Hava Durumu

Koronavirüs tatil yapmıyor; boşluklardan sızıyor!

Yazının Giriş Tarihi: 19.07.2020 06:10
Yazının Güncellenme Tarihi: 19.07.2020 06:10

Aklıma geldi epeydir bakmamıştım... Sağlık Bakanlığı'nın kovid-19 riskini gösteren bir uygulaması var; "Hayat Eve Sığar (HES) "... Bulunduğunuz konuma göre vaka durum uyarısı yapıyor.  Sistem salgının en yaygın olduğu nisan ayı sonlarına doğru devreye girmiş ve cep telefonlarından kişinin bulunduğu yerdeki vaka durumunu görmesine imkân vermişti.

Uygulamanın ilk tanıtımında Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer almıştı:

"Çok fazla riskli alanlarda dolaşan ve fazla kişi ile temas eden kişiye risk puanı verecek ve o kişiyi gerekirse teste gönderecek, hatta arkadaşları varsa eklenmiş 'Senin şu arkadaşının riski yükselmiş' uyarısı verecek. Test yapılıp negatif çıkarsa, riski sıfırlayacak..."

HES uygulaması Sağlık Bakanlığı'nca bu şekilde kullanılıp kullanılmadığına gelince; bu yönde basına yansımış herhangi bir bilgi ya da açıklama yok.

Öyle olsaydı, yaşadığım mahalle itibarıyla beni bugüne dek en az beş altı kez teste göndermeleri gerekirdi.  Zira ne zaman cep telefonumdaki "Hayat Eve Sığar" uygulamasına girsem sürekli kırmızıya boyanmış bir harita ve  "Çok yüksek riskli bölgedesiniz" mesajı geliyor.

Yani sistem, kişinin bulunduğu bölgedeki yoğunluğu bilmesi yönünde kullanılıyor. 

'ÇOK YÜKSEK RİSKLİ BÖLGEDESİNİZ'

Epeydir girmiyordum, hadi bir bakayım dedim. Yine aynı mesaj! Acaba sistem İncirli'de "Çok yüksek riskli bölgede takılıp kalmış olabilir mi?" gibisinden bir züğürt tesellisine sığındı beynim. Ama 15 gün öncesinde yaşadığım konuta 150 ve 600 metre mesafede yaşanan ölümler ve bulaşma vakaları züğürt tesellisine bile yer bırakmıyor!

Ama buralarda hâlâ pek çok kişi ne maske takıyor, ne de sosyal mesafeyi tınlıyor! Kimisi de çene altı, kol üstü aksesuarı olarak kullanıyor. Muhtemelen ceza korkusuna, polisin olduğu kent merkezinde takıp, "Nasıl olsa güvenli alanımıza (!) geldik" diyorlardır. İncirli ve Tayyareci Mehmet Ali Caddesi'nde polisi caddelerimizde daha sık görmek isteriz. Belki insanlar ceza korkusuna kendilerine bir çekidüzen verirler. Gerçi polisin de işi zor! Pandemi yasakları kalkınca, asayiş olayları ve kazalarda da artış başladı.

İnsanlarda salgın bitmiş gibi rahatlama var. Ama öyle değil. Vaka sayıları birkaç gündür binin altına düştü ama son üç gündür sırasıyla 17, 21, 18 kişi yaşamını yitirdi. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca her gün uyarmayı sürdürüyor; son yaptığı açıklamalar arasında yoğun bakım ve entübe hasta sayısında artış olduğu da yer aldı. Bu da önümüzdeki günlerin ölen sayılarına yansır.

16 Temmuz tarihli "Maske tak demek yetmiyor" başlıklı yazımda hem mahallemde hem de Tayyareci Mehmet Ali Caddesi'nde ikamet eden ve kovid-19 nedeniyle yaşamını yitirenlere değinmiştim. Onlardan biri de arkadaşım Emine Aka'ydı. Aile apartmanında yaşayan aile bireyleri kendi imkânlarıyla özel hastaneye gitmiş; 4 kişinin daha koronavirüs olduğu saptanmış ve üçünün hastaneye yatışı yapılmıştı.

Diğer yakınları da ölene mi üzüleceklerini, yoksa ölüm tehlikesi altında olan diğer aile büyüklerine mi üzüleceklerini şaşırmışlardı. İzinli olduğum dönemde de sosyal medyada aynı konuyu aynı ifadelerle paylaşmıştım.  Aile bireylerini artık Sağlık Müdürlüğü ve bağlısı birimlerin takip ettiğini, arayıp sorduğunu öğrendim.

YÜKSEK İHTİSAS VE HALK SAĞLIĞI MERKEZİ

Aynı gün Tayyareci Mehmet Ali Caddesi girişinde oturan ve koronavirüs teşhisi konan E. Y.'nin durumuna da değinmiştim. Açık adının yazılmasını istemediği için kodlamıştım. Önceki gün "Adımı yazabilirsiniz" dedi.

Adı Emin Kaya. Ülkücü camiada bilinen "Taş Medreseli" diye anılan Ahde Vefa Grubu'na yakın bir isim. Dayanıklı çıktı; koronavirüsü yoğun bakımsız, evde atlattı. Büyük geçmiş olsun.

O da 1 Temmuz'da Yüksek İhtisas Hastanesi'ne şiddetli grip şikâyetiyle başvurmuş, yapılan testte kovid-19 pozitif çıkmıştı. Kendisine bir kutu ilaç verilmiş ve eve yollanmıştı. Arayan filyasyon ekibi 14 gün evde kalması, dışarı çıktığı takdirde cezalandırılacağı bilgisini vermişti.

Sonrasında ise Aile Sağlığı Merkezi'ndeki aile hekimi arayıp durumunu sorgulamıştı. Tıp Fakültesi öğrencisi olan kızı tedaviyi takip etmişti.

Karantinası bittikten sonra kontrole gidecekti. Nasıl gideceğini sorduğumda "Kendi imkânlarımla, taksiyle gideceğim" demişti. Taksiyle gitmemiş, ambulansla gitmiş...

Gitmiş gitmesine de sonrası pek akıl alır gibi değil.

Emin Kaya diyor ki; "Yüksek İhtisas Hastanesi'ne gittim, kapıdaki görevi tarafından 'Halk Sağlığı'na gideceksin' denildi ve muayene kartım bile oluşturulmadı. Kendi imkânlarıyla gittiğim Yıldırım Halk Sağlığı'nda hiçbir muhatap bulamadım.

Kim olduğunu, görevinin ne olduğunu bilmediğim biri "Evine git, 14 gün daha evinde kal" gibi dâhiyane bir çözüm daha üretti.  Oradan da kendi imkânlarımla eve geri döndüm. Muhatap yok, hasta ile ilgilenen yok. Bu salgın bu şekilde mi bitirilecek? Kısacası hiçbir yetkiliye ve doktora ulaşamadan kendi imkânlarımızla gerisin geriye eve geldik. Bekliyoruz..."

Kovid-19 ile ilgili sürekli vatandaşın duyarsızlığını, ne maskeyi ne de sosyal mesafeyi taktığını, böylece canını hiçe saydığını yazıp duruyorum.

Öte yandan, şunu da anlıyorum. Sağlık personeli 4,5 aydır pandemideki yoğunluk nedeniyle yoruldu.  İzin dönemi de başladı. Belki de onları dinlendirmek adına bir nevi tedbirdir bu uygulamalar. Ama şu da bir gerçek; kovid-19 tatile çıkmıyor. Boşluklardan sızıyor!..

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.