Memleketten 'yaya' manzaraları

Öyle şeylere şahit oluyoruz ki memleketimde 'Bu insanlarla beraber nasıl yaşıyoruz yahu?' dedirtiyor! 

Trafikteki bazı vaziyetlerimizi derledim toparladım bugün...

'Önce yaya' sloganıyla kampanyalarla ahalinin bilincini artırmaya çalışıyoruz lakin ne zaman yayaya yol versem arkadan kornaya ısrarla basanları, yanımdan geçerken nefretle bakanları şaşkınlıkla izliyorum.

Oysa zaten yayaya yol vermek artık zorunluluk. İstemesen de duracaksın. Eski devir geçti bitti. Kanun hükmünde kararname diyor ki 'Yayayı görür görmez dur!' Bizdeyse kuralı bilen vaki değil.

Sanki yayanın üzerine gidip ezersem, aynı sürücüler tarafından omuzlara alınacağım gibi bir hisse kapılıyorum bazen. Nedir bu yaya nefreti anlamadım gitti!

Peki, ben mi ne yapıyorum? Madem arkadan korna mı bastın bana? Yani içinden kalayladın. Uzun kornanın anlamını herkes biliyor malum! Ağır davranıp yeni bir yayanın daha gelmesini bekliyorum. İnadına ona da yol veriyorum ki arkadaki mendebur kudursun!..

Bazen arkadan korna basanın toplu taşıma aracı olması daha sinir bozucu oluyor. Halka yol verildiği için sinirlenen halk otobüsü olur mu yahu? Bizde oluyor! Tövbe estağfurullah!..

Bu arada herhalde Türkçedeki en kötü kelimelerden biri 'yaya' olmalı. Bir insanın araç sahibi olmayıp kendi ayakları üzerinde yürüyerek mesafe almasını aşağılayıcı şekilde dört harfli 'yaya' kelimesiyle nitelendirmişiz. Söylenmesi de çok kötü. 3 kere arka arkaya telaffuz edince anlıyorsunuz kelimenin değersiz yapısını.

Anlamsız 'ya' hecesini 2 defa üst üste söylüyorsunuz. Oluyor size 'yaya'... Ne gariptir ve kötüdür hakikaten baba erenler...

'Yaya' yerine 'Ontaryüs, gülasten, sohomet, visileton, gronimatör' misali daha şık kelimeler uyduramaz mıydık? Yaya kelimesine çok karşı ve gıcığım... Türkçemizden atalım gitsin.

'Visiletonlara yol verelim, trafikte öncelik gülastenlerin' denilince mesela nasıl da farklı oluyor değil mi? 'Yaya' itici kelime olduğundan yol veren de az oluyor belki de...

Kelimeyi değiştirerek işe başlanmalı kanaatimce...

Bursaspor'da son durum

Bir taraftan yardım kampanyası, diğer taraftan transfer çalışmaları devam ediyor yeşil beyazlılarda. Yine son güne son dakikada olacak gibi duruyor takviyeler...

Her zaman olduğu gibi!..

Tabii aslında transferler yardım kampanyasına bağlı büyük oranda... Hedef tutarsa İbrahim Üzülmez'in eli ve Bursaspor'un kadrosu güçlenecek. Çoğu rakibin de transfer yaptığını düşünürsek ikinci yarı pek çetin geçecek.

BTSO Başkanı İbrahim Burkay'ın belirlenen hedefi tutturmak için yoğun çalıştığını biliyoruz. Formaların taraftara ayrılan bölümünde sıkıntı var sadece. Zaten boş tribünlere bakarak da anlayabiliyoruz taraftarın küskün vaziyetini.

Tabii pireye kızıp yorgan yakmamalı taraftar. İkinci yarıda iç sahadaki 9 maçı da kazanmak için seyirci desteği şart.

Öte yandan Bursaspor Yönetim Kurulu'nun da kampanyaya 300 bin TL ile katılacağı bilgisi geldi. Yönetim için az gibi görünse de olaya mali güç çerçevesinde bakmak lazım. Çok da fazla eleştiriye gerek yok.

Vergi dairesinden 'Temiz kâğıdı' alınması ve yeni transferlere lisans çıkartılması için kampanyanın daha da hızlanması şart. 

Şu an pek söylenmese de tahtamız sıkıntılı. Söz verilen meblağ bir an önce devreye sokulmalı. 

Maksat ikinci yarıya camia motive şekilde girsin. Sonrası çorap söküğü misali gelir...