Hava Durumu

Yasalar var, sorun uygulamada!

Yazının Giriş Tarihi: 25.03.2019 06:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 25.03.2019 06:00

Mor Salkım Kadın Dayanışma Derneği, Bursa Barosu ile birlikte "Yasalarımız Var" paneli düzenledi. Burcu Üzümcüler'in yönettiği panele konuşmacı olarak Prof. Dr. Feride Acar, Prof. Dr. Kadriye Bakırcı ve Avukat Hülya Gülbahar katıldı...

Mor Salkım Kadın Derneği, 'Yasalarımız Var' etkinliğinin ilkini 2018 Mart ayında çalıştay ve sonrasında bir panel olarak gerçekleştirmiş ve hazırlanan raporu ilgili kurumlarla paylaşmıştı.

Türkiye kadın hareketine damgasını vuran üç önemli ismin yan yana geldiği söyleşiyi Bursa Barosu Başkanı Gürkan Altun ile aralarında stajyerlerin de olduğu çok sayıda avukat izledi.

Paneli izlerken, sık sık değindiğim hususun bu kez en yetkin kişilerce doğrulandığını  gördüm; "Yasalar var; sorun uygulamada ya da uygulayıcılarda!"

Panelin konusu Türkiye'deki yasalar ve başta İstanbul Sözleşmesi olmak üzere uluslararası hükümlerdi...

Konuyu anlaşılır kılmak adına kısaca değinecek olursak... İstanbul Sözleşmesi; Kadına Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi'dir.

 11 Mayıs 2011'de İstanbul'da imzaya açıldı, 1 Ağustos 2014'te yürürlüğe girdi.

ULUSLARARASI SÖZLEŞMELERİN BAĞLAYICILIĞI

Peki, İstanbul Sözleşmesi'nin hükümleri ilk imzalayıcılar arasında yer alan Türkiye'yi bağlıyor mu? Dr. Feride Acar, Prof. Dr. Kadriye Bakırcı ve avukat Hülya Gülbahar Anayasa'nın 90. maddesinin son fıkrasına eklenen şu hükme atıfta bulundu:

 "Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır..."

Ve üçünün de anlatımında İstanbul Sözleşmesi'nde düzenlemeleri merkezi hükümete bırakılanlar haricindeki tüm hükümlerin hukuki olarak geçerli olduğuna defalarca dikkat çekildi...
2003'te CEDAW ve son yıllarda da 2 kez İstanbul Sözleşmesi'nin uygulanmasını izleyen komite Grevio'nun başkanlığını yapan ODTÜ öğretim üyelerinden Prof. Dr. Feride Acar, Grevio'nun Ekim 2018'de yayımladığı Türkiye Raporu'na değindi.

KISMİ İLERLEME VE BAŞARI

Grevio'nun bugüne dek 8 rapor hazırladığına dikkat çeken Prof. Dr. Acar, raporda ivedilikle, yakın ve orta gelecekte yapılması gerekenlerin yer aldığını söyledi.

Raporda "Türkiye'de karmaşık bir durum olduğu" tespitinin yapıldığına dikkat çekerek, STK ve devletin aktif ve gayretli olduğuna, kısmi başarı ve ilerleme görüldüğüne değinildiğini söyledi. Grevio raporunda Türkiye'de en büyük sıkıntının toplumsal cinsiyet eşitliği bakış açısındaki eksiklik ve buna bağlı olarak uygulamalardaki eksiklik olarak yer aldığını anlatan Prof. Dr Acar; "Rapor mağdurların daha fazla desteklenmesini, STK'ların insan ve finans açısından devlet tarafından desteklenmesini öneriyor" dedi.

YENİDEN ADAY GÖSTERİLMEDİ

Ve Grevio kuralları gereği, raporun hazırlanma aşamasında olmadığını, yayınlandıktan sonra görebildiğini anlatan Prof. Dr. Acar şunları söyledi.

"İstanbul Sözleşmesi'nin ilk gününden beri içinde olan, yazılmasına katkısı olan biriyim. Grevio başkanı oldum.  Aday oldum, ama devlet başka aday gösterdi. Grevio başkanı seçilir mi, bilmem. Türkiye adı İstanbul Sözleşmesi olan bir Grevio'nun başkanlığını kaybedebilir. Türkiye Avrupa'da kadına yönelik şiddetle gündeme geliyor. Başkanının Türk olması, Türkiye'nin bu konuda en fazla mücadele eden ülke olduğu mesajını veriyor..."

AZAMİ DEĞİL ASGARİ STANDARTLAR

Hacettepe Hukuk Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Kadriye Bakırcı da İstanbul Sözleşmesi'nin önemine dikkat çekti:

"İstanbul Sözleşmesi AİHM ve BM'nin kadınlara yönelik ayrımcılığın kaldırılması hükümlerini de içeriyor. Avrupa Konseyi üyelerinin imzaladığı bir sözleşme ve CEDAW'dan farkı bu. Sadece Avrupa  Konseyi üye ülkeler için bağlayıcı. Tüm ülkelerce kabulünün sağlanması için minimum standartlardan oluşuyor."

Ardından da Anayasa'nın ilgili hükümlerinin herkesi bağladığına işaret ederek şunları söyledi:

"Hakimseniz, savcıysanız uluslararası sözleşmelere bakmak zorundasınız, avukatsanız, buna bakıp hak talep edebilirsiniz. İstanbul Sözleşmesi'nin doğrudan uygulanabilir hükümleri hakimi bağlar. İstanbul Sözleşmesi'nin özelliği biyolojik, hukuki, aile bağı olmasına bakılmaksızın şiddeti ve kadınlara yönelik her türlü şiddeti kapsıyor olmasıdır."

Prof. Dr. Bakırcı, İstanbul Sözleşmesi'nin mağdurlar arasındaki ayrımcılığı yasakladığını; hamile, çocuk, yaşlı, göçmen, evsizleri kapsadığını, kız ve erkek çocuklar için özel hükümler önerdiğini anlatırken,  şiddet mağdurları için zorunlu arabuluculuğu yasakladığına dikkat çekti. Yine şiddeti, ayrımcılığı, ikincil mağduriyeti, toplumsal cinsiyet klişelerini yasakladığını söyledi.

Prof. Dr. Bakırcı, İstanbul Sözleşmesi'nin  'Suçluları masum gösteren, kadınların erkeklerden daha aşağı olduğunu gösteren klişeleri kaldır; mağdurun cinsel geçmişini dile getirilmesini engelle, bunun için gerekli önlemleri al' dediğine vurgu yaptı.

BURSA BAROSU'NDAN BİR İLK

Toplantıda söz alan Mor Salkım Derneği Başkanı Dilek Üzümcüler katılımcılara ve Bursa Barosu'na teşekkür etti. Üzümcüler, Bursa Barosu ile birlikte yürüttükleri Toplumsal Cinsiyet Eşitliği eğitimine de değindi.

 Bursa Barosu Başkanı Gürkan Altun da yaptığı konuşmada, kadın örgütlerinin hak mücadelesindeki duruşuna dikkat çekti ve Bursa Barosu olarak Türkiye'de bir ilki hayata geçirdiklerini anlattı:

"Bursa Barosu olarak 500, 550 stajyerimiz var. Toplumsal Cinsiyet Eşitliği'ni stajda ders olarak koyan ilk baroyuz. Adli Yardım Merkezimizi, Kadın Hakları Danışma Merkezi'ne çevirdik.  Bu konuya çok önem veriyoruz. "

Avukat Hülya Gülbahar da çok önemli konulara değindi. Ama köşeye sığdırmak mümkün olamadı. Yazması başka bir güne kaldı...

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.