Hava Durumu

Okullar 21 Eylül'de açılabilecek mi?

Yazının Giriş Tarihi: 19.08.2020 06:04
Yazının Güncellenme Tarihi: 19.08.2020 06:04

Kovid-19 salgını nedeniyle kapatılan 11 Mart'ta kapatılan okulların 31 Ağustos'ta telafi eğitimi yapmak üzere açılacağı açıklanmıştı. Ancak insanların yeni normalleşme sürecini eski normal olarak algılamaları ve tedbiri elden bırakmaları neticesinde Koronavirüs'te gerek vaka sayılarında gerekse ölümlerde artış oluştu. Bu da beraberinde bir takım kısıtlamaları getirdi. Bu süreçten eğitim de payını aldı. Okulların açılması 21 Eylül'e ertelendi.

3 aylık uzaktan eğitim (aslında eğitim değil, sadece ders öğretilerine dayalı öğretimdir) istenilen sonucu vermedi. Çocuk ve gençlerin üç ayı kayıp, dileğimiz üstüne yeni kayıpların eklenmemesidir. Eğitim İş Sendikası Bursa Şubesi Başkanı Özkan Rona ile görüştüm;  yüz yüze eğitimi savunduklarını, salgın sürecinin yüz yüze eğitimin ne kadar önemli ve vazgeçilemez olduğunu ortaya koyduğunu söyledi.

1 HAZİRAN VE 31 AĞUSTOS'TAKİ KOŞULLAR

Okulların 21 Eylül'de açılacak olmasını ise şöyle değerlendirdi;

"Öğrencilerin üç aylık eksiği var; 31 Ağustos'ta 3 haftada telafi edilecekti; yüz yüze eğitim 21 Eylül'e alındı. Biz okulların 31 Ağustos'ta  31 Ağustos'ta eğitime başlamasının mümkün olmadığını söylemiştik. Okulların açılması için Dünya Sağlık Örgütü'nün kriterleri var.

Sağlık Bakanlığı'nın açıkladığı okulların açılması durumundaki önlemler vardı. Bu tedbirlerin alınmasının mümkün olmadığını söylemiştik. İkili eğitimin çok yaygın olduğu Bursa-'da  Osmangazi, Nilüfer ve Yıldırım'da hayata geçirilemeyeceğini söylemiştik.  '21 Eylül'de açılabilir mi?'sorsanız, 31 Ağustos'ta ilk üç senaryoyu hayata getiremeyen koşullardaki okullar 21 Eylül'de nasıl açılacak? Mevcut koşullarda bugünden okulların 21 Eylül'de açılamayacağını söyleyebiliriz.

10 Mart'ta okulların kapatılması pandeminin gerektirdiği bir zorunluluktu. Ama yeteri önlem alınamadığı, eğitimin altyapısı yeterli olmadığı için 31 Ağustos'ta açılamadı..."

3 BİNE YAKIN DERSLİK AÇIĞI

Özkan Rona, tatile gösterilen hassasiyetin eğitime de gösterilmesi gerektiğine dikkat çekti:

"Keşke vaka sayılarının az olduğu Haziran'da öğrencilerin  3 aylık eğitim kaybını telafi edecek yüz yüze eğitim yapılsaydı,  yerine tatil ve turizm sektörü öne çıktı. Sağlık Bakanlığı'nın koyduğu sosyal mesafe gibi kurallar Haziran'da yerine getirilemedi. 31 Ağustos'ta da olmadı, 21 Eylül'de de olamaz. Zira Bursa'da yeterli sayıda derslik yok. İl Milli Eğitim Müdürlüğü'ne göre 2 bin, bize göre ise 3 bine yakın derslik açığı var.

Öğrencilerin teneffüslerde bahçede toplu olarak bir arada bulunmaması öngörülüyor. 3 bin derslik açığını çok pratik şekilde ve hızlıca okul bahçelerine prefabrik derslikler yapılarak aşılabilir. Bursa'da bu olmazsa okulların 21 Eylül'de açılması mümkün değil."

Özkan Rona'ya tedbirleri sordum; şunları söyledi:

"Öncelikle Milli Eğitim bakanlığı ve Sağlık bakanlığı ölçütleri arasında velilerin taahhüt vereceği yer aldı, içeriğini bilmiyoruz. Ama devlet velilerden ne ister, çocuklarının sağlıklı olduğunun taahhüdünü. Biz tam tersini bekliyoruz devletin  "Okullarda her türlü önlemi aldım, bütün çocuklara yetecek maske var, okulları dezenfekte edecek yer ve el dezenfektanı ile yeterli personel var" diye taahhüt vermesi gerekir. Seyreltilmiş servis diye velilere bir yük daha geliyor. Anayasamızda var, bütün öğrencilerin eğitime ücretsiz ulaşımı gerekiyor. Devletin tüm bu hazırlıkları yapması şart..."

UZAKTAN EĞİTİM YETERLİ OLMUYOR

Özkan Rona uzaktan eğitimde istenilen verimliliğin sağlanamadığına da dikkat çekti.

"Yüz yüze eğitimin yerine konan uzaktan eğitimi de başaramadık.  İlk başladığında dersler EBA'da sekiz, on dakikada bitiyordu. Başlarda öğrenciler ve öğretmenler uzun süre EBA şifresine ulaşamadılar. Uzaktan eğitimin mezuniyete, nota etkisi olmadığı açıklanınca eğitime katılım iyice düştü, Mayıs ayında ise bitme noktasına geldi. Öğrencilerin yalnız yüzde 24'ü EBA'ya erişti. Canlı derslere katılan öğrencilerin oranı yüzde 21'di. Bunda öğrencilerin bilgisayar, tablet, internet erişimi gibi yeterince altyapıya sahip olamaması etkili oldu. İhtiyaç sahibi öğrencilere bilgisayar ve tablet dağıtılamadı. 31 Ağustos ve 21 Eylül adası Mart'tan Haziran'a kadar nasıl geçtiyse öyle geçecek."
Özkan Rona, LGS sonuçlarına değinerek  eğitimde bir başka sorunu da gündeme getirdi:

"Özellikle de öğrencilerin tercih etmedikleri okullara yüksek kontenjan ayrılması öğrencileri hem mağdur hem mutsuz ediyor. Her gün veliler arıyor, Bursa'daki öğrencinin imam hatip lisesine yerleşti ne yapabiliriz, diye arıyorlar" dedi.

KONTENJANLAR NASIL SIFIRLANDI!

Özkan Rona MEB'in İmam Hatip Lisesi kontenjanlarının sıfırlandığına dair açıklamasının doğruyu yansıtmadığını iddia etti:

"Liselere geçiş için uygulanan yeni sistemde okulların yaklaşık yüzde 12'lik bir kısmı sınavla öğrenci alırken, geriye kalan ağırlıklı çoğunluk ise Adrese Dayalı Kayıt Sistemi ile, "ikametgah" kuralına göre öğrenci alıyor. Dünyada örneği olmayan bir durum..."

Ardından da şunları söyledi:

"Çok programlı İmam Hatip Okulları, öğrencilerin yüzde 11'i tarafından tercih edildi. Adrese Dayalı Kayıt Sistemi ile öğrenci alan İmam Hatip Lisesi kontenjanlarında boş kalanlar sıfırlanıyor. 10 Ağustos'ta Lise Yerleştirme Sonuçları açıklandığında Bursa'daki adrese göre öğrenci alan İmam Hatip Liselerine 2088 öğrenci yerleşmişti. Bu okullara ayrılan toplam kontenjan 5344, boş kalan kontenjan ise 3256 idi.           O günün manzarası, Bursa'da Adrese Dayalı İmam Hatip Liselerine ayrılan kontenjanın "Yüzde 39'u doldu yüzde 61'i boş kaldı" iken, aradan 2 gün geçtikten sonra boş kalan kontenjanların bir anda eridiğini, boş kontenjan sayısının 3256'dan 705'e düşürüldüğünü görüyoruz. Kontenjanlar sıfırlandıktan sonra oluşan manzara ise bir anda, Bursa'da Adrese Dayalı İmam Hatip Liselerine ayrılan kontenjanın 'yüzde 75'i doldu yüzde 25'i boş kaldı'  oluyor. " 

ESKİ TOPRAK

Altmışbeş yaşını geçmiş bir hanımefendi bankaya gitmiş.

Fişini almış, sırası gelmiş vezneye gitmiş.

"Hesabımdan 500 TL çekmek istiyorum." demiş.

Veznedeki genç memur itiraz etmiş:

"Hanımefendi 3.000 TL'nin altında para çekecekseniz, ATM'den çekeceksiniz. Kuralımız böyle."

Kadın bir düşünmüş:

"O zaman hesabımdaki tüm parayı çekmek istiyorum." demiş.

Veznedar bir oflamış, bilgisayara kadının müşteri numarasını girmiş, ekrana bakınca gözleri fal taşı gibi açılmış:

"Hanımefendi, hesabınızda 1.000.000 TL var. Bu kadar bir meblağı ödeyemeyiz ki, önceden haber vermeniz gerek. Bu kadar paramız yok. Talebinizi alayım, yarın size bu parayı ödeyelim."

Kadın sormuş:

"Peki en çok ne kadar ödeyebilirsiniz? Ne kadar paranız var?"

Genç veznedar kasasına bakmış, yanındaki veznelerde ne kadar para olduğunu sormuş:

"Şu anda en çok 200.000 TL ödeyebilirim hanımefendi."

Kadın gülümsemiş:

"Tamam o zaman hesabımdan 200.000 TL çekmek istiyorum."

Veznedar kasasından paraları çıkartmış, yandaki kasalardan da borç alarak 200.000 TL toparlamış. Hepsini saymış, kadına imza attırmış, parayı kadına vermiş.

Kadın hiçbir reaksiyonda bulunmamış.

Veznedar:

"Tamam değil mi hanımefendi, buyurun işte paranız."

Kadın:

"Tamam değil, şimdi hesabıma 199.500 TL yatırmak istiyorum."

Veznedar kıpkırmızı olmuş, ama 200.000 TL içinden bir 500 TL ayırıp kadına vermiş.

Kadın 500 TL'yi alıp bankadan çıkmış..

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.