Hava Durumu

Bu görüntü tüyleri diken diken etti! Hayalet ortaya çıktı

İstanbul'da, Marmara Denizi'nde ortaya çıkan müsilaj (deniz salyası) sorununu çözmek için başlatılan çalışmalar sürüyor. Sıcaklığın artmasıyla birlikte ise bazı vatandaşlar denize girdi. Reuters'ın çektiği karelerde vatandaşların müsilaja aldırmadığı görüldü. Öte yandan Marmara'nın hayaleti ortaya çıktı. İşte tüm detaylar...

Haber Giriş Tarihi: 13.06.2021 13:25
Haber Güncellenme Tarihi: 13.06.2021 13:25
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.yenidonem.com.tr/
Bu görüntü tüyleri diken diken etti! Hayalet ortaya çıktı

Marmara Denizi'nde son yılların en büyük deniz salyası (müsilaj) yoğunluğu mercan resiflerinin ve balık yuvalarının üzerini halı gibi kaplarken yapay resif olması için batırılan gemileri bile görünmez kılıyor. Milliyet olarak çevre felaketinin izini sürmek için sürdürdüğümüz dalışlar, sualtı ekosisteminin geri getirilemeyecek kadar büyük kayıplar yaşadığını kanıtlarken, müsilajın balıkların bulunduğu alanlarda saçaklar halinde yuva yaptığını kanıtlıyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı acil eylem planı devam ederken müsilajın derinlerdeki tahribatını görüntülemek için bu kez Kocaeli'nin Karamürsel ilçesinde daldık. Sualtı yaşamının canlanması, balıkların yuvalanması, yasa dışı balıkçılığın önlenmesi ve dalış turizminin gelişmesi için 2013 yılında yapay resif olarak batırılan İnönü adlı gemiyi aradık.

Türkiye Sualtı Sporları Federasyonu'nun kıdemli 2 yıldız eğitmenlerinden Zeki Şirinoğlu, 24 metre derinlikte yatan 26 metre boyundaki İnönü Gemisi'nin içinde dalgıçların çok sevdiği karagöz, eşkina ve kaya balıkları olduğunu, üzerinde dolaşan küçük karides (teke) sürülerinin avcı balıkları çektiğini öğrendik.

Dalış kılavuzu Zafer Türkmen ve güvenlik dalgıcı Yener Kuşçu'nun eşliğinde yaptığımız dalışın daha ilk metrelerinde bizi korku filmi sahnesine sokan yığınlar karşımıza çıktı. Dibe battığımız ilk 5 metreden itibaren müsilaj yığının üzerimize kütleler halinde saldırıya geçti. 20 metrelerde gemiye ilerleyişimiz sürerken gözlerimiz yapay resifin canlandırdığı ekosistemdeki balıkları aradı. Deniz salyasının görüşü 1 metreye kadar düşürdüğü derinliklerde, Şirinoğlu'nun bahsettiği hiçbir canlıyı göremediğimiz gibi 3 dalgıç birbirini kaybetmemek için yoğun çaba sarf ettik. Çözünmüş oksijenin azlığının tüm canlıları kaçırdığını anlamak zor olmadı çünkü bahsedilen hiçbir balığa rastlayamadık. 

'AĞLAMAKLI İZLİYORUM' 

Pruvası (önü) körfeze doğru bakan geminin sancak (sağ) tarafına ulaştığımızda güvertedeki halatlardan ve tellerden sarkan deniz salyasının adeta istila ettiğini gördük. Avcı balıkları kendine çeken küçük karides sürülerini bulmanın hayal olduğunu anlarken geminin üstünde balık görme umudumuz da gerçekleşmedi. 8 yılda denizatlarının ve deniz iğnelerinin çevresinde yuvalandığı geminin üstünde ve etrafında hiçbir canlıya rastlayamamamın verdiği umutsuzlukla satha çıkarken, müsilajın ekosistemleri nasıl yok ettiğine bir kez daha tanık olduk. 

Gemiyi dalış turizmine ve sualtı ekosistemine kazandıran dalış eğitmeni Zeki Şirinoğlu görüntüleri ağlamaklı izlediğini söyledi. Şirinoğlu, "Geminin eski günlerini bilen herkes duygu seline kapılır. Büyük emeklerle yaptığımız yapay resif ne olacak? bu sorunun cevabını bulamıyorum. Sadece yapay resifimiz değil tüm Marmara'nın büyük risk altında olduğu çok açık" diye konuştu.

AĞLARDAN SARKAN DENİZİN GÖZYAŞLARI 

Türkiye denizlerinin ve iç sularının korunması için sosyal mesaj içeren dalışlar yapan Tahsin Ceylan ise, şimdiye kadar en güzel yeşil su dalışını yaptığı İnönü gemisinin son fotoğraflarına çok üzüldüğünü söyledi. TSSF Çevre Kurulu Başkanı ve sualtı görüntüleme uzmanı Tahsin Ceylan, "Marmara Denizi ekosisteminin ne denli etkilendiği açık.

Suyun altında bir trajedi yaşanıyor. İnönü gemisi tüm heybetiyle sualtındaki hizmetine devam ediyorken müsilaj istilasına uğramış. Halatlardan sarkanlar benim için denizin gözyaşlarıdır. İnsanoğlu doğayla mücadele etmeyi bırakmalı artık" dedi.

REUTERS DÜNYAYA SERVİS ETTİ 

Marmara Denizi'ni kaplayan salyaların temizlenmesi için salı günü 7 ilde çalışma başlatılmıştı. İstanbul'da bugün güneşli havayı fırsat bilenler, salyaya rağmen denize girdi. Bir yandan denize girenler, bir yanda da deniz salyası ilginç görüntüler oluşturdu.

Caddebostan'da denize girenlerden Berat Bilen, "Ben uzmanları da takip ediyorum. Denize çok girilmesini tavsiye etmiyorlar. Ben yaklaşık 10 gündür denize giriyorum. Aksi bir durum yaşamadım. Sağlık açısından herhangi bir sorun yaşatmadı bana burada, denizde yüzmeye karşı çok faydaları var.

Bir zararının olmadığını düşünüyorum. Bunlar zaten deniz tabanından gelen denizin verdiği bir tepki kimyasal bir atık olmadığını düşünüyorum. Deniz salyaları denizdeyken üzerimize yapışıyor.

Denizdeki yosunun birazcık daha yoğun hali bu deniz salyası, suyun içerisinde bir perde gibi görebiliyorsunuz. Dediğim gibi herhangi bir kaşıntı yapmadı. Bir rahatsızlık vermedi, bir de kokusu yok" dedi

Kenan Epöz ise "Dün daha temizdi ama bugün biraz daha var. Ama tamamen temizlenmemiş herhalde. Yine de ekipler gayet gösteriyorlar, temizleyecekler. Ben genelde deniz salyalarının bulunduğu yerden girmemeye çalışıyorum.

Duyduklarım ise deniz salyalarının temizlenmesi çok zormuş. Genelde ben dikkat ediyorum. Burada kolay kolay kimse girmiyor mecbur kalmayınca, denize girenler var. Zaman zaman görevliler uyarıyor ama onlara yapacak bir şey yok. Onlar da çok daraldılar, millet bunaldı herhalde, o yüzden mecburen denize giriyorlar" diye konuştu.

UZMANLAR NE DİYOR? 

Uzmanlar, Marmara Denizi'nde ortaya çıkan müsilaj (deniz salyası) sorununa ilişkin, sorunun devam ettiği bölgelerde denizlere girilmemesi ve bu bölgelerden çıkarılan deniz ürünlerinin tüketilmemesi gerektiğini söyledi.

Denizdeki bitkisel canlılar olan fitoplanktonların aşırı çoğalmasından kaynaklanan ve deniz salyası olarak adlandırılan müsilaj, Marmara Denizi'nde etkisini artırırken, deniz dibinde ciddi hasarlara yol açıyor, deniz ekolojisine zarar veriyor ve koku oluşumuna neden oluyor.

Medipol Mega Üniversite Hastanesi Fitoterapi ve Homeopati Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Serhat Koran, AA muhabirine yaptığı açıklamada, müsilaj tabakasının denizlerde sayısı artan alg ve plantar cinsi deniz canlılarından oluştuğunu belirterek, bu musilaj tabakası içinde kısa zamanda vücut için zararlı mikroorganizmalar ürediğini ve tabaka üzerinde toksinlerin oluştuğunu söyledi.

Koran, şöyle devam etti: 

"Bu tabaka denizlerimizde her geçen gün artan civa, mangan, arsenik, demir, molibden, bakır, krom, çinko, kalay, gümüş, kadmiyum, kurşun gibi ağır metalleri de bünyesine mıknatıs gibi çeker. Sonuçta vücudumuz için çok zararlı olan mikroorganizma, toksin ve ağır metalden oluşan zehir kümesi karşımıza çıkar. Tüm bu toksin, ağır metal ve vücudumuz için zararlı olan mikroorganizmalar cildimize yapışır. Sonuç olarak da cilt üzerinde kızarıklılık, kaşıntı, şişlik gibi kısa vadeli sorunlar yaratabileceği gibi egzema ve sedef gibi kronik cilt hastalıkları da tetikleyebilir. Yüzme esnasında göze temas eden misilaj göz de de kızarıklılık, kaşıntı, çapaklanma gibi şikayetlere neden olabilir. Ayrıca yüzme esnasında ağız yoluyla alabileceğimiz toksinler 24-48 saat içerisinde bulantı, kusma, karın ağrısı ve ishal tablolarına neden olabilir."

Müsilaj tabakasının denizlerde yaşayan balık ve kabuklu deniz canlılarını olumsuz yönde etkilediğine işaret eden Koran, "Yüzgeçli birçok deniz canlısının ölümüne bile neden olabilen bu durum çoğu zaman da bu canlıların içerisine nüfus ederek onları zehirlemektedir. Bu dönemde denizlerde avlanmak yasak olmasına rağmen olta balıkçılığı hala yapılmaktadır. Müsilaj tabakasının görüldüğü sularda yapılacak avlanma ve sonrası bu balık ve midye gibi kabuklu deniz canlılarının yenmesi, balığın içine geçmiş olan mikroorganizma, toksin ve ağır metallerle zehirlenmemize neden olacaktır. Bunun sonucunda da birkaç saat ya da birkaç gün içerisinde bulantı, kusma, baş dönmesi, baş ağrısı, sersemlik ya da nedeni açıklanamayan yorgunluk gibi belirtiler yaşayabiliriz." açıklamasında bulundu.

"Belirtiler varsa mutlaka bir sağlık kuruluşuna başvurun" 

Serhat Koran, toksin ve ağır metallerin bir kısmının yağ dokusunda depo edildiğini belirterek, "Bunun sonucunda da deniz canlısını yedikten haftalar hatta aylar sonra bile yağ dokusundan kana karışan toksin ve ağır metaller benzer şikayetleri tekrar ortaya çıkarabilir. Bunun dışında migren, multiple skleroz (MS), epilepsi, parkinson ya da alzeimer gibi nörolojik bir hastalığınız varsa bu hastalıklarda şiddetlenmeye ya da atak sıklığında artışa neden olabilir." değerlendirmesinde bulundu.

Müsilajın yoğun olduğu sahillerde uzun süre dolaşmanın solunum yolu rahatsızlıklarına neden olabileceğini dile getiren Koran, "Eğer denize girdikten ya da deniz canlısı yedikten sonra 48 saat içerisinde baş ağrısı, sersemlik, baş dönmesi, bulantı, kusma ya da ishal gibi bir durumla karşılaşırsanız müsilaj tabakasının zararlı etkilerine maruz kalmış olma ihtimaliniz yüksektir, mutlaka bir sağlık kuruluşuna başvurunuz." dedi.

"Suyun durgun olduğu noktalarından çıkarılan deniz ürünlerini tüketmekten kaçınmak doğru olur" 

Medicana Çamlıca Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayça Serap Çakır da son günlerde Marmara Denizi'nin neredeyse tamamında ciddi etkisi olan deniz salyasının balık tüketimi konusunda çokça soru işareti yarattığını belirterek, şunları kaydetti:

"Ekolojik denge elbette bir şekilde bozuldu, bunu net olarak görebiliyoruz. Tüm deniz canlılarının da bir şekilde bu toksik sayılabilecek oluşumdan etkilendiğini söyleyebiliriz. Hatta deniz canlılarının beslenme sıkıntı yaşadığını ya da müsilajın neden olduğu diğer etkenlerden dolayı öldüğünü biliyoruz. Deniz ürünleri tüketme konusunun insan sağlığı üzerindeki etkilerini netleştirmek için aslında daha derin araştırmalar yapılması ve sonuçlarına göre değerlendirme yapılması çok daha doğru sonuçlar verecektir bizlere. Ancak şu aşamada Marmara Denizi'nde suyun durgun ve akıntının az olduğu ya da hiç olmadığı noktalarından çıkarılan deniz ürünlerini tüketmekten kaçınmak doğru olacaktır."

Diğer yandan Marmara Denizi'nde Karadeniz'den Ege'ye doğru sürekli kuvvetli bir akıntı olduğunu hatırlatan Çakır, "Buna bağlı olarak da deniz canlıları hareket halindedir. Özellikle akıntının yoğun olduğu ve canlı hareketliliğinin bulunduğu noktalardan elde edilen deniz ürünlerinin tüketilmesinde herhangi bir sorun olmayabilir. Tabii burada unutulmaması gereken şey kişiden kişiye değişen alerjik reaksiyon tabloları ve besinlere karşı verdikleri reaksiyonlar olacaktır. Şu an için dikkatli ve temkinli olmakta yarar vardır." değerlendirmesinde bulundu.

"Ciltteki etkiler kişinin alerjik bağışıklığına ve cilt hassasiyetine bağlı" 

Medicana Çamlıca Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Nilsu Salih ise özellikle de kimyasal ve biyolojik etmenlerinde söz konusu olduğu bakteriyel oluşumların insanların cildinde nasıl etkiler yaratacağı, kişinin alerjik bağışıklığına ve cilt hassasiyetine bağlı olduğunu söyledi.

Musilaj nedeniyle zehirli bir durumun söz konusu olmadığını ancak patojen bakteriler için uygun bir ortam oluşması sebebiyle musilaj ile temas etmemenin cilt sağlığı açısından daha doğru olacağı belirtti.

Deniz salyasının yarattığı ortam daha zehirli bakterilerin de artabileceği bir tabloya neden olabileceğinden denize girmenin cilt sağlığı açısından risk oluşturabileceğini ifade eden Salih, "Ayrıca yüzerken elbette ağız, buru ve kulaklardan da su temasımız oluyor. Sadece cildimiz değil, kulak içi, ağız içi ve burun içinde de alerjik yatkınlığı olan kişilerde farklı tepkimelere neden olabilir." dedi.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.