Elbette virüsten korunmak için gerekeni yapacağız. Kişisel hijyene dikkat edip temastan kaçınacağız. Lakin bunu abartıp paranoya seviyesine de taşımamak lazım.
Endişe ve korkunun da dozajı önemli. Sağlıklı bir tedbir halinde olmak insanın ruh sağlığı açısından da önemli.
Koronayak olmanın âlemi yok. Sürekli virüs ve bakteri korkusuyla yaşamak kısa sürede kalıcı hasarlara da yol açabilir. Aman dikkat!
XXX
Sadece Türkiye'de değil Avrupa ülkelerinde de marketlere akın hali yaşandı. İnsan her yerde aynı. Telaş ve korku anında benzer davranışlar sergileniyor.
Bu arada Türklerden kolonyayı öğrenen Almanlar marketlerde kolonya bırakmadı. Böylece bir faydamız daha oldu Alman ahalisine...
XXX
Gelelim hububat ve bakliyat konusuna. Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli "TMO, hububat ve bakliyat satışlarına sezon sonuna kadar devam edecek" diyerek sıkıntılı bir durumun olmadığını hatırlattı.
Üretici kuruluşların yetkilileri de 'İstesek Türkiye'yi makarnaya boğarız' diyerek tartışmaya mahal bırakmıyorlar.
Telaşlı alışveriş hareketlerine hiç ama hiç gerek yok.
XXX
Maske takmanın bilinçsizce yapıldığı takdirde faydadan çok zararının olduğunu defalarca ifade etti uzmanlar lakin ahali 'operatör doktor' kılığında gezme ısrarına devam etti.
Özellikle tek maske alıp sürekli takıp çıkartanlar uyarıldı ama nafile...
Sonuçta maske kullanımı reçeteye bağlandı. Maskeler eczanelerde satılacak ve reçete karşılığında verilecek.
Doğru karar alındı bir kez daha...
XXX
Kritik eşini aştık mı? Muhtemelen aştık.
Sağlık Bakanlığı Korona Virüsü Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Alpay Azap açıkladı:
"Az test yaptığımızı, hastaların %20'sinin hastaneye gelip tanı aldığını düşünürsek kritik eşiğe günler önce ulaşmış olmamız da olası. Hong Kong, Singapur olma şansımızı kaybettik. Bundan sonra tüm enerjimizi İtalya olmamaya harcamalıyız."
2 ay boyunca herkes alarm şeklinde yaşayacak ama dediğimiz gibi anlamlı bir telaş içinde olabilmek önemli. Delirerek kontrolden çıkmadan geçirmemiz gerek süreci.
Virüs gelir geçer, ruhtaki hasar ise kalır.
Bir kez daha dikkat çekelim.
XXX
TFF Başkanı Nihat Özdemir daha önce aldıkları kararın geçerli olduğunu ve nisan ayı sonuna kadar maçların seyircisiz oynanacağını futbol kamuoyuna bildirdi.
Amma velakin futbolcular da evlerinden çıkmak istemiyormuş gelen duyumlara göre... Çok da haklılar!.. Herkes evine kapanmışken futbolcuları nasıl sahaya çıkıp oynamaları için zorlayabilirsiniz?
En önce insan haklarına aykırı değil mi?
Hem sadece futbolcular değil... Antrenörler, top toplayıcılar, polisler, sağlık görevlileri, kulüp personeli derken tek müsabaka için minimum 200 kişi teyakkuza geçiyor.
Saha içindeki futbol da temaslı bir oyun. 1 metre kuralı defalarca ihlal edilecek bir maç içinde...
Bu şartlarda bu haftadan itibaren maçlar oynanmaz. Özellikle kritik eşiğin aşılması noktasındaysak maçlara dur demek zorundayız.
Bugün yarın biter bu iş...
Nihat Özdemir kendisi de açıklayabilir. Yoksa Bilim Kurulu tavsiyesiyle iptal kararı alınır!..