Hava Durumu

Batının kibar şövalyesi, Bursa'nın ilk sultanı...

O Bursa'ydı, Bursa oydu sanki. Yaptırdığı cami külliye ve imaretlerle, han-hamam, saray ve garibanların barınması için inşa ettirdiği yapılarla Bursa'yı Bursa yapan asıl ve asil kişi oydu. Başkent Edirne ve İstanbul olduğunda bile Bursa O'nun adıyla anıldı: Hüdavendigar Vilayeti. Doğma-büyüme Bursalıydı ve türbesi de şehrimizdedir. Dolayısıyla Şehrengiz dergisine konu olacak en büyük Osmanlı odur bence. Babası ve dedesinin türbeleri de Bursa'dadır ama onların doğum yerleri Söğüt'tür. Kimden mi bahsediyoruz? Elbette ki Sultan 1. Murat'tan...

Haber Giriş Tarihi: 30.03.2020 06:00
Haber Güncellenme Tarihi: 30.03.2020 06:00
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.yenidonem.com.tr/
Batının kibar şövalyesi, Bursa'nın ilk sultanı...

Recep HELVACI

Sultan Orhan Gazi'nin sonrasında şehadet şerbetini içecek olan oğlu Murat Han, ilk eğitimini annesi Nilüfer (Holafira) hatundan almıştır. Sonrasında Bursa'daki medreselerde eğitimini sürdürmüş -başta Lala Şahin Paşa olmak üzere- devrin en önemli bilginlerinin eğitim ve öğretimiyle yetişmiştir. Yaratılış olarak bilim ve sanat adamlarıyla birlikte olmayı, onlarla sohbet edip bilgilerinden yararlanmayı severdi. Bu sayede İslam hukukunu çok iyi öğrenmiş, davranışlarında, kararlarında adaletli olmayı başarmıştır. İşi ehline vermiş komutan atamalarında, devlet görevlilerini seçmede bu peygamber öğüdünü göz ardı etmemiştir. Bir süre Ahilerin başı olduğunu; "Ahilerden kuşandığım kuşağı, kendi ellerimle Ahi Musa'ya kuşattım." yazan tarihi bir kayıttan anlıyoruz. Önceleri savaşlarla pek ilgilenmezdi, bu konuları ağabeyi veliaht Süleyman Paşa'nın yürütmesini destekliyordu. Ancak onun bir av kazasında ölümünden sonra babası tarafından Rumeli fetihleriyle görevlendirilmiş ve askeri başarılarına ilk adımını böylece atmıştır.

BİZANS'IN TAHT OYUNU

Babası Orhangazi ona bir Kayı geleneğini hatırlatmış ve vasiyet etmişti "Beyliğimizin yüce görevi; Allah adının en uzak köşelerde de anılmasını, yüceltilmesini sağlamaktır; bunun için Rumeli'de fetihler yapınız, Türk ve Müslüman beyliklerle zorunlu olmadıkça savaşmayınız" demiştir.       I. Murat, Rumeli'de babasının vasiyetini yerine getirirken Orhan Gazi Bursa'da vefat etti. Hemen Bursa Ahileri I. Murat'ı hükümdar ilan ederek kendisine haber gönderdiler. O da hemen Bursa'ya gelerek tahta geçti. Bu değişikliği fırsat bilen düşmanları boş durmamışlardı. Bizanslılar Çorlu, Lüleburgaz ve Malkara'yı geri almışlar, bununla da yetinmeyip İmparator VI. Yuannis Kantekuzen'in torunu olan şehzade Halil'i ağabeyinin hükümdarlığını tanımaması konusunda kandırmışlardı. Daha sonra Şehzade İbrahim de ona katılmıştı. Ankara Ahileri Osmanlı kale muhafızlarını kovmuşlar, Karamanoğulları da saldırıya geçmek için bir ordu hazırlamışlardı.

Sultan I. Murat (Sultanlık sıfatını ilk kez o kullanmıştır) bir yıl gibi kısa sürede Anadolu'daki düzeni sağlamıştır. Deneyimli komutanlar, bilginler ve Anadolu beyliklerinin beylerinden -ki bu toplantıya Mısır temsilcisinin bile katıldığı tarihçilerce kaydedilmiştir- oluşan bir kurul toplamış birlikte yapılması gerekenleri planlamışlardır.

YENİDEN RUMELİ FÜTUHATI

Kurulda yaptığı konuşmada I. Murat katılanlara muhtemelen şöyle seslenmiştir:

"Dostlarım, Benim Anadolu'daki Türk ve Müslüman halkla ve beyleriyle bir alıp veremediğim yok sizler rahat olunuz, Yüce Allah'ın adını ve İslam'ı Avrupa'nın derinliklerine kadar zaferlerle taşımamda bana yardım ediniz."  

Böylece katılanların onayını ve desteğini almış ve yeniden Rumeli fetihlerine başlanmıştır. Katılımcıların armağanlarının bir kısmını öncelikle devlet hizmetine harcanmak kaydıyla ayırmış, artanı da fakir fukaraya dağıtmıştır. Ölümünden sonra kendisini evliyalardan kabul edenler bile olmuştur. Onları bu görüşe yönelten; Kosova Meydan Savaşı başlamadan önce yaptığı dua ve askerine seslenişidir: Hüdavendigâr Kosova düzüne girdiğinde 1389 Ağustos ayının ikici haftasının başıydı ve berat gecesiydi. Öyle bir fırtına vardı ki ortalık toz dumandı, göz gözü görmüyordu. Bu durumda savaşmak şöyle dursun düşmanı görmek bile olanaksızdı.

MURAT'IN TARİHE GEÇEN DUASI

I.Murat iki rekât namaz kılıp duaya başladı:

"Ya Rabbi! Bu fırtına eğer Murat kulunun günahlarından dolayı çıktıysa, masum askerlerimi cezalandırma. Onlar ki buraya yalnız senin adını yüceltmek için geldiler. Allah'ım! Bunca zamandır beni zaferden mahrum etmedin, duamı kabul ettin. Yine sana sığınıyorum duamı kabul et, bir yağmur nasip eyle de toz bulutları yok olsun, düşmanı ayan beyan görelim, ona göre savaşalım. Mal da senin mülk de senin, bu âciz kul da... Benim içimi en iyi sen bilirsin, amacım mal-mülk ve şan değil rızanı kazanmaktır. Ya İlah-el Âlemin! Bu mümin askerleri kâfirler karşısında mağlup edip yok etme! Öyle bir zafer nasip et ki tüm İslam âlemi bayram etsin. İstersen bu bayram gününde ben Murat kulunu kurban olarak kabul buyur. Hele hele bunca Müslüman askerin yok oluşuna beni sebep kılma. Onlar için ben canımı kurban ederim, yeter ki beni şehitler makamına kabul eyle. Lütfet, bu gazi kulunu şehitlik makamına ulaştır.

ERLİK ZAMANI, MERTLİK DEMİ

Bu içtenlikli duadan sonra fırtına durur ve sağanak yağmur başlar, bir süre sonra gök pırıl pırıl olur. I.Murat şükür secdesi yapar ve askerine seslenir:

Yiğitlerim! Bugün gayret günüdür, erlik zamanı ve mertlik demidir. Yıllardır üzerinde yaşadığımız topraklardakiler sizin başarılarınızla övünmektedir ve şimdi de sizden şanınıza yakışır bir zafer beklemektedirler. Kazanacağımız zaferle titreyecek olan şu Kosova sahrası, ileri yürüyüşümüzün başlangıcı olsun, ancak o zaman, şanlı sancağımızı Macaristan içlerine kadar götürüp dalgalandırır amaca ulaşırız ve bu yürüyüşümüzü artık hiçbir düşman hamlesi durduramaz. Kazanacağımız bir şanlı zafer tüm Rumeli'de Allah adının durmadan anılmasına vesile olacaktır. Ömrümüz ne kadar uzun olsa da sonsuz değildir. Kalıcı olan ancak Allah'tır. Allah için, cennete ulaşmak için işte önünüzde cenk meydanı duruyor. Gaziler! Yiğitlerim benimle birlikte Allah Allah nidalarıyla saldırın, hücum!   

8 Ağustos 1389 sabahı top atışlarıyla başlayan savaş 8 saat sürmüş ve zaferle sonuçlanmıştır. Zaferden sonra, savaş meydanını dolaşan I. Murat yaralıları saptıyor yanlarına sokulup onları okşuyor, acil şifalar diliyordu. Şehit olanların başucunda ise; "Muhakkak ki biz Allah içiniz ve hiç kuşku yok ki ona döndürüleceğiz" mealindeki Bakara Suresi'nin 156. Ayeti'ni okuyordu.

"MEŞHED-İ HÜDAVENDİGAR"

Bu sırada yaralılar arasında bulunan bir Sırp fedaisi ani bir hareketle koynunda sakladığı hançeri padişahın göğsüne sapladı. I. Murat, Rabb'inden istediği şehitlik mertebesine ulaşmış oluyordu. İç organları şehit düştüğü yere gömüldü ve buraya bir mezar yapıldı sonraları "Meşhed-i Hüdavendigar" olarak anılmaya başladı. Bu mezar bugün bile birçok gezginin ziyaret ettiği kutsal bir yer olarak anılmaktadır. Osmanlılar, yenildikleri savaşlar sonunda imzaladıkları antlaşmalara bile bu türbeyi korumaları konusunda madde koydurmuşlardır. Asıl türbesi ise Bursa'nın Çekirge semtinde bulunan Hüdavendigar külliyesindedir.

Ömrü süresince ordunun başında katıldığı 37 seferin hepsini zaferle tamamlamıştır. Osmanlı beyliğini önce devlet yaptı sonra da İmparatorluk olmaya hazırladı. Bunun için devleti ayakta tutacak merkezi yönetimi ve fethedilen yerlerin kontrolünü sağlayacak ve oraları Türk ve Müslüman geleneklerine göre yönetecek devlet teşkilatı oluşturuldu. Vezirlik ve kazaskerlik kurumları faaliyete geçirildi. Devlet, Anadolu ve Rumeli olmak üzere iki beylerbeyliğe ayrıldı. Bunların başına güvendiği devlet adamlarını getirdi. Genelde bunlar I.Murat'ın silah arkadaşları ve hocalarıydı; Lala Şahin Paşa, Çandarlı Kara Halil Paşa, Hacı İl Bey gibi birbirinden değerli isimlerden oluşuyordu.

MEŞHUR "PENÇİK" SİSTEMİ

"Pençik" sistemi getirildi: Bu sistem, Karamanlı Molla Rüstem'in önerisi I. Murat'ın izniyle Çandarlı Kara Halil (Hayrettin) Paşa tarafından uygulanmaya konuldu. Bu sistemle, devletin elindeki esir çocuklar önce Müslüman ailelerin yanına veriliyor sonra da Acemi Oğlanlar ocağına alınarak çeri=asker olarak yetiştiriliyordu. Böylece hükümdara bağlı devletin sürekli ordusu (Kapıkulu) Yeniçeriliğin temelleri atılmış oluyordu. Tımar sisteminin geliştirilmesi Rumeli'de uygulanmaya konulması, sistemin bir kısım esaslara bağlanması da yine I. Murat zamanında olmuştur. Hükümdar adına bu görevi Rumeli Beylerbeyi Timurtaş Paşa yerine getiriyordu.  

I. Murat, fethedilen yerlere Anadolu'dan Yörük aşiretleri getirip yerleştiriyor, onlardan hem bölgenin Türkleşmesi için yararlanıyor, hem de bu Türk unsurlardan yönetici ve asker olarak faydalanıyordu.

Balkanlar'da en az beş yüz yıl okunan ezanlar, Türk varlığı, günümüze kadar ulaşan eserler onunla hayat bulmaya başlamıştır. Çünkü o fethettiği her yere mutlaka cami, medrese, han, hamam ve imarethaneler yaptırmıştır. Yumuşak huylu, yardım sever ve adildi. Adalet dağıtmada ve yardım konularında Müslüman ve Hristiyan ayrımı yapmamıştır. Onu için bazı yabancı kaynaklar, kendisini "Kibar Şövalye" olarak tanımlamaktadır.                  

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.