Hava Durumu

Sınıfta kalma ve üniversiteye girişte okul puanları!

Yazının Giriş Tarihi: 30.11.2019 06:06
Yazının Güncellenme Tarihi: 30.11.2019 06:06

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, yaptığı bir açıklamada okullarda sınıfta kalmanın yeniden getirileceğini söyledi...

Basına yansıdığı kadarıyla Bakan Selçuk şunları söylemişti:

"Sınıf geçme noktasında öğrenme süreçlerini gerçek anlamda bir ön koşul haline getireceğiz. Sınıf tekrarı şartı olmadığı için öğrencilerimizin hedefe yönelik algısı dolayısıyla da performansı düştü. Başarıyı yükseltmek için öğrenci gerekiyorsa ikmale kalacak ve imkânlarına göre dersini okulda veya uzaktan eğitimle alacak. Yazın ikmal çalışmaları yapılabilecek..."

Kurgulanan sisteme göre; örneğin matematik dersi 1, 2 ve 3 olarak bölünecek. Matematik 1'i geçemeyen matematik 2'yi alamayacak. Bakanlık, Türkçe eğitiminin kalitesinin yükseltilmesi için yeterliliği ölçen bir eğitim altyapısı kuracak. Yeni karnelerde, temel derslerde notun yanı sıra başarı ve eksiklikler de anlatılacak...

Velhasıl... Sahiden de yazboz tahtasına dönen Milli Eğitim'de sil baştan köklü bir değişiklik daha geliyor...

Eskiden bu tür değişiklikler iktidar değiştiğinde yaşanırdı... 17 yıldır aynı iktidarın Milli Eğitim Bakanı değiştiğinde yaşamaya başladık!..

Eğitimini çağa uygun olarak güncelleyen Finlandiya gibi ülkeler insana yatırımın karşılığını ekonomik sıçrama ve insani gelişmişliği de kapsayan kalkınma ile alırken... Biz habire sistem değiştirdik!..

ESKİDEN OKULLARDA 'ÇİFT DİKİŞ' VARDI

Bizim çocukluğumuzda ve gençliğimizde sınıfta kalma vardı... Ortaokulda sınıfı doğrudan geçen on, on beş kişiydik. Lisede ise 4, 5 kişi...  Sınıfı doğrudan geçenlerin arasında bir iki takdir, üç beş de teşekkür belgesi alan olurdu. İkmale kalmak diye bir şey vardı. Sınıfı geçemeyen çift dikiş yapar, yani aynı sınıfı tekrar okurdu. Test diye bir şey bilmezdik. Testin ne olduğunu üniversite sınavına girerken öğrendik. Tüm sınavlarımız yazılı ve sözlü yapılırdı... (Artık sözlü sınav diye bir şey kalmamış, onu da yeni öğrendim.) İlk ve ortaokul ile liseden mezun olurken, okuduğumuz tüm derslerden bitirme sınavına girer ve geçer not almadan mezun olamazdık.

LİSEYE GELİP DE OKUMA BİLMEYENLERİ ANLAMAZDIK!

İşte böyle bir eğitim sisteminden geçtiğimiz için, siyah beyaz Amerikan dizilerinde mesela Beyaz Gölge'de, lise son sınıfa gelip de okuma yazma bilmeyen öğrencileri gördüğümüzde tüm akranlarım gibi çok şaşırır anlayamazdık. Liseye gelmiş biri nasıl olur da okuma yazma bilmezdi? 

Artık anlamaya başladım... Ortaokula, hatta liseye geldiği halde elindeki metni kem küm okuyan, okuduğunu bırakın yorumlamayı anlayamayan öğrenciler var!..

Önce sınıfta kalma kaldırıldı... Ardından bütünleme sınavları. Sınıf geçme kolaylaştırıldı. Temel liseler kapatıldı, çoğu imam hatip liselerine dönüştü. Ortaokulların çoğu da imam hatipleştirildi. Eskinin normal liseleri sınavla girilen Anadolu liselerine dönüştürüldü. Öğrencileri meslek sahibi edindirmeden mezun eden pek çok meslek ve teknik lise açıldı. Oysa mesleki ve teknik liseler açılması en maliyetli liselerdir.

ÖĞRETMENLER SINIFTA KALMAYA SICAK BAKIYOR

Ve... Sınıfta kalma geri geliyor! Kaç gündür bekliyorum, eğitmen sendikalarından bir ses çıkar mı diye... Çıkmayınca Eğitim-İş Şube Başkanı Özkan Rona'yı aradım ve sordum...

Özkan Rona sınıfta kalma ifadesinin öğrenciye ceza gibi algılanabileceğini anımsattı... Süreci, başarısız öğrencinin sınıf tekrarı olarak yorumladı. Sözcükler değişse de içeriğin aynı olduğunu düşünüyorum...  Öğretmenlerin, genel olarak başarısız öğrencilerin sınıfı geçmesinden memnun olmadığını anlattı.

"Bu sistem öğrenciyi de motive edebilir. Zira başarısız olduğu takdirde bütünlemeye kalacağını ya da sınıf tekrarı yapacağını bilecek ve biraz daha gayret göstermek zorunda kalabilecek... Bakın tüm öğretmenler aslında bu durumdan hoşnut değil.

Ortaokul öğretmenleriyle konuşuyoruz, alttan ilkokuldan çocukların temelsiz ve başarısız geldiklerinden yakınıyorlar. Lise öğretmenleri de ortaokuldan gelen öğrencileri, üniversitedeki hocalar da liselerden gelen öğrencileri aynı şekilde değerlendiriyor. Yani herkesin farkında olduğu bir sıkıntı var. Bunun bir şekilde çözülmesi gerekiyordu..."

Anladığım kadarıyla öneriye eğitim camiası sıcak bakıyor... Ama yeniden sınıfta kalma sistemine dönülmesinin de mevcut çarpık eğitim sistemi içerisinde doğuracağı yeni sorunlar var.

OKUL MEZUNİYET NOTUNUN ÜNİVERSİTEYE GİRİŞE ETKİSİ

Bunlardan birisi de üniversiteye giriş sınavları (Temel Yeterlilik Testi-TYT ve Alan Yeterlilik Testi- AYT)  Üniversiteye girişte soru sistemi son iki, üç yıldır değişti. Kavramlar üzerinden gelen soruları çözebilmesi için öğrencinin dersin içeriğini kavraması, en özet haliyle dersi öğrenmesi gerekiyor...

Üniversiteye girişte okul derecesi 30, 40 puan etkiliyor. 2,5 milyon öğrencinin yarıştığı sınavda, 0,2 ya da 0,3'lük bir puanın bile öğrenciye hedeflediği üniversiteyi kaybettirdiği bir sistem söz konusu... Peki, sınıfta kalma gelir ve öğrenciler hak ettikleri notları karnelerinde görmeye başlarlarsa ne olacak? Diyeceksiniz ki "Hak eden üniversiteyi kazansın!"

İyi de DNA'larıyla oynanan ve hızla piyasalaşan eğitim sisteminde artık özel okullar da var. Bursa'da özel eğitim kuruluşlarının sayısı 300'e yaklaştı. Peki, ne olacak? Hepsi değil ama bazı özel liselerde son sınıfların karnelerine bakın; dersler hep tam nottur!..

Devlet okullarına kalma getirilirken, özel okullar ne yapacak? Çok az özel okul sınıfta kalma sistemine ayak uyduracak ve bir süre sonra iflas edip sistem dışında kalacak.
Eğer tedbir alınmazsa devlet okullarıyla özel okullar arasındaki uçurum daha da artacak.

 Özkan Rona'ya üniversiteye girişteki okul puanlarında kamu ve özel okul adaletsizliğini sordum; yanıtı şöyle oldu:

"Üniversiteye girişte okul puanları kaldırılsın!"

Bir Özel okul yöneticisi ise şunu önerdi; "Sınıfta kalma sisteminde birinci ve ikinci dönemde ikişerden 4 sınavı Milli Eğitim Bakanlığı merkezi sistemden yapsın. Dolayısıyla bu kamu okullarıyla özel okullar arasındaki not kaygısını ortadan kaldırır. Bu yapılmadığı takdirde sınıfta kalma sistemi devlet okullarını hepten bitirir, oysa ülkenin kalkınması için devlet okullarının güçlendirilmesi şart!.. Herkes çocuğunu özel okulda okutamaz. Özel ve kamu eğitimi arasındaki açı daha da açılacak."

Bu çarpık eğitim sisteminde; sınıfta kalma başarısızlığın bedeline; üniversiteye girişte okul başarı puanlarının kaldırılması ise başarının cezasına dönüşüyor!

Kişisel kanaatime gelince; başarısızlığın bir bedeli olmalı, sınıfta kalma geri gelmeli. Ancak özel okullarla devlet okulları arasındaki uçurumu derinleştirecek, başka yanlışları doğuracak uygulamalardan da kaçınılmalı, tedbir baştan alınmalı!..

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.