Biz sorduk, Şamiloğlu yanıtladı! Türkiye tarihine geçen milli sporcudan çok özel açıklamalar...

Röportaj: Ali ŞAHİN

Spor aslında öyle bir hal aldı ki sadece futboldan ibaret gibi konuşuluyor. Ama spor bir çok farklı branşta icra edilirken Türkiye'nin adı pek çok organizasyonda altın madalyalar ile anılıyor. Ayrıca son dönemlerde belediyelerin de destekleriyle özellikle 'Amatör Branş' olarak tabir edilen ama sporun asıl kimliğini oluşturan alanlara kaynak aktarılmasıyla başarı sayısı da gözle görülür şekilde arttı. 

Destek ve başarının doğru orantılı olduğu sporda insanlar bir şeyin daha farkına vardı. Spora kazandırılmış bireyin kötü alışkanlıklardan uzaklaştırılmış bir insan oluyordu. Bir çok kişi ve kurum bunun farkına varınca desteğini artırdı ama yeteri kadar başarı sağlayamadı. Halen her branşta yüzlerce sporcu, her şehirde onlarca tesis ödenek yetersizliğinden spordan kopmak zorunda kalıyor.

İşin daha vahim tarafı ise aileler spor yapan çocukların neler kazanabileceğinden bir haber yaşıyor. Bir şekilde aile olgusunun spor ile iç içe girmesi ve toplumsal hayatımızda yer etmesi gerekiyor. Bu da ancak gelecek başarılarla mümkün görünüyor.

Türkiye pek çok branşta madalya kazanırken har madalya aslında o spora tanıtım ve yeni sporcular kazandırmak anlamına geliyor. Ülkede spor anlayışı futbol üzerine endeksli ama az da olsa farklı branşlara kaymaya başlamışken bizde Milli Artistik Jimnastik Sporcumuz Ümit Şamiloğlu ile biraz bu konunun üzerine gittik. Kendisinin spora başlama hikayesinden ailelerin neden çocuklarını spora yönlendirmesi gerektiğine kadar çok değerli anekdotlar paylaştı. Biz sorduk Ümit Şamiloğlu da anlattı.

Jimnastik Türkiye'de yeni yeni haberlere konu olan bir dal. Popülaritesini de yeni yeni kazanmaya başladı. Bu konuda neler söylemek istersiniz?

Evet Jimnastik son dönemde çok göz önünde olan ve popülaritesi artmaya başladı. Aslında geçmişe baktığımız zaman Nadia Comăneci'lerin Montreal'da aldığı madalyalarla jimnastiğe bir hayranlık vardı. Aslında toplum biliyordu ama içeride biz yapamazmışız gibi bir algı vardı. Bize uzak bir spor gibi geliyordu. Fakat son dönemde yatırım yapıldığında jimnastikte de başarı sağlanabileceği görüldü. Bu aslında bu ülkede her sporun, her branşın yapılabileceğinin de kanıtı. Olaya böyle bakmak çok daha anlamlı olur.

Siz jimnastikle nasıl tanıştınız?

Banim Jimnastiğe başlamam babam sayesinde oldu. Babam öğretmen okulundayken Jimnastik hayranıydı. Bize de evdeyken hareketler yaptırırdı. 19 Mayıs 23 nisan gösterilerine çıkardık ki bu gösteriler babamın okulunda olurdu. Böyle bir süreçten sonra bizi profesyonel yapmayı düşündü. Manisa'da Hasan Olmuş Hocamız vardı o zamanın teknik komite başkanı, Onunla görüşmüşler bizi test ettiler. Ablamla gitmiştik. Onun yaşı geç olduğu için başlayamadı ben de 10 yaşında olmama rağmen ki bu geç bir yaş aslında Bolu'ya gönderdiler ve sonrasında profesyonel olarak bu işi yöneldim. Yani jimnastikle tanışmam tamamen babamın ufkuyla alakalı. 

Barfiks branşında uzmanlaşmanız ve bu branşa geçmeniz nasıl oldu?

Aslında 30 yaşıma kadar 6 alet yaptım. Hatta yer atlamam da gayet başarılıydı. Atlamada Akdeniz Oyunlarında madalya aldım, Dünya Şampiyonası'nda yarı final yaptım. Ancak 30 yaşından sonra Halka aleti yapmak baya zorlamaya başladı. 6 alete uzun süre üst düzey performans sergilemek çok uzun vakit alır ve artık yaştan dolayı beden buna izin vermemeye başladı. Barfiks benim en sevdiğim alet. Uçuşlu, riskli, har gün yeni bir şey öğreten bir alet. Üst düzey hareketlerim vardı bende şöyle düşündüm "En iyi olabileceğim yer neresi?" Diğer aletlerde de iyiyim ama 'ben en iyi nerde olurum' düşüncesiyle barfikse yöneldim. Zaten yapmış olduğum hareketleri daha çık zaman ayırarak daha rahat antrenman yapmaya başladım.

2013 Akdeniz Oyunları'nda ülke tarihinin barfiksteki ilk altın madalyasını aldığınızda ne hissetiniz?

2013 Akdeniz Oyunları benim için çok çok önemli bir yarışmaydı. Çünkü böylesine büyük bir organizasyonda ilk defa seyircimin önünde yarışıyordum. O çok farklı bir hismiş. Ben madalyayı aldığımda tribünde ağlayanları gördüm. Tabii Spor bakanı, spor yöneticileri, federasyon yetkilileri bir altın madalya umuduyla oraya gelmişlerdi. Farklı bir enerji vardı. Herkesin gönülden istedikleri bir madalyaydı. Sadece başarı olarak düşünmedi kimse. O madalyayı kazandığım anda o tribündekilerle yaşadığım duygusal iletişim benim için inanılmaz bir duyguydu. Daha büyük madalyalar kazandım ama o duyguyu hiçbir zaman hissetmedim. O yüzden de mersin benim için hep anlamlı. Çünkü Mersinde 2 Kere de dünya kupası düzenlendi ve 2'sinde de altın madalya aldım. Evlilik teklifimi bile orda yaptım. O yüzden o salon benim için özel bir salon. Seyirci de özel bir seyirci. 2013'ten beri oradaki bütün maçlarımızı ve kamplarımızı takip ederler. Hayatımda unutamayacağım bir an 2013 Akdeniz Oyunları, mekan da Mersin.

Bu yıl literatüre geçen bir harekete imza attınız ve adınızı bir anlamda Jimnastik tarihine geçirdiniz. Bu hareket hakkında neler söylemek istersiniz?

Zaman geçtikçe insanın önüne ne yapması gerektiği fark etmeden çıkıyor. Barfikste dünyaca ünlü bilinen bir jimnastikçi olmak başka bir şey, sporu bıraktıktan sonra sürekli anılmak başka bir şey.  İlki dönemseldir. Ben bıraktıktan sonra da kalıcı olmayı arzuladım. Bırakmaya yakınken bu duygu bana bir baskı yaratmaya başladı. Aynı zamanda eşimin de büyük bir isteğiydi bu. 'Tamam iyi bir sporcusun ama bırakıyorsun bundan sonra ismin yaşasın' dedi. Antrenörümle oturduk ve böyle bir düşünce ile bu hareketi keşfettik. Dedik ki hem zorluk derecesiyle sporcuların tercih edebileceği, popüler olabilecek, güzel ve estetik bir hareket olsun ki biz de bunu uzun yıllar izleme fırsatı bulalım. İsmimiz hep zikredilsin. Sporcu hareketi yaparken salonda, televizyonda spiker yorumlarken adımızı söylesin gibi bir niyetle yola çıktık. Başarılı da olduk. Artık ismimiz literatürde. Tercih edilebilecek bir hareket oldu. O yüzden geleceği doğru Şamiloğlu ismini duyabilecek olmak beni de açıkçası mutlu ediyor. Bu durum tabii ki sadece benim değil Türk sporunun da bir artısı. Daha önce yine literatüre gidin arkadaşlarımız vardı ama tercih edilebilen bir hareket olmak önemliydi. Umarım ismimizi sürekli duyururuz.

Spor yapmanın hayatınızda değiştirdiği şeyler oldu mu?

10 yaşında spora başladım ve halen devam ediyorum. Aslında başka bir iş alanı da bilmiyorum. Bu işin içerisinde doğmuş gibiyim. Kendimi algıladığım zaman spora başladım, bundan sonraki hayatım da sporun içerisinde gidecek. Tabii spor belli bir disiplin sağlıyor. Günde 8-10 saatlik bir disiplinli çalışma algısını oluşturuyor. Bu ilerleyen süreçte sizin alışkanlığınız oluyor. Değerler, saygı, bir şey elde etmek adına yapacağınız çaba, sabır katıyor. Sporun en güzel tarafı dostluk, barış ve kardeşlik. Ben bunu her yerde söylüyorum. Bazı branşlarda bu olguları yıksak da daha doğrusu yıkıldığını zannetsek de spor her zaman birleştiricidir. İki ülke arasında savaş varken barışın olacağı anda spor karşılaşmaları devreye girer. Spor felsefesi gerçekten çok önemli. Ben şu an dünyanın spora çok ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Tabii bunun yanında sanata da çok ihtiyacı var. Bu iki alanın insanın temelinde olan değerleri taşıyan olgular olduğunu düşünüyorum. Baktığınız zaman Jimnastik benim hayatımda çok şeyi değiştirdi. Bir kere hayatımda bu algıları bana yerleştirdi. Bugün dünyanın bir çok sporcusu ile bir araya geliyoruz ve ne geçmiş ne de günümüzün politik kavgaları bir anlam ifade etmiyor. Spor şunu gösteriyor; siz dostsunuz, barış içerisinde yaşarsınız ama rekabet edersiniz. Bu olgu benim için çok önemli ve bu değerlerin bütün toplumların temeline yerleşmesini dilerim. 

Gençlere ve ailelerine spora yönelim konusunda neler söylemek istersiniz?

Bir çocuğu geleceğe dair ahlaklı, insani değerlere duyarlı bir birey olarak yetiştirmek için spora yönlendirmek gerekiyor. Aileler aynı zamanda disipline edilmiş bir çocuk istiyorlarsa onu spora yönlendirmeliler. Okuldaki müfredat eğitimlerini herkes alıyor. Dışarda alınacak bir spor eğitimi de bunların tamamlayıcısı olacaktır. Hem kendisine özgüven, hem disiplin, hem de dostluk, kardeşlik gibi değerleri çocuğa kazandırmak önelidir. Toplumun temeli gelecekteki nesilleri yetiştirmek adına küçük yaştaki çocuklarla atılır. Eğer siz bu düşünceyle insanları yetiştirmeye başlarsanız geleceğin idarecisi, doktoru, öğretmeni onlardan çıkacağında toplumu çok farklı noktalara taşıma imkanı doğacaktır. Spor aynı zamanda saygıyı da öğretecektir. Bu da hayatın her alanına sirayet edecek bir davranışa dönüşecektir. Bu yüzden spor ve sanat tüm ailelerin çocuklarını yönlendirmesi gereken değerler. Tüm aileleri da çocuklarını spora ve sanata yönlendirmeye davet ediyorum. Umarım gelecek nesilleri temelinde sanat ve spor olan bir toplum olarak yetiştiririz.

Ümit Şamiloğlu Kimdir...

Ümit Şamiloğlu 1980 yılında Ağrı'da dünyaya geldi. 2001 yılında Tunus'ta düzenlenen Akdeniz Oyunları'nda atlama tahtasında gümüş madalya kazanan Şamiloğlu, Mersin'de düzenlenen 2013 Akdeniz Oyunları'nda barfiks mücadelesinde altın madalya kazandı. Böylece Türk sporuna Akdeniz Oyunları tarihinde, bu daldaki ilk altın madalyayı kazanan isim oldu. Mersin'de düzenlenen Dünya şampiyonalarında üst üste 2 kez altın madalya kazanan Şamiloğlu 2018 yılında Tarragona'da düzenlenen Akdeniz Oyunları'nda barfiks dalında gümüş madalya kazandı. Tecrübeli Jimnastikçi son olarak da Altın Madalya Bu yıl Slovenya'da düzenlenen Artistik Jimnastik Dünya Challange Kupası'nda kürsünün en üst basamağına çıktı.