Ortaya karışık gündem

Dolar düştü az da olsa... Faizler de düşürüldü... Buna da şükrettik... Morallendik... "Memlekette güzel şeyler olmaya başladı" dedik. Tam psikolojimiz hafif düzelmişken doğal gaza yüzde 15 zam geldi! Moralimiz sıfırın altına indi. Hem de bir gece yarısı geldi haber. Yataktan fırladık.

Faiz ve dolar düşerken doğal gaz nasıl oldu da yüzde 15 arttı? Ateistler bunu da açıklayın bakalım. Güzel gelişmelerin yanı sıra inanılmaz şeyler olabiliyor memleketimde!..

XXX

Geçmişte ABD Ulusal Güvenlik Dairesi'nde çalışan Edward Snowden moral bozucu açıklamalar yaptı:

 "Önümüzdeki haftalarda Facebook, Instagram ve Youtube'un sizi nasıl casus gibi izlediklerini ve sizin hakkınızda ne kadar bilgi sahibi olduklarını, nasıl sınırlandıracağınızın yollarını açıklayacağım. Onları kullanıyorsanız, gözünüz açık olsun."

Aslında bunlara Apple'ı da eklemek lazım. Geçen gün bir alışveriş merkezi hakkında konuşuyoruz. Telefonu aldım elime ne göreyim? Az önce konuştuğumuz alışveriş merkezinin reklamı.

Peki, bu nasıl oluyordu? Öğrendik. Apple telefonlarda eğer "reklamlar" özelliğiniz açıksa telefonda konuşmasanız bile birileri sizi dinliyor. Anahtar kelimelerle eşleşip size reklam gönderiyor. Ayarlar bölümünden kapatmanız mümkün. Tabii 10 kişiden biri sadece reklamları kapatabileceğini biliyor. Diğerleri bakıp bakıp hayretler içinde kalıyor.

İşte benden öğrendiniz şimdi ey okur! Bilmeyenlere anlatıverin bir zahmet. Herkes bilgilensin...

XXX

İnsanların üye olarak, irade göstererek satın aldığı "ödemeli" yayınları RTÜK marifetiyle denetlemenin mantıksızlığını yazmıştık. Kamuoyunda da aynı görüşler dillendiriliyor. Sevindirici...

Açık kaynakları elbette denetleyin lakin paralı kanallara fazla takılırsanız Türkiye'de şirket açmadıkları gibi öyle çözümler bulurlar ki bir daha izlerini dahi bulamazsınız. Yayınları aynen devam eder, sizin ruhunuz dahi duymaz.

Teknoloji kullanımında bayraktarlık yapan şirketleri boyunduruk altına almaya çalışarak kendimizi dünyada komik durumlara düşürmeyelim.

Rica ediyorum!..

XXX

Ali Babacan'ın yeni kuracağı parti için şöyle bir görüş dillendiriliyor:

"İkili sisteme doğru hızla gidiliyor: AK Parti ve CHP merkezli ikili sistem. Siyaseti domine etmeniz artık mümkün değil. Hangi tarafta siyaset yapacağınıza karar verme durumundasınız. Yeni parti kurmanın esprisi kalmadı."

Haklı gibi görünse de iki blokun oyları birbirine yaklaştıkça yüzde 1-2 civarındaki oylar asıl önem kazanmıyor mu? Bir bloktan diğerine 2 puan koy, seçim el değiştiriveriyor. Buna Cumhurbaşkanlığı da dâhil.

Yani yeni parti kurmanın esprisi bence yeni sistemde var. Eskisinde yok. Yüzde 2 ile barajın altına kalacağına şimdi kader değiştirebiliyorsun. Eskisinde kimse küçük partiyi pek önemsemiyordu lakin şimdi her parti hesap etmek zorunda.

Çünkü baraj artık yüzde 50! Kendi oyun 45 olsa bile yetmiyor. Eski sistemde olsa tek başına iktidardın. Şimdiyse 5 puanı irili ufaklı partilerden toplamak zorundasın. Elin mecbur.

Ezcümle; yeni sistemde her parti önemsenmek durumunda. Hele birbirine oy olarak yakın ittifakların olması durumunda her parti kuru fasulye misali nimet...

Haksız mıyım?