiyordum.

Daha da kötüleşmiştim. Ateş, öksürük, şiddetli göğüs ağrısı... Kontrole gittiğimde doktorum aynı ilaçları yazıp, SSK'dan değil de dışarıdan parayla almamı önermişti. Öyle yapmış ve bu defa ilaçlar iyi gelmişti, iyileşmiştim. İddialara göre; SSK'nın toplu alım ihalelerinde fiyatlar çok kırılıyor ve ilaç firmaları da SSK için ürettikleri ilaçlarda pahalı etken maddeleri azaltıyordu!  

"BATI TIBBI SAĞLIĞINIZIN ALTINI NASIL OYAR?"

Ve diğer anım da 2008 yılının ilk aylarında yayımlanan "Batı Tıbbı Sağlığınızın Altını Nasıl Oyar" adlı kitaptır... Kitapta aynı zamanda organik kimyada yüksek lisansı olan Shane Ellison'un iddiaları arasında 'modern tıbbın 10 büyük yalanı' yer alıyordu. Hedefinde ise FDA vardı; yüksek kolesterolün, milyarlarca dolarlık bir ilaç pazarı için ortaya konulan bir büyük yalan olduğunu iddia ediyordu...

Aynı şekilde depresyon ilaçlarına, aşılara ve daha pek çok hususa dair çekinceleri de anlatıyordu...  ABD kaynaklı bir yazardı; iddiaları arasında ABD'de her yıl bu yüzden 105 bin kişinin öldüğü, 2 milyon kişinin sürekli hasta ya da sakat olduğu da yer alıyordu...

Ellison, "Kolesterol, kalp, depresyon, hormon ve hiperaktivite ilaçlarının bir kandırmaca ürünler olduğunu iddia ediyor ve amacın ilaç satmak olmadığını hastalık satmak olduğunu" savunuyordu...

O tarihlerde ben de kolesterol ilacı kullanıyordum. Anneme de aynı ilaç yıllarca verilmişti ve kadıncağız ilaca başladıktan kısa bir süre sonra etlerinin acıdığını söylerdi hep; zaten kemik erimesi ve romatoit artridi vardı, zor yürüyordu, hepten yürüyemez hale geldi.

Annem 2004 yılının Aralık ayında yaşamını yitirdi. 2008'de bu kitabı okuduğumda, kolesterol ilacına yeni başlamıştım; kol kaslarım, ayak kaslarım müthiş ağrıyordu, annemin dediği gibi "Etlerim acıyordu"... 

O gece bütün kolesterol ilaçlarını çöpe attım. Bir daha da kullanmadım ve şunu öğrendim; her gün düzenli yürüyüş yaparsam ne kolesterol kalıyor ne de insülin direnci...

O tarihte Shane Ellison'un "Batı tıbbı sağlığınızın altını nasıl oyar" adlı kitabını köşe yazımda yazmak gafletini (!) göstermiştim. En büyük tepkiyi ise tanıdığım ya da arkadaşım olan doktorlardan almıştım. "O kadın soytarının tekiydi; onun yüzünden bir sürü insan ilacını çöpe atacak ve ölecekti!" Biri aynen şu cümleleri kurmuştu; "Hasta karşısında bizim inandırıcılığımızı sorgulatan koca bir yalan. Sen de buna inandın öyle mi?" Eş zamanlı olarak ilaç firma yetkililerinden de sert tepkiler gelmişti.

HASTA DEĞİL HASTALIK VAR!

Şimdi... Soner Yalçın "Kara Kutu"sunu, biriktirdiğim bilgi ve anılarımla çakıştırarak, örtüştürerek okudum... Küresel ilaç tekellerinin, dünyanın anasını ağlatan Rockefeller başta olmak üzere emperyal  küresel ağ temsilcilerinin dünya sağlığını nasıl onlarca yıldır yönlendirdiklerini bir bir maskelerini düşürerek anlatıyor...

Ve sürekli şunu diyor; "Ben sağlığın ekonomi politiğini yazıyorum."

 Kitap 12 Eylül öncesi öldürülen ve ortak noktaları ilaç sektörünü yabancıların hegemonyasından kurtarmak olan MHP'li ve CHP'li iki bir eczacının öldürülmesiyle başlıyor.

Adım adım küresel biçimlendiricilerin sağlığı nasıl şekillendirdiğini, hastalık üzerinden nasıl bir büyük piyasa oluşturduklarını bilgi ve belge eşliğinde anlatıyor. Kitapta kuş gribinde dünyada ve Türkiye'de yaşananlar da var.

Ve Soner Yalçın 'Kara Kutu'nun son sayfalarında da sorgulamayı sürdürüyor:

"Doktorlara sevgimiz, saygımız sonsuz; başımızın üstünde yererli var. Ama... Bu eleştirilmeyecekleri anlamına gelmez!.."

Ve 'Kara Kutu' şu sözcüklerle sona eriyor:

"Güçlü insan çağının yalanlarını reddeder.

Gerçeğe ulaşmak cesaret ister.

Saklı Seçilmişler'in size 'Hapı' yutturmasına izin vermeyiniz!.."

Soner Yalçın'ın yazmış olduğu "Kara Kutu" en çok okunanlar listesinde... On binlerce kişi kitabı okuyor; on binlerce kişilik farkındalık oluşuyor... On binlerce kişi daha okuyacak! En azından 'Kara Kutu"dan sonra Türkiye'de tıbbın ekonomi politiği tartışılmaz olmaktan çıkmıştır.

(Ve tanıdığım en iyi kardiyologlardan olan Sevgili Neslihan Gülmez'in; neden hemeopati üzerine yoğunlaşıp uzmanlaştığını anlayamamıştım: Kara Kutu'dan sonra çok iyi anlamış bulunmaktayım. Zira hemeopatinin ne olduğunu öğrendim. )
 

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.