Hava Durumu

Bursa'da bir ilk: 'Sinema ve Felsefe' söyleşisi

Aykırı Sinema Derneği,  "Sinema ve Felsefe" söyleşisinde Doç. Ali Sait Liman, Dr. Öğr. Üyesi Elif Nuyan ve Dr. Gökhan Gürdal'ı Bursalı sinemaseverlerle buluşturdu. Yoğun ilgi gören seminerde, sinema ve felsefe ilişkisi, iki alanın birbirlerine etkileri, tarihsel süreç içinde sinemayı etkileyen felsefi düşünceler ele alındı.

Haber Giriş Tarihi: 27.11.2019 15:57
Haber Güncellenme Tarihi: 27.11.2019 15:57
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.yenidonem.com.tr/
Bursa'da bir ilk: 'Sinema ve Felsefe' söyleşisi

Nilüfer Karaman Dernekler Yerleşkesi'nde düzenlenen etkinlikte sinemaseverlerle bir araya gelen Doç. Ali Sait Liman, Dr. Öğr. Üyesi Elif Nuyan ve Dr. Gökhan Gürdal, yedinci sanat dalı olan sinemayı, felsefeyle ilişkisi bağlamında ele aldı.  Sinema ve felsefe ilişkisi, iki alanın birbirlerine etkileri, tarihsel süreç içinde sinemayı etkileyen felsefi düşünceler üzerine konuşulan seminerde, Bergman ve Tarkovsky sinemaları ayrıntılı olarak ele alındı. Her iki yönetmenin de sinema anlayışları, sinema yapma biçimlerini etkileyen felsefi anlayışları, bu anlayışların filmlerinde ifade biçimleri ve yansımaları üzerinde duruldu. Varoluşçu sinemanın da işlendiği söyleşiye, felsefe, psikoloji, sosyoloji ve sinema meraklıları yoğun ilgi gösterdi.

Programın açılış konuşmasını yapan Burcu Anıl, "Aykırı Sinema Derneği olarak kurulduğumuzdan bu yana ki üç yıl oldu, pek çok atölyeler yaptık, etkinlik düzenledik. Tüm etkinliklerimiz içerisinde bizi en çok heyecanlandıran etkinliğimize, Sinema ve Felsefe söyleşimize hoş geldiniz. Etkinliğimizin gerçekleşmesinde emeklerini ve desteklerini esirgemeyen tüm arkadaşlarımıza, davetimize olumlu yanıt vererek bu etkinliği mümkün kılan değerli hocalarımız Uludağ Üniversitesi Sahne Sanatları Bölüm Başkanı Doçent Ali Sait Liman'a, Uludağ Üniversitesi Felsefe Bölümü öğretim Üyesi Elif Nuyan'a, Doktor Gökhan Gürdal'a ve desteği için Uludağ Üniversitesi rektörlüğüne teşekkür ederiz" şeklinde konuştu.

"ETKİLİ BİR PROPAGANDA ARACI"

Sinema-sanat ilişkisi hakkında söz alan Ali Sait Liman, sinemanın sadece bir eğlence aracı olmadığını, felsefenin kollarını da içinde barındırdığını belirtti. Sinemanın aynı zamanda etkili bir propaganda aracı olduğunu da söyleyen Liman, Sovyet sinemasını örnek gösterdi. Sinemanın, zamanı ve mekânı plastik bir malzeme olarak kullandığından da bahseden Liman, sinemanın göstergeler üzerinden işlediğini, imgelerin güçlü birer araç olduğunu ifade etti.

"SİNEMA DÜŞÜNDÜRDÜĞÜ ÖLÇÜDE FELSEFEYE YAKLAŞIR"

Sanatın ideale duyulan bir özlem olarak nitelendirildiğini belirten Elif Nuyan ise sinema ve felsefenin adeta bir virüs gibi bünyemize girdiğini ve bağımlılık yaptığını ifade etti.  Nuyan, diğer sanat formlarında olduğu gibi göstermenin olanaklarını zorlayan bir sanat formu olarak sinemanın Tarkovsky'e göre, "dünyevi pislikten kaçmak" olduğunu söyledi. Nuyan: "Sanat ideal olmayanı kullanarak ideali düşündürmeye çalışır. Daha insancıl bir dünyanın mümkün olduğunu duyumsatır ve bunu yaparken de bize parlak didaktik bir tavır sunmaz. Sinemayla felsefenin bağlandığı nokta ise düşündürme işlevidir. Sinema düşündürdüğü ölçüde felsefeye yaklaşıyor. Tabiki bunların yanında popüler kültürün bizi düşündürme işinden alıkoyan filmlerini yapmak da mümkün. Bu noktada filmin bir gereç olduğunu unutmamak gerekir. Sinemayı bir afyon gibi de kullanabilirsiniz. Ya da Tarkovsky gibi büyük yönetmenlerin yaptığı gibi insanlara 'insan olmak koşulunu' hatırlatabilirsiniz" dedi.

VAROLUŞÇULUK ÜZERİNE...

İsveçli yönetmen Bergman'la ilgili sunum yapan Gökhan Gürdal da, yönetmenin sinemasında dini motiflerin büyük bir önemi olduğunu belirtip şöyle konuştu: "Sanat artık büyük ihtiyaçlara cevap veriyor. Sinemada varoluşçuluk bize neden bu kadar hitap ediyor? Özellikle 1850'lerde değişik türden bir felsefe anlayışı ortaya çıkıyor. Varoluşçuluk, sanatın ve edebiyatın hemen her alanında çok başat. Sebeplerden bir tanesi dünyada hakikatin yittiği gerçeği... 1850'lerde Avrupa'nın yaşadığı yıkımı düşünün... Avrupa iki dünya savaşı yaşadı. Büyük bir acı içindeler çünkü. Mesela Bergman, Shame/ Utanç filminde en ufak bir savaş sahnesi göstermeden savaşı en etkileyici biçimde anlatıyor. Bir diğer etken; insanın özgürlüğüne dair arayışı ve çabası... Kişinin kendini bulmaya çalışmasında varoluşçuluk oldukça etkili. Sinema merkezi bir sanattır. Diğer sanatların her biri bu sanat dalı içinde kendini var etmek zorundadır."

Sunumların ardından, Aykırı Sinema Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Serap Öztürk, konuklara teşekkür plaketi takdim etti.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.