Hava Durumu

Sokağın enflasyonu/ hayat pahalılığı

Yazının Giriş Tarihi: 02.04.2021 06:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 02.04.2021 06:00

Birleşik Kamu-İş Sendikası her ay düzenli ekonomik durum ve halkın enflasyonu araştırması yapıyor... Bursa İl Temsilcisi Özkan Rona gerçekleştirilen son araştırma sonuçlarını paylaştı.

Özkan Rona şunları söyledi:

"Gerçek işsizlik 2020 yılının 12 ayının ortalamasına göre 10,2 milyonu aşmasına karşılık TÜİK, işsizliğin 2019 yılına göre 1 milyon 268 bin kişi azaldığını iddia etmektedir!

İşsizlik ordusundaki 4 milyon 219 bin kişi 'iş olsa çalışırım', 4 milyon 61 bin kişi de ilk kez 'iş olsa çalışırım' demektedir.

TÜİK'in şubat enflasyonunda 'yüzde 15,61'lik artış' dediği dönemde Birleşik Kamu-İş KAMU-AR'ın şubat enflasyonu 29,7, mart enflasyonu yılın ilk üç aylık döneminde yüzde 9,2, son bir yılda ise yüzde 29,2 oranında artış yaşandığı şeklinde!..

Birleşik Kamu-İş'e bağlı KAMU-AR'ın mart ayı açlık-yoksulluk araştırmasına göre de açlık sınırı 3 bin 396 liraya, gıda dışı gereksinimleri için yapılması gereken harcama ise 8 bin 179 liraya yükselirken yoksulluk sınırı da 11 bin 575 lira oldu."
Özkan Rona sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye, TÜİK tarafından açıklanan yüzde 15,61 enflasyon oranı uluslararası kıyaslamasına göre de Avrupa ülkeleri arasında en yüksek enflasyona, G-20 ülkeleri arasında en yüksek 2. enflasyona, dünya genelinde ise en yüksek enflasyona sahip 14. ülkedir.

Türkiye şu an yüzde 19 ile Avrupa'nın en yüksek faiz oranlarına sahip ülkesi konumunda. Dünya sıralamasında ise Türkiye yüksek faizde 7. sıradadır. Kongo, Sudan, Angola gibi ülkeler Türkiye'den daha düşük faiz uygulamaktadır!

Hanelerin maddi beklenti endeksi mart ayında bir önceki aya göre yüzde 2,5 oranında arttı; şubat ayında 84,5 olan endeks, mart ayında 86,7 oldu.

Vatandaşların bankalara borcunda geçen yıl 2 milyon 107 bin kişilik artış yaşandı. 2020 yılı sonunda 34 milyon 4 bin kişiye kadar çıktı!..

Vatandaşın bankalara ve finansman şirketlerine olan borcu 12 - 19 Mart arasında ise 849 milyar TL oldu.

Ocak ayı itibarıyla içinde 1 milyon liradan fazla bakiye bulunan hesap sayısı yurt içinde yerleşikler için 279 bin 656'ydı. Bu sayı şubat ayında 283 bin 595'e yükseldi. TL milyonerlerinin sayısı 1 ayda 3 bin 939 arttı."

Özkan Rona, iktidarın yayınladığı verilerin ve açıklamaların gerçeklerle uyuşmadığını söyleyerek acilen kamusal, toplumcu yatırımlar yapılması ve gelir adaletsizliğin giderilmesi gerektiğine dikkat çekti...

AKŞAM PAZARI SONRASI MANZARALARI!

Artık herkes, enflasyonun yani hayat pahalılığının kişilere, kurumlara göre değiştiğinin farkında...

İnsanlar pazar alışverişlerini akşam saatine sarkıtıyorlar; sebze ve meyvelerin fiyatları biraz daha ucuzlar diye! Çürümüş, ezilmişler bile tezgâhlarda kalmıyor; birkaç lira daha ucuz olunca insanlar alıyor!..

Pazar yeri kapanışlarında atılan sebze ve meyvelerin miktarı bile azaldı. Evinde tencere kaynatmak adına pazar sonrasında atılan meyve ve sebzeleri toplayan insan profili bile değişti ama artık atılan sebze ve meyve azaldığından toplayacak malzeme bulmakta zorlanıyorlar.

 Pazar sonrası atılmışları ayıklayarak toplayan insanlar genelde pek konuşmuyor, utanıyor. Geçen hafta ben de topladım; böylece birkaç kişiyle konuşma şansım oldu. (Topladıklarımı da pazar yerinden çıkışta oradaki yaşlı kadınlardan birine verdim...)

Eskiden olsa, üstüm başım, görünüşüm nedeniyle dikkat çekerdim.

Artık akşam pazarın kapanma saatlerine yakın gelen toplayıcılar arasında her görünüşte insan var!..

Konuştuklarımdan iki kişi ilk kez sonbaharda başladıklarını söylediler; "Hiç olmazsa sofraya sıcak yemek koyuyoruz" dediler.

Bir başkası hayıflanarak şunları anlattı:

"Eskiden pazarda daha çok sebze ve meyve bulurduk. Artık azaldı. Fiyatı düşürüp akşam pazarı diye ezikleri de satıyorlar. Aslında Ataevler'deki, Beşevler'deki pazarlarda daha çok toplanacak şey oluyor. Ama oraya da gidip gelmek sorun. Sokağa çıkma yasağı var ya, gidiyorsun ama dönemiyorsun. Ben bir kere gittim, eve çok zor döndüm."

Pazarcılar da toplayıcılar profilindeki değişimin farkında; "Eskiden çok yoksullar, genelde yaşlılar geliyordu. Giyimlerinden de belli olurdu. Şimdi anlaşılmıyor! Normal müşteri gibiler. Orta yaşlılar da geliyor ama çoğunluğu anneler.

Hatta konuştuğum bir pazarcının yaşlı bir kadına hazırladığı torbaları vermesi dikkatimi çekti. Sordum; "Abla, teyze darda, oğlu işsiz, gelini hasta, her hafta geç saatte gelir; beklerim onu. Zamanında durumları çok iyiymiş; utanır sıkılır zaten, ama gelir. Ben böyle hazırlayıp veririm. Bende olmayanları da arkadaşların tezgâhından alırım, koyarım" dedi.

Velhasıl sokağın enflasyonu/hayat pahalılığı ile kurumların enflasyonu aynı değil. (Fotoğraf çekecektim; belki de benden genç ama çökmüş bir kadın fark etti; öyle bir "Çekme bizi kızım, bu rezilliğimizi çekme" dedi ki yüreğim acıdı; öylece kalakaldım! O yüzden yazının bu bölümü fotoğrafsızdır!..)

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.